A.
GİRİŞ
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun (Bundan
sonra kısaca “Kanun” olarak anılacaktır.) ilk maddesinde kanunun amacı sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf,
etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin
sağlanması, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye
piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesi olarak belirtilmiştir. Kanunun bu
amacının yerine getirilmesi için sadece işleyişe ilişkin genel düzenlemelere
değil, kanun ile kurulan bu düzenin korunmasına ilişkin hükümlere de ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu nedenle ilgili kanunda düzenleyici ve emredici normların
yanında cezai ve idari yaptırım içeren normlara da yer verilmesi kaçınılmaz
bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kapsamda Kanunun altıncı
kısmında İdari Para Cezası Gerektiren Fiiller ve Sermaye Piyasası Suçları
başlığı düzenlenmiş olup altıncı kısmın birinci bölümde İdari Para Cezası
Gerektiren Fiiller, ikinci bölümde ise Sermaye Piyasası suçları düzenlenmiştir.
Bu yazıda ise İdari Para Cezası Gerektiren
Fiiller başlığı altında düzenlenen ve Piyasa Bozucu Eylemler ile bu maddeye
dayanak çıkartılan Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (Bundan sonra kısaca “Tebliğ”
olarak anılacaktır.) incelenecektir.
B.
PİYASA BOZUCU EYLEMLER
Piyasa Bozucu Eylemler, Avrupa
Birliği’ne uyum süreci dahilinde Türk hukukunda yasal bir çerçeveye oturan ve
Avrupa Konseyi’nin 2003/6/EC sayılı Direktifi esas alınarak 2012 yılında
hukukumuza dahil edilen düzenlemelerden biridir. Piyasa Bozucu Eylemler her ne
kadar idari para cezası yaptırımını öngörmekteyse de gerek bu düzenlemeye
verilen önem gerekse bu düzenlemenin caydırıcı fonksiyonu göz önüne alınarak
104. Madde de ayrı bir madde ile düzenlenmiştir. [1]
Piyasa Bozucu Eylemler,
kanunda aynen “Makul bir ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanamayan,
borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde
çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemler, bir suç oluşturmadığı
takdirde, piyasa bozucu nitelikte eylem sayılır.” Şeklinde tanımlanmıştır.
Kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere bu madde suç sayılmayan ancak
piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozan
eylemlerin yaptırımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu madde ile bir eylem
veya işlemin piyasa bozucu eylem sayılabilmesi için kanun koyucu, bu işlem veya
eylemin,
- Makul bir ekonomik veya
finansal gerekçeyle açıklanamayacak olması,
- Borsa ve teşkilatlanmış
sair piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak
nitelikte olmasını,
- Bu eylemin bir suç oluşturmaması
şartlarının birlikte gerçekleşmesini aramıştır. Şartlardan birinin
gerçekleşmemiş olması halinde piyasa bozucu eylemden bahsedilemeyecektir.
Bu noktada makul bir
ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanamayacak olması kriterinde makullük kavramı
tartışmaya açık olup, bu kavramın objektif olarak değerlendirilmesi gerektiği
kesindir. Ancak objektif değerlendirme yapılırken bu işlem veya eylemi
gerçekleştiren kişinin sübjektif durumuna da bakılması gerekmektedir. [2] Zira
kişi veya kişiler, gerçekleştirdikleri eylem veya işlemi makul bir ekonomik
veya finansal gerekçeyle açıklaması halinde idari yaptırımdan kurtulacaktır. [3]
İlgili maddede piyasa
bozucu eylemi gerçekleştiren kişi veya kişilere ilişkin olarak yirmi bin Türk lirasından
beş yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası verileceği ancak bu suretle
menfaat temin edilmiş olması hâlinde verilecek idari para cezasının miktarının
bu menfaatin iki katından az olamayacağı düzenlenmiştir. Kanun maddesinde
düzenlenen bu idari para cezası miktarlarında Kabahatler Kanununun 17.
Maddesinin 7. Fıkrası uyarınca her takvim yılında değişiklik yapılmakta olup,
2022 yılı için bu bedeller 46.958,00TL’den 1.175.029,00TL’ye kadar olacak
şekilde güncellenmiştir lakin menfaat elde edilmiş olması halinde verilecek
idari para cezasının bu menfaatin iki katından az olamayacağı düzenlemesi
daimidir.
Sermaye Piyasası Kurulu, Kanunun
104. Maddesine dayanarak 21.04.2014 tarihli VI – 104.1 sayılı Piyasa Bozucu
Eylemler Tebliğini düzenlenmiş olup işbu tebliğ ile piyasa bozucu eylemler detaylandırılmış
ve örneklendirilmiştir. Piyasa bozucu eylem sayılmayan hallerde yine özel
olarak belirtilmiştir.
1.
İçsel Bilgi veya Sürekli Bilgilere İlişkin İşlemler
İçsel
Bilgi, Tebliğin 3. Maddesinin c bendinde “Sermaye
piyasası aracının değerini, fiyatını veya yatırımcıların yatırım kararlarını
etkileyebilecek nitelikteki bilgi, olay ve gelişmeleri,”,
Sürekli Bilgi ise Tebliğin 3. Maddesinin i bendinde “İçsel bilgi tanımı
dışında kalan ve Kurulun özel durumların açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri
uyarınca açıklanması gerekli tüm bilgileri” olarak tanımlanmıştır.
İçsel bilgi veya sürekli
bilgiye sahip olan kişilerin bu bilgilerin gizliliğini mevzuata uygun şekilde
kamuya gerekli açıklamalar yapılana kadar koruması esas olup bu husus Tebliğin
4/1. Maddesinde açıkça hüküm altına alınmıştır. Tebliğin 4/2. Maddesi ise; bu
bilgiler mevzuata uygun şekilde
kamuya açıklanmadan önce bu
bilgilere sahip olan kişilerden doğrudan ya da dolaylı olarak alan kişiler tarafından ilgili
sermaye piyasası aracında işlem
yapılması durumunda,
a) İçsel bilgi veya sürekli bilgilere
sahip olan kişilerin bu bilgileri diğer kişilere vermeleri,
b) İçsel bilgi veya sürekli bilgileri bu
bilgilere sahip olan kişilerden doğrudan ya da dolaylı olarak alan kişilerin ilgili sermaye
piyasası aracında işlem yapmalarının
piyasa bozucu eylem olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulu,
Tebliğin 4. Maddesinin 3. Ve 4. Fıkralarında, bu maddeye dayalı olarak sadece
içsel bilgi ve sürekli bilgilere sahip kişiler tarafından gerçekleştirilen
işlemlerin değil, ihraççılar tarafından düzenlenen finansal tablo ve raporlar
ile bağımsız denetim raporlarının hazırlandığı hesap döneminin bitimini izleyen
günden söz konusu tablo ve raporların mevzuata uygun şekilde kamuya
duyurulmasına kadar geçen süre içerisinde ve içsel bilgi veya sürekli
bilgilerin kesinleşmesinden mevzuata uygun şekilde kamuya duyurulmasına kadar
geçen süre içerisinde içsel bilgi veya sürekli bilgilere sahip olan kişilerin
eşleri, çocukları ya da aynı evde yaşadıkları kişiler tarafından ilgili sermaye
piyasası araçlarında gerçekleştirilen işlemlerin de piyasa bozucu eylem olarak değerlendirileceğini
düzenlemiştir.
Bu bilgilerin ilgili sermaye
piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını
etkileyebilecek nitelikte olması ve ihraççıların veya bunların bağlı veya hâkim
ortaklıklarının yöneticilerinin, ihraççıların veya bunların bağlı veya hâkim
ortaklıklarında pay sahibi olmaları nedeniyle bu bilgilere sahip olan kişilerin,
iş, meslek ve görevlerinin icrası nedeniyle bu bilgilere sahip olan kişilerin, bu
bilgileri suç işlemek suretiyle elde eden kişilerin, sahip oldukları bilginin Kanunun
106. Maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nitelikte bulunduğunu bilen veya ispat
edilmesi hâlinde bilmesi gereken kişilerin bu suretle kendisine veya bir başkasına menfaat temin
etmesi halinde artık piyasa bozucu eylemden bahsedilemeyecek ve kişi Kanunun 106.
Maddesine göre Bilgi Suiistimali suçundan
yargılanacaktır.
2.
Emir veya İşlemlere İlişkin Piyasa Bozucu Eylemler
Emir
veya işlemlere ilişkin piyasa bozucu eylemler, Tebliğ’in 5. Maddesinde tek
başına ya da birlikte hareket eden kişiler tarafından borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasalarda gerçekleştirilen,
sermaye piyasası araçlarının
fiyatları, fiyat değişimleri, işlem hacimleri, işlem miktarları, işlem
oranları, emir miktarları, emir oranları, emir iptal miktarları, emir iptal
oranları veya emir gerçekleşme
oranları gibi sermaye
piyasalarının işleyişi veya sermaye piyasası araçlarının
fiyatlarının belirlenmesiyle ilgili veriler dikkate alındığında önemli veya etkili kabul edilebilecek
nitelikteki bir takım eylemlerin borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve
istikrar içinde çalışmasını bozan
ya da sermaye piyasası araçlarının
fiyatları, fiyat değişimleri, arz ve talepleri hakkında yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandıran veya adil ve dürüst
işlem yapılmasını, piyasanın rekabetçi bir ortamda işleyişini ya da fiyatın
doğru ve dürüst bir şekilde
oluşmasını zorlaştıran ya da
engelleyen fiil ve davranışların piyasa bozucu eylem olarak
değerlendirileceğini düzenlemiştir.
Tebliğde bu eylemler
örneklendirilmişse de sınırlı sayı ilkesi kapsamında sayılmamış ve benzeri
işlemler denmek suretiyle başkaca eylemlerin de piyasa bozucu eylem olarak
değerlendirilebileceğini düzenlemiştir. Ancak yukarıda belirtilen hususlara
ilişkin, alım veya satım yapılması, hesap hareketi gerçekleştirilmesi, emir verilmesi,
emir iptali veya emir değiştirilmesi, farklı fiyat kademelerine emir
iletilmesi, bir dakikadan daha az zaman
dilimlerinde piyasadaki en iyi alım fiyatına eşit veya piyasadaki en iyi alım
fiyatından daha düşük fiyatlı satım emri ya da piyasadaki en iyi satım fiyatına
eşit veya piyasadaki en iyi satım fiyatından daha yüksek fiyatlı alım emri
iletmek şeklinde yön değiştiren emirler verilmesi, kendinden kendine veya
karşılıklı işlemler gerçekleştirilmesi, açılış veya kapanış fiyatlarını
etkilemeye yönelik işlemler yapılması, gün sonu veya vade sonu uzlaşma
fiyatlarını etkilemeye yönelik işlemler gerçekleştirilmesi, fiyat yükseltici,
fiyat düşürücü veya fiyatı sabit tutmaya yönelik işlemler yapılması, vadeli
işlem ve opsiyon piyasasında bir sicile bağlı tüm hesaplar için ya da piyasa
bazında belirlenen pozisyon limitlerinin geçilmesi, vadeli işlem ve opsiyon piyasasında, ilgili
dayanak varlık piyasasında gerçekleştirilen işlemlerle aynı yönlü işlemler
gerçekleştirilmesine yönelik eylem ve işlemlerin piyasa bozucu eylem olarak
değerlendirileceği açık bir şekilde belirtilmektedir.
Tebliğin bu maddesinde
belirtilen eylem ve işlemler Kanunun 107. Maddesinde düzenlenen Piyasa
Dolandırıcılığı suçunun oluşması için gerekli görülen fiiller ile benzerlik
göstermektedir. Bu nedenle piyasa dolandırıcılığı suçunun oluşmadığı hallerde
ancak emir veya işlemlere ilişkin
piyasa bozucu eylemlerde söz edilebilecek ve idari para cezası
uygulanabilecektir. [4]
Uygulamada sıklıkla piyasa dolandırıcılığı ve emir
veya ilişkin piyasa bozucu eylemlere karşılaşılmakta olup Sermaye Piyasası
Kurulu tarafından bu hususlara ilişkin “Aracı
Kurumların Sorumlulukları ve Dikkat Etmeleri Gereken Hususlar” [5] ve “Yatırımcıların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar”
başlıklı yazılar yayınlamıştır. [6]
3.
İletişim veya Haberleşme Yoluyla İşlenen Piyasa Bozucu Eylemler
İletişim veya haberleşme
yoluyla işlenen piyasa bozucu eylemler Tebliğin 6. Maddesinde düzenlenmiş olup tebliğin
ilk halinde yer alan birinci fıkrada, Sermaye piyasası araçlarının
fiyatları, değerleri veya yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek nitelikte
veya bunlara etki edebilecek piyasa göstergelerine ilişkin olarak yalan, yanlış
veya yanıltıcı bilgi verilmesi, söylenti çıkarılması, haber verilmesi, özel
durum açıklaması yapılması, yorum yapılması veya rapor hazırlanması piyasa
bozucu eylem olarak değerlendirilmiştir. Yine tebliğin ilk halinde aynı
maddenin ikinci fıkrası, birinci fıkrada belirtilen hususların yalan, yanlış veya
yanıltıcı olduğunu bilen yahut bilmesi gerekenler tarafından yayılmasını piyasa
bozucu eylem kabul ederken, 18.02.2017 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan
değişiklik ile her iki fıkraya da “bu fiilleri gerçekleştirenler tarafından
söz konusu fiillerin gerçekleştirilmesinden önce veya sonra ilgili sermaye
piyasası aracında her türlü emir verilmesi ve/veya işlem yapılması” cümlesi eklenmiş ve ancak bu eylem veya
işlemin gerçekleşmesi halinde iletişim veya haberleşme yoluyla işlenen piyasa
bozucu eylemden bahsedilebileceği yürürlüğe girmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulu
Tebliğin aynı maddesinin devamı fıkralarında ise; Sermaye Piyasası
Kurulunun özel durumların
açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri kapsamında açıklamakla yükümlü olunan,
sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların
kararlarını etkileyebilecek nitelikteki bilgilerin açıklanmamasını ve sermaye
piyasası araçları hakkında kitle iletişim araçları (gazete, televizyon,
internet vb.) kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra, yorum veya
tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her halükarda beş iş günü içerisinde,
alım veya tut tavsiyesi verdiği halde satmayı ya da satım tavsiyesi verdiği
halde almayı piyasa bozucu eylem olarak değerlendirmiştir.
4.
Diğer Piyasa Bozucu Eylemler
Diğer
piyasa bozucu eylemler, belirli bir tasnif içerisinde değerlendirilmeyen ancak uygulamada
karşılaşılması mümkün eylemlerdir. Tebliğin 7. Maddesinde diğer piyasa bozucu
eylemler dört ayrı fıkrada birbirinden bağımsız konular hakkında düzenlenmiştir.
[7] İlgili maddenin 1. Fıkrasında sermaye piyasası
araçlarının fiyatını veya değerini etkileyebilecek büyüklükteki emirlerin
yatırım kuruluşlarına, ilgili borsaya ve teşkilatlanmış diğer piyasalara
iletilmesinden önce, yatırımcıların emir bilgilerine vakıf olarak emre konu
olan sermaye piyasası aracında veya bu araçla ilgili diğer sermaye piyasası
araçlarında emir verilmesi, verilen emrin değiştirilmesi ya da iptal edilmesi
veya söz konusu emirlere ilişkin bilgilerin üçüncü şahıslara aktarılması piyasa
bozucu eylem olarak kabul edilmiştir.
Aynı maddenin ikinci
fıkrasında ise borsa ve teşkilatlanmış diğer
piyasalarda, bir başkasının hesabını kullanmak
suretiyle bu hesap üzerinden emir
iletmek, işlem yapmak veya hesap hareketi gerçekleştirmek ve bir başkasına
hesabını kullandırmak suretiyle
bu hesap üzerinden emir
iletilmesi, işlem yapılması veya
hesap hareketi gerçekleştirilmesine imkân sağlama eylemlerinin noterde
düzenlenmiş bir vekâletname
olmaksızın gerçekleştirilmesi piyasa bozucu eylem olarak nitelendirmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından düzenlenen ve 22/06/2013 tarihli ve 28685 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Pay Tebliği
(VII-128.1)’nin 24/07/2020 tarihli ve 31195 sayılı
Resmî Gazete’de değişiklik yapılan 27. maddesinde
payları borsada işlem gören ortaklıkların pay sahiplerine yönelik bilgi formu
düzenleme yükümlülüğü düzenlenmektedir. Tebliğ’de atıf yapılan bu maddeye
aykırı davranılması veya bu maddenin uygulanmasına ilişkin Kurul İlke Kararlarına aykırı hareket edilmesi hali piyasa bozucu eylem
olarak kabul edilmiştir.
Ayrıca Sermaye Piyasası
Kurulunca haklarında işlem yapma yasağı kararı alınmış şahıslarca işlem yasaklısı oldukları dönemde kendi hesaplarını ya da
başkalarının hesaplarını kullanarak
borsa ve teşkilatlanmış diğer
piyasalarda işlem yapılması Tebliğin
7. Maddesi uyarınca piyasa bozucu eylem olarak değerlendirilmiştir.
5.
Piyasa Bozucu Eylem Sayılmayan Haller
Tebliğ
ile düzenlenen bazı maddelerde piyasa bozucu eylemler sınırlandırılmamış ve
benzeri denmek suretiyle Sermaye Piyasası Kurulu’nun değerlendirmesine
bırakılmıştır. Ancak kurul Tebliğin 8. Maddesini düzenleyerek yoruma ve
denetime açık bıraktığı bu alanı sınırlamış ve piyasa bozucu eylem sayılmayan
halleri düzenlemiştir. Bu maddede, Kanunun 108. Maddesinde düzenlenen bilgi suiistimali
ve piyasa dolandırıcılığı sayılmayan hâllerin, yukarıda bahsettiğimiz piyasa
bozucu eylemlerin düzenlendiği Kanunun 104. Maddesine girmeyen işlem ve
eylemler ile basın özgürlüğü kapsamındaki faaliyetlerin piyasa bozucu eylem
olarak değerlendirilmeyeceği açıkça düzenlenmiştir.
C. PİYASA BOZUCU EYLEMLERDEN DOLAYI İDARİ PARA CEZALARININ UYGULANMASI
Piyasa
bozucu eylemler bu kanun kapsamında kabahat sayılmakta olup gerçekleşen kabahat
doğrultusunda eylem ve/veya işlemi gerçekleştiren kişilere Kanunun 104.
Maddesinde uyarınca idari para cezası verilmektedir. Ancak Kanunun 105.
Maddesinde düzenlendiği üzere idari para cezalarının uygulanmasından önce ilgilinin
savunmasının istenmesi zorunludur. Savunma istemini tebliğ alan kişi otuz gün
içinde savunmasını verebilir, bu süreye riayet edilmemesi hâlinde, kişinin iddiaları
reddettiği değil, savunma hakkından feragat ettiği kabul edilir. Ancak verilen
idari para cezalarına karşı idari yargı yolu açıktır.
D. SONUÇ
Piyasa koşullarını arz ve talebin belirlediği etkin bir
sermaye piyasasının oluşum ve gelişiminin temelinde şeffaflık ve güven ilkesi
yatmaktadır. Sermaye piyasalarının bu güven ve istikrar ortamı içinde
işleyişinin önündeki en büyük engel ise, bazı piyasa katılımcılarının
irrasyonel ve ahlak dışı davranışlarla yatırımcıların piyasa hakkındaki
bilgisizliğinden ve tecrübesizliğinden yararlanarak piyasanın kötüye
kullanılmasına yönelik birtakım davranışlarla yatırımcıları aldatmalarıdır. Bu
davranışların ortak noktası, piyasada arz ve talep sonucu oluşan fiyat
mekanizmasına müdahale edilerek piyasanın doğal işleyişinin bozulmasıdır.
Sermaye piyasalarının istikrarlı bir şekilde büyümesi,
yatırımcıların bu piyasa ortamına duydukları güven ile birikimlerini bu alana
yönlendirmeleri ve şirketlerin de halka arza teşviki ile mümkündür. Yatırımcı
veya potansiyel yatırımcıların, aldatıcı hareketler neticesinde zarara
uğramaları durumunda ise mağduriyetlerinin nasıl giderileceğinin belirlenmesi
ihtiyacı bulunmaktadır.
Bu nedenle, Sermaye Piyasalarının kendine has özellikleri
dolayısıyla özel bir mevzuata ve özel düzenlemelere tabi tutulması önemli bir
gerekliliktir.
Av. Hande Önal
Kaynakça:
1.
Tekin Memiş/Gökçen Turan, Sermaye Piyasası Hukuku, Seçkin Yayınevi, 2015, sayfa
200.
2.
Nusret Çetin/ Hatice Ebru Töremiş/ Zeynep Cantimur, 6362 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu’nun Sistematik Analizi, Yetkin Yayınevi, 2014, sayfa 229.
3.
Burak Adıgüzel, Sermaye Piyasası Hukuku, Adalet Yayınevi,2017, sayfa 316.
4.
Aysel Gündoğdu/Ethem Sancak, Türk Sermaye Piyasasında Yeni Piyasa Düzeni Rejimi
ve Yeni Rejimin Başarı Koşulları, Banka ve Finans Hukuk Dergisi, Cilt: 4. Sayı:
16, 2015, sayfa 91.
5. “Aracı Kurumların Sorumlulukları ve Dikkat Etmeleri Gereken Hususlar”
için bkz. https://www.spk.gov.tr/Sayfa/AltSayfa/759
6.
“Yatırımcıların Dikkat Etmesi Gereken
Hususlar” için bkz. https://www.spk.gov.tr/Sayfa/AltSayfa/760.
7.
Aysel Gündoğdu/Ethem Sancak, a.g.m., sayfa 92.