Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TİCARİ TEMSİLCİ KAVRAMI, YETKİ KAPSAMI, SINIRLARI VE SONA ERMESİ

TİCARİ TEMSİLCİ KAVRAMI, YETKİ KAPSAMI, SINIRLARI VE SONA ERMESİ

Modern dünyada hızla gelişen teknoloji ve iletişim olanaklarının kaçınılmaz bir sonucu olarak, ticari işletmelerin de bu büyümeyi yakalaması, bu hıza yetişmesi işletme sahibinin işletmesini tek başına yönettiği durumlarda imkansız hale gelir. Bunun doğal bir sonucu olarak işletme sahibi yardımcı kişilere ihtiyaç duyar. Bu kişilerin yalnızca temsil yetkisini haiz olması çoğu zaman yetmeyebilir, içinde bulunulan durumlar gereği hızlı kararlar alınması gerekebilir. İşte bu gibi sebeplerle Türk Borçlar Kanunu’nun 547. Maddesinde ticari temsilci tanımına yer verilmiştir.

TBK.m.547;

“Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.

İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir.”

Yasanın lafzından da anlaşılabileceği üzere bu yetki açıkça ya da örtülü olarak verilebilir. Fakat işletme sahibi bu yetkinin verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır. İşletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu tescilin yapılmış olması şartına bağlı tutulmamıştır. Bu da demektir ki burada tescil kurucu değil bildirici niteliktedir. Ticari temsilcinin hukuki ilişki kuracağı kimselerin üçüncü kişiler olması ve dolayısı ile ilişkinin bağlayıcılığı konusunda güven duyma ihtiyaçları tescil gerekliliğini durumun doğal bir sonucu yapar.

Ticari temsilcinin yetkisi kanunla tam olarak belirlenmiştir. Buna göre Türk Borçlar Kanunu’nun 548. Maddesinde ;

“Ticari temsilci, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılır.

Ticari temsilci, açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz.”

ifadelerine yer verilmiştir. Yani ticari temsilcinin hemen hemen her işlemi yapabileceği kabul edilip, yapamayacağı işlemler sayılarak kapsam belirlenmiştir. Ticari temsilcinin geniş yetkileri olması amacının doğal bir sonucudur, işletmenin gerekliliklerini karşılarken her adımda tacire danışması işleyişi yavaşlatarak büyümenin önünde engel teşkil edecektir. Bunun yanında bu yetkilerin pek tabi sınırları olmalıdır, bazı işlemleri, mesela işletmenin devri, yalnızca tacirin yapabilmesi beklenir, temsilcinin yetkisi ancak işletmenin işletilmesine yöneliktir. Bunun dışında ticari temsilcinin işlemleri işletme sahibini iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sorumlu kıldığı için, bu yetkinin kanunda öngörülen şekillerle sınırlandırılması söz konusudur. Türk Borçlar Kanunu’nun 549. maddesinde

Temsil yetkisi, bir şubenin işleriyle sınırlandırılabilir.

Temsil yetkisi, birden çok kişinin birlikte imza atmaları koşuluyla da sınırlandırılabilir. Bu durumda, diğerlerinin katılımı olmaksızın temsilcilerden birinin imza atmış olması, işletme sahibini bağlamaz.

Temsil yetkisine ilişkin yukarıdaki sınırlamalar, ticaret siciline tescil edilmedikçe, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı hüküm doğurmaz.

Temsil yetkisine ilişkin diğer sınırlamalar, tescil edilmiş olsalar bile, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.”

            Buna göre yetkileri bir şube ile sınırlandırılmış temsilcilerin bir başka şube adına yaptıkları işlem işletme sahibini bağlamayacaktır. Yetkisi şube ile sınırlı ticari temsilcilikten bahsedebilmek için pek tabi olarak işletmenin en az bir şubesinin bulunması gerekir, tacirin birden fazla işletmeye sahip olması şube sahibi olması anlamına gelmez. Aynı şekilde imza yetkisi birlikte temsil şeklinde sınırlandırılmış olabilir, böyle bir sınırlandırma aktif fiiller bakımından bir sınırlandırma olup imza yetkisini birlikte kullanacakları öngörülen temsilcilerin her türden işlemi beraber yapacakları anlamına gelmez, mesela her biri tacire yapılan tebligatı tek başına kabul edebilir. Ticari temsilcinin yetki genişliği göz önünde bulundurulduğunda bu yetkilerin kötüye kullanılmasına karşı önlem olarak başvurulabilecek bu sınırlamaları yaparken bazı noktalar göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle birlikte temsilde, temsile yetkili kılınan kişilerin birbirlerinin davranışlarını kontrol ve tasdik etmeleri gerekmesi sebebiyle sistemde tıkanmalara sebebiyet vermemek adına bu kişilerin alanında uzman ve hiyerarşik olarak aynı kademede bulunan kişiler arasından seçilerek birlikte hareket etmeleri kolaylaştırılmalıdır. Yukarıda bahsi geçen sınırlamalar ticaret siciline ilan ve tescil edilmedikçe iyi niyetli üçüncü kişiler bakımından sonuç doğurmazlar. Yasada belirtilenler dışında sınırlamalar yapmak mümkünse de iyi niyetli üçüncü kişilere karşı öne sürülebilecekleri söylenemez, bu sınırlamaları aşan işlemler ancak üçüncü kişinin sınırlamayı bilerek kötü niyetle hareket ettiği ispatlandığı takdirde bağlayıcılığını yitirir.

            Ticari temsilciler konumları gereği çok geniş yetkiye sahip olmakla birlikte bu yetkiden doğan sadakat yükümlülükleri de bunun doğal bir sonucu olarak görülebilir. Bu kişilerin yapabilecekleri işlemlerin çeşitliliği ve serbestisi düşünüldüğünde güvenilen kişiler arasından seçilmeleri beklenir. Konumları gereği işletme sırlarını, özel bilgilerini öğrenen ve bu alanda işletme yoluyla tecrübe edinen kişilerin bu kazanımlarını sonradan işletme sahibinin zararına kullanmalarının engellenmesi amacıyla Borçlar Kanunu’nun 553. Maddesinde “Rekabet Yasağı” öngörülmüştür.

            Bir işletmenin bütün işlerini yöneten veya işletme sahibinin hizmetinde bulunan ticari temsilciler, ticari vekiller veya diğer tacir yardımcıları, işletme sahibinin izni olmaksızın, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, kendilerinin ya da bir üçüncü kişinin hesabına işletmenin yaptığı türden bir iş yapamayacakları gibi, kendi hesaplarına bu tür işlemleri üçüncü kişilere de yaptıramazlar.

            Buna aykırı davranırlarsa işletme sahibi, aralarındaki hukuki ilişkiden doğan hakları saklı kalmak kaydıyla, uğradığı zararın giderilmesini isteyebileceği gibi, bunun yerine, ticari temsilcinin, ticari vekilin veya diğer tacir yardımcısının kendi hesabına yaptığı veya üçüncü kişilere yaptırdığı işlerin kendi hesabına yapılmış sayılmasını ve bu işler dolayısıyla aldıkları ücretin verilmesini veya aynı işlerden doğan alacağın devredilmesini isteyebilir.”

            Yasa kapsamında rekabet yasağı işletmenin yaptığı iş türü ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca işin ticari mümessil tarafından ticari kazanç sağlamak amacıyla yapılması gerekir. Yine bu işlerin ticari mümessilin kendisi veya üçüncü kişi adına yapması yasaklanmıştır, çünkü bu hallerde işletme sahibi ilgili işlerin ekonomik sonuçlarından istifade eder konumda değildir. Konuyla ilgili belirtilmesi gereken önemli bir husus da süredir. Temsil yetkisinin ticari mümessilin iştiraki olmadan verilmiş olmasıyla rekabet yasağının başlaması hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Rekabet yasağının doğumu için ticari mümessilin açık ya da zımni rızasının verilmiş olması gerekir. Son olarak yasağın ihlal edildiğini söylemek için bu kapsamdaki işlerin işletme sahibinin izni olmaksınızın yapılması gerekir. Rekabet yasağına aykırılığın sonuçları da yasada belirtilmiş, ticari işletme sahibi ve temsilcisi arasındaki hukuki ilişkiden doğan haklar saklı kalmak kaydıyla tacirin uğradığı zararın giderilmesini isteyebileceği veya bu işlerin kendi hesabına yapılmış sayılmasını ve alınan ücretlerin kendisine verilmesini veya alacağın devredilmesini talep edebilir.

            Temsil yetkisi işletme sahibi tarafından iradi olarak verildiği gibi yine aynı irade doğrultusunda sonlandırılması mümkündür. Aynı şekilde ticari mümessilin de her zaman istifa etme hakkı mevcuttur, bu durumda aralarında kurulan güven ilişkisi gereği uygun bir zamanda istifa etmelidir aksi durumda tacirin bu yüzden uğrayacağı zararları karşılayacağı kanunda da öngörülmüştür. Ticari temsilcinin, ticaret siciline bildirilmesi gerektiği gibi bu bildirimin yapılmamış olması ticari temsilcinin hukuki işlem yapmasına engel değildir, fakat bu bildirim yapılmamış olsa bile ticari temsilciliğin sona erdiği tescil ve ilan edilmelidir aksi halde üçüncü iyi niyetli kişilerin temsil ilişkisinin devam ettiği yönündeki inançları korunur, meğer ki kişilerin kötü niyeti ispat edilsin. Borçlar kanununun 456. Maddesinde tacirin fiil ehliyetini kaybetmesi veya ölümünün temsil yetkisini sona erdirmeyeceği öngörülmüştür, ancak bunun aksinin de kararlaştırılması mümkündür. Tabii olarak ticari mümessilin ölümü ile bu yetki sona erecektir ancak ticari mümessilin sonradan kısıtlanmasını gerektiren sebepler ortaya çıkması tek başına temsil yetkisini sonlandırmaz. Son olarak ticari işletmenin devri ve tasfiyesi de ticari temsilcilik yetkisini sona erdirir, ticari temsilciliğin, tacir ile temsilci arasındaki güvene dayalı bir ilişki olması sebebiyle devir halinde işletmenin yeni sahibinden kendiliğinden aynı güveni duyuyor olması çoğu zaman beklenmez, fakat bunun yanında yeni işletme sahibi isterse tekrardan aynı kişiyi ticari mümessil olarak görevlendirebilir. Ticari mümessilin temsil yetkisinin işletmenin işlerini yürütmeye ilişkin işlemler kapsamında olması sebebiyle işletmenin tasfiyesi halinde de ticari mümessillik amacını yitirerek sona erer.

 

Stj. Av. Sara Çiviler 

 

Kaynakça:

1. POROY-YASAMAN, Ticari İşletme Hukuku, s.213-216

2. DERYAL, Ticaret Hukuku, s.63-69

3. KIRCA, Ticari Mümessillik

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN