Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ İNTİFA HAKKI VE ÇIPLAK MÜLKİYETİN KİRA SÖZLEŞMESİNE ETKİLERİ

TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ İNTİFA HAKKI VE ÇIPLAK MÜLKİYETİN KİRA SÖZLEŞMESİNE ETKİLERİ

1. İntifa Hakkının Kapsamı ve Kurulması

 

TMK 794’te düzenlenen intifa hakkı; taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilen ve aksine düzenleme olmadıkça hak sahibine tam yararlanma yetkisi sağlayan bir irtifak hakkıdır. Yani intifa hakkı sınırlı ayni haklardandır.

 

Kanunda açıkça düzenlendiği üzere; intifa hakkı diğer irtifak haklarından farklı olarak sadece taşınmazlar üzerinde değil aynı zamanda taşınırlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde de kurulabilir. İntifa hakkı bir veya birden fazla gerçek veya tüzel kişi lehine kurulabilir. İntifa hakkı sahibi, üzerinde intifa hakkı kurulan malvarlığı değerinden tam bir yararlanma yetkisine sahiptir. TMK m. 803/f.1’e göre, intifa hakkı sahibi hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma, kullanma ve ondan yararlanma yetkilerine sahip olacaktır. Bu kapsamda intifa hakkı sahibi eşyanın doğal ürünlerinden faydalanabilir, intifa hakkına konu olan sermayenin faizleri ve diğer dönemsel gelirleri de hak sahibine ait olur.

 

Türk Medeni Kanunu’nun 806. Maddesi gereğince intifa hakkı sahibi, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa veya durum ve koşullardan, intifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılmıyorsa bu hakkın kullanımını başkasına devredebilir. Burada bahsedilen devir, yalnızca hakkın kullanılmasının devri olup, hakkın kendisinin devredilemez. İntifa hakkında hak sahibi hakkını bizzat kullanmak durumunda değilken aynı zamanda intifa hakkına konu şeye ilişkin olarak tam yararlanma hakkına sahiptir.

 

İntifa hakkının kullanımının aksine hakkın kendisi, sahibi tarafından devredilemez ve miras bırakılamaz. İntifa hakkının sona erme şartlarının oluşmasıyla intifa hakkı sona erer.

 

İntifa hakkı, kanundan veya sözleşmeden doğabilmektedir. Kanundan doğan intifa hakkına örnek verecek olursak, Türk Medeni Kanunu’nun TMK 795/2. maddesinde taşınmaz ve taşınırlarda intifa hakkının kazanılmasına dair, mülkiyete ilişkin hükümlere atıf yapılmış olduğundan intifa hakkının zamanaşımı yoluyla kazanılabildiği görülmektedir.

 

İntifa hakkının kurulması, TMK’nın 795. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre intifa hakkının kuruluşu taşınır mallar açısından zilyetliğin devri, alacaklar açısından alacağın devri ve taşınmaz mallar açısından da tapu kütüğüne tescil ile gerçekleşmektedir.

 

İntifa hakkına konu olan hak, alacak veya malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma yetkilerine sahiptir. Ancak malikin zilyetliği asli ve dolaylı zilyetlik iken intifa hakkı sahibinin zilyetliği, feri ve doğrudan zilyetliktir.

 

2. İntifa Hakkına Konu Malın Korunması

 

İntifa hakkına konu malın korunması ve olağan bakımı için gerekli onarım ve yenilemelerin yapılması, intifa hakkı sahibinin yükümlülüğündedir. Ancak olağan dışı bakım, tamir veya koruma işlemlerinin gerekmesi durumunda intifa hakkı sahibi bunu malike bildirir ve malik hakka konu malın korunmasını sağlamakla yükümlüdür. Malikin gerekli olan bu işlemleri gerçekleştirmekten kaçınması halinde intifa hakkı sahibi tarafından bu işler malik hesabına yapılabilir. İntifa hakkı sahibinin bu masrafları intifa hakkı sona ermeksizin malike rücu etmesi mümkün değildir. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 801. maddesi hükmü gereğince intifa hakkının sona ermesi akabinde bu hususa ilişkin olarak da talepte bulunabilir.

 

İntifa hakkına konu olan şeyin kullanımından kaynaklanan bakım ve işletme giderleri, güvencesini oluşturduğu borçların faizleri, vergi ve resimleri, intifa hakkı süresince intifa hakkı sahibi tarafından karşılanır. Vergi ve resimler malik tarafından ödenmişse, intifa hakkı sahibi tarafından malike ödenmesi gerekir, aksi takdirde tazminat talebinde bulunulabilir. Bunlar haricinde diğer tüm yükümlülükler malike aittir. Bu yükümlülük intifa hakkının doğası gereği intifa hakkı sahibinde bırakılmıştır. Zira maldan yararlanan intifa hakkı sahibiyken maldan yararlanmanın doğurduğu yükümlülükler de hakkaniyet gereği intifa hakkı sahibine bırakılmıştır.

 

3. İntifa Hakkının Sona Ermesi

 

İntifa hakkının sona ermesine ilişkin süreler, Türk Medeni Kanunu’nun 797. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. İntifa hakkının süresine ilişkin olarak, intifa hakkı sahibi olan gerçek kişiler ile tüzel kişiler arasında bir ayrıma gidilmiştir. Buna göre intifa hakkı sahibi bir gerçek kişi ise, hak sahibinin ölümüyle sona erer, intifa hakkı sahibi bir tüzel kişi ise, taraflarca kararlaştırılan sürede veya taraflarca bir süre kararlaştırılmamışsa tüzel kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer; ancak her halde tüzel kişilerin intifa hakkı, yüz yılı aşamaz.

 

İntifa hakkının sona erme sebeplerine gelecek olursak; intifa hakkına konu malın tamamen yok olması, taşınmaz üzerindeki intifa hakkına ilişkin olarak tapuda terkin işlemi uygulanması, yasal intifa hakkının sebebinin ortadan kalkması, intifa hakkı için kanun veya sözleşme ile belirlenmiş olan sürenin sona ermesi, hak sahibinin vazgeçmesi veya hak sahibinin ölmesi olarak sıralanabilecekse de sona erme sebeplerinin bunlarla sınırlı olmadığı belirtilmelidir. 

 

4. Çıplak Mülkiyet ve Tasarruf Etme Hakkının Kullanılması Sonucu Kira Sözleşmesinin Durumu

 

Taşınmazın üzerinde kullanma ve yararlanma hakkı olmadan mülkiyet sahipliğine çıplak mülkiyet denir. Çünkü malikin elinde söz konusu taşınmaza ilişkin olarak yalnızca o mal üzerinde tasarruf etme hakkı kalmış, mülkiyet hakkının diğer unsurları ise intifa hakkı sahibine verilmiştir. İntifa hakkı kurulmuş olsa dahi, malikin elinde halen daha intifa hakkına konu edilen şeye ilişkin olarak tasarrufta bulunma yetkisi bulunmaktadır. Ancak malik, bu hakkını kullanırken intifa hakkı sahibinin hakkını dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek ya da kötü niyetli olacak şekilde ihlal edemez.

 

İntifa hakkına konu malı kullanma ve maldan yararlanma hakları intifa hakkı sahibi üzerinde olduğundan; çıplak mülkiyet sahibi malı kiraya veremez, intifa hakkı sahibi kiraya verebilir.

 

İntifa hakkı ile ilgili değinilmesi gereken hususlardan belki de en önemlisi çıplak mülkiyet sahibinin intifa hakkına konu taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi neticesinde intifa hakkı sahibinin ve kiracının durumunun ne olacağıdır. Tasarruf etme yetkisi çıplak mülkiyet sahibi üzerinde olduğundan, çıplak mülkiyet sahibi, intifa hakkı sahipliğinin mevcudiyetini koruyarak taşınmazı bir başkasına satabilir. Böyle bir taşınmazı devralan kişi intifa hakkı bulunan kişinin mülkiyetini de kabul etmek zorundadır. Zira intifa hakkı tapu kütüğüne şerh ile kurulmakta olup, üçüncü kişinin hakkın varlığını bilmemesi de mümkün olamaz. Bu nedenle intifa hakkının kapsamı gereği kurulan kira sözleşmesi de aynı şekilde korunmakta olup, taşınmazı devralan kişi intifa hakkı sahibinin kullanma ve yararlanma yetkisine dayalı işlemlerine katlanmak zorundadır. İntifa hakkının sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile kira sözleşmesi de sona erecek olup, taşınmazı devralan kişi mülkiyet hakkının getirdiği ancak intifa hakkı kapsamında devredilen kullanma ve yararlanma haklarına yeniden kavuşacaktır.

 

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 03.07.2003 tarihli 2003/4902 E., 2003/8056 K. 03.07.2003 kararı;

 

Öğretide ileri sürülen görüşlere göre "kira mukavelesi tapuya şerh edilmiş olsa bile intifa hakkı sona erince malik, malının kendisine iadesini kiracıdan isteyebilir. Bu suretle mutazarrır olan kiracının, kira mukavelesinde doğan şahsi haklarını intifa hakkı sahibi veya onun mirasçılarına karşı dermeyan edebilir" (Bkz. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu-Galip Esmer, Gayrimenkul Tasarrufları ve Tapu Sicili Tatbikatı 2. Bası. Sh 336)

 

Buna karşın Dr. Suat Bertan sorununu iki yönlü ele alarak, intifa hakkı sahibi kira akdini yaparken, kiralananın intifa hakkına konu olduğunu söylemiş ise ölümle intifa hakkı son bulduğuna göre, buradan kira akdini yaptıktan sonra mülkiyet hakkını başkasına devreden kimsenin durumuna benzer bir durum vardır denebilir. Malikin mülkiyet hakkını devir yetkisine karşı kiracının korunması istenildiğinden, Borçlar Kanunun 354 ve 276. maddelerine özel hüküm konulmuştur. Kanun yapan, mülkiyet hakkı sahibinin malını kiraya verdiği zaman kira süresi bitinceye kadar mülkiyet hakkını devir yetkisini kullanamamasını uygun görmemiş, bu akdin bu sebeple feshi halinde kiracıya da bir kusur yüklenemeyeceğinden ayrıca öyle bir durumu düzene koymayı uygun bulmuştur. Medeni Kanunun 806. maddesi intifa hakkı sahibine, intifa konusu malını kiraya vermek yetkisini tanımış bulunduğundan genel kira hükümlerine göre intifa konusu malın kendisine teslim edilmemesine mülkiyet hakkı sahibinin katlanması gerekir, intifa hakkı sahibi ölümü ile intifa hakkının son bulmasından sorumlu olamayacağına göre, kiracının bu durumda Borçlar Kanunun 254 ve 276 maddelerinden yararlandırılması doğrudur, intifa hakkı sahibi kiraladığı malın intifa hakkına konu olan bir mal olduğunu söylemişse bozucu (infisahi) şarta bağlı bir kira anlaşması ortaya çıkmış olur ve ölümle kira anlaşması sona ermiş olur.” şeklindedir. [2]

 

Mezkûr Yargıtay kararı, intifa hakkının sona ermesi durumunda kira sözleşmesinin sona erip ermeyeceğine ilişkin sorunu, kiracının intifa hakkının varlığını bilip bilmemesine bağlamıştır.

 

Türk Borçlar Kanunu’nun kira sözleşmesine ilişkin düzenlemeleri gereği kiracının korunması ilkesinden hareketle intifa hakkının varlığını bilip bilmeme durumunu kıstas alan görüş, tarafımızca yerinde değildir. Zira böyle bir durumda TMK 1023 gereği; “Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”  Düzenlemesi de düşünüldüğünde, intifa hakkına konu taşınmazın maliki tarafından kiracının intifa hakkının varlığını bilip bilmediği hususunun ispat edilmesi mümkün olamaz. Zira tapu kütüğüne şerh ile kurulan intifa hakkının bilinmediğinin ileri sürülmesi de TMK 1023 düzenlemesi gereğince mümkün olamayacaktır. Bu suretle intifa hakkı sona erince hakka konu taşınmazın maliki, malının kendisine iadesini kiracıdan isteyebilmelidir.

 

5. Sonuç

 

Sınırlı ayni haklardan olan intifa hakkı, sahibine hakkın konusu olan şey üzerinde tam yararlanma sağlar. Buna göre taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulan intifa hakkına ilişkin hak sahibinin kullanma ve yararlanma hakkına, taşınmazın mülkiyet hakkı sahibi ve üçüncü kişiler de katlanmak yükümlülüğündedir. Ancak intifa hakkının sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle hakka konu malın maliki, kullanma ve yararlanma haklarını yeniden haiz olacaktır.

 

Av. Merve Hilal Menteş

  

 

Kaynakça:

1. Oğuzman, Barlas, “Medeni Hukuk”

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 03.07.2003 tarihli 2003/4902 E., 2003/8056 K. 03.07.2003 kararı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN