Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HEKİMİN SORUMLULUĞU

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HEKİMİN SORUMLULUĞU

1. Genel Olarak

 

İnsanın, kendi ya da başkalarının vücudunda meydana gelen rahatsızlıkları gözlemlemesi ve onlara müdahale etmesiyle birlikte gelişen Tıp Bilimi, beraberinde “Hekimin Sorumluluğu” konusunu da gündeme getirmiştir. Zamanla hak, hukuk kavramlarının gelişmesiyle birlikte hekim hakları ve hasta hakları daha çok talep edilir olmuştur. Bunun neticesinde hekim haklarını koruyan kanunlar ve hasta haklarını koruyan kanun ya da yönetmelikler çıkartılmıştır. Hasta haklarını koruyan “Hasta Hakları Yönetmeliği” uyarınca hasta, sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kimse [1] şeklinde tanımlanmıştır. Tıp biliminin ilkelerine sadık kalarak hastalıkları tedavi etmek de hekimler için hem bir hak hem de bir görev olarak kabul edilmiştir. Bu çerçevede hastanın hekime gitme amacı bozulmuş sağlığının düzeltilmesidir. Hekimin görevi ise tıp bilimi ilke ve esaslarına uygun olarak hasta için en uygun olan tedavi yöntemini hastaya uygulamaktır.

 

Hastanın beden bütünlüğüne yöneltilmiş tıbbi müdahalenin amacı, hastanın sağlığına kavuşması olmakla beraber, bazen istenmeyen sonuçlar da ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda hekimin sorumluluğundan söz edilecektir. Tıbbi uygulama hatası olarak “Malpraktis” hekimlerin mesleğini icra ederken mesleki gerekliliklere aykırı hareket etmeleri, gereken dikkat ve özeni göstermemeleri sonucu kötü ve hatalı uygulama anlamına gelmektedir.  

 

2. Hekimin Kusura Dayanan Sorumluluğu

 

Hukukumuzda hekimin hukuki sorumluluğunu düzenleyen bir kanun olmamakla birlikte hekimin sorumluluğunun kusur sorumluluğuna denk geldiği kabul edilir. Kusur sorumluluğunda hukuka aykırı ve kusurlu bir fiil bunun sonucunda meydana gelmiş bir zarar olması gerekir. Hekimlik mesleğinin icrası sırasında, hekimlik mesleğinin öngördüğü kuralların ihlal edilmesi, kasti ve ihmalkâr davranılması sonucunda hastanın vücut bütünlüğünde bir zarar meydana gelirse, kusur nispetinde hekimin sorumluluğuna gidilebilecektir. [2]

 

3. Hekimin Vekalet Sözleşmesi Kapsamında Sorumluluğu

 

Hekim hasta ilişkilerinin hukuki anlamda farklı sonuç doğuran bir diğer ilişki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502-514 maddelerinde yer alan Vekalet Sözleşmesi hükümleridir. Bu hükümlere göre resmi unvan taşıyan veya bir işi meslek olarak yapan kişilerin (bu kapsamda sağlık meslek mensuplarının), hizmet talep eden kişinin kendisine başvurması durumunda hemen reddetmemeleri halinde bu sözleşmenin kurulacağı belirtilmektedir. Kanun hükmüne göre sözleşme sözlü, yazılı ya da susma yoluyla zımnen kurulabilmektedir. [3]

 

Vekalet sözleşmesi serbest çalışan avukatlar ve hasta arasında kurulabilmektedir.  Ancak hekim-hasta arasında kurulan vekalet sözleşmesinin TBK kapsamında yer alan vekalet sözleşmesinden bazı farklı yanları bulunmaktadır. Örneğin hekim hasta arasındaki vekalet sözleşmesinde hekim, Tıp Biliminin ilke ve esaslarına bağlı kalarak iş yapacağına dair yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak, iyileşme garantisi verme yükümlülüğü yoktur.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2013/30822 E. numaralı, 2014/10772 K. sayılı 09/04/2014 tarihinde vermiş olduğu bir kararda bu konuya değinmiştir

“vekil vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup en hafif kusurundan bile sorumludur. (TBK’nın 396/1 md) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp somut durumun gerektirdiği önlemeleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmalı ve en emin yol seçilmelidir.” [4]

şeklinde hüküm kurmuştur.

 

Yukarıdaki kararda da belirtildiği üzere hekim, özenli olmayışından, ihmalkâr davranışlarından, Tıp Biliminin ilkelerine uygun olarak tıbbi müdahale gerçekleştirmediği her türlü davranıştan dolayı sorumludur. Hukuk düzeni, hekimlerin ciddi ve hata kabul etmeyen bir meslek yapmaları sebebiyle hekimlerin en küçük kusurlarında bile sorumluluklarını gündeme getirmiştir. Hekimlerin bu sorumluluktan kurtulmak için hiçbir kusurunun olmadığını ispatlaması gerekir.

 

4. Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü Kapsamında Sorumluluğu

 

Hekimin bir diğer sorumluluğu aydınlatma yükümlülüğüdür. Hekimin hastayı yeteri kadar aydınlatması, onamını alması gerekir. Hekim aydınlatma yükümlülüğü Hasta Hakları Yönetmeliğinin 18. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir; [5]

1-Bilgi, mümkün olduğunca sade şekilde, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden, hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde verilir.

2-Hasta, tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından tıbbi müdahale konusunda sözlü olarak bilgilendirilir. Bilgilendirme ve tıbbi müdahaleyi yapacak sağlık meslek mensubunun farklı olmasını zorunlu kılan durumlarda, bu duruma ilişkin hastaya açıklama yapılmak suretiyle bilgilendirme yeterliliğine sahip başka bir sağlık meslek mensubu tarafından bilgilendirme yapılabilir.

3-Hastanın kendisinin bilgilendirilmesi esastır. Hastanın kendisi yerine bir başkasının bilgilendirilmesini talep etmesi halinde, bu talep kişinin imzası ile yazılı olarak kayıt altına alınmak kaydıyla sadece bilgilendirilmesi istenilen kişilere bilgi verilir.

4-Hasta, aynı şikayeti ile ilgili olarak bir başka hekimden de sağlık durumu hakkında ikinci bir görüş almayı talep edebilir.

5-Acil durumlar dışında, bilgilendirme hastaya makul süre tanınarak yapılır.

6-Bilgilendirme uygun ortamda ve hastanın mahremiyeti korunarak yapılır.

7-Hastanın talebi halinde yapılacak işlemin bedeline ilişkin bilgiler sağlık hizmet sunucusunun ilgili birimleri tarafından verilir.

 

Sağlık Hakları Yönetmeliği’nde de yer aldığı üzere hekim aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirirken bu hususlara dikkat etmelidir. Aksi halde hastanın verdiği rıza hukuken geçerli bir rıza olarak kabul edilmeyecektir. Hukuka uygun olarak alınmayan bir rıza da yapılan işlemi hukuka aykırı hale getirir. Hekimin sorumluluğu gündeme gelmektedir. Ancak hekim tıbbi operasyon esnasında kusuru bulunmadığını ve aydınlatma yükümlülüğünü Hasta Hakları Yönetmeliğine uygun olarak yaptığını ispatlar ise hekimin sorumluluğu gündeme gelmemektedir. Bu konuya ilişkin olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/32755 E. numaralı 2014/1498 K. sayılı ve 22.01.2014 tarihli kararında

 

“…davacının, davalı doktor tarafından diğer davalıya ait hastanede 31.01.2009 tarihinde miyop rahatsızlığı sebebiyle lazer yöntemi ile ameliyat edildiği ve sonrasında oluşan görme kusuru nedeni ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda; her iki göze yapılan lasik uygulaması sonrası ortaya çıkan bu durumun komplikasyon olduğu, ortaya çıkan komplikasyon ile sağ gözde gözlük düzelmesi ile %90, sol gözde %40 çıktığı, davalıların gerek ameliyat endikasyonları gerekse uygulama tekniği açısından kusurunun bulunmadığı, yapılan ameliyatın tıp bilimine uygun olduğu doktorun özensiz bir davranışı bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Hal böyle olunca davacıya yapılan ameliyatın kusurlu ve hatalı olmadığı, davacıda oluşan görme kaybının ameliyat sonrası oluşabilecek nitelikte olduğu, davalının davacıyı ameliyat öncesinde yapılacak operasyonla ilgili ortaya çıkabilecek komplikasyonlarla ilgili olarak bilgilendirildiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararın zuhulen bozulduğu anlaşılmış olmakla davalının karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilmelidir.” [6]

 

şeklinde hüküm kurulmuştur. Hekimin aydınlatma yükümlülüğe aykırı davranması sonucu Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/9077 E. numaraları, 2016/5505 K. sayılı kararında olası komplikasyonlara ilişkin olarak hastanın bilgilendirilmemesi ve kendisinden aydınlatılmış onam alınmamasının hukuka aykırı olduğuna ve tazminat sorumluluğunu doğuracağına ilişkin karar yazılı rıza formunda aydınlatılmış onam verilmemiş olması halinde, soyut ifadelerle düzenlenmiş olan rıza formunun, hastadan aydınlatılmış onam alınmış olduğunu ispatlamaya elverişli kabul edilemeyeceğine ilişkin karar vermiştir. [7]

 

Hasta ve hekim arasında kurulan hukuki ilişki tarafların bulunduğu yere göre değişse de hekimin sorumluluğu değişmemektedir. Yalnızca bu sorumluluk farklı hukuki bir isimle anılmaktadır. Hekimin sorumluluğu başlıca hastaya karşı Tıp biliminin ilke esaslarına sadık kalarak hastalığa en uygun tedaviyi uygulamak, işlemlerini vaktinde yapmak, hatalı ya da eksik işlem yapmamak ve aydınlatma yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirmektir. Hekimlerin sorumluluğu bazı durumlarda haksız fiil hükümleri bazı durumlarda vekaletsiz iş görme hükümleri kapsamında bazı durumlarda ise vekalet sözleşmesi hükümleri kapsamında doğar. Ancak hekimin bu durumlarda sorumluluğunun doğmasına sebep olan olay değişmemektedir.

 

5. Sonuç

 

Yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde hekimlerin sorumluluğu farklı hukuki isimlerde doğsa da sorumluluğun doğmasına neden olan olay değişmemektedir. Yargıtay kararları ışığında anlatılan hekimin sorumluluğuna sebep olan olaylar hekimin kusurlu davranışları ve yükümlülüklerini yerine getirmiyor oluşudur. Ancak hekim üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini ispatlarsa sorumluluğun gündeme gelmeyeceği Yargıtay kararları ile sabittir.

 

Stj. Av. Ebru Erkmen

 

Kaynakça:

 

1.Hasta Hakları Yönetmeliği

2.Yördem, Yılmaz, “Hekimin Hatalı Tıbbi Uygulamaya Bağlı Hukuki Sorumluluğu”, Dergipark, Temmuz 2013

3.Akın, Aykut Cemil “Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu” sf.224

4. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2013/30822 E, 2014/10772 K. sayılı ilamı

5. Hasta Hakları Yönetmeliği

6. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/32755 E.  2014/1498 K. sayılı ilamı

7. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/9077 E., 2016/5505 K. sayılı ilamı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN