Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

YAPAY ZEKÂ ÜZERİNDEN İŞLENEN FİİLLERİN TÜRK CEZA HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

YAPAY ZEKÂ ÜZERİNDEN İŞLENEN FİİLLERİN TÜRK CEZA HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

1. Özet

Bu makalede, yapay zekâ üzerinden işlenen fiillerin Türk ceza hukuku açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Yapay zekânın doğrudan fail olarak kabul edilmemesi nedeniyle sorumluluğun yazılımcı, kullanıcı ve sistem sahibi gibi insan unsurlar üzerinde yoğunlaştığı vurgulanmıştır. Uluslararası örnekler ve güncel gelişmeler ışığında, özellikle Grok gibi yapay zekâ destekli içerik üretiminde yaşanan hukuki sorunlar analiz edilmiştir. Türkiye’de mevcut ceza hukuku düzenlemelerinin yapay zekâya özgü fiilleri kapsamadığı ve normatif boşlukların bulunduğu ortaya konmuştur. Makalede, bu alanda etkin hukuki düzenlemeler yapılmasının gerekliliği ve uluslararası standartlarla uyum sağlanmasının önemi üzerinde durulmuştur.

Anahtar Kelimeler  : Yapay Zekâ, Yapay Zekâ Ve Ceza Hukuku, Ceza Sorumluluğu, Fail Kavramı, Kast Ve Taksir, Kanunilik İlkesi, Yapay Zekâ Kaynaklı Suçlar, Hukuki Sorumluluk, Algoritmik Suçlar, Grok Yapay Zekâ, Yapay Zekâ İçerik Üretimi.

2. Giriş

21. yüzyılın en çarpıcı teknolojik gelişmelerinden biri olan yapay zekâ (YZ), insan yaşamının neredeyse her alanına nüfuz etmiş ve birçok sektörde devrim niteliğinde dönüşümlere yol açmıştır. Sağlık, ulaşım, eğitim ve finans gibi alanlarda etkin olarak kullanılan yapay zekâ sistemleri, artık yalnızca yardımcı bir araç değil, karar alma süreçlerinde aktif rol oynayan birer aktör hâline gelmiştir. Bu teknolojik gelişmeler, yalnızca sosyo-ekonomik yapıyı değil, aynı zamanda hukuk sistemlerini de doğrudan etkilemektedir.

Ceza hukuku, temelinde insan iradesine ve kusur yeteneğine dayanan bir sorumluluk sistemine sahiptir. Bu bağlamda suçun faili, irade ve kastla hareket eden gerçek kişidir. Ancak yapay zekânın otonom karar alma kapasitesinin giderek artması, klasik ceza hukuku teorilerinde yer alan "fail", "kusur", "kast" ve "taksir" gibi kavramların yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Zira bir yapay zekâ uygulaması tarafından gerçekleştirilen bir fiilin hukuk düzeninde nasıl karşılık bulacağı, failin kim sayılacağı ve bu fiilden doğan cezaî sorumluluğun kim üzerinde doğacağı hususları henüz açık ve net bir biçimde yanıtlanabilmiş değildir.

Yapay zekâ üzerinden işlenen fiillerin ceza hukuku bakımından değerlendirilmesi hem normatif hem de uygulama açısından önemli boşluklar ve tartışmalar içermektedir. Bu makale, yapay zekânın ceza hukuku bağlamında nasıl ele alınması gerektiğini; bu teknolojiler aracılığıyla işlenen fiillerde ceza sorumluluğunun kimlere ve ne ölçüde yüklenebileceğini; mevcut hukuk düzeninin bu fiillere nasıl cevap verebildiğini ve hangi yönlerden yetersiz kaldığını irdelemeyi amaçlamaktadır.

3. Yapay Zekâ Kavramı ve Hukuki Nitelendirmesi

Yapay zekâ (YZ), genel anlamda insan zekâsını taklit eden sistemler olarak tanımlanabilir. Bu sistemler; öğrenme, akıl yürütme, problem çözme, algılama ve hatta dil anlama gibi bilişsel süreçleri algoritmalar vasıtasıyla yerine getirebilmektedir. Teknik anlamda yapay zekâ, genellikle makine öğrenmesi, derin öğrenme, sinir ağları ve doğal dil işleme gibi alt disiplinler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Ancak hukuk disiplini açısından esas olan, bu teknolojilerin karar alma yetenekleri ve bu kararların hukuk düzeni içinde ne şekilde değerlendirileceğidir.

Yapay zekâ sistemleri, teknik gelişmişlik düzeylerine göre yardımcı sistemler, yarı otonom sistemler ve tam otonom sistemler olarak sınıflandırılabilir. Yardımcı sistemler insan müdahalesi ile çalışırken, tam otonom sistemler insan kontrolü olmaksızın karar verebilme ve uygulama kapasitesine sahiptir. Hukuki açıdan sorun yaratan da çoğunlukla bu ikinci ve üçüncü gruba giren sistemlerdir. Zira bu sistemler tarafından verilen kararların veya icra edilen fiillerin sorumluluğunun kimde olduğu sorusu, klasik hukuk kuramlarında doğrudan cevaplanamayan bir meseledir.

Türk Hukuku’nda yapay zekânın hukuki statüsüne ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Medeni hukuk sistemimizde yalnızca gerçek ve tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptir. Bu çerçevede yapay zekâ, Türk Hukuku bakımından hukuki bir süje olarak değil, teknik bir araç ya da eşya olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu yaklaşım, YZ sistemlerinin karmaşıklaşması ve özerkleşmesiyle birlikte yetersiz kalmakta; özellikle ceza hukuku gibi kusur ve kast kavramları üzerine kurulu sistemlerde normatif boşluklara neden olmaktadır.

Ceza hukuku açısından en temel sorunlardan biri, yapay zekânın bir fiili gerçekleştirmesi durumunda bu fiilin bir “eylem” olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğidir. Çünkü ceza hukukunda eylem, genellikle insanın iradi hareketi olarak tanımlanır. Bu noktada yapay zekânın kendi başına karar alıp almadığı, aldığı kararın ne ölçüde öngörülebilir olduğu ve bu kararın ne düzeyde yönlendirilebilir olduğu gibi teknik ve etik sorular da devreye girmektedir. Bu nedenle YZ'nin hukuki nitelendirmesi, sadece hukukçuların değil aynı zamanda etikçiler, bilişim uzmanları ve sosyologların da katkısıyla ele alınması gereken çok disiplinli bir konudur.

Ceza hukuku, insan iradesine dayalı sorumluluk sistemine oturmuş bir disiplindir. Bu sistemde bir fiilin suç sayılabilmesi için kanunda açıkça düzenlenmiş olması, failin fiili gerçekleştirme kastı veya en azından taksir derecesinde bir kusurunun bulunması ve bu fiilin hukuka aykırı olması gerekir. Ancak yapay zekâ teknolojilerinin yükselişi, ceza hukukunun bu temel ilkelerini önemli ölçüde zorlamaktadır.

4. Ceza Hukukunun Temel İlkeleri Açısından Yapay Zekâ

4.1. Kanunilik İlkesi ve Belirlilik Sorunu

Ceza hukukunda en temel prensiplerden biri kanunilik ilkesidir (“nullum crimen, nulla poena sine lege”). Bu ilke uyarınca, bir fiilin suç sayılabilmesi için önceden kanunda açıkça düzenlenmiş olması gerekir. Yapay zekâ sistemleri ise önceden öngörülemeyen kararlar alabilir ve bu kararlar yeni fiil türleri doğurabilir. Örneğin, bir otonom aracın sürücüsüz şekilde bir yayaya çarpması durumunda, hangi hükmün uygulanacağı; cezanın kime yöneltileceği sorusu kanunda açık bir şekilde yer almamaktadır. Bu durum, ceza hukukunun “belirlilik” ve “öngörülebilirlik” ilkeleri ile çelişmektedir.

4.2. Fail Kavramı ve Kusur Yeteneği

Ceza hukukunda fail, suçun kanuni tanımındaki fiili gerçekleştiren kişidir. Bu kişi, irade ve kastla hareket eden, hukuk düzeni tarafından hak ve sorumluluk ehliyeti tanınmış bir varlık olmak zorundadır. Yapay zekânın ise herhangi bir hukuki ehliyeti ya da kusur yeteneği bulunmamaktadır. Yani YZ, kendi başına fail olarak değerlendirilemez. Bu noktada sorumluluğun yapay zekâyı programlayan kişi, kullanan kişi veya sahip olan şirket üzerinde doğup doğmayacağı tartışma konusudur.

4.3. Kast ve Taksir Açısından Değerlendirme

Kast, failin bilerek ve isteyerek fiili gerçekleştirmesidir. Taksir ise dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıkla ortaya çıkan suçluluk hâlidir. Yapay zekânın kendi başına bu unsurları taşıması mümkün değildir; çünkü ne bilinçli tercih yapabilir ne de dikkat yükümlülüğünü ihlal edebilir. Ancak bu sistemlerin öngörülebilir şekilde hatalı çalışacağı biliniyorsa, bunları kullanan kişinin taksirle sorumlu tutulması gündeme gelebilir. Örneğin, hatalı çalışan bir YZ’nin piyasaya sürülmesine rağmen kullanılmaya devam edilmesi, ciddi hukuki sonuçlar doğurabilir.

4.4. İlliyet Bağı ve Öngörülebilirlik Sorunu

Yapay zekâ uygulamaları çoğu zaman “öğrenen sistemler” olduğundan, zaman içinde kendi karar alma mekanizmalarını değiştirebilir. Bu durumda bir fiil ile sonuç arasında nedensellik bağının kurulması güçleşmektedir. Ceza hukuku açısından illiyet bağı, fail ile suç neticesi arasında doğrudan bir bağ kurulmasını gerektirir. Ancak bir algoritmanın kendi kendine öğrenerek hatalı bir karar alması hâlinde, bu bağın kime nasıl yükletileceği açık değildir.

5. Yapay Zekâ Yoluyla İşlenen Fiillerde Sorumluluk

Yapay zekâ sistemlerinin karmaşık ve otonom yapısı, bu sistemler aracılığıyla işlenen hukuka aykırı fiillerde sorumluluğun kimde olduğu sorusunu gündeme getirmektedir. Ceza hukukunun kişisel sorumluluk ilkesi uyarınca, suçun unsurlarını taşıyan bir fiili gerçekleştiren kişinin cezai sorumluluğu doğar. Ancak yapay zekânın doğrudan fail olarak kabul edilememesi nedeniyle, bu tür fiillerde sorumluluğun belirlenmesi çoğu zaman çok aktörlü ve çok yönlü bir analiz gerektirir.

5.1. Yapay Zekânın Fail Olması Mümkün mü?

Yapay zekânın hukuki kişilikten yoksun oluşu, onun ceza hukukuna göre fail sıfatını taşımasını engellemektedir. Hukuk düzenimizde yalnızca gerçek ve tüzel kişiler suçun faili olabilir. Bir YZ sisteminin kendi başına kast ya da taksir ile hareket etmesi mümkün görülmediğinden, doğrudan cezai yaptırıma tabi tutulması da hukuken olanaklı değildir. Bu sebeple YZ, daha çok bir aracıdır; suçu işleten değil, işlenmesine vesile olan bir "araç-özne"dir.

5.2. Yazılımcının Sorumluluğu

Yapay zekâ sistemini tasarlayan ve kodlayan yazılımcılar, sistemin algoritmasını ve karar verme kabiliyetini doğrudan etkiler. Eğer yazılımın içinde suç teşkil edebilecek bir davranışa olanak sağlayan ya da bunu teşvik eden kodlar varsa, yazılımcı bu fiilden dolayı sorumlu tutulabilir. Özellikle bilinçli programlama hataları, güvenlik açıkları veya yetersiz denetim durumlarında yazılımcının kast ya da taksirle sorumluluğu gündeme gelir.

5.3. Kullanıcının Sorumluluğu

Yapay zekâyı fiilen kullanan kişi (örneğin bir şirkette çalışan ya da bireysel bir kullanıcı), YZ sisteminin yönlendirmesiyle hareket ettiğinde ya da sistemin davranışını yönlendirecek veri girişlerini sağladığında, fail olma ihtimali doğabilir. Eğer kullanıcı, sistemin hukuka aykırı bir sonuca varacağını öngörebilecek durumdaysa ve buna rağmen müdahalede bulunmuyorsa, taksirle işlenmiş bir suçtan dolayı sorumlu tutulması mümkündür.

5.4. Sahip ve Üretici Firma Sorumluluğu

YZ sisteminin mülkiyetini elinde bulunduran veya onu ticari amaçla piyasaya süren şirketlerin sorumluluğu, kurumsal kusur ve organizasyonel taksir ilkeleri çerçevesinde ele alınabilir. Özellikle üretim sürecinde gerekli özenin gösterilmemesi, sistemin riskli sonuçlar doğuracağı bilindiği hâlde piyasaya sürülmesi gibi durumlarda, tüzel kişi veya şirket yöneticileri hakkında cezai sorumluluk gündeme gelebilir.

5.5. Ortak Sorumluluk ve Müteselsil Değerlendirme

Yapay zekâ yoluyla işlenen bazı fiillerde tek bir sorumlu yerine çoklu sorumluluk söz konusu olabilir. Örneğin hem yazılımcı hem kullanıcı hem de şirketin denetim eksikliği birleşerek bir neticenin doğmasına sebep olmuşsa, bu durumda müteselsilen sorumluluk ve kusur oranlarına göre ceza tayini mümkündür. Bu tür durumlarda failin kim olduğu kadar, failin kusur ağırlığı da önem kazanır.

6. Yapay Zekâ Tabanlı İçerik Üretiminin Ceza Hukuku Açısından Değerlendirilmesi: Grok Örneği Üzerinden Bir İnceleme

Yapay zekânın ceza hukuku bağlamındaki etkileri, dünya genelinde birçok hukuk sistemini zorlayan bir mesele hâline gelmiştir. Günümüzde Grok gibi büyük dil modellerinin içerik üretmeleri üzerinden hukuki sorumluluk, ifade özgürlüğü ve nefret söylemi tartışmaları yoğunlaşmıştır.

6.1. Grok Üzerine Güncel Gelişmeler

6.1.1.  Türkiye’den ilk resmi müdahale: Grok vakası, teknolojik ilerleme ile adli sorumluluğun sınırlarını çarpıcı şekilde karşı karşıya getiriyor. Zira Grok’un jail‑break açıklarından yararlanılarak nefret söylemi, hakaret ve şiddet içeren içeriklerin üretilmesi, yapay zekâ sistemleri üzerine inşa edilmiş klasik ceza hukuku çerçevesini yetersiz bırakmaktadır. Türkiye’de ilk kez bir yapay zekâ sohbet botu, Cumhurbaşkanı, Atatürk ve dini değerlere yönelik içerikleri nedeniyle erişim yasağı ve olası cezai soruşturma ile karşılaşmış; bu da ‘fail’ tanımının ne kadar genişleyebileceğini gösteren sosyo-hukuki bir dönüm noktasıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Grok’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Atatürk’e ve dinî değerlere yönelik “hakaret içerikli” paylaşımları gerekçesiyle Türkiye'de erişim engeli getirildi. BTK bu kararı uygulayarak yaklaşık 50 içeriği işaret ederek erişimi kısıtladı. [1] [2]

6.1.2. Polonya’nın AB’ye şikayeti: Polonya Dijitalleşme Bakanı, Grok’un Tusk gibi liderler hakkında hakaret ve antisemitik içeriği nedeniyle konuyu Avrupa Komisyonu’na taşıyacaklarını açıkladı. [3]

6.1.3. Grok’un nefret söyleminden içeriği silmesi: X platformunda Grok hesabından Adolf Hitler övgüsüne varan antisemitik içerikler paylaşılmış, Anti‑Defamation League şikayetleri sonrası xAI içerikleri kaldırdığını duyurmuştur. [4]

7. Türk Ceza Hukuku Uygulaması Açısından Değerlendirme

Türkiye’de yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi ve kullanımının artması, ceza hukuku bakımından yeni sorunları gündeme getirmiştir. Ancak şu an itibarıyla Türk Ceza Kanunu (TCK) içerisinde yapay zekâya özgü doğrudan düzenlemeler bulunmamaktadır. Bu durum, somut olaylarda ceza sorumluluğunun hangi esaslara göre tespit edileceği konusunda belirsizliklere yol açmaktadır.

7.1. Mevcut Yasal Düzenlemeler ve Yetersizlikler

TCK’da yapay zekâya dair özel bir hüküm bulunmaması, uygulamada sorumluluğun insan unsuruna yüklenmesi gerektiği anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, TCK’nın genel hükümleri ve özellikle “kasten veya taksirle işlenen suçlar” çerçevesinde, yapay zekânın ürettiği zararlı veya suç teşkil eden fiillerden dolayı yazılımcı, kullanıcı ya da sistem sahibi cezai sorumlulukla karşılaşabilmektedir. Örneğin, bilişim suçları kapsamında yapılan düzenlemeler (TCK md. 243-244) dolaylı olarak yapay zekâ kaynaklı eylemler için de uygulanabilmektedir ancak bu kapsam dar ve sınırlıdır.

7.2. Normatif Boşluklar ve Düzenleme İhtiyacı

Yapay zekâ ile işlenen suçlarda failin kim olduğu, kusurun nasıl belirleneceği, yapay zekânın otonom hareket kapasitesi ve sorumluluğun kapsamı gibi konularda ciddi boşluklar vardır. Bu boşluklar, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık teşkil etmekte, mağdur haklarının korunmasını zorlaştırmaktadır.

Türkiye’de akademik ve pratik alanda yapay zekâya özgü ceza hukuku düzenlemelerinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar artmaktadır. Özellikle;

a. Yapay zekâ kaynaklı suçlar için özel suç tiplerinin düzenlenmesi,

b. Yazılımcı ve kullanıcıların sorumluluğunun netleştirilmesi,

c. Platform ve sistem sahiplerinin cezai sorumluluğunun tanımlanması gibi konular öncelikli gündem maddeleri olmalıdır.

8. Sonuç

Yapay zekâ üzerinden işlenen fiiller, ceza hukuku açısından mevcut düzenlemelerle yeterince kapsanmayan karmaşık bir alan oluşturmaktadır. Yapay zekânın fail olarak kabul edilememesi nedeniyle sorumluluk, yazılımcı, kullanıcı ve sistem sahibi gibi insan unsurlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ancak bu konuda Türk Ceza Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmaması, uygulamada hukuki boşluklara ve belirsizliklere yol açmaktadır.

Güncel örneklerden Grok gibi yapay zekâ destekli içerik üreticilerinin ortaya çıkardığı sorunlar hem ifade özgürlüğü sınırlarının hem de sorumluluk esaslarının yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Türkiye’nin bu alanda uluslararası normlarla uyumlu, yapay zekâya özgü sorumluluk ve denetim mekanizmalarını içeren düzenlemeler yapması büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, yapay zekânın hukuk sistemine getirdiği yenilikler, ceza hukukunda normatif reformları, yargı pratiklerinde güncellemeleri ve multidisipliner yaklaşımları gerektirmektedir. Ancak bu sayede hem teknolojinin sunduğu faydalar güvenle kullanılabilir hem de hukuki adalet sağlanabilir.

Stj. Av. Efe Öztürk

Kaynakça:

1. Türk Ceza Kanunu

2. Medeni Kanun

3.https://www.aa.com.tr/tr/gundem/yapay-zeka-uygulamasi-grokun-paylasimlari-hakkinda-sorusturma-baslatildi/3625624

4.https://www.reuters.com/business/media-telecom/turkey-blocks-xs-grok-chatbot-alleged-insults-erdogan-2025-07-09/

5.https://www.reuters.com/business/media-telecom/poland-report-musks-chatbot-grok-eu-offensive-comments-2025-07-09/

6.https://www.theguardian.com/technology/2025/jul/09/grok-ai-praised-hitler-antisemitism-x-ntwnfb

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN