Genel
Olarak Teknoloji Teşebbüsü
4 Mart 2022 tarihli ve 31768 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan, Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar
Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (“Değişiklik Tebliği”)
ile; “teknoloji teşebbüsü” kavramı Türk rekabet hukukuna resmen dâhil edilmiş
ve bu teşebbüslerin devralınmasına yönelik ilave bildirim yükümlülükleri
getirilmiştir. [1]
Getirilen ilave bildirim yükümlülüklerinin temel
amacı, özellikle teknoloji odaklı küçük teşebbüslerin büyük platformlar tarafından
satın alınarak potansiyel rekabetin ortadan kaldırılmasını önlemektir. Bu tür
satın almalar, rekabet literatüründe “öldürücü devralmalar” (killer
acquisitions) olarak tanımlanmakta ve büyük firmaların gelecekte kendisine
rakip olabilecek yenilikçi girişimleri erken aşamada satın alarak pazardan
çıkarması şeklinde gerçekleşmektedir. Ancak bu tür girişimler, çoğu zaman henüz
yüksek ciro üretmediğinden klasik ciro eşikleri esas alınarak yürütülen
birleşme ve devralma denetimi sisteminin radarına girmemektedir.
Bu kapsamda, Türkiye coğrafi pazarında faaliyet
gösteren veya ar-ge faaliyeti olan veya Türkiye’deki kullanıcılara hizmet sunan
teknoloji teşebbüslerinin devralınmasına ilişkin işlemlere ilave bildirim
yükümlülüğü getirilmesi esasına dayalı, Türkiye’ye özgü bir uygulama hayata
geçirilmiştir. Söz konusu ilave bildirim yükümlülükleri ile teknoloji
teşebbüslerinin devralınmasına yönelik işlemlerin çoğunluğunun Rekabet Kurumu
denetimine tabi olması ve bahsi geçen teşebbüslere yönelik öldürücü
devralmaların önüne geçilmesi hedeflenmiştir. [2]
Böylece, düşük cirolu ancak stratejik önemi büyük
olan teknoloji teşebbüslerinin denetim dışı kalmasının önüne geçilmesi
sağlanmaya çalışılmıştır. Bu yaklaşım aynı zamanda dijital platformların
kullanıcı verisi, veri akışı ve pazar gücü bakımından sahip olduğu etkinin
kontrolsüz şekilde artmasını engellemeyi ve dijital ekosistemde adil rekabetin
devamını sağlamayı amaçlamaktadır.
Değişiklik Tebliği’ne göre teknoloji teşebbüsleri;
dijital platformlar, yazılım ve oyun yazılımı, finansal teknolojiler,
biyoteknoloji, farmakoloji, tarım kimyasalları ve sağlık teknolojileri
alanlarında faaliyet gösteren teşebbüsleri veya bunlara ilişkin varlıkları
ifade etmektedir.
Değişiklik Tebliği’nde teknoloji teşebbüslerinin faaliyet
gösterdiği sektörler sınırlı olarak sayılmış olsa da, Kurul kararlarında;
ilgili sektörlerde dolaylı olarak
faaliyet gösteren veya ileri
teknoloji kullanan şirketleri de bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Kurul’un kararlarında, faaliyet alanının yanı sıra ürün/hizmetin niteliği, teknoloji
yoğunluğu, platform temelli
hizmet sunumu ve yerel bağlantı
(local nexus) unsurları esas alınmaktadır.
Dolayısıyla, Kurul tarafından yukarıda belirtilen
ilgili sektörlerde yalnızca doğrudan faaliyet gösterilmesi değil, aynı zamanda
üretilen ürünlerin niteliği ile bağlantılı bir şekilde dolaylı olarak da ilgili
alanlarda faaliyet gösterilmesi de yeterli kabul edilmektedir. Nitekim, Kurul, ilgili tanım uyarınca teşebbüslerin teknoloji
teşebbüsü olarak değerlendirme kriterlerinde, teşebbüslerin faaliyet gösterdiği
sektörleri ve işbu sektörlerde sunduğu hizmetleri de gözetmektedir.
Bu kapsamda, Rekabet Kurulu’nun teknoloji teşebbüsü
kavramına yaklaşımı, yalnızca klasik dijital platform işletmeciliğiyle sınırlı
kalmayıp, teknoloji yoğunluğu yüksek, yenilikçi ve Ar-Ge odaklı faaliyet
gösteren farklı sektörlerdeki teşebbüsleri de kapsayacak şekilde oldukça geniş yorumlanmaktadır.
Örneğin, Kurul’un 02.06.2022
tarih ve 22-25/398-164 sayılı Corden Pharma kararında;
teşebbüsün farmasötik firmalar adına aktif farmasötik bileşenler (API) ve
kullanıma hazır ilaçlar üretmesi dikkate alınarak, faaliyet alanının doğrudan farmakoloji sektörü kapsamında
değerlendirildiği görülmektedir. Kurul, yalnızca dijital platformlara özgü
hizmetleri değil, aynı zamanda yüksek
teknoloji barındıran üretim süreçlerini de teknoloji teşebbüsü tanımı
içinde değerlendirmekte olup; bu nedenle Corden Pharma’nın devralınmasına
ilişkin işlem, Değişiklik Tebliği uyarınca ciro eşiklerinden muaf tutulmak
suretiyle bildirim yükümlülüğü altına sokulmuştur. [3]
Benzer şekilde, 18.05.2022 tarih ve 22-23/372-157
sayılı IFGL (International Financial
Group Limited) kararında ise; devre konu teşebbüs doğrudan sigorta ve
yatırım sektöründe faaliyet göstermesine rağmen, bu hizmetlerini dijital platformlar aracılığıyla
sunması, Kurul tarafından teknoloji teşebbüsü olarak değerlendirilmesi için
yeterli bulunmuştur. Kurul, IFGL’nin Türkiye'de yalnızca 230 kayıtlı dijital
kullanıcısı bulunmasına rağmen, bu kullanıcı kitlesini yerel bağlantı açısından
yeterli kabul ederek, dijital ortamda hizmet sunumunu teknoloji teşebbüsü
kapsamında ele almıştır. Bu karar, Kurul’un kullanıcı sayısına bakmaksızın dijital mevcudiyeti, bildirim
yükümlülüğünün doğması açısından yeterli gördüğünü göstermektedir. Aynı zamanda,
Kurul’un platform temelli hizmet
sunumuna verdiği önemi de ortaya sermektedir. Zira, kullanıcı sayısı düşük
olsa dahi, dijital erişim ve teknolojik altyapı kullanımı, teknoloji teşebbüsü
sayılmak için yeterli görülmüştür. [4]
Kurul’un 16.06.2022 tarih ve 22-27/431-176 sayılı Affidea kararında da; tanısal
görüntüleme hizmeti sunan teşebbüsün biyoteknoloji sektöründe faaliyet
göstermesi ve faaliyetlerinde ileri düzey tıbbi görüntüleme teknolojileri
kullanması esas alınmıştır. Kurul, bu tür sağlık hizmetlerinin sıradan hizmet
sunumu niteliğinde olmadığını; aksine, yoğun teknoloji ve Ar-Ge içeren, sürekli gelişen bir alanda faaliyet
gösterildiğini değerlendirmiştir. Bu kapsamda, doğrudan dijital bir platform
sunumu bulunmamakla birlikte, faaliyet konusunun niteliği gereği ileri düzey medikal teknolojiye bağımlı bir hizmet sunumu
gerçekleştirmesi, Affidea’yı teknoloji teşebbüsü olarak nitelendirmek için
yeterli görülmüştür. Kurul’un burada “teknoloji teşebbüsü” tanımına yaklaşımı,
faaliyetlerin dijital olması şartını aramaksızın teknoloji yoğunluğu üzerinden şekillenmiştir. [5]
Kurul’un 07.07.2022 tarih ve
22-32/512-209 sayılı Covetrus Inc. kararında;
teşebbüsün hem veteriner ilaçları üretmesi hem de bu faaliyetlerini dijital
yazılım çözümleriyle desteklemesi dikkate alınmıştır. Kurul, Covetrus’un hem farmakoloji hem de sağlık teknolojisi
alanlarında faaliyet gösterdiğini, ayrıca dijitalleşme temelli çözümler
sunduğunu değerlendirerek, bu çoklu sektörel ve teknolojik niteliğin teknoloji
teşebbüsü tanımı kapsamına girdiğine hükmetmiştir. Böylece Kurul, yalnızca
faaliyet alanının değil, aynı zamanda faaliyetlerin nasıl ve hangi araçlarla yürütüldüğünü de değerlendirme kıstası
olarak kullanmaktadır. [6]
Bu kararlar bütününde Kurul’un teknoloji teşebbüsü
kavramına esnek, sektörel çeşitliliğe
açık ve teknoloji yoğunluğunu merkeze alan bir yaklaşım benimsediği
görülmektedir.
Rekabet Kurulu'nun 2022 yılı itibarıyla tesis ettiği
kararlar incelendiğinde, bir teşebbüsün “teknoloji teşebbüsü” olarak
nitelendirilip Tebliğ kapsamında ek bildirim yükümlülüğüne tabi tutulmasında aşağıdaki
dört temel ölçütün esas alındığı görülmektedir:
1- Sektörel
Nitelik: İlgili teşebbüsün, doğrudan ya da
dolaylı olarak; dijital platformlar, yazılım ve oyun yazılımı, finansal
teknolojiler, biyoteknoloji, farmakoloji, tarım kimyasalları ve sağlık
teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi gerekmektedir. Bu sektörsel
aidiyet, teşebbüsün teknoloji teşebbüsü olarak sınıflandırılmasında ilk eşiği
oluşturmaktadır.
2- Faaliyet
Biçimi: Teşebbüsün, sunduğu ürün veya
hizmetin teknolojik vasıtalarla üretilmesi, sunulması veya geliştirilmesi
dikkate alınmaktadır. Bu kapsamda, dijital platformlar üzerinden hizmet sunumu,
yazılım temelli çözümler, algoritma tabanlı sistemler, görüntüleme
teknolojileri ve özellikle Ar-Ge faaliyetleri bu başlık altında
değerlendirilmektedir.
3- Teknoloji
Yoğunluğu: İlgili
teşebbüsün geliştirdiği ürün veya hizmetin, teknoloji üretimi, aktarımı veya
kullanımı bakımından yüksek yoğunluk ve ileri teknoloji içermesi, teknoloji
teşebbüsü niteliğinin belirlenmesinde kilit rol oynamaktadır. Örneğin, API
üretimi, yapay zekâ destekli görüntüleme yazılımları, genetik mühendisliğe
dayalı çözümler gibi unsurlar teknoloji yoğunluğunun göstergeleridir. Bu
nitelik, teşebbüsün piyasadaki rolünün salt bir dağıtıcıdan öte olduğunu ve
teknoloji üretim zincirine doğrudan katkı sağladığını ortaya koymaktadır.
4- Yerel
Bağlantı: Teşebbüsün, Türkiye pazarı ile bir
bağlantısının bulunması, Kurul’un müdahalesini mümkün kılan yetki alanı
kriteridir. Bu bağlantı, teşebbüsün Türkiye’de faaliyet göstermesi,
Türkiye’deki kullanıcılara hizmet sunması veya ürün arz etmesi suretiyle
doğrudan kurulabileceği gibi, Türkiye’de yerleşik bir iş ortağı, bayi, platform
ya da dağıtım kanalı vasıtasıyla da dolaylı olarak oluşabilir. Rekabet Kurumu,
örneğin yalnızca dijital platform üzerinden Türkiye’de 230 kayıtlı kullanıcıya
hizmet verilmesini dahi yeterli bir yerel bağlantı olarak kabul etmiştir (bkz.
IFGL Kararı).
Aşağıda, Değişiklik Tebliği’nde teknoloji
teşebbüslerinin faaliyet gösterdiği sektörler olarak sayılan yedi sektör (dijital platformlar, yazılım/oyun yazılımı,
finansal teknolojiler, biyoteknoloji, farmakoloji, tarım kimyasalları, sağlık
teknolojileri) Rekabet Kurumu’nun esas aldığı işbu dört kriter (sektörel
nitelik, faaliyet biçimi, teknoloji yoğunluğu, yerel bağlantı) bakımından ayrı
ayrı değerlendirilmektedir.
Dijital Platformlar:
Dijital platformlar, Rekabet Kurumu’nun “teknoloji
teşebbüsü” tanımı çerçevesinde en doğrudan ilişkilendirilen sektörlerden
biridir. Bu platformlar, sektörel olarak doğrudan dijital ekonominin ve veri
temelli teknolojilerin bir parçasıdır. Kurum, faaliyet biçimi olarak
hizmetlerin çevrimiçi sunulmasını, dijital ortam üzerinden kullanıcılar ile
etkileşime geçilmesini ve hizmetlerin bu mecra aracılığıyla ticarileştirilmesi
gibi unsurları esas almaktadır. Bu bağlamda; çevrimiçi pazar yerleri, ilan ve
rezervasyon platformları, sosyal medya ağları gibi dijital platformların yüksek
derecede teknoloji yoğunluğu içerdiği kabul edilmektedir. Algoritma kullanımı,
kullanıcı verisi işleme kabiliyeti, içerik öneri sistemleri veya yapay zekâ
tabanlı işlemler teknoloji düzeyini belirleyen başlıca unsurlardır. Yerel
bağlantı açısından ise Türkiye’de kullanıcıya erişim, Türkçe içerik sunulması,
Türkiye’deki kullanıcı davranışlarına özel pazarlama stratejileri veya reklam
faaliyetleri yerel bağlantı varlığına işaret etmektedir.
Yazılım ve Oyun Yazılımı:
Yazılım ve özellikle oyun yazılımı sektörü, hem ürünün
doğası hem de geliştirme süreçleri itibarıyla yüksek teknoloji yoğunluğu içermektedir.
Kurum, sektörel nitelik olarak kod üretimine dayalı bu alanı doğrudan teknoloji
sektörü olarak tanımlamaktadır. Faaliyet biçimi olarak yazılımın pazarlanması,
güncellenmesi ve kullanıcılara SaaS (software as a service) modeliyle sunulması
değerlendirme konusudur. Oyun yazılımları ise çok katmanlı veri işleme, grafik
motorları ve kullanıcı etkileşimi açısından ileri teknolojik sistemler
barındırmaktadır. Teknoloji yoğunluğu, özellikle yapay zekâ, artırılmış
gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi teknolojilerin yazılıma entegre edilmesiyle
daha da artmaktadır. Yerel bağlantı ise uygulamanın Türkiye’den erişilebilir
olması, Türk kullanıcıya sunulması veya Türkçe ara yüz ile faaliyet göstermesi
durumunda kurulmuş sayılabilir. Yazılımın içeriği kadar sunum biçimi ve
kullanıcı kitlesi, Kurul’un değerlendirme ölçütleri arasında yer almaktadır.
Finansal Teknolojiler (FinTech):
Finansal teknolojiler, geleneksel finansal hizmetlerin
dijitalleşmesi süreciyle birlikte şekillenen ve teknoloji odaklı bir sektör
olarak kabul edilen bir alandır. Rekabet Kurumu, bu sektörde faaliyet gösteren
teşebbüsleri sektörel olarak hem finansal hizmet sağlayıcısı hem de teknoloji
geliştiricisi olarak çift yönlü değerlendirmektedir. Faaliyet biçimi olarak
dijital cüzdan, mobil ödeme sistemleri, sanal POS hizmetleri veya
robo-danışmanlık uygulamaları ön plana çıkmaktadır. Blokzincir teknolojisi,
yapay zekâya dayalı karar sistemleri veya büyük veri analitiği gibi unsurlar,
teknoloji yoğunluğu bakımından belirleyici rol oynamaktadır. Yerel bağlantı
açısından ise Türkiye’de kullanıcı edinimi, yatırım ve ödeme işlemlerinin
gerçekleştirilmesi, BDDK ya da TCMB ile ilişkili lisanslama faaliyetleri önemli
göstergelerdir. Bu bağlamda, Kurul FinTech girişimlerini yalnızca dijital
arayüz üzerinden hizmet verdikleri için değil, aynı zamanda bu hizmetlerin
yenilikçi ve teknolojiye dayalı yapıları nedeniyle teknoloji teşebbüsü
kapsamında değerlendirmektedir.
Biyoteknoloji:
Biyoteknoloji, genetik mühendisliği, moleküler
biyoloji ve biyolojik sistemlerin teknolojik kullanımı gibi oldukça spesifik ve
ileri düzey bilimsel bilgi gerektiren alanları kapsamaktadır. Kurul, bu
sektörün doğasını yüksek teknoloji nitelikli olarak değerlendirmekte; özellikle
gen düzenleme (CRISPR), DNA analizleri, hücre tedavileri gibi faaliyetleri bu
kapsamda sınıflandırmaktadır. Faaliyet biçimi olarak biyoteknolojik ürünlerin
geliştirilmesi, ticarileştirilmesi ve klinik öncesi çalışmalar ön plandadır. Teknoloji
yoğunluğu, kullanılan ekipmanlar, analiz teknikleri ve yazılımlarla doğrudan
ilişkilidir. Yerel bağlantı ise Türkiye’de yürütülen klinik araştırmalar, Ar-Ge
merkezleri ya da sağlık kuruluşlarıyla iş birlikleri aracılığıyla
kurulabilmektedir. Biyoteknoloji teşebbüsleri, yeni bilgi üretme ve onu ticari
ürüne dönüştürme potansiyeli nedeniyle Kurul tarafından sıkı şekilde denetlenen
teknoloji teşebbüsleri arasında yer almaktadır.
Farmakoloji:
Farmakoloji sektörü, kimyasal ve biyolojik ürünlerin
keşfi, üretimi ve ticarileştirilmesine odaklı bir alandır. API (etkin
farmasötik bileşen) üretimi, jenerik ilaç geliştirme ve klinik denemeler
sektörel faaliyetler arasında sayılmaktadır. Kurum, bu alandaki teşebbüsleri
değerlendirirken özellikle üretim süreçlerinin teknolojiye bağımlılığına, Ar-Ge
faaliyetlerinin yoğunluğuna ve ürünlerin yenilikçilik düzeyine dikkat
etmektedir. Corden Pharma kararında da vurgulandığı üzere, farmasötik üretim
faaliyetleri yalnızca geleneksel ilaç üretimi olarak değil, ileri teknolojiye
dayalı bir süreç olarak ele alınmaktadır. Türkiye’de ruhsatlandırma, üretim
tesisleri veya distribütörlük yapısı da yerel bağlantının varlığına işaret
etmektedir.
Tarım Kimyasalları:
Tarım kimyasalları sektörü, gübre ve pestisit
üretiminin yanı sıra, biyoteknolojik yöntemlerle formüle edilen diğer verim
artırıcı ürünleri de kapsamaktadır. Sektörel olarak kimya ve biyoteknoloji
kesişiminde yer almakta ve özellikle sürdürülebilir tarım uygulamaları ile
bütünleşmiş çözümler teknoloji yoğunluğunu artırmaktadır. Kontrollü salım
sistemleri, mikrobiyal gübreler, sensör destekli tarım çözümleri gibi örnekler
teknoloji yoğunluğu açısından öne çıkmaktadır. Faaliyet biçimi olarak üretim,
saha denemeleri, analiz hizmetleri, Ar-Ge faaliyetleri ve yazılım tabanlı tarım
planlaması dikkate alınabilecektir. Ar-Ge faaliyetlerinin Türkiye’de
yürütülmesi, çiftçilere yönelik dijital hizmet platformlarının geliştirilmesi
veya yerel bayi kanalı ile ürünlerin sunulması yerel bağlantıyı
oluşturmaktadır. Her ne kadar Kurul’un bu alana dair henüz açık bir kararına rastlanmasa
da, sektörel gelişmeler göz önüne alındığında tarım kimyasalları alanındaki
teşebbüslerin, özellikle de gübre üreticilerinin, teknoloji teşebbüsü olarak
nitelendirilmesi mümkündür. İşbu makalenin esas konusunu oluşturması sebebiyle
tarım kimyasalları aşağıda daha detaylı olarak incelenecektir.
Sağlık Teknolojileri:
Sağlık teknolojileri sektörü, tıbbi cihazlar, dijital
sağlık uygulamaları, görüntüleme yazılımları ve uzaktan sağlık hizmetleri gibi
alanları içermektedir. Kurul, bu sektörü ileri teknoloji niteliği taşıması ve
toplum sağlığı açısından taşıdığı önem nedeniyle özel olarak
değerlendirmektedir. Faaliyet biçimi olarak tıbbi cihaz üretimi, mobil sağlık
uygulamaları geliştirme, görüntüleme sistemlerinin yazılımsal altyapılarını
sunma gibi alanlar öne çıkmaktadır. Teknoloji yoğunluğu, özellikle yapay zekâ
ile çalışan tanı sistemleri ve veri analizi araçlarının kullanımı ile
artmaktadır. Yerel bağlantı ise Türkiye’deki hastane ve kliniklerle iş birliği,
cihaz satış ağı, yerel temsilcilik ve kullanıcı sayıları üzerinden
değerlendirilmektedir. Affidea kararında da görüldüğü üzere, görüntüleme
hizmetlerinin sağlanması, biyoteknolojik yönüyle birlikte sağlık teknolojileri
kapsamında değerlendirilmiş ve teşebbüs teknoloji teşebbüsü sayılmıştır.
Bu noktada önemine binaen belirtmek isteriz ki, 2010/4 sayılı Tebliğin 7. maddesinde yer alan ciro
eşikleri, Değişiklik Tebliği uyarınca güncellenmiş olup; 7. maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan 100.000.000 TL’lik sınır 750.000.000 TL
olarak, 30.000.000 TL’lik sınır 250.000.000 TL olarak, (b) bendinde yer alan
30.000.000 TL’lik sınır 250.000.000 TL olarak ve 500.000.000 TL’lik sınır
3.000.000.000 TL olarak değiştirilmiştir.
Aynı zamanda Değişiklik Tebliğ’i ile; Türkiye coğrafi
pazarında faaliyet gösteren veya ar-ge faaliyeti olan ya da Türkiye’deki
kullanıcılara hizmet sunan teknoloji teşebbüslerinin devralınmasına ilişkin
işlemlerde Tebliğ’in 7. maddesinde belirtilen (i) işlem taraflarının Türkiye
ciroları toplamının 750.000.000.-TL’yi ve işlem taraflarından en az ikisinin
Türkiye cirolarının ayrı ayrı 250.000.000.-TL’yi veya (ii) devralma
işlemlerinde devre konu varlık ya da faaliyetin, birleşme işlemlerinde ise
işlem taraflarından en az birinin Türkiye cirosunun 250.000.000.-TL’yi ve diğer
işlem taraflarından en az birinin dünya cirosunun 3.000.000.000.-TL’yi aşmasına
yönelik düzenlenen ciro eşiklerinde; 250.000.000.-TL tutarlara yönelik ciro
eşiklerinin aranmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda arz ve izah edildiği üzere, teknoloji
teşebbüsleri bakımından ciro eşiklerinde yapılan bu değişikliğin amacı; düşük cirolu
ancak stratejik önemi büyük olan teknoloji teşebbüslerinin denetim dışı
kalmasının önüne geçilmesinin sağlanmasıdır.
Rekabet
Hukukunda Teknoloji Teşebbüsü Kavramının Tarım Kimyasalları Alanı Kapsamında
İncelenmesi:
Öncelikle belirtmek gerekir ki, tarım kimyasalları
sektörü, özellikle gübre üretimi ve geliştirme faaliyetleri bakımından
geleneksel tarım girdilerinin ötesine geçerek, teknoloji yoğun bir dönüşüm
yaşamaktadır.
Tarımsal kimyasallar (agrochemicals) genel itibariyle
aşağıdaki ürünleri kapsamaktadır:
-Gübreler (azotlu, fosfatlı, potaslı vs.)
-Pestisitler (herbisit, fungisit, insektisit vs.)
-Biyostimülanlar, toprak düzenleyiciler
-Mikrobiyal ve organik tarım girdileri
Bu kapsamda gübre, tarımda bitki besleme amacıyla
kullanılan kimyasal bir üründür ve genel olarak tarım kimyasalları sektörünün
bir alt dalı olup, bu sektör Değişiklik Tebliği'nde açıkça "teknoloji
teşebbüslerinin" faaliyet gösterebileceği alanlardan biri olarak
tanımlanmıştır.
Rekabet Kurumu’nun “teknoloji teşebbüsü” tanımı
açısından, gübre sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin bu kapsama girip
girmediği, somut faaliyetleri ve kullanılan teknolojilere göre değişkenlik
göstermektedir. Bu değerlendirmenin, Kurumun benimsediği dört temel unsur
–sektörel nitelik, faaliyet biçimi, teknoloji yoğunluğu ve yerel bağlantı–
çerçevesinde yapılması gerekmektedir.
İlk olarak, sektörel nitelik açısından gübre üretimi,
klasik anlamda kimya sektörü içinde yer almakla birlikte, modern uygulamalarda
biyoteknolojik unsurlar içerebilen karmaşık bir yapıya evrilmiştir. Özellikle
mikrobiyal gübreler, nano-gübreler ve kontrollü salım sistemleri gibi ürünler,
ileri düzey araştırma ve geliştirme faaliyetlerine dayanmaktadır. Bu tür
ürünler, bitki büyümesini optimize etmenin yanı sıra çevresel etkileri minimize
etmeye yönelik teknik çözümler sunduğundan, Kurul tarafından teknoloji içeren
sektör faaliyeti olarak kabul edilme hususunda yüksek potansiyel taşımaktadır.
İkinci olarak, faaliyet biçimi de teknoloji teşebbüsü
tespiti bakımından belirleyicidir. Gübre sektöründe, ürünlerin yalnızca
fiziksel üretimi değil; tarımsal veri analizi, sensör destekli tarım
sistemleriyle entegre dağıtım, çiftçilere dijital destek sistemleri
aracılığıyla yönlendirme sunulması gibi hizmetler de faaliyet kapsamında
değerlendirilebilecektir. Örneğin, gübrenin kullanımıyla bağlantılı mobil
uygulamalar, uydu görüntüleriyle entegre dozajlama sistemleri ya da yazılım
tabanlı tarım planlama hizmetleri sunulması, teşebbüsün ileri teknoloji
faaliyet yürüttüğüne işaret edebilecektir.
Üçüncü olarak, teknoloji yoğunluğu, ürünün üretiminde kullanılan
yöntemlerin niteliğine bağlıdır. Kimyasal gübre üretiminde örneğin bitki
genotipine özel besin çözümleri, biyostimülan katkılar, azot salımını optimize
eden biyolojik mekanizmalar gibi yenilikçi yöntemlerin kullanılması durumunda,
teşebbüs yüksek teknoloji faaliyeti yürütüyor kabul edilebilecektir. Bu
bağlamda, üretim sürecinde biyoteknolojik katkılar, laboratuvar analizleri,
Ar-Ge faaliyetleri ve hatta makine öğrenimi destekli tarım girdisi modellemeleri
gibi unsurlar da teknoloji teşebbüsü değerlendirmesinde dikkate alınabilecektir.
Son olarak, yerel bağlantı, özellikle Türkiye'de
yürütülen Ar-Ge faaliyetleri, yerel üretim tesisleri, çiftçilere yönelik yerli
uygulamalar veya Türk kullanıcıya özel gübreleme önerileri ile sağlanabilir.
Kurul açısından, ürün Türkiye’de fiziksel olarak satılmasa dahi; Türk
kullanıcılarına hizmet sunulması, veri işlenmesi ya da Türkiye'de yürütülen
tarımsal araştırma projelerine katılım gibi unsurlar yerel bağlantının
varlığına işaret etmektedir.
Sonuç:
Gübre üretimi, Rekabet Kurumu’nun 4 Mart 2022 tarihli
Değişiklik Tebliği ile gösterilen "tarım kimyasalları" alanı
kapsamında teknoloji teşebbüsü olarak değerlendirilebilecek faaliyet
alanlarından biridir. Özellikle, ileri teknoloji kullanılarak geliştirilen ve
üretim süreçlerinde Ar-Ge faaliyetleri barındıran gübre türleri, teknoloji
teşebbüsü nitelendirmesi açısından öne çıkmaktadır. Örneğin, biyoteknolojik
yöntemlerle elde edilen mikrobiyal gübreler, organomineral gübreler ya da yavaş
salınımlı, kontrollü salım özellikli gübrelerin üretimi, geleneksel gübre
üretiminden ayrışan, yüksek teknoloji içeren faaliyetlerdir. Bu tür ürünlerin
geliştirilmesi sürecinde uygulanan inovatif teknikler, ürün performansının
toprak tipi, iklim verisi veya mahsul türüne göre optimize edilmesine olanak
tanımakta ve bu durum Ar-Ge yoğunluğu kriteri bakımından teknoloji teşebbüsü
kapsamına girmeyi mümkün kılmaktadır.
Ayrıca, gübre üretim ve dağıtım süreçlerinin dijital
platformlar aracılığıyla yönetilmesi, özellikle sensör verilerine dayalı
otomatik gübreleme sistemleri ile entegre edilmesi, faaliyet biçimi açısından
dijital nitelik kazanmakta ve teknoloji teşebbüsü olma vasfını
güçlendirmektedir. Örneğin, gübre üreticisinin geliştirdiği bir mobil uygulama
üzerinden çiftçilere araziye özel gübreleme tavsiyeleri sunulması, veri temelli
gübre reçetelerinin oluşturulması ve bu sürecin kullanıcıya yönelik dijital bir
hizmet altyapısıyla desteklenmesi durumlarında, yalnızca ürün değil, sunulan
hizmetin dijital boyutu da değerlendirmeye dâhil edilmektedir. Bununla
birlikte, Türkiye’de faaliyet gösteren bir üreticinin bu tür ürün ve hizmetleri
Türkiye’deki kullanıcıya sunuyor olması veya Türkiye sınırları içinde Ar-Ge
faaliyeti yürütmesi, yerel bağlantı unsurunu da karşılamaktadır.
Bu bağlamda, her ne kadar henüz belirtilen konuya
ilişkin bir karar bulunmasa da, Rekabet Kurumu’nun teknoloji teşebbüsü
yaklaşımı çerçevesinde, dijitalleşme ve yenilikçilik barındıran gübre üretimi
ve dağıtımı süreçlerinin tamamı teknoloji teşebbüsü niteliğinde kabul edilmeye
elverişlidir.
Av. Beyza Nur Göksel
Kaynakça:
1. 4 Mart 2022 Tarihli ve 31768 Sayılı Resmi Gazete’de
Yayımlanan, Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar
Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (“Değişiklik Tebliği”)
2.
Rekabet Kurumu, “Rekabet Kurulundan
İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ ve Birleşme ve Devralmaların
Değerlendirilmesi Hakkında Kılavuzlara İlişkin Değişiklikler”
3. Rekabet Kurulu 02.06.2022 Tarih ve 22-25/398-164 Sayılı Corden Pharma Kararı
4.
Rekabet Kurulu 18.05.2022 Tarih ve 22-23/372-157
Sayılı IFGL (International Financial
Group Limited) Kararı
5.
Rekabet Kurulu 16.06.2022 Tarih ve 22-27/431-176 Sayılı Affidea Kararı
6.
Rekabet Kurulu 07.07.2022
Tarih ve 22-32/512-209 Sayılı Covetrus Inc. Kararı