Türk
hukukunda tüzel kişiliklerinde gerçek kişilerde olduğu gibi belirli hak ve
menfaatleri bulunduğu kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanunu madde 48 tüzel
kişilerin niteliği gereği insana özgü olan haklar dışında tam hak ehliyetine
sahip olduğu kabul edilmiştir. Tüzel kişiliklerin, bu haklarına kuruluşundan
itibaren sahip olmakta birlikte ve tüzel kişiliklerinin sona ermesine kadar haklarının
korunması devam etmektedir. Tüzel kişilerin kişilik hakkı kapsamında sahip
olduğu değerler kanunda tek tek sayılmamış olsa da çerçeve hüküm ve kararlar
ile sınırları belirlenmiştir. Yargı
kararlarında ve öğretide temel olarak bu hakların kapsamı, kişinin maddi
değerleri, manevi değerleri, onuru ve ticari değerleri olarak kabul edildiği
söylenebilir. [1]
Bu makalede, öncelikle Türk hukukunda tüzel kişilerin manevi tazminat sorumluluğu ve talep hakkı, yargı kararları ve öğretideki yaklaşımlar ışığında incelenecektir. Ardından, farklı hukuk sistemlerinde bu kurumun nasıl düzenlendiği karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Makalede, özellikle tüzel kişilerin kişilik haklarıyla bağlantılı zararların hangi ölçüde değerlendirildiği ve hukuk sistemleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymayı amaçlamaktadır.
2. Türk
hukukunda tüzel kişilerin manevi tazminat talep hakkı
Hukuka
aykırı fiil ile tüzel kişilerde iki tür zarar meydana gelebilir, bunlardan ilki
malvarlığında bir eksilme neticesinde maddi zarar kaynaklı tazminat, ikincisi ise
şahıs olarak varlığının zarar görmesi ile manevi tazminattır. Tüzel kişilerde
gerçek kişiler de olduğu gibi, hukuka aykırı fiil neticesinde haksız fiile
maruz kalabilmektedirler. Ancak öğretide, tüzel kişilerin manevi zarar talep
edip edemediği tartışmalı olduğu gibi, öğretideki bir görüş uyarınca tüzel
kişilerin gerçek kişiler gibi medyana gelen haksız fiil karşısında elem, acı,
ızdırap yaşamayacaklarını, manevi zararın farklı bir şekilde tanımlanması
sebebiyle zarar tazmini yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürmektedirler.
Öğretideki görüşe göre, haksız fiil sonucunda tüzel kişilerin üzüntü ve elem
yaşamayacakları için tüzel kişiler isim, unvan, saygınlık, gizlilik veya özel
alan gibi kişilik haklarının ihlal edildiği durumlarda Türk Medeni Kanunu madde
25 gereğince zarar tazmini yapılması gerektiğini savunulmaktadır. [2]
Öte
yandan, manevi tazminat isteyen tüzel kişilerin belirli bir miktarla yetinmek
zorunda kaldığını, nitekim kendi çektiği “acılar” sebebiyle ve miktarı neye
göre belirlendiği belli olmayan bir manevi tazminat talebinde bulunmasının
anlaşılmaz olduğu görüşü de bulunmaktadır. Ancak günümüzde yaygın olarak, tüzel
kişilerinde toplum nezdindeki algısının koruma altına alınması, bu kapsamda
manevi zarara uğrayabileceği ve tazminat talep edebileceği kabul edilmektedir. [3]
Türk Medeni
Kanunu madde 25 ile, kişilik haklarına saldırı durumu için özel nitelikli tazminat
davaları getirmemiş, genel nitelikteki tazminat davalarını açma hakkının olduğu
belirtilmiştir. [4] Bu düzenleme doğrultusunda Yargıtay, kişilik haklarının
saldırlar nedeniyle tüzel kişilerin manevi tazminat talebinde bulunabilecekleri
yönünde kararlar vermektedir.[5]
Manevi
tazminat talep edebilmek için, manevi bakımından bir zarar, saldırı ve sonucunda
manevi zarar arasında gerçekleşen bir nedensellik bağının bulunması, kusursuz
sorumluluk halleri hariç olmak üzere, saldırıyı gerçekleştirenin bir kusuru
olması şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. [6] Bu nitelikteki saldırılara
karşı, Türk Medeni Kanunu madde 24 uyarınca tüzel kişiler, hukuka aykırı
şekilde kişilik haklarının ihlal edilmesi sonucunda koruma talep edebilir,
saldırının şekline göre durdurulmasını, önlenmesini ve tespit edilmesine
yönelik olarak çeşitli türde dava açabilirler.
[7]
Tüzel
kişilere karşı haksız fiil unsurlarını barındıran saldırılar sonucunda manevi
tazminat talep edebilmek için, tüzel kişiliğin adına, gizli ve özel hayatına,
ekonomik kişiliğine, kişinin onur ve saygınlığına yönelik haksız fiilden
kaynaklı ihlallerin yanı sıra, haksız rekabet sonucu ortaya çıkabilecek ihlallerden
kaynaklı olarak da manevi tazminat talep edilebilecektir. Bu doğrultuda, tüzel kişinin adına karşı bir
haksız fiil geçekleştiği kabul edilebilmesi için Türk Medeni Kanunu madde 24 ve
26 ayrıca Türk Borçlar Kanunu madde 49 kapsamında yer alan hükümlere aykırılık
teşkil etmesi gerekmektedir. Hukuka aykırı fiil sonrasında Türk Borçlar Kanunu madde
58 kapsamında manevi tazminat talep edilebilir. Bu çerçevede, Tüzel kişilerin
herkes tarafından bilinmeyen veya bilinmesine ihtiyaç duyulmayan bilgi ve
belgelerin hukuka aykırı olarak paylaşılması, kaydedilmesi veya başka kişilere
aktarılması gizli ve özel hayatın ihlali olarak kategorize edilebilir. Ancak
tüzel kişileri gizli bilgileri ticari sır niteliğinde olduğundan, tüzel
kişilerin gizli ve özel hayatının saldırıya uğraması haksız rekabet hükümleri
çerçevesinde korunmaktadır. [8]
Tüzel
kişiliğin ekonomik kişiliğine yönelik ihlallerde manevi tazminat hükmedilmesini
sebep olmaktadır. Ekonomik varlıkları Türk Medeni Kanunu madde 24 kapsamında
korunmakta olup, tüzel kişilerin serbestçe ticaretle uğraşmalarını
önleyebilecek ahlaka ve hukuka aykırı davranışlar buna yönelik çalışmalar ve
belirli bir amaca yöneltmek için kurulan baskılar ekonomik kişiliğe saldırı
olarak kabul edilebilecektir. Diğer bir manevi tazminat hükmedilmesine sebep
olabilecek haksız fiil ise tüzel kişiliğin onur ve saygınlığına yönelik yapılan
ihlaller ile ekonomik ve ticari alanda belirli ölçüde bir sosyal itibara sahip
olması sebebiyle saldırıya uğrayabilecekleri gibi buna karşı yapılabilecek
hukuka aykırı eylemler karşısında manevi tazminat talep edilebileceği kabul
edilmektedir. Bu doğrultuda verilen zararlar sonucunda manevi tazminata
hükmedilebilmesi için ekonomik zararların ortaya çıkması aranmadığı gibi temel
olarak tüzel kişilerin görünürlüğünün korunması amaçlanmaktadır. Genellikle
basın yoluyla bir olayın aktarılması veya bir tüzel kişinin hukuki olmayan
şekilde eleştirilmesi çoğu zaman bu kapsamda bir saldırı gerçekleşmesine sebep
olmaktadır. [9]
Öğretide,
sözleşmeye aykırılık sonucu doğan manevi zararın, sözleşme gereği sorumluluk
hukuku çerçevesinde değil, haksız fiil sorumluluğu çerçevecinde tazmin edilmesi
gerektiği görüşü hakimdir. Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenen borçlar
nedeniyle, en az birinin sözleşme edim ve yükümlülüklerine aykırı hareket
etmesi sonucu kişilik haklarına saldırı gerçekleşmiş olması kaynaklı olarak
manevi tazminat hakkı gündeme gelecektir. [10] Uygulama yer alan pek çok
sözleşmede taraflar manevi tazminata ilişkin hükümler eklenmektedir. Ancak manevi
tazminat taleplerinin geçerliliği ve hukuki dayanağı yalnızca sözleşmeye değil,
kişilik haklarının ihlali, zarar ve illiyet bağı gibi unsurlara da bağlıdır. Bu
nedenle, talepler ileri sürülürken mevzuat ve Yargıtay içtihatları göz önüne
alınmalıdır. Aksi halde, sözleşmede yer alıyor olsa bile, manevi tazminat talep
edebilme söz konusu olamayacaktır.
Bahsedilen
hukuki ve doktrinsel çerçeveler, aynı şekilde Yargıtay uygulamasında da
karşılık bulmaktadır. Yargıtayın yerleşik içtihadı kişilik haklarının saldırı
niteliğindeki fiiller neticesinde zarar gören tüzel kişilerin bu zarara
karşılık tazminat isteyebilecekleri yönünden kararlar vermektedir. [11] Bunun
yanı sıra, manevi tazminata hükmetmenin bir şartı olarak Yargıtay kararlarında
kişilik hakkının zarar görülmesi aranmaktadır. Gerçekleşen fiil hukuka aykırı
olsa dahi, kişilik hakkı zarar görmeden manevi tazminata hükmedilemeyeceğine
ilişkin olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 18.12.2019 tarihli, 2016/28529 E.
2019/12815 K. kararı örnek verilebilir. [12] Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
22.01.2026 tarihli 2024/213 E.2026/70 K. kararında tüzel kişilerinde gerçek
kişiler gibi kişilik haklarına sahip olduklarını ve bu kişilik hakkının da
koruma altına alınması gerektiğini bu sebeple manevi zarara uğrayabileceklerini
kabul etmektedir. [13] Diğer bir kararında ise, Yargıtay onur ve saygınlığın
korunması kapsamında ticari itibarın sarsılacağına yönelik kararı bulunmakta
olup, bu kapsamda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 01.02.2012 tarihli, 2011/4-687 e.
2012/26 kararı emsal teşkil edebilir. [14]
Yargıtay
kararları, tüzel kişilerin manevi tazminat talep etme hakkının sadece teoride
yer almadığını, uygulamada da etkin ve yaygın biçimde tanındığını görülmekle birlikte,
tüzel kişilere sağlanan hukuki güvencenin kapsamı ve sınırları Yargıtay
içtihatlarıyla belirgin hale gelmektedir.
3. Karşılaştırmalı
hukukta uygulama
Tüzel
kişilerin manevi tazminat talep edebilme hakkı, farklı hukuk sistemlerinde
değişen ölçütler ve gerekçelerle ele alınmaktadır. Bu farklılıklar, her
sistemin kişilik hakkına ve manevi tazminatın işlevine yüklediği anlamla
doğrudan ilişkilidir. Bazı sistemlerde, tüzel kişilerin manevi tazminatı talep
etme hakkı dar yorumlanıp kabul görmemektedir. Öte yandan, özellikle Kıta
Avrupası hukukunda pek çok ülke, itibarın, ticari saygınlığın ve kurumsal
kimliğin zedelenmesini manevi zarar kapsamında değerlendirmekte ve bu tür
zararlara karşı tüzel kişileri koruma amacı tanınmaktadır.
Alman
Hukukunda yaygın görüş, tüzel kişinin gerçek kişi gibi kişilik hakkına sahip
olduğunu ancak, özellikle şeref ve hasiyetlerine saldırı niteliği taşıyan
fiillere son verilmesini talep edebileceklerini ancak gerçek kişi gibi elem acı
ızdırap çekemeyeceklerinden ötürü manevi zarar talep edemeyecekleri yönündedir.
Buna karşılık Türk hukukundaki baskın görüş, tüzel kişilerin sosyal kişilik
değerlerine sahip olduklarından haksız fiil karşısında manevi tazminat davası
açabileceklerini kabul etmektedir. [15]
İsviçre
uygulamasında uygulanan içtihat ise, tüzel kişilere karşı ticari itibara
yönelik saldırıların doğası gereği ortaya çıkabilecek etkilerini maddi tazminatın
yanında ayrıca hükme bağlanması gerektiği, manevi tazminatın mağdurluğun
zararını telafi yanında belirli ölçüde failin cezalandırılmasını da amaçladığı
gerekçesi ile tüzel kişilerin manevi tazminat talebini kabul etme yönündedir. İsviçre
Mahkemesince verilen ve örnek teşkil eden bir kararında, tüzel kişilerin
kişilik hakkına hangi ölçüde sahip olduklarını inceledikten sonra tüzel
kişilere hak ehliyetinin tanındığı sınırlar dahilinde, manevi tazminata ilişkin
hükümlerde aynı sınırlar kapsamında tanınmalı sonucuna varılmıştır.
Fransız
hukukunda da İsviçre hukukuna paralele bir şekilde tüzel kişilerin manevi
tazminat talep edebileceği kabul edilmektedir. Örnek olarak Paris Ticaret
Mahkemesi, davacı aleyhine ve kendi iş ilişkisi dışında bir şirket lehine
finansal raporlar hazırlandığının tespiti ile davalının manevi tazminat
ödenmesine hükmetmiştir. [16]
Avusturya
hukukunda başlangıçta tüzel kişilerin manevi zarar talep edemeyeceği yönünde
bir yaklaşım bulunsa da Avusturya Yüksek Mahkemesi’nin içtihatlarıyla birlikte
bu görüş terk edilmiştir. Ekonomik itibarın zedelenmesi, şeref ve saygınlık
gibi değerlere yapılan saldırının manevi zarar doğurabileceği kabul edilmiştir.
[17]
Buna
karşılık Amerika Birleşik Devletleri daha dar bir yorum yaparak, tüzel
kişilerin insan özgü özellikler taşımamaları sebebiyle manevi tazminat talep
etme haklarının olmadığını kabul etmiştir. [18]
İngiliz
hukukunda ise 2013 tarihli “Defamation Act” ile şirketlerin itibarı zedelenmek
suretiyle manevi zarara uğrayabileceği açıkça kabul edilmiş, ancak kâr amacı
gütmeyen kuruluşlar, kamu tüzel kişileri ve siyasi partiler koruma dışında
bırakılmıştır. [19]
Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi (AİHS), temel olarak gerçek kişilerin korunması amacını
taşımakta ise de verilen kararlar ile tüzel kişilerinde ilgili korumalardan
yararlandığı görülmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de tüzel
kişilerin AİHS’in 8.maddesi kapsamında itibar ve özel hayata saygı hakkına
sahip olabileceğini kabul etmektedir. Tüzel kişilere yönelik hukuka aykırı
saldırıların, kurumsal bütünlüğü ve profesyonel itibarı zedelemesi durumunda
manevi zarar doğabileceği ve bu zararın tazmin edilebileceği kararlarında
vurgulanmaktadır. [20]
4. Sonuç
Tüzel kişilikler, sahip oldukları hak ehliyeti
çerçevesinde, kişilik hakkı ihlallerine karşı korunmayı hak eder. Günümüzde
Türk hukuku, öğretide ve içtihatlarda, tüzel kişilerin yalnızca ekonomik
varlıkları değil, aynı zamanda sosyal ve kurumsal itibarı bakımından da manevi
zarara uğrayabilecekleri kabul etmektedir.
Karşılaştırmalı hukukta da benzer bir eğilim
görülmektedir. Özellikle İsviçre, Fransa ve Avusturya mahkemelerinden tüzel
kişilerin kişilik değerlerine yönelik saldırılar karşısında manevi tazminat
talep edilebileceği kabul edilmektedir. Manevi tazminat hükmedilmesine dair
daha dar yorum yapayım ülkeler dışında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararları da manevi tazminat hükmedilmesini destekler niteliktedir.
Bu çerçevede tüzel kişiliklerin kişilik
haklarına yönelik saldırılar karşısında etkin bir korumaya sahip olması, hukuk
sisteminin temel ilkeleri ile doğrudan ilgilidir. Gerçek kişilere tanınan
hakların, uygun ölçüde tüzel kişilere de tanınması, çağdaş hukuk anlayışının
gereğidir. Bu nedenle, manevi zararların tazmini konusunda tüzel kişilere
tanınacak koruma, yalnızca bireysel değil, kurumsal adaletin de sağlanması ile
ticari hayatın korunması açısından önem arz etmektedir.
Av. Gülçin Kırcı
Kaynakça:
1. Çiftçi Gamze
Çakı, “Anonim Ortaklıklar Özelinde Tüzel Kişilerin Kişilik Hakkının Korunması”
Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 5, Sayı 2, Yıl
2022, Sayfa 651
2. Şimşek Ahmet
Buğra, “Tüzel Kişilerin Manevi Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, 2023, Sayfa
80
3. Gönen
Doruk, “Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması”, Doktora Tezi, 2011, Sayfa
177
4. Gönen
Doruk, “Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması”, Doktora Tezi, 2011, Sayfa
167
5.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
05.07.2022Tarihli, 2022/6929 sayılı Esas ve 2022/8687 sayılı Kararı
6. Gönen
Doruk, “Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması”, Doktora Tezi, 2011, Sayfa
171
7. Şimşek
Ahmet Buğra, “Tüzel Kişilerin Manevi Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, 2023,
Sayfa 83
8. Şimşek
Ahmet Buğra, “Tüzel Kişilerin Manevi Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, 2023,
Sayfa 88
9. Şimşek
Ahmet Buğra, “Tüzel Kişilerin Manevi Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, 2023,
Sayfa 93
10. Şimşek
Ahmet Buğra, “Tüzel Kişilerin Manevi Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, 2023,
Sayfa 97
11. Yargıtay
9. Hukuk Dairesi 05.07.2022 tarihli, 2022/6929 Esas, 2022/8687 Karar
12. Yargıtay
13. Hukuk Dairesi 18.12.2019 tarihli, 2016/28529 tarihli, 2016/12815 Karar
13. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu 22.01.2026 tarihli, 2024/213 Esas ve 2026/70 Karar
14. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu 01.02.2012 tarihli, 2011/4-687 Esas, 2012/26 Karar
15. Şimşek
Ahmet Buğra, “Tüzel Kişilerin Manevi Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, 2023,
Sayfa 82
16. Gönen
Doruk, “Tüzel Kişilerde Kişilik Hakkı ve Korunması”, Doktora Tezi, 2011, Sayfa
179
17. Oral
Tuğçe, “Tüzel Kişilerin Manevi Zararlarının Tazmini”, Doktora Tezi, 2018, Sayfa
305
18. Oral
Tuğçe, “Tüzel Kişilerin Manevi Zararlarının Tazmini”, Doktora Tezi, 2018, Sayfa
311
19. Oral
Tuğçe, “Tüzel Kişilerin Manevi Zararlarının Tazmini”, Doktora Tezi, 2018, Sayfa
307
20. Oral
Tuğçe, “Tüzel Kişilerin Manevi Zararlarının Tazmini”, Doktora Tezi, 2018, Sayfa
292