Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

ŞİDDET MAĞDURU KADIN VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI HAKKINDA ÖNERİ VE TEDBİRLER

ŞİDDET MAĞDURU KADIN VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI HAKKINDA ÖNERİ VE TEDBİRLER

Giriş

Ülkemizde uzun yıllar kadına yönelik şiddetin aile içi mesele olduğu ve sadece eşleri ilgilendirdiği düşüncesi etkili olmuştur. Bu yaklaşım 1980’li yıllarda kadın hareketlerinin etkisiyle tartışılmaya, aile içi şiddetin suç olduğu düşüncesi kamuoyunda yer bulmaya başlamıştır.

Ancak bu uğraşılar 1998’li yılların başından beri somut sonuçlar vermeye başlamış ve Türk hukukunda; Avrupa Birliği uyum yasaları ve milletlerarası sözleşmelerin gereği, temel kanunlarda yer alan kadın-erkek eşitliğine aykırı hükümler değiştirilmiş veya yürürlükten kaldırılmış, ayrıca 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir.

Yukarıda bahsedilen kanunun asıl amacının kadını değil aileyi korumak olduğu için, toplumumuzun en büyük sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddet adına yeterli görülmemiş ve istenilen sonuçlar alınamamıştır.

Ardından 2007 yıllarında yürürlüğe giren Ailenin Korunmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, resmî nikâhı olmayan birliktelikleri açıkça kapsamadığı, tedbir kararlarının uygulanmasının bazı sorunlara yol açacağı gerekçeleriyle yeterli görülmemiştir.

Tüm bu hukuki süreç sonunda, 2012 yılında ilgili kanun hakkında son değişiklikler yapılmış ve 6284 sayılı kanunla şiddet mağduru kadın ve çocukların korunması adına ciddi önlemler alınmıştır. İlgili Kanun’un son halini almasında en büyük etki; 09.06.2009 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ‘’ şiddet mağduru kadının korunması için devlet görevlileri tarafından yeterli önlem alınmadığı’’  gerekçe gösterilerek oluşturulan, ülkemizin tazminat ödemeye mahkûm edildiği ve kamuoyunda OPUZ- TÜRKİYE olarak bilinen davadır.

Makalemizin konusunu oluşturan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amacı, sadece şiddeti önlemek ya da şiddet mağdurunu korumak olmayıp, şiddet uygulayanı da tedavi etmektir.

Kanundan Yararlanabilecekler Olan Kişiler Kimlerdir?

Her ne kadar kanun kapsamında bu kişilerin; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar ve aile bireyleriyle, tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişiler olduğu belirtilsede, erkekler ve eşcinsel bireylerinde bu kanundan faydalanabilecek olanlardan olduğu doktrin ve mahkeme kararlarıyla belirlenmiştir.

Yararlanabilecek olan şiddet mağduru kişileri ve karşılaşılabilecek fiili durumları somut olarak belirtmemizin daha yararlı olacağı düşüncesiyle, konuya ilişkin olarak birkaç örneklendirme yapma gereği duyulmaktadır.

Karşılaşılabilecek olan şiddet durumları fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik olarak ayrılmakta ve;

tokat atma, herhangi bir aletle vurma, hırpalama, ittirme, boğazını sıkma, bağlama, saçını kesme vb. fiziksel,
evlilik içi dahil, kendisiyle veya başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel organa zarar vermek, çocuk doğurmaya ya da doğurmamaya, kürtaja, ensest ilişkiye ya da fuhuşa zorlamak, zorla evlendirmek, telefonla ya da sözlü olarak cinsel içerikli rahatsızlık verici davranışlarda bulunma vb. cinsel,
bağırmak, korkutmak, küfür etmek, tehdit etmek, ailesi veya yakınlarıyla görüştürmemek, eve kapatmak, küçük düşürmek, çocuklarından uzaklaştırmak, kıskançlık bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak, başkalarıyla kıyaslamak, nasıl giyineceği, kimlerle görüşeceği konusunda baskı yapmak, kişinin kendisini geliştirmesine engel olmak vb. psikolojik,
para vermemek veya kısıtlı para vermek, ailenin mali durumu konusunda bilgi vermemek, diğer aile bireylerinin gelirlerini almak, çalışmasına izin vermemek, istemediği işte zorla çalıştırmak, çalışıyorsa iş hayatını olumsuz etkileyecek kısıtlamalar getirmek vb. ekonomik,şiddete sayılabilecek olan somut örneklerdendir.

Son zamanlarda kamuoyunda sıklıkla duyduğumuz tek taraflı ısrarlı takip mağduru bireylerde ilgili kanundan yararlanabilecekler arasında olup, ‘’bitirilen ilişkinin yeniden tesisi için veya ilişkinin bitirilmesine tepki olarak mağdura rahatsızlık vermek, mağdurun fiziksel ya da ruhsal gücünü kırmak, bezdirmek, psikolojik olarak rahatsız etmek, evini ya da yolunu gözlemek gibi eylemler’’ çok sık karşılaştığımız ve yetkili birimler tarafından gerekli önlemler alınmadığı zaman maalesef mağdurun fail tarafından öldürülmesine kadar giden acı olaylardır.

Alınabilecek olan koruma önlemleri nelerdir?

Mağdur kişiler hakkında koruyucu tedbirlere karar verebilecek makamlar mülki amir ya da hakim kararı olarak ayrılmakta, gecikmesinde sakınca olan hallerde bu tedbir kararlarına kolluk yetkililerinin karar verebileceği de düzenlenmektedir.

Kolluk birimlerine bu konuda yetki verilmesi eleştirilse de, amaç mağdurun bir an evvel korunma altına alınması olması sebebiyle bu konuda en hızlı şekilde çözüm bulunmasına odaklanılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Yukarıda örneklendirme şeklinde verilen şiddet türlerinden herhangi biriyle karşılaşan bireyin, Mülki amire başvurarak talep edebileceği koruma tedbirleri; a)Uygun Barınma Yeri Sağlanması, b) Geçici Maddî Yardım Sağlanması, c)Rehberlik ve Danışmanlık Hizmeti Verilmesi, ç) Geçici Koruma Altına Alınma d)Kreş İmkânı olarak belirtilmektedir.

Ancak aşağıda yer vereceğimiz koruma tedbirleri için mutlaka ilgilinin talebi ya da onayı alınarak Bakanlık, kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine Hâkim tarafından karar verilmektedir.

a) İşyerinin Değiştirilmesi

Bu tedbir, şiddet uygulayanla mağdurun aynı işyerinde çalışması hâlinde söz konusu olabilir.

b) Ayrı Yerleşim Yeri Belirlenmesi

Korunan kişinin evliyse, müşterek yerleşim yerinden ayrı bir yerleşim yeri belirlenmesi diğer bir koruma tedbiridir.

c) Aile Konutu Şerhi

Bu koruma tedbiriyle birlikte, aile konutu üzerinde şiddet uygulayanın tasarruf yetkisi sınırlandırılır.

d) Kimlik ve Diğer Bilgi ve Belgelerin Değiştirilmesi

Bu tedbir, diğerlerinden farklı olarak, korunan kişinin içinde bulunduğu hayatî tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılmasıyla, ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayanılarak Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre verilir.

Söz konusu koruyucu tedbirlerin en önemli özelliği, kararın verilebilmesi için mağdurun iddiasının yeterli olması, herhangi bir delil veya belge aranmamasıdır. Bu tedbir kararları, şiddet uygulayan kişi dinlenmeden, hatta deliller toplanmadan verilir. Bu nedenle, koruyucu tedbir hükümlerinin kötü niyetle kullanılmasını önlemek mahkemelerin görevidir.

Ayrıca gelişmiş ülkelerde dayanak alınan ‘’kadının beyanı esastır’’ ilkesi de son zamanlarda Yargıtay kararlarında gerekçe olarak gösterilmekte ve koruyucu tedbirlere bu esas çerçevesinde karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

Yukarıda yer verdiğimiz tedbirler şiddet uygulanan kişinin alabileceği tedbirler olup birde Şiddet Uygulayan Kişi Hakkında Verilebilecek Tedbirler’ den bahsedelim.

 Bu tedbirler, kural olarak hâkim tarafından, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ise kolluk kuvvetlerince yerine getirilecek olup, bunlar; a) Çocuklarla Kişisel İlişki Kurmanın Sınırlandırılması b) Tehdit, Hakaret Küçük Düşürmeyi İçeren Söz ve Davranışlarda Bulunulmaması c) Müşterek Konuttan Derhâl Uzaklaştırılması ç) Korunan Kişilere Yaklaşılmaması d) Şahsi Eşyalara ve Ev Eşyalarına Zarar Verilmemesi e) İletişim Araçlarıyla Rahatsız Etmeme f) Silah Teslimi g) Alkollü Yaklaşmama ve Bağımlılık Tedavisi h) Bir Sağlık Kuruluşunda Muayene ve Tedavi i) Tedbir Nafakası olarak belirtilmektedir.

Sonuç

Şiddetle mücadele sadece hukukî bir sorun olmayıp, konunun psikolojik, sosyolojik, ekonomik, ahlaki ve kültürel boyutları bulunmaktadır. Bu nedenle, sorunun çözümünde ilgili tüm kurum ve kuruluşların iş birliği içerisinde mücadele etmesi, toplumun bilinçlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra hiç şüphesiz uygulayıcılara da büyük görev düşmektedir.

 

Stj. Av. Melike Ünal 

 

Kaynakça:

1. Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Getirdiği Bazı Yenilikler Ve Öneriler, Necla ÖZTÜRK

2. Kadın ve Ailenin Bireylerinin Korunması, Özge Bölükbaşı 2015 Ankara Yetkin Yayınları

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 3. Daire 09.06.2009 tarihli 33401/02 Başvuru No’lu Opuz -Türkiye kararı

4. Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun, Ramazan Karakaya 2016 Ankara Adalet Yayınevi

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN