Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

ÖZEL OKULDA ÖĞRETMENLİK YAPAN İŞÇİNİN İŞ AKDİ ÇALIŞMA İZNİNİN MEB TARAFINDAN İPTAL EDİLMESİ SEBEBİYLE FESHEDİLEBİLİR Mİ?

ÖZEL OKULDA ÖĞRETMENLİK YAPAN İŞÇİNİN İŞ AKDİ ÇALIŞMA İZNİNİN MEB TARAFINDAN İPTAL EDİLMESİ SEBEBİYLE FESHEDİLEBİLİR Mİ?

A. Çalışma İzni Nedir?

Çalışma izni, bir kişinin belirli bir işte yasal olarak çalışabilmesi için gereken resmi izindir. Özel eğitim kurumları, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen yönetmeliklere uymak zorundadır. Bu yönetmelikler, eğitim personelinin niteliklerini, görevlendirilmesini ve çalışma izinlerini düzenler. Bu kapsamda özel okullarda öğretmen olarak çalışmak isteyen kişilerin, ilgili yasa ve düzenlemelere uygun olarak çalışma izni almaları gerekmektedir.

Nitekim 5580 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin “Görevlendirme” başlıklı 26’ncı maddesinde özel öğretim kurumlarında çalıştırılacak personelin görevlendirilmesi düzenlenmiş olup ilgili madde aynen; “Kurum müdürlüğünce, çalışma izni verilmesi istenen eğitim personelinin ve diğer personelin bu izne esas olan belgelerini eksiksiz olarak tamamlamak suretiyle evrakı kurumun doğrudan bağlı bulunduğu millî eğitim müdürlüğüne teslim edilir. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan şartları sağladığı yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucuna ilişkin yetkili makamlardan alınmış belge ile tespit edilen ve diğer nitelik ve şartları uygun bulunanlara) 10 gün içinde çalışma izni valilikçe düzenlenir. Valilikten çalışma izni alınmadan personel işe başlatılamaz” şeklinde ifadelerle özel öğretim kurumlarında çalışmak isteyen öğretmenlerin çalışma izni alması gerektiği hususu açıkça düzenlenmiştir.

Yine Yönetmeliğin 27’nci maddesi ile de çalışma izinlerinin uzatılması düzenlenmiş olup; kurum müdürünce, eğitim personelinden görevine devam edeceklerin listesi ile birlikte yeniden düzenlenen sözleşmelerinin, önceki sözleşmenin bitim tarihinden itibaren en geç otuz gün önceden çalışma izinlerinin uzatılma onayı toplu alınmak üzere milli eğitim müdürlüklerine verileceği, milli eğitim müdürlüklerince kurum ve eğitim personelinin mağduriyetine meydan verilmeyecek şekilde eski sözleşmenin bitim tarihinde çalışma izinlerinin uzatılma onayı verileceği ifade edilmiştir.

Yönetmeliğin ilgili hükümlerinden de görüleceği üzere öğretmenlerin özel eğitim kurumlarında yasal olarak çalışabilmesi için çalışma izni şarttır. Özel okullarda öğretmen olarak çalışmak isteyen kişilerin, çalışma izni alabilmek için belirli bir süreçten geçmeleri gerekmektedir. Buna ilişkin öncelikle kişinin öğretmenlik yapacağı Kurum tarafından, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurularak ilgili çalışana çalışma izni verilmesi talep edilmelidir. Milli Eğitim Müdürlüğünce çalışma izni düzenlenmesi için ise öğretmenden yönetmelikte düzenlenmiş birtakım bilgi ve belgeler talep edilmeli ve başvuru aşamasında bu belgeler Milli Eğitim Müdürlüğüne ibraz edilmelidir.

Yönetmeliğin 39. Maddesine göre çalışma izni düzenlenmesi için öğretmenden istenmesi gereken evraklar şu şekildedir:

1- İş sözleşmesi

2- 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartları (*26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması) haiz olduğuna ilişkin yazılı beyanı

3- İlk defa görev alacaklar hariç hizmet sınıfında daha önce yapılan görevleri gösterir hizmet belgesi

4- Diploma veya diploma yerine geçen belgenin aslı veya millî eğitim müdürlüğünce onaylı örneği, yurt dışından alınmış diplomaların ise Yükseköğretim Kurulundan alınmış denklik belgesinin aslı veya onaylı örneği

5- Öğretmen olarak görevlendirileceklerden, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans ya da pedagojik formasyon programı başarı belgesinin aslı veya kurumca onaylı sureti

6- Adli sicil kaydı

Bu noktada ayrıca belirtmek gerekir ki üniversitelerin öğretmenliğe ilişkin ilgili lisans programlarından mezun olup resmî veya vakıf üniversitelerinde en az iki yıl eğitim personeli olarak çalışmış olduğunu belgelendiren öğretmenlerin pedagojik formasyon belgesi ibraz etmesine gerek bulunmamaktadır.  Başvuru yapılan kişinin öğretmenlik için gerekli niteliklere sahip olup olmadığı hususu işbu bilgi ve belgelerle doğrulanır.

Yine başvuru sahibi öğretmenlerin adli sicil kayıtları ve güvenilirlikleri detaylıca incelenir. Yapılan inceleme sonucunda 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartları sağlamadığı tespit edilen öğretmenlere çalışma izni verilmez. Kurumda görev yapan öğretmenin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan şartları taşımadığının sonradan tespit edilmesi hâlinde ise çalışma izni iptal edilir.

Yukarıda detaylıca açıklandığı üzere bir öğretmenin çalışma izni olmaksızın özel öğretim kurumunda görev yapması veyahut görev yapmaya devam etmesi mümkün değildir. Nitekim 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun “Çalışma izninin iptali ve geçici görevlendirme” başlıklı 10’uncu maddesinde de; iki defa teftiş raporuyla başarısızlığı tespit edilen yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni, izni veren makam tarafından iptal edileceği, izni veren makamın iptal kararının ilgiliye tebliği için kuruma gönderileceği, tebliğin sözleşmenin feshine ve ilgilinin kurumla ilişiğinin kesilmesine yeter sebep teşkil ettiği hususu açıkça düzenlenme altına alınmıştır. Dolayısıyla çalışma izni özel öğretim kurumlarında öğretmenlik yapacak bir işçi için elzem bir unsur olup çalışma hayatının tamamında mevcut olması aranan bir şarttır.

B. Çalışma İzninin Hiç Mevcut Olmaması Veyahut Sonradan Kaybedilmesi İş Akdinin Feshi Sebebi Midir?

Açıklandığı üzere çalışma izni öğretmenin özel öğretim kurumlarında çalışabilmesi için aranan esas şartlardan olup bu izin olmaksızın personel işe başlatılamaz. Bu kapsamda çalışma izni hiç olmayan işçinin veyahut çalışma iznini sonradan kaybeden işçinin iş sözleşmesine ne olacağı hususunun ayrıca incelenmesi gerekir.

1. Çalışma İzninin Hiç Mevcut Olmaması:

Çalışma izni hiç mevcut bulunmayan öğretmenin işvereni yanıltarak veyahut bu hususu işverenden gizleyerek iş sözleşmesinin yapılmasını sağlaması durumunda bu durum işveren Kurum açısından haklı nedenle fesih sebebi teşkil etmektedir.

Nitekim İş Kanunu’nun “İşverenin Haklı Nedenle Derhal Fesih Hakkı” başlıklı  25. maddesinin “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” isimli ikinci fıkrasının a bendinde bu husus; “İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması” şeklinde açıkça düzenleme altına alınmıştır.

Bilindiği üzere sözleşmenin esaslı noktaları, tarafların sözleşmeyi yaparken önem atfettiği hususları ifade etmekte olup özel öğretim kurumu açısından öğretmenin çalışma izninin bulunmasının taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi için esaslı unsur sayılacağı ortadadır.

Öte yandan önemle belirtmek gerekir ki madde kapsamında işçinin yalnızca sözleşmenin esaslı noktalarında gerçeğe aykırı bilgiler vermesi, söylemesi değil susması dahi hile halini oluşturmaktadır. Dolayısıyla öğretmenin, Özel Öğretim Kurumunda çalışmak için zorunlu şart olan çalışma izni konusunda Kurumu yanıltarak veyahut sessiz kalarak iş akdinin kurulmasını sağlaması, İş Kanunu madde 25/II-a bendi uyarınca haklı nedenle fesih sebebi sayılmaktadır.

2. Çalışma İzninin Sonradan Kaybedilmesi:

Bahsedildiği üzere çalışma izni yalnızca iş sözleşmesinin kurulması aşamasında değil öğretmenin özel öğretim kurumunda çalıştığı, iş ilişkisinin devam ettiği süre boyunca mevcut olması gereken sürekli bir izindir. Bu nedenle yenilenen sözleşme dönemlerinde de çalışma izninin varlığı şart olarak aranmakta olup önceki iş sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren en geç otuz gün önceden çalışma izinlerinin uzatılması için Milli Eğitim Müdürlüklerine başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Yine bahsedildiği gibi çalışma izninin işçinin eylemleri nedeniyle iş ilişkisi devam ederken iptal edilmesi gibi durumlar da söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla bu iznin sonradan kaybedilmesi durumunda ne yapılması gerektiği hususu önem arz etmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde açıkça düzenlendiği üzere öğretmen çalışma izni olmaksızın özel öğretim kurumunda işe başlatılamaz, bu sebeple öğretmenin çalışma izni bulunmadan özel öğretim kurumunda çalışma devam etmesi fiilen imkansızdır. Bu durum İş Kanunu madde 25’in üçüncü fıkrasını gündeme getirmektedir. 4857 sayılı İş Kanunun 25. Maddesinin “Zorlayıcı Sebepler” başlıklı III. fıkrası; “İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya   çıkması.” hükmüne dayalı olarak işçinin, mücbir sebepten kaynaklanan geçici ifa imkansızlığının bir haftadan fazla süreyi aşması işveren yönünden haklı neden sayılmış ve iş akdinin bu durumda haklı nedenle feshedilebileceği belirtilmiştir.

İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen nedenler bu madde kapsamına girmez. İşyerinden kaynaklanan zorlayıcı nedenler ise değinilen madde kapsamında olmayıp, aynı Kanun'un 24/III maddesinde düzenlendiği üzere işçiye derhal fesih hakkı veren nedenlerdir.

“Zorlayıcı nedenler bir haftaya kadar işçinin işe devamına mani olmuşsa, haklı neden teşkil etmez; iş sözleşmesi askıya alınmış olur. Buna karşılık, devamsızlık bir haftayı aştığı takdirde işverenin fesih hakkı doğar; işveren fesih hakkını kullanmadığı takdirde, iş sözleşmesi zorlayıcı neden devam ettiği sürece askıda kalır. İşverenin fesih hakkı da bu süre zarfında varlığını korur” [1]

Özel öğretim kurumunda çalışan öğretmenin kusurlu davranışlarıyla çalışma izninin iptaline sebebiyet vermesi işbu madde kapsamında değerlendirildiğinde işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmasına engel zorlayıcı bir sebep olarak sayılmaktadır. Nitekim Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik içtihatları da bu yöndedir:

- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2009/36275 E. 2012/13236 K. sayılı ilamı

“4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (III) numaralı bendinde, işçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halinde, işverenin derhal fesih hakkının olduğu açıklanmıştır.

İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen nedenler bu madde kapsamına girmez. Örneğin işyerinin kapatılması zorlayıcı neden sayılmaz (Yargıtay 9.HD. 25.4.2008 gün 2007/16205 E, 2008/10253 K.). Ancak, sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerdir.

Somut olayda, davacı işçinin kendisine ait aracı alkollü kullandığı sırada yaptığı kaza sonucu ehliyetnamesine 6 ay süreyle el konulmuş ve davalı tarafından bu nedenle iş sözleşmesi feshedilmiştir.

Yine mahkemenin gerekçesinde belirtildiği üzere işçinin işyerinde bir haftadan fazla süreyle çalışmasına engel bir durumun ortaya çıkması halinde işverenin İş Kanunu’nun 25/III. maddesi kapsamında fesih hakkı bulunmaktadır.” [2]

- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/7091 E. 2019/14565 K. sayılı ilamı;

“Dosya içeriğine göre davacının davalı işyerinde 11/12/2010 tarihinden 27/03/2014 tarihine kadar özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, iş akdinin 13/03/2014 tarihinde çalışma izninin bitmesi nedeni ve 13/03/2014 tarihinden itibaren devamsızlık yapıldığı nedeni ile 4857 sayılı Kanun'un 25/II maddesinin dayandırılarak işverence 13/03/2014 tarihinde feshedildiği, mahkemece davalı işveren tarafından yapılan fesih bildiriminin davacının 13/03/2014 tarihinde çalışma izninin bitecek olması nedeniyle güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmasının imkansız hale geldiği ve davalı şirketin çalışma alanının güvenlik işi olduğundan davalı tarafından yapılan feshin haklı sebebe dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının 13/03/2014 tarihinde çalışma izninin bitecek olması nedeniyle güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmasının imkansız hale geldiğine göre feshin 4857 sayılı Kanun’un 25/III. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile fesih işveren tarafından zorlayıcı sebeple gerçekleştirildiğinden dava konusu kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” [3]

- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/9116 E. 2019/16141 K. sayılı ilamı;

“Somut uyuşmazlıkta, davalı alt işveren emrinde asıl işveren iş yerinde silahlı güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının silahlı güvenlik görevini ifa edebilmesi için şart olan silahlı güvenlik izninin işyeri dışında işlediği suç nedeni ile iptal edilmesi üzerine iş akdinin feshi zorlayıcı sebebe dayandığından davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerinde ise de zorlayıcı sebebe dayanan fesihlerde ihbar tazminatı hakkı olmayacağından davacının ihbar tazminatı isteğinin reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” [4]

Anılan kararlarda  görüldüğü üzere Yargıtay; şoför olarak çalışan işçinin ehliyetine altı ay süreyle el konulmuş olmasını, özel güvenlik görevlisinin güvenlik belgesinin yenilenmemesini, silahlı güvenlik görevlisi olarak çalışan işçinin silahlı güvenlik görevini ifa edebilmesi için şart olan silahlı güvenlik izninin işyeri dışında işlediği suç nedeniyle iptal edilmesini İş Kanunu madde 25/III kapsamında değerlendirerek işverenin haklı nedenle feshini hukuka uygun bulmuştur.

Bu kapsamda ilgili kararlar neticesinde öğretmenin özel öğretim kurumunda çalışması için şart olan çalışma izninin iptal edilmesinin İş Kanunu madde 25/III “Zorlayıcı Sebepler” kapsamında haklı nedenle fesih sebebi teşkil ettiği açıktır.

Bununla birlikte öğretmenin çalışma izninin iptaline konu olacak eylemlerini gizleyerek veyahut gerçek dışı beyanlarda bulunarak işveren kurumu, iş sözleşmesini yenilemeye itmesi yukarıda da bahsedildiği gibi aynı zamanda İş Kanunu madde 25/II-a bendi uyarınca da haklı nedenle fesih sebebi de teşkil edecektir.

SONUÇ

Sonuç olarak özel okullarda öğretmen olarak çalışmak isteyen kişilerin, ilgili yasa ve düzenlemelere uygun olarak çalışma izni alması gerekmekte olup açıklanan nedenler ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince özel öğretim kurumunda çalışan öğretmenin kusurlu davranışlarıyla çalışma izninin iptaline sebebiyet vermesi, işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmasına engel olacağından İş Kanunu madde 25/III kapsamında zorlayıcı bir sebep olarak sayılmakta ve işçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesini mümkün kılmaktadır.

Bu noktada ayrıca belirtmek gerekir ki İş Kanunu’nda iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenle feshi konusunda iş sözleşmesinin türleri bakımından herhangi bir ayrım yapılmamış olup belirli süreli iş sözleşmesi de belirsiz süreli iş sözleşmesi de bahsedilen nedene dayanarak feshedilebilecektir.

Bununla birlikte işçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Ancak, 1475 sayılı Yasa'nın 14'üncü maddesi uyarınca işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda çalışma izni iptal edilen öğretmenin iş akdinin madde 25/III kapsamında feshinin usulüne uygun olması için öğretmene hak ettiği kıdem tazminatının verilmesi şarttır.

Stj. Av. Beyza Nur Göksel

 

Kaynakça:

1. Mollamahmutoğlu, Hamdi- Astarlı, Muhittin- Baysal, Ulaş, “İş Hukuku”, 2022, 7. Baskı sf. 889

2. Yargıtay 9. HD. 2009/36275 E. 2012/13236 K. sayılı ilamı

3. Yargıtay 9. HD.2016/7091 E. 2019/14565 K. sayılı ilamı

4. Yargıtay 9. HD. 2016/9116 E. 2019/16141 K. sayılı ilamı

5. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu

6. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN