Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

UYGULAMADA CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI

UYGULAMADA CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI

İnfaz Hukuku; Ceza Muhakemesi’nin tamamlayıcısı olan ve Ceza Hukuku’na varlık amacını kazandıran son derece önemli bir hukuk dalıdır. Türk Dil Kurumu’na göre yerine getirme, uygulama anlamı taşıyan infaz, Ceza Hukuku’nda da yaptırımların fiiliyata geçmesini karşılamaktadır. Türk Ceza Hukuku’nda yaptırımlar Ceza ve Güvenlik Tedbirleri olarak ikiye ayrılmaktadır. İşte bu yaptırımlara ilişkin hükümlerin uygulamada vücut bulması İnfaz Hukuku sayesinde mümkün olmaktadır.

 

Hukukumuzda Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hukukçular tarafından pekâlâ önemsense de İnfaz Hukuku’na ilişkin düzenlemeler ayrı bir uzmanlık alanı olarak görülmekte ve alana mensup memurlara terk edilmektedir. Oysaki İnfaz Hukuku, kesin hükme dek kâğıt üzerinde olan kararın asıl tecessüm ettiği ve varlık kazandığı anı düzenlediğinden muhakkak bilinmesi ve takip edilmesi gereken bir disiplindir.

 

Bu sebeple işbu yazımızda uygulamada ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazının genel esasları ile nasıl yürüdüğü, infaz yatar hesabında dikkate alınan kriterler; infazın ertelenmesi, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik kurumları; güvenlik tedbirlerinin infazı ve infazın denetlenmesi hususları ana hatları ile ifade edilecektir.

 

1. İnfaz Hukukunun Amacı

 

İnfaz Hukuku hakkında bilgi edinmek üzere bakacağımız ilk ve en temel kaynak 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (CGTİHK) olacaktır. Kanun’un İnfazda Temel Amaç başlıklı 3. maddesinde kanunun amacı şöyle ifade edilmiştir:

 

“Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle

-genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla

-hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek,

-toplumu suça karşı korumak,

-hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek,

-üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.

 

İfade edilmektedir. Görüldüğü üzere infazın birden fazla amacı bulunmakta olup temelde önleme ve yeniden topluma kazandırma başlıkları altında ikiye ayrılabilmektedir.

 

Önleme amacı doktrinde iki farklı yönden değerlendirilmekte olup bunlar Genel Önleme ve Özel Önleme şeklindedir. Genel Önleme: “ceza tehdidi ve cezanın infazı yoluyla yasadaki yasakları öğretmek ve onların çiğnenmesini engellemek, menetmektir.” [1] Yani toplumda ibretler üzerinden yasak bilinci oluşturarak suç işlenmesinin önüne geçmektir.

 

Özel önleme ise bizzat hakkında ceza infaz edilen kişinin toplumdan izole edilerek zararsız hale getirilmesidir.

 

Bir diğer infaz amacı ise yeniden topluma kazandırma olup adından da anlaşıldığı üzere suç işleyen kişinin ıslah ve rehabilite edilmesini; yaşadığı toplumun işler bir parçası olmasını sağlamayı hedeflemektedir. Sosyal devlet ilkesi ile paralel düşünülebilecek olan topluma kazandırma amacı, kişinin devlet eliyle eğitim ve mesleki deneyim kazandırılarak sosyal sorumluluk sahibi olmasının sağlanmasıdır.

 

2. Türk Ceza Hukuku’nda Yaptırım Türleri

 

Türk ceza hukukunda yaptırım iki çeşit olup bunlar ceza ve güvenlik tedbirleridir. Ceza yaptırımı ise, hapis ve adli para cezası olarak ikiye ayrılmaktadır. Güvenlik tedbirleri çok çeşitli olup;

 

- belli haklardan yoksun bırakılma,

- eşya müsaderesi,

- kazanç müsaderesi,

- çocuklara özgü güvenlik tedbirleri,

- akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri,

- alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilere özgü güvenlik tedbirleri,

- mükerrir suçlular ve özel tehlikeli suçlular hakkında güvenlik tedbirleri,

- sınır dışı edilme ve

- tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri olarak sıralanması mümkündür.

 

Türk Ceza Kanunu’nda hapis cezaları “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezaları”, “Müebbet Hapis Cezaları”, “Süreli Hapis Cezaları” olmak üzere üçe ayrılmıştır.

 

2.1. Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezalarının İnfazı

 

Türk Ceza Kanunu’nda idam cezasının yerine getirilmiş olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı hükümlünün hayatı boyunca devam etmektedir. Müebbet hapis cezasından farkı, cezanın sıkı güvenlik tedbirleri altında çektirilmesidir. Ayrıca ceza zamanaşımı bu suçlarda 40 yıldır.

 

CGTİHK ve aynı isimli Yönetmelik çerçevesinde belirlendiği üzere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazında:

 

- Hükümlü tek kişilik odalarda barındırılır,

- Hükümlüye günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı verilir,

- İyi hal durumuna göre dışarıya çıkma süresi arttırılabilir ve aynı ünitede bulunan diğer hükümlüler ile temasına sınırlı olarak izin verilebilir,

- Hükümlü, kurum idare kurulunun uygun gördüğü hallerde ve on beş günlük aralıklarla eşi, üstsoy ve altsoyu, kardeşleri ve vasisi ile süresi 10 dakikayı geçmemek kaydıyla telefonda görüşebilir ve bu kişilerce on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmeksizin ziyaret edilebilir,

- Hükümlü hiçbir koşulda ceza infaz kurumu dışında çalıştırılamaz ve kendisine izin verilmez,

- Hükümlünün cezasının infazına hiçbir suretle ara verilemez,

- Uygulanacak sağlık tedbirleri tıbbi tetkik ve zorunluluk hariç ceza infaz kurumlarında; mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkum koğuşlarında uygulanır.

 

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılanlar tek kişilik ve yüksek güvenlikli koğuşlarda kalır. Mahkumlar ancak 30 yıl çektikten sonra koşullu salıvermeden yararlanabilmektedir. Tekerrür ve örgütlü suç hallerinde ise bu süre uzamaktadır.

 

2.2. Müebbet Hapis Cezalarının İnfazı

 

Müebbet hapis cezasında da hükümlü hakkında kural olarak hayatı boyunca infaz devam edecektir. İnfaz rejimi ise süreli hapis cezasına göre belirlenmektedir. Müebbet hapis cezasına çarptırılanlar mahkumiyette ancak 24 yılın geçmesinin ardından koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabilmektedir.

 

2.3. Süreli Hapis Cezalarının İnfazı

 

Kanunda aksi belirtilmediği sürece, 1 aydan az, 20 yıldan fazla olmayan hapis cezalarına süreli hapis cezası denmektedir. Yasada cezaların alt ve üst sınırlarının belirlenmediği durumda süreli hapis cezasının sınırlarına göre ceza tayin edilecektir. Örneğin alt sınırı belirlenmemiş bir yasal düzenlemede verilecek hapis cezası 1 aydan az olamayacaktır. Aynı şekilde üst sınırı belirlenmemiş normlar bakımından ise ceza 20 yıldan fazla olamayacaktır.

 

Süreli hapis cezaları içerisinde bulunan kısa süreli ve uzun süreli hapis cezalarından da kısaca bahsetmekte fayda bulunmaktadır. Kısa süreli hapis cezası 1 yıl ve daha az süreli hapis cezasını karşılamaktadır. Uzun süreli hapis cezası ise 1 yıldan fazla cezaları karşılamaktadır.

 

Kısa süreli hapis cezası bakımından devlete kısa süre için yük olmama, sosyal çevreden uzaklaştırmanın yaratacağı olumsuz etkiler ve yarar dengesi göz önünde bulundurularak seçenek yaptırımlara dönüştürülme imkanı tanınmıştır. TCK’nın 50. maddesi ile:

 

“Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;

 

a) Adlî para cezasına,

b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,

c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,

d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,

e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,

f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.”

 

Seçenek yaptırımlar sayıldığı üzere olup ayrıca belirtmekte fayda vardır ki suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde Mahkemece bu seçeneklere değil de hapis cezasına hükmedilmişse; bu cezanın artık adlî para cezasına çevrilme ihtimali bulunmamaktadır.

 

Ayrıca hükmün devamında: “Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.” hükmedilmekte olup taksirli suçlar bakımından istisnai bir düzenleme yapıldığı görülmektedir.

 

2.4. Adli Para Cezasının İnfazı

 

Hapis cezaları kişinin fiziki özgürlüğünü ve seyahat hakkı gibi haklarını sınırlamaktayken adli para ceza malvarlığına yönelik bir yaptırımdır. Cezanın hafifliğine göre Hakim, kişinin belirlenen meblağı devlet hazinesine ödemesine hükmedebilmektedir. Anıldığı üzere belli durumlarda hapis cezası adli para cezasına dönüştürülebilmekteyken adli para cezasının hapis cezasına dönüştürülmesi mümkün değildir.

 

Adli para cezasının infazı iki şekilde olabilmektedir. Mahkeme yasada yazılı usule göre belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından ya toptan ödenmesini ya da taksitler halinde ödenmesini kararlaştırabilmektedir. Belli durumlarda hakim ekonomik ve şahsi sebeplerle mehil vererek infazın 1 yıldan fazla olmamak üzere ertelenmesine karar verebilir.

 

3. İnfaza Ara Verilmesi, Erteleme, Koşullu Salıverme Denetimli Serbestlik

 

3.1. İnfaza Ara Verilmesi ve Erteleme

 

Cezanın infazına ara verilmesi, belli durumların gerçekleşmesi halinde infazın geri bırakılması yani ertelenmesidir. Cezanın infazının ertelenmesi, cezanın ertelenmesi kurumundan farklı olup birkaç farkı şu şekilde sayılabilir:

 

1. Cezanın infazının ertelenmesi, hükmü veren hakim tarafından değil; kesinleşen hükmün daha sonra ortaya çıkan sebeplerle başka bir hakim tarafından ertelenmesidir.

2. Cezanın ertelenmesi kararı halihazırda kesinleşmemiş hükümler bakımından verilebilmekteyken infazın ertelenmesi kararı için kesin hüküm gereklidir.

3. Cezanın infazının ertelenmesi için hastalık ya da hükümlünün talebi gibi şartlar gerekliyken cezanın ertelenmesi için daha önce kasıtlı suçtan mahkum olmamak, cezanın belli bir sınırın altında olması ve gelecekte suç işlenmeyeceğine dair Mahkeme kanaatinin bulunması gerekmektedir.

 

Cezanın infazının ertelenmesi CGTİHK 16 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 16. madde uyarınca akıl hastalığı, akıl hastalığı dışındaki hastalıklar ya da gebelik durumlarına göre erteleme halleri düzenlenmiştir. Akıl hastalığı halinde hastalık iyileşinceye dek yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tedavi uygulanır. Sağlık kurumunda geçen süre ise cezaevinde geçmiş sayılır.

 

Diğer hastalıklar bakımından hapis cezasının infazı mahkumun hayatı bakımından risk teşkil ediyor ise mahkumun tedavisine resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümünde devam eder ve mahkum iyileşinceye dek infaz geri bırakılır.

 

Gebelik halinde ve doğumdan sonraki 1 yıl boyunca da kadınlar bakımından infazın ertelenmesi hali mümkündür.

 

28.03.2023 tarih ve 7445 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile CGTİHK 16/A maddesi eklenmiştir. Bu madde ile kadın hükümlülere çocuğunun hastalığı nedeniyle infaz erteleme imkânı tanınmıştır. İnfaza başlanmış olsa dahi toplam 10 yıl ve daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan kadınlar bakımından engelli olması nedeniyle bakıma muhtaç olan yahut ağır bir hastalığa maruz kalan, 18 yaşının altında çocuğunun bulunması halinde cezanın infazının bir yıla kadar ertelenebileceği hükmü yürürlüğe girmiştir. Erteleme süresi her defasında 6 ayı geçmemek üzere en çok 4 kez uzatılabilmektedir.

 

Bir diğer infazın ertelenmesi hali ise CGTİHK’nin 17. maddesinde düzenlenen hükümlünün istemiyle infazın ertelenmesi halidir. Kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirle işlenen suçlarda 5 yıl ve daha az süreli hapis cezası alan hükümlülerin infazı talep üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca ertelenebilmektedir.

 

Ayrıca hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi; ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü veya bu kişilerin sürekli hastalık ya da maluliyet nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesinin veya tarım topraklarının işlenebilmesinin imkansız hale gelmesi ya da hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve ivedi hallerde Cumhuriyet Başsavcılığınca 6 ayı geçmeyen sürelerle infaza ara verilmesine karar verilebilir.

 

Son olarak Kanun’un 17/A hükmünde iştirak halinde işlenmiş suçlar bakımından kanun yolunda lehine hüküm bozulan sanık dışında kanun yoluna başvurmamış sanık için Mahkemece erteleme veya durma talep edilebilmektedir.

 

3.2. Denetimli Serbestlik

 

Denetimli Serbestlik müessesesi ile Türk Ceza Kanunu ile ertelemede deneme süresi denetime tabi tutulmuştur. Bu süre içerisinde hükümlüden belli yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilmekte, gerekli görüldüğünde rehberlik edecek bir uzman görevlendirilebilmektedir.

 

Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz. Örneğin, 2 yıl hapis cezasına mahkûm olan hükümlünün cezası ertelenirse en az 2, en fazla 3 yıllık bir denetim süresi belirlenecektir. Bu durumda denetim süresinin üç yılı aşmamak koşuluyla hüküm olunan hapis cezasının süresinden fazla olabilmesi mümkündür. [2]

 

Kanunda denetim süresi içerisinde çeşitli yükümlülükler belirlenmesi mümkündür. Bunlar Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği 66. maddesi ve devamı hükümlerinde sayılmış olup şöyledir:

 

-eğitim programına devam etme

- gözetim altında ücret karşılığında çalıştırılma

- eğitim kurumuna devam etme

- rehberlik çalışmalarına katılma yükümlülüğü şeklindedir.

 

Denetim süresi içerisinde hükümlü kasten suç işler ya da kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı davranışlarında hâkimin uyarılarına rağmen ısrar ederse erteleme düşer ve cezanın kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.

 

3.3. Koşullu Salıverilme

 

CGTİHK madde 107’de düzenlenmiş olan koşullu salıverilme, halihazırda cezası ceza infaz kurumunda infaz edilen mahkûmun ceza süresi dolmadan salıverilmesini karşılamaktadır. Salıverilmenin koşulları kanunda belirlenmiş olup bazı yükümlülüklere uymak ve ceza süresi içerisinde suç işlememek gibi şartlar bulunmaktadır. Kural olarak tüm hapis cezaları bakımından geçerli olan koşullu salıverilme, mahkûmun ıslah olduğuna dair oluşan kanaat ile cezanın bireyselleştirilmesi sonucunda, umut hakkı ile pekiştirilen bir topluma kazandırma müessesesidir.

 

Kanun’un 107. maddesinde ifade edildiği üzere: “Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.” Islah olduğuna ilişkin kanaati iyi hali ile oluşturan mahkumlar diğer koşulların da sağlanması ile talepleri bulunmasa dahi salıverilebilmektedir. İyi halin yanında aranan diğer koşul ise cezanın bir kısmının çekilmiş olmasıdır. İşte bu noktada Kanun detaylanmakta ve yetişkinler, çocuklar ve cezalar bakımından çeşitli ayrımlar yapılmaktadır. Cezaevinde geçirilmesi gereken sürenin hesabı uygulamada “yatar süresi” yahut “cezanın yatarı” olarak ifade edilmekte olup bu minvalde detaylı açıklamalarımıza bir sonraki başlıkta yer verilecektir.

             

Son olarak belirtmekte fayda vardır ki esasen İnfaz Hukuku’na ilişkin hükümler bakımından lehe aleyhe olmasına bakılmaksızın derhal uygulama kuralı geçerliyken koşullu salıverilme bakımından derhal uygulama değil lehe olanın uygulanması ilkesi kabul edilmektedir. “TCK’nın 7’nci maddesinin 3’üncü fıkrasına göre, ‘Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır’. Kural olarak infaz rejimine ilişkin kanun değişiklikleri, yürürlüğe girdikleri andan itibaren failin lehinde veya aleyhinde olduklarına bakılmaksızın derhal uygulanır. Ancak görüldüğü üzere, koşullu salıverilme hakkında derhal uygulama kuralı değil, lehe kanunun uygulanması ilkesi geçerlidir.” [3]

 

4. İlamın İnfazı, Müddetname Ve Yatar Süre Hesabı

 

İnfaz, ceza muhakemesi sonunda yargı kararının kesinleşmesi ile başlamaktadır. İnfazın yalnızca cezaevinde geçen süre olduğunu düşünmek yanılgıya sebep olacaktır. Çünkü infaz yazımızın devamında anılacak kurumlar çerçevesinde cezaevi dışında da belli şartlar çerçevesinde devam edebilmektedir. Bu bölümde hapis cezasının infazının ne şekilde gerçekleştiği, müddetnamenin ne olduğu ve cezaevinde geçecek süre hesabının nasıl yapıldığı ana hatları ile izah edilecektir.

 

Yargılama sonucunda verilen hapis cezasının bir kısmının kapalı ceza infaz kurumunda, bir kısmının açık ceza infaz kurumunda, bir kısmının denetimli serbestlik ile ve son olarak bir kısmının da şartlı tahliye hükümleri çerçevesinde cezaevi dışında infazı mümkündür. Mahkûmun ne zaman şartlı tahliye edilebileceğine ilişkin tarih bilgisi savcılık tarafından hazırlanan müddetname üzerinde yer almaktadır.

 

4.1. Müddetname Nedir?

 

Mahkeme tarafından kesinleşen ceza hükmü, Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmekte olup savcılık tarafından bu karar ilamat defterine kaydolunur ve ilamat numarası verilir. Bu aşamada cezanın gün bazında ne kadar süre çektirileceği hesap edilerek “müddet” belgesinde ifade edilir.

 

Müddetname; savcılık tarafından hazırlanan ve hükümlünün açıklanması geri bırakılan, ertelenen hapis cezaları ile adli para cezaları dışındaki, kesinleşmiş ve ceza infaz kurumunda infaz edilmesi gereken hapis cezalarına dair bilgilerin bulunduğu bir belgedir. Adından da anlaşılacağı üzere hükümlünün ne kadar süre cezaevinde kalacağını gösterir.

 

Müddetnamede hükümlünün kişisel bilgileri ile mahkumiyetine karar veren mahkeme, dosya esas ve karar numaraları, suç tarihi, ceza miktarı, uygulanan ceza kanunu ve madde bilgileri yer alır. Tüm bu bilgilerle beraber hükümlünün cezaevine giriş tarihi, koşullu salıverilme tarihi, bihakkın (hak ederek) tahliye tarihi ve mahsup bilgilerini de içermektedir.

 

4.2. Yatar Süresi (Cezanın Yatarı) Nasıl Hesaplanır?

 

Yatar süresi olarak da ifade edilen, ceza infaz kurumunda geçirilecek olan sürenin hesabı bakımından birçok faktör etkilidir. Fail hakkında verilecek infaz yatar kararını uzatan veya kısaltan suçlunun geçmişi ve mevcut koşulları ile ilgili birçok etken söz konusudur. İnfaz yatar süre hesaplama şartlarında dikkat edilmesi gereken unsurlara örnek vermek gerekirse: suçun işleniş tarihi, suçu işleyenin cinsiyeti ve yaşı, suçun niteliği, suçun mükerrer olup olmaması, suç tarihinde mevcut infaz kanunu, suçlunun hapis cezasının infaz edileceği tarihteki ve ara süredeki infaz kanunu yatar süresinin hesabında etkili koşullardır.

 

Mahkûmun ceza infaz kurumundan çıkacağı anın belirlenmesinde koşullu salıverilme oranları önem arz etmekte olup bahsetmekte fayda vardır. Koşullu salıverilmeden yararlanabilmenin ilk koşulu hükmedilen cezanın belli bir miktarının infaz kurumunda geçirilmiş olmasıdır. Bu süre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlarda otuz yıl, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanda yirmi dört yıl, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlarda ise cezalarının üçte ikisidir.

 

Bu noktada belirtmek gerekir ki; 671 sayılı KHK ile yapılan değişiklik uyarınca, 1 Temmuz 2016’dan önce işlenen bazı suçlar bakımından koşullu salıvermeden faydalanabilmek için mahkûm olunan cezadan çekilmesi gereken 2/3 oranındaki ceza miktarı, yarı oranında olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle cezasının yarısını çekmiş olan mahkumlar bu kurumdan yararlanabilecektir.

 

İstisnalar hariç koşullu salıverilme oranı 7242 sayılı Yasa uyarınca olduğu 1/2 için süreli hapis cezasına hükümlüler cezasının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıverilmeden yararlanabileceklerdir. Ancak birtakım suçlar bakımından özel düzenleme bulunmakta olup istisna suçlar şöyledir:

 

İstisna Suçlar:

2/3 Koşullu Salıverilme Oranı Olan Suçlar:

- TCK m. 81, 82, 83 (Kasten öldürme suçlar)

- TCK m. 87/2-d (Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu)

- TCK m. 94, 95 (İşkence suçu)

- TCK m. 96 (Eziyet suçu)

- TCK m. 102/1 (Basit cinsel saldırı 2: fıkra hariç)

- TCK m. 104/1 (Reşit olmayanla cinsel ilişki 2. ve 3. fıkra hariç)

- TCK m. 105 (Cinsel Taciz)

- TCK m. 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138 (Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar)

- TCK m. 326-339 (Devlet sırlarına karşı suçlar)

- Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar (m. 220/7 yardım hariç)

- 2937 sayılı Kanun kapsamına giren suçlar

- Mükerrirler (1. Kez)

- Çocuk (SSC) hükümlüler:

- TCK m. 102, 103, 104, 105 (Cinsel suçlar)

- TCK m. 188 (Uyuşturucu suçları)

- TMK (3713) kapsamına giren suçlar

- Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar (m. 220/7 yardım hariç)

 

3/4 Koşullu Salıverilme Oranı Olan Suçlar:

Reşit hükümlüler:

- TCK m. 102/2, 103, 104/2-3 (Cinsel suçlar)

- TCK m. 188 (Uyuşturucu suçları)

- Terör suçları (3713 sk. uygulananlar). 6415 sk. m. 4. Terörizmin 3/4 finansmanı suçu ve TCK m. 302 ila 308

 

15.04.2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan, 7242 sayılı Kanun’a infaz düzenlemesi ile hükümlülükte infaz sürelerinin 30.03.2020 öncesi ve sonrası işlenen suçlar olmak üzere ikiye ayırmak gerekmektedir. [4]

 

4.2.1. Suç Tarihi 30.03.2020 Tarihinden Önce İşlenen Suçların İnfaz Hesaplaması

 

Hükümlünün koşullu salıverilmesine 1 yıl kala hakkında Denetimli Serbestlik Hükümleri uygulanmasına karar verilebilir. Yapılan yeni düzenlemeyle; bu 1 yıllık süre 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından 3 yıla çıkartılmıştır.

 

Düzenleme sonucunda ayrık kalan suçlar haricinde 6 yıl ve daha az hapis cezası almış hükümlülere tahliye yolu açılmıştır. Örnek olarak 30.03.2020 tarihinden önce işlemiş olduğu bir suçtan dolayı 6 yıl hapis cezası alan bir hükümlü, ilk 3 yılını denetimli serbestlikle, geriye kalan 3. yılını ise Koşullu Salıverme ile cezaevi dışında tamamlayacaktır. Suç fiilinin 30.03.2020 tarihinden önce gerçekleşmiş olması yeterlidir. Mahkeme kararının bu tarihten sonra verilmesinin bir etkisi yoktur.

 

4.2.2. Yetişkinler Açısından İnfaz Hesaplama;

 

Yetişkinlerde, suç tarihi 30.03.2020 tarihinden önce ise, işlenen suç istisna suçlar dışında ise, şartlı tahliye oranı 1/2 olup, denetimli serbestlik ise 3 yıl olarak uygulanacaktır. 7242 sayılı Kanun kapsamında yapılan değişiklikler ile 1/2 oranındaki Koşullu Salıverilme ve 3 yıllık Denetimli Serbestlikten birtakım suçları işlemiş olan hükümlüler yararlanamayacaktır. Ne zaman işlenmiş olursa olsun istisna suçlarda denetimli serbestlik süresi 1 yıldır:

 

- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun kasten öldürme suçları (madde 81, 82 ve 83),

- Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu, (madde 87, fıkra iki, bent d),

- İşkence suçu (madde 94 ve 95),

- Eziyet suçu (madde 96),

- Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar (madde 102, 103, 104 ve 105),

- Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138),

- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu (madde 188)

- 1/1/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar,

- Terör suçları (3713 sayılı Terörle Müacadele Kanunu kapsamındaki suçlar)

 

4.2.3. 0-6 yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile, 70 yaşını bitirmiş veya 65 yaşını bitirmiş hükümlüler açısından infaz hesaplama;

 

30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, özel hayatın gizliliğine ilişkin suçlar ve terör suçları hariç olmak üzere;

 

- 0-6 yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile 70 yaşını bitirmiş hükümlüler hakkında denetimli serbestlik süresi 4 yıl olarak uygulanacaktır.

- Ayrıca ağır hastalık, engellilik veya yaşlılık nedeniyle hayatlarını cezaevinde yalnız idame ettiremeyen 65 yaşını bitirmiş hükümlülerin cezası, Adalet Bakanlığının belirleyeceği Devlet hastanesinden alınacak sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmek koşuluyla, denetimli serbestlik tedbiri altında infaz edilecektir. [5]

 

4.2.4. Suça Sürüklenen Çocuk Hükümlüler Bakımından Hapis Cezalarının İnfazı;

 

Kural olarak çocuk hükümlüler 5275 sayılı CGTİHK Geçici 6/1. maddesi uyarınca; 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlarda istisna suçlar hariç, süreli hapis cezası olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıverilmeden yaralanabilecektir.

 

5275 sayılı CGTİHK 107/2. maddesindeki 2/3 olan bu oran ilgili kanun değişikliği ile 1/2 ‘ye indirilmiştir. İşlenen suç, 5275 sayılı CGTİHK Geçici 6/1 maddesinde belirtilen istisna suçlar dışında ise, Denetimli serbestlik süresi de 3 yıl olarak uygulanacaktır.

 

İstisna suçlar:

- Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (TCK 102/2, 103, 104/2-3)

- Uyuşturucu suçları (TCK 188)

- Terör suçları (3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar)

- Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar

 

5275 sayılı CGTİHK Geçici 6/4. maddesi uyarınca koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasında;

 

1. Hükümlünün 15 yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği, 1 gün, 3 gün;

2. Hükümlünün 18 yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği, 1 gün, 2 gün olarak dikkate alınır.

 

Ana hatları ile anıldığı üzere cezanın infazı bakımından ceza infaz kurumunda geçirilecek sürenin hesabına etki eden birçok farklı kriter mevcut olup koşullu salıverilme süresi ve denetimli serbestlikte geçirilecek süreler bu hesapta etkili olacaktır.

 

5. Sonuç

 

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı, uygulamada detaylı mevzuatı ile işlemekte olan; Ceza Muhakemesinin son ve önemli halkalarından biridir. Avukatlar başta olmak üzere tüm hukukçular tarafından bilinmesi ve geliştirilmesi büyük bir ihtiyaçtır. Her ne kadar mevzuatımız tatmin edici ilkelerle ve hükümlerle donatılmış ise de uygulamada süregiden sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların tespiti ile çözüm önerileri hukuk uygulaması ve doktrini; hayata geçirilmesi ise Devlet eliyle olacaktır.

 

1 Mart 1923’te Mustafa Kemal Atatürk; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin I. Dönem, 4. Yasama Yılını Açış Konuşmasında:

 

Efendiler! Cezaevleri meselesi çok önemlidir. Şahsî hürriyeti kaldırılan vatan evladının ceza süresi sonunda topluma yararlı olacak bir eleman olarak yetiştirilmesi gereğinin sağlanması için İçişleri Bakanlığı uzun bir araştırma ve istatistikler hazırladı.” 

[Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. 1, C. 28, Sayfa. 2]

 

Cümleleriyle cezaevlerinin ve cezanın infazının ne denli önemli olduğunu ve “yeniden topluma kazandırma” ilkesi çerçevesinde Devlet’e düşen sorumluluğu ifade etmiştir. Ne suç havada dolaşan bir virüstür, ne de suçlu doğuştan enfekte bir hasta… Bu nedenle cezayı ağırlaştırmakla suçun bitmeyeceği gibi suçluyu ömür boyu izole etmekle de toplumsal refah tam anlamıyla temin edilemeyecektir.

 

Eşit, nitelikli yaşam şartlarına ve eğitime erişim; beraberinde sosyal sorumluluk zincirinde bir halka olabilmeyi getirecektir. Yaşadığı toplumun bir parçası hisseden birey ise hem kendine hem de birlikte yaşadığı topluma saygı duyacaktır.

 

Kendine ve ait hissettiği topluma saygı duyan, temel yaşamsal ihtiyaçları karşılanan bireylerin ise suçtan uzak kalacağı açık bir mantıksal çıkarımdır. Bu minvalde, sosyal devlet ilkesi ve temel insan hakları birlikte değerlendirildiğinde Devlet eliyle suçtan önce koruma ve iyileştirme; suçtan sonra ise rehabilite etme ve kazandırma politikaları ile suçtan ve suçludan arınmış bir toplumu inşa etmek mümkündür.

 

Av. Gamze Nur Şan

 

Kaynakça:

1. Özbek, Veli, “İnfaz Hukuku”, 2023 Ankara, S.44

2. Özbek, Veli, “İnfaz Hukuku”, 2023 Ankara, S.375

3. Çakır, Kerim, “Hapis Cezasının Koşullu Salıverilme Uygulanarak İnfazı”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 26, Sayı 2, Aralık 2020 S. 675

4. Kubat, Ahmet Adil, “Denetimli Serbestlik ve Cezaların İnfazı” 2016 Ankara, Sayı 7.

5. Türkiye Barolar Birliği, 7242 Sayılı Kanuna Göre Hazırlanmış Koşullu Salıverilme Oranları” “Https://D.Barobirlik.Org.Tr/2020/Kosullusaliverilmeoranlari/9/” Ziyaret Tarihi 17.11.2023.

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN