Giriş
Günümüzde
hızlı kentleşme ve toplu konut projelerinin artmasıyla birlikte, site ve
apartman yönetimleri, toplu yaşam alanlarının vazgeçilmez bir unsuru haline
gelmiş olup, Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında belirli görev ve sorumluluklar
üstlenmişlerdir. Ancak uygulamada sıkça karşılaşılan ve tartışmalı olan bir
konu, site yönetiminin mahkemelerde taraf olma ve dava açma yetkisi bulunup
bulunmadığıdır. Bu çalışmada, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri ile
kararlar çerçevesinde site yönetiminin dava ehliyeti, dava açma ve taraf olma ehliyeti
değerlendirilmiş; öğreti görüşlerine de yer verilerek tartışmalı yönler ortaya
konmuştur.
Site Yönetiminin Hukuki Niteliği
Kat
Mülkiyeti Kanunu’nun 34. maddesi uyarınca, bir apartmanda veya sitede kat
malikleri kurulu tarafından bir yönetici atanması veya bir yönetim planı
doğrultusunda yönetim kurulu oluşturulması öngörülmektedir. Bu yönetici veya
yönetim kurulu, kat maliklerinin vekili niteliğinde hareket eder.[1]
Site
yönetimi, Türk hukukunda tüzel kişiliği haiz bir yapı değildir. Ancak, Kat
Mülkiyeti Kanunu m. 35 kapsamında yöneticiye veya yönetim kuruluna belirli
sınırlar içinde temsil yetkisi verilmiştir. Ancak bu yetki, mutlak ve sınırsız
değildir. Temsil edilenlerin yani kat maliklerinin haklarını doğrudan etkileyen
işlemler için yönetici, yalnızca açıkça yetkilendirildiği ölçüde işlem tesis eder.[2]
Site
Yönetiminin Yetki Sınırları:
Hukuki
Dayanak: Kat Mülkiyeti Kanun’un Genel Yapısı
Kat Mülkiyeti
Kanunu m. 35, yöneticinin görev ve yetkilerini ayrıntılı olarak sıralamıştır.
Kanuna göre yöneticinin başlıca görev ve yetkileri şunlardır:
· Kat malikleri kurulunca verilen kararların yerine
getirilmesi;
· Ana
gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı
için gereken tedbirlerin alınması;
· Ana gayrimenkulün sigorta ettirilmesi;
· Ana gayrimenkulün genel yönetim işleriyle korunma,
onarım, temizlik gibi bakım işleri ve asansör ve kalorifer, sıcak ve soğuk hava
işletmesi ve sigorta için yönetim planında gösterilen zamanda, eğer böyle bir
zaman gösterilmemişse, her takvim yılının ilk ayı içinde, kat maliklerinden
avans olarak münasip miktarda paranın toplanması ve bu avansın harcanıp bitmesi
halinde, geri kalan işler için tekrar avans toplanması
- Aidatları toplamak yönetimiyle ilgili diğer bütün ödemelerin kabulü, yönetim
dolayısıyla doğan borçların ödenmesi ve kat malikleri tarafından ayrıca
yetkili kılınmışsa, bağımsız bölümlere ait kiraların toplanması;
· Ana gayrimenkulün tümünü ilgilendiren tebligatın
kabulü;
· Ana
gayrimenkulü ilgilendiren bir sürenin geçmesinden veya bir hakkın kaybına
meydan vermeyecek gerekli tedbirlerin alınması;
· Ana
gayrimenkulün korunması ve bakımı için kat maliklerinin yararına olan
hususlarda gerekli tedbirlerin, onlar adına alınması;
· Kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini
yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi yapılması ve kanuni
ipotek hakkının kat mülkiyeti kütüğüne tescil ettirilmesi;
· Topladığı
paraları ve avansları yatırmak ve gerektiğinde almak üzere muteber bir bankada
kendi adına ve fakat ana gayrimenkulün yönetici sıfatı gösterilmek suretiyle,
hesap açtırılması;
· Kat malikleri kurulunun toplantıya çağırılması. [3]
Ancak bu
görevler, yöneticinin kat maliklerini her konuda temsil edeceği anlamına
gelmemektedir. Özellikle bireysel mülkiyet hakkına ilişkin işlemler, site
yönetiminin alanı dışında kalır.
Kat Mülkiyeti
Kanunu madde 35 çerçevesinde kat malikleri kurulu tarafından atanmış
olan yöneticinin veya yönetim kurulunun yükümlülüklerini yerine getirmeyen kat
malikleri hakkında hukuki yollara başvurma (dava açma) yetkisine sahip olduğu açıktır.
Site Yönetiminin Dava Açma ve Davada Taraf Olması Bakımından
1.Tüzel Kişilik Kavramı
Site yönetimlerinin davalarda taraf olup
olamayacağı meselesinin kilit noktası, temelde site yönetiminin tüzel
kişiliğe sahip olup olmamasıyla ilgilidir. Tüzel kişi; hukuk bakımından birçok kişinin veya malın topluluğundan doğan ve tek
bir kişi sayılan oluşum, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kişi veya emtia (mal) topluluğu şeklinde bağımsız olarak örgütlenmiş, haklara
sahip olabilen, borç veya alacak edinebilen varlıklardır. [4] Türk Medeni
Kanunu madde 47; “Başlı başına bir varlığı
olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan
bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel
kişilik kazanırlar”.[5] düzenlemesini içermektedir. Bu doğrultuda,
bir yönetim kurlunun taraf sıfatına sahip olabilmesi için öncelikle tüzel
kişilik vasfına haiz olması gerekir.[6]
2. Site Yönetimi ve Tüzel
Kişilik
634 sayılı Kat
Mülkiyeti Kanunu, yöneticilik kurumunu açıkça düzenlemekle
birlikte, site veya apartman yönetimlerine tüzel
kişilik kazandırmamıştır. Kanunun 34. ve 35. maddelerinde belirtilen
yöneticinin görev ve yetkileri sınırlı şekilde belirtilmiştir. Kanun’da
geçen “yönetici” ve “yönetim planı” hükümleri, yalnızca maliklerin iradesiyle
oluşturulan, onların adına hareket eden bir temsil mekanizması öngörür. Yönetimin yetkisi esasen kat
maliklerinin ortak menfaatlerini korumakla sınırlıdır.
Site
yönetiminin davada taraf olabilme ehliyeti, Medeni Kanun sistematiği açısından
değerlendirildiğinde, site yönetimi TMK m. 47 anlamında “tüzel kişi”
sayılabilecek kurumsal bağımsızlığa sahip değildir. Bununla birlikte Yargıtay
uygulamalarında istikrarlı olarak belirtildiği üzere, site yönetimi kendi başına tüzel kişilik
değildir. Bu nedenle,
bir hak süjesi olarak dava açma ya da aleyhine dava açılma ehliyeti yoktur.
Kat
Mülkiyeti Kanunu madde 38;
“Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. (Ek fıkra:
14/11/2007-5711/19 md.) Kat malikleri kurulu, ada temsilciler kurulu veya toplu
yapı temsilciler kurulu kararlarının iptaline ilişkin davalar, kat maliklerini
temsilen yöneticiye, toplu yapılarda ise ada temsilciler kurulu veya toplu yapı
temsilciler kurulunca seçilen yöneticiye husumet yöneltilmesi suretiyle
açılabilir. Yönetici, açılan davayı bütün kat maliklerine ve ada veya toplu
yapı temsilciler kuruluna duyurur. Kurul kararının iptali halinde bu konudaki
yargılama giderleri ortak giderlerden karşılanır.” [7] şeklindedir. Bu
hükme göre; Yönetici veya yönetim kurulu, kat malikleri adına sınırlı bir
şekilde dava açma hakkına sahiptir. Ancak burada önemle vurgulanması gereken
husus, bu yetkinin yalnızca “kat
mülkiyetinden doğan hak ve borçlarla” sınırlı olmasıdır. Bu nedenle özel mülkiyete ilişkin kişisel
davalarda veya maliklerin bireysel borçlarına ilişkin uyuşmazlıklarda site
yönetimi taraf olamaz.
Burada
“kat mülkiyetinden doğan hak ve borçlar” ifadesiyle kastedilen; aidat
ödemeleri, ortak alanların kullanımı, yönetim planına aykırı davranışlar, ortak
tesislerin zarar görmesi gibi doğrudan site yaşamına ve kolektif yarara etki
eden konulardır. Yani yönetici, bu çerçevede, örneğin aidat borcunu ödemeyen
bir kat malikine karşı dava açabilir veya ortak alana zarar veren bir kiracıya
müdahalenin men’i davası açabilir.
Ancak
bu temsil yetkisi bireysel
mülkiyete ilişkin ihtilafları kapsamaz. Örneğin, bir kat malikinin kiracısıyla yaşadığı sözleşmesel
bir ihtilafa konu olan tahliye veya alacak davasında yönetici dava açamaz;
çünkü bu, artık “kat mülkiyetinden” değil, özel hukuk ilişkisinden doğan bir
taleptir.
Kat
Mülkiyeti Kanunu’nun 38. maddesi, yöneticinin temsil gücünü tanıyan ve bu
temsilin sınırlarını belirleyen temel bir düzenlemedir. Yönetici veya yönetim
kurulu tüzel kişiliği olmayan bir yapıyı (kat malikleri topluluğunu) temsil
ederken, ancak kanunun ve yönetim planının çizdiği çerçevede, ortak yarara
dayalı işlemlerle sınırlı olmak kaydıyla dava açabilir ve yargı önünde
maliklerin haklarını savunabilir. Bu temsil, maliklerin bireysel mülkiyetine
ilişkin haklarını kapsamaz ve yöneticinin tüzel kişi gibi hareket etmesine izin
vermez.
Nitekim
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6523 E. 2022/11090 K., 4.10.2022 tarihli
ilamında “Site/apartman yönetimlerinin tüzel kişiliği
bulunmadığından, kural olarak site/apartman yöneticisi ya da yönetim kurulunun
dava ve taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Yönetici ya da site/apartman yönetimi
ancak 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 Sayılı Kanun) tanıdığı yetkiler
dâhilinde dava açma hakkını kullanabilir”, [8] denilmek suretiyle bu
temsil yetkisinin sınırlarının da çerçevesi çizilmiştir.
Bu
kararın hukuki anlamı, temelde hukukî
süje olma, yani dava ve taraf ehliyeti ile doğrudan ilgilidir. Türk hukuk
sisteminde bir gerçek veya tüzel kişinin dava açabilmesi ve açılan bir davada
taraf olabilmesi için hukuk
düzeni tarafından tanınan bir varlık (kişilik) sıfatına sahip olması gerekir. Gerçek kişiler bu
sıfatı doğuştan elde eder. Tüzel kişiler kamu hukuku ve özel hukuk tüzel kişisi
olarak ikiye ayrılmaktadır. Anayasa madde 123 uyarınca kamu tüzel kişiliğini
sadece kanunla veya kanunun açıkça vermiş olduğu yetkiye dayanarak kurulur.
Özel hukuk tüzel kişileri ise belirli bir kanun çerçevesinde özel hukuk
alanında bir hukuki işlem ile kurulur.[9]
Oysa
“site yönetimi” olarak adlandırılan yapılar, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda
açıkça tüzel kişilik statüsüyle donatılmamıştır.
Kanunda, “kat malikleri kurulu” ve “yönetici/yönetim kurulu” gibi yapılar
tanımlanmış olsa da bu yapılar bir dernek, şirket ya da kamu kurumu gibi bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip değildir. Bu nedenle, doğrudan dava veya taraf ehliyetleri
bulunmamaktadır.
Ancak
bu durum, site veya apartman yöneticisinin hiçbir şekilde dava açamayacağı anlamına
gelmemektedir.
Nitekim Yargıtay kararının ikinci cümlesinde belirtildiği üzere, yönetici
yalnızca Kanunun tanıdığı
sınırlar içerisinde
dava açma hakkına sahiptir. Bu sınır, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38. maddesinde açıkça gösterilmiştir. Ancak yönetici, bu
yetkileri kullanırken, görev sınırlarını aşmamalıdır.
Dolayısıyla,
her ne kadar site yönetimi adı altında bir idari yapıdan söz ediliyor olsa da,
bu yapının bağımsız bir tüzel kişilik olarak değerlendirilmemesi ve yöneticinin
yalnızca kanuni sınırlar çerçevesinde hukuki işlem veya dava ehliyetine sahip
olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Sonuç
Kat
mülkiyeti sisteminde düzenli ve sağlıklı bir ortak yaşam için yönetim
mekanizmasının varlığı zorunludur. Bu mekanizma, kat malikleri adına hareket
eden bir yönetici veya yönetim kurulu eliyle işletilir. Ancak bu yapının hukuki
niteliği, uygulamada sıkça tartışma konusu olmaktadır. Özellikle “site
yönetimi” adı altında açılan davalarda, taraf ehliyeti sorunu ciddi usul
hatalarına ve davaların reddine yol açmaktadır.
Kat
Mülkiyeti Kanunu, yönetime herhangi bir tüzel kişilik
tanımamaktadır. Bu nedenle site yönetimi, bir dernek veya şirket gibi bağımsız
bir hukuk süjesi değildir. Yönetici, kanun gereği kat malikleri adına hareket eder; dolayısıyla dava açma veya
davada taraf olma yetkisi de bu temsil ilişkisine dayanır. Bu yetki, Kat
Mülkiyeti Kanunu madde 38 çerçevesinde sadece kat mülkiyetinden doğan hak ve borçlarla
sınırlı olup, ortak
alanlara ve kolektif haklara ilişkin konularda kullanılabilir.
Yönetici,
aidat alacaklarının tahsili, ortak alanlara müdahalenin önlenmesi gibi
konularda dava açabilir. Ancak kat maliklerinin kişisel borçları, kiracı
ilişkileri veya bağımsız bölümle ilgili bireysel taleplerde dava açamaz; çünkü
bu gibi durumlar temsil yetkisinin kapsamı dışındadır.
Uygulamada
yapılan temel hatalardan biri, davaların doğrudan “site yönetimi” adına
açılmasıdır. Oysa bu tür davalarda taraf sıfatı, yöneticinin adıyla ve “kat
malikleri adına” ibaresiyle gösterilmelidir. Aksi hâlde, dava taraf ehliyeti
yokluğu nedeniyle usulden reddedilir. Ayrıca, yöneticinin temsil yetkisini
aşmaması ve gerektiğinde kat malikleri kurulundan yetki alması da önemlidir.
Sonuç
olarak, site yönetiminin yargı önünde taraf olması ancak sınırlı ve temsile
dayalıdır. Bu sınırların bilinmemesi hem dava sürecini sakatlayabilir hem de
yöneticinin hukuki sorumluluğunu doğurabilir. Bu nedenle, yöneticilerin kanuni
yetkilerini bilinçli ve dikkatli bir şekilde kullanmaları, gerektiğinde hukuki
danışmanlık almaları hem maliklerin haklarını hem de site yönetiminin
güvenilirliğini korumak adına zorunludur.
Av.
Berre Şahin
Kaynakça:
1. 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu
2. https://tr.wikipedia.org
(Erişim Tarihi:15.07.2025)
3. 4721 Sayılı Türk
Medeni Kanunu
4. https://kazanci.com.tr.
(Erişim Tarihi: 15.07.2025)
5. Ar. Gör. Taşkın Âlim,
Tüzel Kişilerin Kişilik Haklarının Korunması, /http://dergipark.org.tr. (Erişim
Tarihi:15.07.2025)