Günümüzdeki ciddi
ekonomik sıkıntılar sebebiyle her gerçek ve tüzel kişi masraflarını azaltabilme
amacıyla yeni ve kullanışlı yöntemler tercih etmektedir. Bu makalede de
şirketlerin masraflarını azaltabilmek amaçlı kendi personellerinin araçlarını
kiralama yönteminin vergi hukuku açısından doğacak sonuçlarını inceleyeceğiz.
Keyifli okumalar dilerim.
Alışılmış uygulama, şirketin filo hizmeti veren başka bir firmadan araç kiralaması veya kendi aktifinde bulunan aracı personelinin kullanımına sunulması olmakla birlikte özellikle ekonomik kriz dönemlerinde tercih edilen uygulamalardan bir tanesi de, personele ait aracın şirket tarafından kiralanarak maliyetin azaltılması ve ödeme esnekliğinin yaratılmasıdır. Böyle bir uygulama hukuka uygun olmakla birlikte birkaç hususa dikkat edilmesi şirketler açısından önem arz etmektedir.
1-
PERSONELE AİT ARACIN KİRALANMASINDAN DOĞAN KİRA BEDELİNİN GİDER OLARAK
YAZILABİLMESİ
193 Sayılı Gelir Vergisi
Kanunu’nun İndirilecek Giderler başlıklı 40. Maddesinde safi kazancın
tespitinde indirilmesi kabul edilen giderler hüküm altına alınmıştır. İlgili
maddenin 5. fıkrasında;
“Kiralama
yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların
giderleri (...), (Şu kadar ki faaliyetleri kısmen veya tamamen binek
otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu
amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin
en fazla %70’i indirilebilir.)”
ifadeleriyle bu durum
hüküm altına alınmışken
Gelir İdaresi tarafından
konu ile ilgili verilen bir özelgede aşağıdaki belirlemeler yapılmıştır (1):
“Bir
masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, masrafla iş
arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması masrafın işin önemi
ölçüsünde yapılmış bulunması gerekeceğinden personelinize ait araçların şirket
faaliyetinde kullanılması halinde bu araçlara ilişkin giderler karşılığında
yapılan ödemelerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak gösterilebilmesi
için söz konusu araçların işletme tarafından kiralama yoluyla edinilmesi veya
işletmenin aktifinde kayıtlı olması ve işte kullanılması gerekmektedir.”
ifadeleriyle de söz
konusu kullanım sonucu yapılan masrafların gider olarak gösterilebilmesi için
aracın kiralama yoluyla elde edinilmesi veyahut işletmenin aktifinde kayıtlı
olması gereklilikleri vurgulanmıştır.
Sonuç olarak işletmenin
aktifine dâhil olmayan, personele ait, iş için kullanılan bir araç için yapılan
(akaryakıt gideri, aracın yıpranmasına karşılık yapılan ödemeler vb.)
giderlerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak kaydedilmesi mümkün
değildir. Ancak diğer taraftan personel ile şirket arasında bir kira sözleşmesi
olması durumunda sözleşmede yer alan kira bedeli ve yine sözleşmede yer alması
durumunda benzin, kasko, trafik sigortası, bakım, yıkama vb. gibi yan
giderlerin masrafları şirket tarafından gider olarak gösterilebilecektir.
2-
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Gelir Vergisi Kanunu’nun 70.
Maddesi incelendiğinde görülecektir ki;
“mal
ve hakların kiracıları tarafından kiraya verilerek gelir elde edilmesi
durumunda edinilen gelir gayrimenkul sermaye iradıdır”
ifadeleriyle mal ve
hakların kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelir gayrimenkul sermaye iradı
şeklinde tanımlanmıştır.
Buna göre Gelir Vergisi
Kanunu’nun 70 inci Maddesi uyarınca gerçek bir kişinin sahibi olduğu aracı,
çalıştığı şirkete ya da Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü Maddesinde sayılan
başka bir kuruma kiralaması durumunda elde edeceği kazancın türü gayrimenkul
sermaye iradı olacaktır. GVK m. 70’in ilk satırında “Aşağıda yazılı mal ve
hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı
sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar
gayrimenkul sermaye iradıdır:” ifadesi kullanılmış 8. bendinde ise “Motorlu
nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların
eklentileri” denilerek aracın kiralaya verilmesinden elde edilen kazancın
gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.
Burada ise dikkat
edilmesi gereken ilk durum ortaya çıkmaktadır. Buna göre; limited ya da anonim
şirketin, personelinden veya başka bir
gerçek kişiden otomobilini kiralaması durumunda bahse konu kişi gayrimenkul
sermaye iradı elde edilecek ve şirket gerçek kişiye yaptığı ödemelerden %20
tevkifat/stopaj yapacaktır.
Aracını şirkete kiralayan
personele yapılan ödemelerin brüt rakamları ile araca ilişkin sözleşmede de
geçen yan masraflar (benzin, kasko, trafik sigortası, bakım, yıkama, vb.) firma
tarafından gider olarak gösterilebilecektir. Ancak burada en önemli nokta, yapılan
masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması ve masrafın
işin gereği ile orantılı bulunmasıdır.
3-
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Çalışan personelden
yapılan araç kiralama işlemleri, KDV Kanunu'nun 1/3-f Maddesine göre KDV'nin
konusuna girmektedir. Genel kural olarak gerçek kişilerin bu kiralama nedeniyle
kira bedelleri üzerinden KDV hesaplayarak beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak,
Maliye Bakanlığı, yayınladığı KDV Genel Tebliği ile sadece bu tür kiralama
işlemleri nedeniyle kiralamaya ait KDV'nin kiracı tarafından (2) No.lu KDV
beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edilmesini, kiraya verenin ise bu
kiralama nedeniyle KDV mükellefiyeti tesis ettirmesine gerek olmadığını
belirlemiştir.
Şirket personeline ait
aracı kiralayan şirketin (2) no.lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan
ettiği KDV’yi (1) no.lu KDV beyannamesinde indirime konusu yapabilecektir.
Yukarıda açıklanan
hükümler doğrultusunda personel tarafından aracın kiralanması işlemi katma
değer vergisine tabi olacaktır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 17/4-d Maddesinde
sayılan hüküm uyarınca da istisna söz konusu olmayacaktır.
KDV oranı kira bedelinin %18’i olacaktır.
4-
DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Damga Vergisi Kanunu Madde
1/1’de, bu kanuna ekli 1 numaralı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine
tabi olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise kâğıt
teriminden “yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak
suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz
edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik
ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgelerin’’ anlaşılması
gerektiği belirtilmiştir.
Söz konusu tablonun I-A/2
maddesinde kira sözleşmelerinin binde 1,89 oranında damga vergisine tabi olduğu
belirtilmiştir. Buna göre şirket personelinden araç kiralanması durumunda kira
bedelinin binde 1.89’u oranında damga vergisi hesaplanması gerekecektir.
SONUÇ
Günümüzde gerçekleşmekte
olan ciddi ekonomik kriz sebebiyle maliyetlerin artmış olması şirketlere ekstra
bir yük getirmiştir. Bu sebeple ülkemizde faaliyet gösteren şirketlerin büyük
bölümü masraflarında azaltma yapabilme amaçlı olarak araç filoları kiralamak
yerine personellerinin şahsi araçlarını kiralayarak personellerine kira bedeli
ödemeyi tercih etmektedirler.
Yukarıda da detaylı
olarak açıklandığı üzere bu yöntemin hukuken bir sakıncası olmamakla birlikte
her ne kadar maliyet olarak avantajları olmaklar birlikte vergisel olarak da
getirdiği bir takım yükümlülükler bulunmaktadır.
Ayrıca burada dikkat
edilmesi gereken önemli bir husus var ki o da şudur; şirketlerin,
personelleriyle aracın iş sebebiyle kullanımına ilişkin kira sözleşmesi
yaparken kira bedelinin emsallerine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Emsal kira bedellerinin çok altında kira bedeli belirlenmesi veyahut herhangi
bir kira bedeli belirlenmemesi durumunda vergilendirmede emsal kira bedeli
tespit edilerek onun üzerinden bir vergisel oranlama yapılacaktır.
Son olarak belirtmek
gerekir ki; kiralayan çalışan açısından kiralama sonucunda kazanılan kira
bedeli gayrimenkul sermaye iradı olarak nitelendirileceği için.2022 yılı için
aylık 9500 TL kira bedelinin altındaki bedeller için bir gelir vergisi beyannamesi
verilmesi gerekmemekte iken kira gelirinin bu tutarı geçmesi halinde ise 9500
TL’lik kısım gelir vergisinden istisna olacak ve gelir vergisi beyannamesi
verilmesi gerekecektir.
Stj. Av. Alperen Çelik