Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TÜRKİYE UYGULAMASINDA İSTİNAF KANUN YOLUNUN KISA BİR ELEŞTİRİSİ

TÜRKİYE UYGULAMASINDA İSTİNAF KANUN YOLUNUN KISA BİR ELEŞTİRİSİ

Giriş

İstinaf, kelime anlamı olarak, bir işe yeniden başlamak, yeniden ele almak demektir. Hukuki bağlamda ise, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı en üst dereceli mahkemeden önce, ikinci derecede başvurulan kanun yolunu ifade etmektedir. İstinafı, diğer bir kanun yolu olan temyizden ayıran en önemli özellik, istinafta sadece hukuki inceleme değil maddi incelemenin de yapılmasıdır. Vakıaların, ilk derece mahkemesinin yargılamasından sonra yeniden incelenmesi sebebiyledir ki istinaf mahkemelerine vakıa mahkemesi de denilmektedir. İstinaf kanun yolunun uygulanabilmesi amacıyla ülkemizde Bölge Adliye Mahkemeleri adıyla istinaf mahkemeleri kurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemeleri, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ile düzenleme konusu yapılmıştır. 5235 sayılı kanun, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemeleri bilindiği üzere bu tarihte kurulabilmiş değildir. 01.06.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda istinaf kanun yoluna ilişkin hükümler düzenlenmiş, ancak bu tarihte Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlamasının mümkün olmaması sebebiyle 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılmasıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile geçici madde 3 hükmü getirilmiştir. Söz konusu hüküm ile, yeni kanun yolu sisteminin uygulanmasının mümkün olacağı tarihe kadar, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen temyize ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Adalet Bakanlığı’nın 07.11.2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararları uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri 20.07.2016 tarihinde faaliyete geçmiştir.  Bu tarihten itibaren, hukukumuzda ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilmektedir.

Doktrinde istinaf kanun yolunun lehine ve aleyhine birçok görüş ileri sürülmüştür. İstinaf aleyhine ileri sürülen görüşler, Türk yargı sisteminin karşı karşıya kaldığı tehlikelere dikkat çekmektedir. Bu yazıda, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlaması ile birlikte uygulanma alanı bulan 6100 sayılı kanunun istinaf hükümleri çerçevesinde istinaf kanun yolunun kısa bir eleştirisi yapılacaktır. Bu eleştiriler genel hatlarıyla sıralandıktan sonra istinaf kanun yolunun, somut olay adaletinin sağlanmasıyla birlikte bireyin sübjektif haklarının korunması bakımından durumu ayrıca ele alınacaktır.

İstinaf Kanun Yolunun Genel Nitelikleri Bakımından Eleştirisi

         Doktrinde istinaf kanun yolu aleyhine ileri sürülen görüşlerden hareketle, istinafa ilişkin eleştiriler genel hatlarıyla şu şekilde sıralanabilir:

  • İstinafa ilişkin hükümlerin uygulanmaya başlamasıyla birlikte halihazırda zaten oldukça uzun olan yargılama süreci daha da uzamıştır.
  • Yargılamanın ikinci kez yapılması, adaletin gecikmesine sebebiyet vermektedir. Bu sebeple yargıya olan güven sarsılmaktadır.
  • Yeni bir denetim aşaması, yargılamanın daha da pahalı hale gelmesine neden olmuştur.
  • İstinaf mahkemelerinin yurdun çeşitli bölgelerinde ve çok sayıda kurulmuş olması ülke genelinde içtihat ayrılığına yol açmış ve buna paralel olarak hukuki bütünlük zedelenmiştir.
  • İçtihat birliğinin sağlanması uzun zaman alacaktır.
  • İstinaf için gerekli maddi ve teknik altyapı oluşturulmadığından ve bununla birlikte yeterli sayıda hakim bulunmadığından, bu şekilde başlamış bir istinaf uygulamasından beklenen sonuç elde edilememektedir.

 

İstinaf Kanun Yolunun Bireyin Sübjektif Haklarının Korunması Bakımından Eleştirisi

İstinaf kanun yolunun asli amacı bireyin sübjektif haklarını korumaktır ve bu koruma ancak somut olay adaletinin gerçekleştirilmesiyle mümkündür. Somut olay adaleti ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulacak kanun yolu türlerinde önem taşır. İstinafta yapılacak incelemenin kapsamına ve yeni vakıa getirilip getirilemeyeceğine ilişkin olarak istinaf kanun yolu türleri tam istinaf ve sınırlı istinaf olarak ayrımlanmaktadır. Bu modellerden hangisinin tercih edildiği istinaf kanun yolundan beklenen amaca göre farklılık göstermektedir.

Tam istinaf modelinde, uyuşmazlık, ilk derece mahkemesinin önünde cereyan etmiş yargılamadan bağımsız olarak, yeni ortaya çıkmış değişiklikler ve bir sınırlamaya tabi olmaksızın ileri sürülebilen yeni delil ve olaylar da göz önünde tutularak tekraren ele alınmakta ve uyuşmazlık hakkında karar verilmektedir. Sınırlı istinaf modelinde ise, ilk derece mahkemesinin tespitleri ve ilk derece mahkemesinde toplanan dava malzemesi, istinaf mahkemesi bakımından bağlayıcıdır. Bu bakımdan sınırlı istinaf modelinde dava malzemesinin temini aşaması istinaf mahkemesinde tekrarlanmaz ve yeni vakıa getirme yasağı mevcuttur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357. maddesindeki “…ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz” şeklindeki düzenleme göstermektedir ki yasa koyucu tercihini sınırlı istinaftan yana kullanmıştır.

Sınırlı istinaf modelinin tercih edilmesi ile somut olay adaletinin gerçekleştirilmesi zorlaşmıştır. Zira kanun koyucu, teksif ilkesinin geçerli olduğu bir ilk derece yargılama modeline rağmen yeni vakıa getirme hakkını değil, yeni vakıa getirme yasağını benimsemiştir. Ülkemizde kabul edilen sınırlı istinaf modeli, istinaf sebebinin dayandırıldığı vakıa ve delillerin ibrazına izin vermemektedir. Bu durum, doktrinde, bireyin sübjektif haklarının korunmasının engelleneceği sebebiyle haklı olarak eleştiri konusu yapılmıştır. Karşılaştırmalı hukuktaki örneklere bakıldığında, sınırlı istinafın kabul edilip yeni vakıa getirme yasağının katı şekilde uygulandığı bir ülke olan Avusturya’da dahi, istinaf sebebinin dayandığı vakıa ve delillerin getirilmesi yasak kapsamına alınmamıştır.

Sonuç

Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlaması ile Türk hukukunda başvurulabilen bir kanun yolu haline gelen istinafı, hem aleyhine ileri sürülen genel nitelikli görüşler, hem de yukarıda ayrıntılarıyla değinilen somut olay adaletinin gerçekleştirilmesinde eksik kalacağı bağlamında eleştirmek mümkündür. Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından verilen kararların, Türk hukukunda kabul edilen sınırlı istinaf uygulaması sebebiyle, kanun yolunun asli amacını gerçekleştiremediği, bir başka deyişle, bireyin sübjektif haklarını koruyamadığı noktasında yetersiz kaldığını belirtmek gerekir. Bahsedildiği üzere, yargılama sürelerinin uzaması ve yargılamanın daha pahalı hale gelmesi, yurt genelinde içtihat birliğinin sağlanmasında yaşanan güçlükler ve altyapı yetersizlikleri istinafın genel nitelikleri itibariyle tenkitidir. Uygulamada istinafın neden olduğu esas sorun ise kanun koyucu tarafından sınırlı istinaf modelinin tercih edilmiş olması sebebiyle kanun yolunun amacının gerçekleştirilemiyor oluşudur. İstinaf yargılamasında yeni vakıa getirme yasağının bu denli sıkı bir şekilde uygulanmasıyla somut olay adaletinin sağlanması güçleşmiş olup bireyin sübjektif hakları korunamamaktadır.

 

Stj. Av. Gizem Yolmaz

 

Kaynakça:

1. Hakan Pekcanıtez/ Oğuz Atalay/ Muhammet Özekes, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 13. Bası, Ankara, Yetkin Yayınevi, 2012.

2. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, 7. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınevi, 2002.

3. Yavuz Alangoya/ Kamil Yıldırım/ Nevhis Deren- Yıldırım, Medeni Usul Hukuku Esasları, 7. Baskı, İstanbul, Beta Yayınları, 2009.

4. Baki Kuru/ Ramazan Arslan/ Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 25. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınevi, 2014.

5. Muhammet Özekes, Sorularla Medeni Usul Hukukunda Yeni Kanun Yolu Sistemi (İstinaf ve Temyiz), 1. Baskı, Ankara, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, 2008.

6. Nevhis Deren- Yıldırım, Kanun Yollarına Dair Bazı Düşünceler, Medeni Usul ve İcra-İflas Hukukçuları Toplantısı 6 (İzmir/ Çeşme, 19-20 Ekim 2007), 1. Baskı, Ankara, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, 2008.

7. Nevhis Deren- Yıldırım, “Teksif İlkesi Açısından İstinaf”,İstinaf Mahkemeleri Uluslararası Toplantı, 7-8 Mart 2003, Ankara,Türkiye Barolar Birliği Yayınları, 2003.

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN