Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKTA İSTİNABE VE UYGULANMA USULÜ

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKTA İSTİNABE VE UYGULANMA USULÜ

İstinabe, görülmekte olan bir davada, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin kendi yargı çevresi dışında yapılması gereken bir işlem için yargı çevresi içinde o işlemin yapılacağı mahkemeden hukukî yardım istemesidir. İstinabe aynı ülke içerisinde farklı şehirlerarasında uygulanabileceği gibi ülkeler arasında da kullanılan bir yöntemdir.

İç hukukta istinabe, ülke içindeki mahkemeler arasında gerçekleşen bir yardımlaşma yöntemidir. Farklı ülkelerde bulunan mahkemeler arasındaki adlî yardımlaşmayı ifade etmek üzere milletlerarası istinabe kavramı kullanılmaktadır.

Bir devletin çeşitli yerleri arasında bulunan mahkemeler birbirinden istinabe talep ettiği takdirde, istinabe talep edilen mahkeme bu talebi yerine getirmek zorundadır. Fakat ayrı kanun ve egemenliğe tâbi çeşitli devlet mahkemeleri arasında istinabenin kabulü zorunlu olmayıp; talebin kabulü istinabe talep edilen devlet makamlarının iradesine bağlıdır.

Milletlerarası istinabede bir ülke mahkemesi tarafından yabancı ülke mahkemesinden talep edilen işlemler işlemin yapıldığı ülke mahkemesinin usul kurallarına tabidir. Milletlerarası istinabe üç farklı şekilde yapılmakta olup;

            1. Ülkeler arası akdedilen sözleşme

            2. İstinabenin iç hukuk kuralı ile zorunlu kılınması

            3. Karşılıklılık

Birçok devlet, delil temininin önemini dikkate alarak çalışmalar yapmış, ikili sözleşmeler imzalamış ve çok taraflı sözleşmelere taraf olmuşlardır. Yabancı bir devlet mahkemesinden istinabe talebinde bulunulacağı zaman, o ülke ile aramızda bu konularda sadece iki taraflı sözleşme varsa, bu sözleşme hükümlerinin incelenmesi ve sözleşmede belirtilen usullere göre hareket edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, yabancı devletlerden istinabe talep edilmesi halinde; öncelikle o devlet ile Türkiye arasında iki taraflı veya çok taraflı sözleşme olup olmadığına bakılmaktadır. İkili veya çok taraflı bir sözleşmenin varlığı halinde, istinabe, ilgili sözleşme hükümlerine dayalı olarak gerçekleştirilmekte olup; Türkiye bu konuda birçok devletle ikili sözleşmeler imzalamış ve bir de çok taraflı sözleşme akdetmiştir.1954 La Haye Sözleşmesi milletlerarası istinabe alanında önemli bir sözleşme niteliğindedir.                                                                                                                                                                                                                                                                                                            

İstinabenin Uygulanma Usulü

İstinabenin uygulanma usulü iki şekilde yapılmakta olup; bunlardan birincisi; yabancı üye devlet makamlarının istinabe edilmesidir. Diğeri ise; davaya bakmakta olan hakimin delilin bulunduğu diğer üye devlet ülkesine gidip, delilleri bu ülkede, bizzat kendi huzurunda ikame ettirmesidir.

Milletlerarası istinabe, genel olarak tanık dinlenmesi, davalıya yemin ettirilmesi ve isticvabı doğrudan veya bilirkişi marifetiyle hesap veya belge incelenmesi, bazı delillerin araştırılması gibi konuları içermektedir.

1954 tarihli Lahey Usul Sözleşmesinin 8. Maddesinde;

 “Hukukî ve ticarî konuda her akit devletin adlî makamı kendi kanunlarının hükümleri gereğince diğer akit devletteki yetkili bir makamdan o makamın yetkileri dahilinde, bir soruşturmanın icrasını veya diğer adlî bir işlemin yapılmasını istinabe yolu ile isteyebilir

şeklinde hüküm altına alınmıştır.

İlgili maddede istinabe alanı oldukça geniş kapsamlı tutulmuş olup; görülmekte olan bir dava sırasında yapılması gereken bazı işlemlerin mahkemenin yargı alanı dışında kalması yani fiilî veya hukukî engeller sebebiyle davaya bakan mahkeme tarafından yapılamaması ve yabancı ülke mahkemesinden bu işlemin yapılmasının istenmesi, istinabeyi ifade etmektedir.

Sözleşmeye göre, taraf olan her ülke istinabe işlerine bakmakla görevli bir merkezi makam tayin etmektedir. Ülkemiz açısından merkezi makam, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’dür. Buna göre Türk mahkemesinin milletlerarası istinabeye ilişkin bir talebi öncelikle Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gelecek, oradan ilgili ülkede mevcut konsolosluğumuz vasıtasıyla o ülkenin milletlerarası istinabe işleri için tayin edilen merkezî makama ulaştırılacaktır.

İstinabe Evrakının Hazırlanmasında Dikkat Edilecek Hususlar

1954 tarihli La Haye Sözleşmesi ile istinabe evraklarının şekline ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olup; istinabe evrakının şekline ilişkin olarak sözleşmenin taraflara serbesti tanınmıştır.

Ancak, La Haye Sözleşmesi’nin 10. Maddesi kapsamında istinabe talebine istinabe edilen makamın dilinde yazılmış olacak ve istinabe eden Devletin yeminli tercümanı tarafından tasdik edilmiş tercümesinin eklenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, istinabe evrakına eklenecek olan belgeler üç takım halinde hazırlanarak Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne gönderilir.

İstinabe Talebinin Yerine Getirilmesi

Sözleşmenin 11. maddesi istinabe talebinin yerine getirilmesi ile ilgili hükümler getirmektedir. Bu maddenin 1. fıkrasına göre, kendisine istinabe evrakı iletilen adlî makam bu istinabeyi sanki kendi ülkesindeki adlî makamın istinabe talebi gibi yerine getirecektir. Yani bu adlî merci istinabeyi yerine getirirken gerektiğinde kendi kanunlarına göre kullanma imkanına sahip olduğu zor tedbirlerine başvurabilecek, örneğin tanığı zorla çağırabilecektir.

Yine aynı maddenin 2. fıkrası istinabenin yerine getirilmesi sırasında, tarafların hazır bulunmasını sağlayıcı işlemlere ilişkindir. İstinabe talebinde belirtilen işlemler yapılırken taraflar da hazır bulunmak isteyebilirler. Eğer taraflar bu şekilde bir talepte bulunmuşlarsa istinabe talebine, talebi yerine getiren adlî makamın istinabe talebinin yerine getirileceği gün, saat ve yeri bildirmesi gerekir.

 Uygulamada UHDİGM tarafından yerine getirilmek üzere, adlî makamlarca iletilen istinabe taleplerinde bu şeklide bir işlem bulunduğunda durum yabancı adlî makamlara iletilerek, istinabe talebi yerine getirilmeden önce yerine getirileceği gün, saat ve yerin bildirilmesi istenebilmekte ve yabancı adlî makam tarafından bildirilen makul süre ve yer, vakit geçirmeksizin yerel adlî makamlara iletilerek tarafların istinabe talebinin yerine getirilmesi sırasında ilgili yabancı adlî makam önünde hazır bulunmaları sağlanmaktadır.

İstinabe Talebinin Reddi Halleri

İstinabe talebinin reddi sebepleri 3 başlık altında incelenebilir. Şöyle ki;

1.Devletler Hukukundan Doğan Red Sebepleri

2.Sözleşmelerden Doğan Red Sebepleri

3. Şekli Noksanlıklardan Doğan Red Sebepleri

Sözleşmesinin 11. maddesinin son fıkrasında istinabe talebinin reddedilebileceği haller 3 bent halinde sıralanmış olup;

1. Vesikanın haklılığı tespit edilmediği yani istinabe evrakında yer alan belgelerin gerçek olduğunda tereddüde düşülmesi hali

2. İstinabenin yerine getirilmesinin o ülkenin adlî makamlarının yetkileri dışında bulunması hali

3. İstinabe talebinde bulunulan ülke, bu talebin yerine getirilmesini, egemenlik ve güvenliğini tehlikeye düşürecek bir hal olarak görmekte ise, istinabe talebini reddedebilir

İstinabenin Dili

Sözleşmenin 10. maddesi gereğince taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı takdirde, istinabeler müracaat/istinabe edilen devletin dilinde yazılacak yahut bu dile çevrilmiş olacaktır.

İstinabe Masrafları

La Haye Sözleşmesinin 16. maddesi masraflara ilişkin olup; genel kural, istinabenin yerine getirilmesi için bir masraf talep edilmemesidir.

Ancak aksine bir sözleşme yoksa istinabe talep edilen devlet, istinabe talep eden devletten bazı masraflarını isteyebilir. Talep edilebilecek olan bu masraflar, tanıklara ve bilirkişilere ödenecek ücret isteğiyle, gelmeyen tanığın zorla getirilmesi için yapılan masraflar ve istinabeden özel bir usulü göre yapılmasının istenmiş olması halinde, yapılan masraflardır.

Sonuç olarak ; Mahkemeler kural olarak bulundukları ülkenin dışında yargısal işlem yapamayacakları için bu işlemleri gerçekleştirmek için yabancı ülkelerde bulunan mahkemelerden yardım talep etmek zorundadırlar. Buna milletlerarası usul hukukunda milletlerarası istinabe denilmekte olup; milletlerarası istinabe karşılıklı adli yardımlaşma çerçevesinde yapılmaktadır.

  

Av. İpek Öztaş 

 

Kaynakça:

1. BELGESAY, Mustafa Reşit: Devletler Hususi Hukukunda Adlîye, İstanbul 1937 (BELGESAY, Adlîye), s. 193

2. Birçok ikili adlî yardımlaşma sözleşmesinin isminden de anlaşılacağı üzere, bu sözleşmelerde, sadece hukukî konularda değil, cezaî konularda da adlî yardımlaşmaya yer verilmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu iki taraflı ve çok taraflı Suçluların Geri Verilmesi, Hükümlülerin Nakli ve Cezai Konularda adlî Yardımlaşma Sözleşmeleri için bkz. BAKAY, İlhan: Türkiye’nin Taraf Olduğu İkili ve Çok Taraflı Konsolosluk Özel Hukuk, Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Adlî Yardımlaşma Sözleşmeleri ile Uluslar arası Kişi Halleri Sözleşmeleri, Dışişleri Bakanlığı Akademi Yayınları, Ankara 1975, s. 24 vd. Ayrıca bkz. Adalet Bakanlığı UHDİGM’nin Ceza İşlemlerinde Adlî Yardımlaşma Kuralları Hakkında Genelgesi.

3.  GÜLTEKİN, s. 170.

4.  Toker, Ali Gümrah Milletlerarası Özel Hukukta İstinabe, Adalet Yayınları

5. Doç. Dr. Ruhi, Ahmet Cemal, Milletlerarası Usul Hukukunda Adli Yardım, Tebligat ve İstinabe

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN