Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TEMİNAT SENETLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ HUSUSLAR NELERDİR?

TEMİNAT SENETLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ HUSUSLAR NELERDİR?

Yapılan sözleşme uyarınca, mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün sorunsuz yerine getirileceğini; aksi takdirde belli bir bedel ödeme sorumluluğu ile karşı karşıya kalınacağını beyan eden tarafın imzaladığı şartlı-bedelli senede teminat senedi denir.

Belirtmek isterim ki teminat senetleri Türk Ticaret Kanun’unda tanımlanan kıymetli evraklardan değildir. Çünkü TTK’da kıymetli evrakların kayıtsız şartsız borç ikrarı içermesi gerektiği açıkça belirtilmektedir. Teminat senetlerinde ise borcun doğması için kararlaştırılan taahhüdün yerine getirilmemesi şartı bulunmaktadır.

Teminat senetleri ile ticari hayatta sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bunun sebebi ise sözleşmenin taraflarının işin yapılmaması veya eksik yapılması durumunda zararının karşılanacağını garanti altına almak istemesidir. Teminat senetlerinin ticari hayatta ekonomik güveni tesis ettiğini ve işlemleri hızlandırdığını söylemek yerinde olacaktır. 

Teminat senetlerinin nasıl düzenlenmesi gerektiğine geçmeden önce belirtilmelidir ki teminat senetleri kambiyo vasfını taşımadığı için teminat senedine dayanılarak yapılacak takip genel haciz yolu ile yapılmalıdır. Senet teminat senedi olarak kabul edilmezse kayıtsız şartsız borç içereceğinden dolayı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılmalıdır. Bu sebeple dahi teminat senetlerinin doğru ve hukuka uygun düzenlenmesi önem arz etmektedir. Aksi takdirde tacirler kendilerinin ekonomik mahvına sebep olacak ciddi problemler ile karşı karşıya gelebilmektedir.

SENEDİN ÜZERİNDE YAZAN TEMİNAT SENEDİDİR İBARESİ SENEDİN TEMİNAT SENEDİ OLDUĞUNU İSPATLAMAYA TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR.

Uygulamada sıklıkla karşılaşılmaktadır ki tacirler senedin üzerine yalnızca “Teminat Senedidir” yazmaktadırlar. Fakat bu ibare senedin teminat senedi olduğuna ispatlamak için yeterli değildir. Senet üzerine teminatın hangi ilişkiden kaynaklandığı varsa hangi sözleşmeden kaynaklandığı açıkça yazılmalıdır. Hatta senedin arka yüzüne “sözleşme hükümleri yerine getirildiğinde senedin hükümleri geçersizdir” ve “ciro edilemez” yazmakta fayda bulunmaktadır. Ayrıca “Teminattır” ibaresi yerine “Teminat Senedidir.” şeklinde yazmak daha doğru olacaktır.

Senedin teminat senedi olduğunun iddia eden taraf Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi bu konuya ilişkin  1989/1254 E.,1989/3739 K. sayılı 21.09.1989 tarihli kararında aynen “Çekin teminat veya borç senedi gibi herhangi bir hukuki ilişki nedeniyle verildiğini iddia eden taraf bu hususu ispat etmekle yükümlüdür” şeklinde içtihat etmiştir.

İspat külfeti altında olan taraf iddiasını yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. Çünkü HMK’da yazılı delile karşı yazılı delille ispat kuralı bulunmaktadır. İşbu hüküm gereğince senedin üzerine teminatın hangi ilişkiden kaynaklandığı açık bir şekilde yazılmalıdır veyahut sözleşme üzerine teminat senedinin vasıf ve unsurları belirtilerek açıkça atıf yapılmalıdır.

Teminat senetlerine ilişkin iddiaların yazılı delille ispatlanması gerektiğine ilişkin doktrinde ve Yargıtay kararlarında görüş birliği bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse Yargıtay kararlarında;

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/15030E. 2017/7000 K. sayılı 17.10.2017 tarihli kararında; “çekin teminat çeki olduğu hususunda yazılı bir delil ibraz edilemediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir”

Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/17819 E. 2016/16118 K. sayılı 22.12.2016 tarihli kararında; “Mahkemece, davaya konu çeklerin mücerret borç ikrarına konu olduğu, davacının iddialarını ancak yazılı delil ile ispat edebileceği”

Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/11506 E. 2013/15832 K. sayılı 10.10.2013 tarihli kararında ; “Davaya konu çeklerin hatır çeki olarak veya teminat amacıyla verildiği yönündeki iddiaların davacı tarafça yazılı delillerle kanıtlanması gerektiği ancak davacının buna dair yazılı delil sunamadığı”

Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/14493 E. 2016/6126 K. sayılı 08.04.2016 tarihli kararında; “Davaya konu çeklerin bu ticari ilişkinin teminatı olarak verildiğine ve bu çeklerin bedelsiz kaldığına yönelik davacı tarafça usulüne uygun yazılı deliller sunulmadığı”   şeklinde içtihat etmiştir.

 

Yukarıda belirtmiş olduğum üzere çekin üzerinde yazan “teminat senedidir” ibaresi tek başına ispat için yeterli değildir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine 20.06.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı kararlarında;

Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. İİK 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gereklidir.”

şeklinde açıkça içtihat ettiği üzere, çekin üzerinde yer alan teminat çekidir ibaresi hiçbir şekilde kanunen geçerli bir yazılı kayıt içermemekte olup çekin kambiyo senedi vasfını etkilememektedir. Yani senedin üzerinde yazan ibare her ne kadar yazılı delil olsa da ispat için yeterli değildir.

Sonuç olarak teminat senedi alacak veyahut verecek olan tacirler senedin üzerine senedin hangi ilişkiye dayanılarak verildiğini ve şartlarını açık bir şekilde yazmalıdır. Sözleşme söz konusu ise sözleşmenin üzerine senedin vasıf ve unsurları yazılmalıdır. Sözleşme söz konusu değilse bile ek bir sözleşme yaparak senede atıf yapılmasında her iki taraf için de fayda vardır. Aksi takdirde senet bir kambiyo senedi olacaktır borcu olmadığını iddia eden taraf iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda kalacaktır. Bu durum ise tacirin ticari hayatında ciddi problemlere neden olacaktır.

 

Stj. Av. Mustafa Burak Nalbant                                                                                                        

 

Kaynakça:

  1. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi bu konuya ilişkin  1989/1254 E.,1989/3739 K. sayılı 21.09.1989 tarihli kararı
  2. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/15030E. 2017/7000 K. sayılı 17.10.2017 tarihli kararı
  3. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/17819 E. 2016/16118 K. sayılı 22.12.2016 tarihli kararı
  4. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/11506 E. 2013/15832 K. sayılı 10.10.2013 tarihli kararı
  5. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/14493 E. 2016/6126 K. sayılı 08.04.2016 tarihli kararı
  6. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine 20.06.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı kararları
MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN