Kişilerin
hayatları boyunca edindikleri malvarlığı değerlerinin ölümden sonraki
akıbetleri konusunda tasarruf etme hak ve yetkileri bulunmaktadır. Miras Hukuku
sistemimizde esas itibariyle mirasbırakanın bu yöndeki istek ve arzularını esas
alan bir yaklaşım benimsenmekte olup genel itibariyle bu husus ölüme bağlı
tasarruflar aracılığıyla mümkün olmaktadır.
Mirasbırakanın
ölümünden sonra tereke üzerinde kimlerin mirasçılık sıfatına haiz olacağı
hususunda ölenin tasarruf etme hak ve yetkisinin yanı sıra bu hususta bir kısım
kanuni düzenlemeler de öngörülmüştür. Bu anlamda mirasçılık sıfatı kanuni (yasal)
mirasçılık ve iradi (atanmış) mirasçılık olarak iki türde karşımıza
çıkmaktadır.
Hukukumuzda
şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar vasiyetname ve miras sözleşmelerinden
oluşmakta olup işbu çalışmanın da konusunu oluşturan vasiyetnamenin el yazılı vasiyetname,
resmi vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç türü bulunmaktadır. Bu
çalışmada vasiyetname ve türleri hakkında genel bilgiler verilmesinin ardından
vasiyetnamenin iptali konusu üzerinde durulacaktır.
A.
VASİYETNAME VE TÜRLERİ
Vasiyetname,
mirasbırakan tarafından tek taraflı olarak yapılan ölüme bağlı bir tasarruftur.
Tek taraflı hukuki işlem olan vasiyetname mirasbırakanın tek taraflı irade
beyanıyla gerçekleşmekte ve mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm ve sonuç
doğurmaktadır.
Kelime
anlamı itibariyle vasiyet, bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği
şey anlamına gelmekte olup vasiyetname ise bunun belgeye dökülmüş halini ifade
etmektedir.
Hukuken
vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş
olmak gerekmektedir. (TMK m. 502) Hukukumuzda vasiyetin, resmi şekilde veya
mirasbırakanın el yazısı ile veyahut sözlü olarak yapılabileceği
düzenlenmiştir. (TMK m. 531)
1-Resmi
Vasiyetname
Resmi
vasiyetname, isminden de anlaşılacağı üzere, resmi memur tarafından düzenlenen
vasiyetname türüdür. Kanuni düzenlemede resmi memurun bu vasiyetnameyi iki
tanık huzurunda düzenlemesi şekil şartı olarak öngörülmüştür. Resmi memur, sulh
hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş bir diğer görevli
olabilmektedir. (TMK m. 532)
Resmi
vasiyetnamenin iki tanık huzurunda resmi memur tarafından düzenlenmesi bir
ispat şartı değil, geçerlilik şartıdır. Burada resmi memur tarafından
gerçekleştirilecek işlem onama olmayıp kanun maddesinin lafzında da ifade
edildiği gibi baştan sona bir “düzenleme” şeklinde olmalıdır.
Bu
kapsamda mirasbırakan son arzularını resmi memura bildirir ve memur da
vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir.
Vasiyetname mirasbırakan tarafından okunup imzalanır. Memur da vasiyetnameye
tarih koyarak imza atar. (TMK m. 533)
Vasiyetnameye
tarih ve imza konulduktan sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu ve bunun
kendisinin son arzuları olduğunu memur huzurunda iki tanığa beyan eder.
Tanıklar da bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa
ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak altına imza atarlar. Vasiyetname
içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir. (TMK m. 534)
Mirasbırakan
vasiyetnameyi okuyamaz veya imzalayamaz durumda olur ise memur vasiyetnameyi
iki tanığın huzurunda okur ve bunun üzerine mirasbırakan kendisine okunan
vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini tanıklar huzurunda beyan eder. Bu
durumda da yine tanıklar hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde
yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini, hem de vasiyetnamenin kendi
önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve mirasbırakanın son
arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak
altına imza atarlar. (TMK m. 535)
Bu
noktada belirtmek gerekir ki fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi
kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın
eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi
vasiyetname düzenlenmesine memur veya tanık sıfatıyla katılamazlar. (TMK m.
536)
2-El
Yazılı Vasiyetname
El
yazılı vasiyetname, yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar
tamamen mirasbırakanın el yazısı ile yazılmış ve imzalanmış olan vasiyetname
türü olup belirtilen özellikler bu vasiyetname türünün de şekil şartını
oluşturmaktadır. (TMK m. 538)
Kanun
koyucu tarafından el yazılı vasiyetnamenin saklanmak üzere açık veya kapalı
olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabileceği
düzenlenmiştir. Bu noktada vurgulamak gerekir ki kanun koyucunun tercih ettiği
“bırakılabilir” ifadesi el yazılı vasiyetnamenin bırakılmasını mirasbırakanın
arzusuna bırakmış olduğunu göstermekle bu husus bir geçerlilik şartı veya iptal
sebebi değildir.
3-Sözlü
Vasiyetname
Sözlü
vasiyetname, resmi ve el yazılı vasiyetnameden farklı olarak ancak istisnai
durumlarda başvurulan bir vasiyetname türüdür.
Sözlü
vasiyetnameye başvurulabilmesi için mirasbırakanın yakın ölüm tehlikesi,
ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar sebebiyle resmi
veya el yazılı vasiyetname yapamaması durumlarında başvurulabilecek bir
vasiyetname türü olarak karşımıza çıkmaktadır. (TMK m. 539)
Sözlü
vasiyetnamenin akdedilme şekli, mirasbırakanın son arzularını iki tanığa
anlatması ve onlara bu beyanlarına uygun bir vasiyetname yazma veya yazdırma
görevi yüklenmesiyle gerçekleşmektedir. Resmi vasiyetnameler için öngörülen
tanıklıkla ilgili yasaklar okur yazarlık haricinde sözlü vasiyetnamenin
düzenlenmesinde de geçelidir.
Mirasbırakan
tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son
arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek yazıya döker ve bu belgeyi
imzalayarak sonrasında diğer tanığa imzalatır. İmzalanan belgeyi iki tanık
birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine vererek sözlü
vasiyette bulunan mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son
arzularını olağanüstü bir durum içerisinde kendilerine anlattığını hâkime beyan
ederler. Bu noktada tanıkların kendileri bir belge düzenlemek yerine doğrudan
mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan etmek suretiyle tutanağa
geçirtebilmeleri de mümkündür. (TMK m. 540)
B.
VASİYETNAMENİN İPTALİ
Resmi,
el yazılı veya sözlü vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun
akdedilmemesi ya da kanunda öngörülen diğer bazı durumların varlığı onu
geçersiz hale getirmektedir. Ancak bu noktada sağlararası hukuki işlemlerle
ölüme bağlı tasarrufların önemli bir farkı bulunmaktadır. Şekle aykırılık gibi
sağlararası hukuki işlemlerde butlan (kesin hükümsüzlük) gibi ağır bir sonuç
doğuran bazı hukuki sebepler ölüme bağlı tasarruflarda “favor testamenti
(vasiyetname lehine yorum)” prensibi gereğince yalnızca iptal edilebilirlik
yaptırımına maruz kalmaktadır.
Başka
bir anlatımla sağlararası hukuki işlemlerde örneğin şekle aykırılık butlan
sonucunu doğururken, yani işlem herhangi bir süreye bağlı olmaksızın
kendiliğinden geçersiz olmaktayken, ölüme bağlı tasarruflarda şekle aykırılık
iptal yaptırımına yol açmakta, kendiliğinden hükümsüz hale gelmemektedir.
İlgililer tarafından işlemin iptali için dava açılması gerekmektedir.
1-İptal
Sebepleri
Şekle aykırılık dışında kanunda
ölüme bağlı tasarrufların iptali için; tasarrufun
mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmış olması, tasarrufun
yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılması, tasarrufun
içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı olması,
durumlarında dava açılabileceği düzenlenmiştir. (TMK m. 557)
Yukarıda
değinildiği üzere kanun koyucu vasiyet yapabilmek için mirasbırakanın ayırt
etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olması koşullarını öngörmüştür.
Ayırt etme gücünün vasiyetin yapıldığı sırada mevcut olması şart olup bu husus
her somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilecektir.
Mirasbırakan
tarafından gerçekleştirilen tasarrufun onun yanılma, aldatma, korkutma veya
zorlama suretiyle iradesinin sakatlanmış olması durumlarında da iptal davası
açılabilecektir. Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, TMK m. 504’te yer alan
düzenlemeye göre; mirasbırakanın yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da
korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlamak üzere bir yıl
içerisinde bu tasarrufundan dönmediği takdirde tasarruf hukuken geçerli kabul
edilmekte ve bu ihtimalde artık mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçıların bu
iptal sebebine dayalı olarak dava açma imkanları bulunmamaktadır.
Vasiyetname
içeriğinin, bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı
olması da bir diğer iptal sebebini oluşturmaktadır. Bunun anlamı vasiyetname
içeriğinde yer verilen hususların emredici hukuk kurallarına, kişilik haklarına
ve kamu düzeniyle ilgili kanun hükümlerine aykırı olması şeklinde ifade
edilebilecektir.
Nihayet
vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun olmaması ise yukarıda
resmi, el yazılı ve sözlü vasiyetname başlıkları altında izah edilen şekil
şartlarına uyulmaksızın akdedilmiş olan vasiyetnameye karşı iptal davası
açılabileceği anlamını taşımaktadır.
Kanunda
öngörülen bu iptal sebepleri dışında başka bir sebebe dayalı olarak iptal
kararı verilebilmesi mümkün olmadığı gibi hâkim davacı tarafından öne sürülen
iptal sebepleriyle sınırlı olarak karar verebilmektedir. Örnek vermek gerekirse
davacı yalnızca esasa dayalı bir sebebe dayalı olarak davayı ikame etmişse hâkim
şekle ilişkin iptal sebeplerini inceleyemeyecektir.
2-İptal
Davasının Tarafları
İptal
davası, ölüme bağlı tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan her mirasçı
veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Davacının vasiyetnamenin
iptalinde menfaati bulunmasını ispat etmesi gerekmektedir. Davalı ise iptali
istenen vasiyetnameden miras hukuku çerçevesinde menfaat elde eden kişi
olacaktır.
Dava
sonucunda verilen hüküm yalnızca dava açan kişiler bakımından vasiyetnamenin
hükümsüzlüğü sonucunu doğurmakta olup dava açmayan mirasçı veya vasiyet
alacaklısı tarafından halen geçerli bir vasiyetnameden söz edilecektir.
İptal
davasının vasiyetnamenin tamamına yönelik olarak değil yalnızca bir kısmına
yönelik olarak açılabilmesi de mümkündür. Ancak bu şekilde kısmi bir iptalden
söz edilebilmesi için iptal sebebinin şekli anlamda tasarrufun tümüne ilişkin
olmaması gereklidir.
İptal
davası için yetkili ve görevli mahkeme, mirasbırakanın ölmeden önceki son
yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesidir.
3-İptal
Davasında Süreler
Vasiyetnamenin
iptali davası için davacının, dava konusu tasarrufu, iptal sebebini ve
kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
ve her halde vasiyetnamenin açıldığı tarih üzerinden iyi niyetli davalılara karşı
on yıl, kötü niyetli davalılara karşı yirmi yıl içerisinde dava açması
gerekmekte olup bu süreler hak düşürücü süredir. (TMK m. 559)
Dava
açacak olan kişinin iptal sebeplerini mirasbırakan sağ iken öğrenmiş olması
durumunda bir yıllık süre mirasbırakanın ölümüne kadar işlemeye başlamaz. On ve
yirmi yıllık süreler vasiyetnamenin açıldığı tarih itibariyle başlamakta olup
mirasçı ya da ilgililerin tamamının vasiyetnamenin açılmasına katılmamış
olmasının sürenin başlangıcına herhangi bir etkisi olmayacaktır.
Kanunda
öngörülen yirmi yıllık süreye ilişkin davalıların kötü niyetine ilişkin
değerlendirme TMK m. 3’e göre yapılacaktır. Yani davalıların mirasbırakan tarafından
gerçekleştirilen tasarrufun iptal edilebilir olduğunu bildiği veya bilmesi
gerektiği fakat yine de tasarrufun yerine getirilmesini istediği durumlarda
davalının kötü niyetinden söz edilebilecektir.
İptal
davasında hak düşürücü sürelerin düzenlendiği maddenin devamında kanun koyucu
tarafından bir de hükümsüzlüğün def’i yoluyla öne sürülebileceği ve bunun
herhangi bir süreye tabi olmadığına yönelik düzenlemeye yer verilmiştir. Bu
def’i vasiyetnameden yararlanacak kişilere karşı öne sürülebilmekte olup iptal
sebeplerinden birini oluşturan durumun varlığında kendisinden ifa talep edilen
mirasçı hükümsüzlük def’ini öne sürerek ifadan kurtulabilecektir.
Av.
Selin Kurt Erdem
Kaynakça:
1. Burak Türk, Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesi ve Geçersizlik Halleri, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Temmuz, 2020, s.4.
2. Hasan Çiftçi, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzincan 2018, s. 11.
3. Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/, Son Erişim Tarihi 29.06.2021.
4. Doruk Gönen, El Yazılı Vasiyetname, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005, s. 89.
5. Kanun lafzında her ne kadar vasiyet kelimesi kullanılmışsa da netice itibariyle vasiyetin uygulanabilirliği için belgeye dökülmesi gerekliliği olacağından bu çalışmada “vasiyetname” kelimesinin kullanılması tercih edilmiştir.
6. Neşet Başar Efe, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2019, s. 48.
7. Efe, a.g.e., s. 48.
8. Hasan Petek, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali Davasında Süreler ve Hükmün Anlam Bakımından Uygulanması, TAAD Cilt:1, Yıl:2, Sayı: 6, 20 Temmuz 2011.
9. Türk, a.g.e., s. 124.
10. Petek, a.g.e.
Burak Türk, Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesi ve Geçersizlik Halleri, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Temmuz, 2020.
Doruk Gönen, El Yazılı Vasiyetname, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005.
Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/, Son Erişim Tarihi 29.06.2021.
Hasan Çiftçi, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzincan 2018.
Hasan Petek, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali Davasında Süreler ve Hükmün Anlam Bakımından Uygulanması, TAAD Cilt:1, Yıl:2, Sayı: 6, 20 Temmuz 2011.
Neşet Başar Efe, Ölüme Bağlı
Tasarrufların İptali, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel
Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2019.