Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

KONUT VE ÇATILI İŞ YERİ KİRASI SÖZLEŞMELERİNDEN DOĞAN KİRAYA VERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ BAKIMINDAN 6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU’NDA YER ALAN EMREDİCİ HÜKÜMLER

KONUT VE ÇATILI İŞ YERİ KİRASI SÖZLEŞMELERİNDEN DOĞAN KİRAYA VERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ BAKIMINDAN 6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU’NDA YER ALAN EMREDİCİ HÜKÜMLER

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmının dördüncü bölümünde 299. madde ve devamında Kira sözleşmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Bu sözleşme, kiracıya kiralananı olağan ölçüler içinde kullanma yetkisini verir. Kira sözleşmesi şekil şartına bağlı olmayıp yazılı veya sözlü olarak kurulabilir. Türk Borçlar Kanunu’na tabi kira sözleşmesinin içeriği kanun koyucunun izin verdiği ölçüde taraflarca belirlenebilir. [1]

Bu yazımızda kira sözleşmesinde tarafların yükümlülüklerinin nasıl belirleneceği ele alınacaktır. Kanun’da tarafların yükümlülükleri belirtilmiştir. Uygulamada sözleşmede Kanun’nun aksine hüküm yer aldığı hallerde kanun maddesinin emredici hüküm teşkil edip etmediği dikkate alınacaktır.

Hukukumuzda esas olarak sözleşme özgürlüğü ilkesi geçerlidir. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 26. maddesinde “Sözleşme özgürlüğü” başlığı adı altında, bir sözleşmenin içeriğinin, bu sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirlenebileceği düzenlenmiştir.

İrade özgürlüğü Türk Özel Hukukuna hâkim olan en temel ilkelerin başında yer almaktadır. Sözleşme özgürlüğü, bu anlamda irade özgürlüğünün bir kolunu oluşturmaktadır. Sözleşme özgürlüğü, sözleşmenin kurulması ve şartlarının belirlenmesinde kişilerin hür iradeleriyle karar verebilme serbestisidir. Sözleşme özgürlüğü, normların en üst aşamasında yer alan Anayasa’da bir temel hak ve hürriyet olarak düzenlenmiştir.

Anayasa Madde 48: “Herkes, Dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” [2]

Türk Borçlar Kanunu’nda ise bu husus 19. maddede “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” Düzenlemesi öngörülmüştür.

Tüm bu hususların yanında TBK madde 27’de sözleşme içeriğini belirleme özgürlüğünün sınırları belirlenmiştir. Maddeye göre; kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olacağını amir bir hüküm olarak düzenlemiştir.

Yargıtay 7.Hukuk Dairesi 28.09.2021 tarih, 2021/725 Esas, 2021/1211 Karar sayılı kararında;

"...Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, “Sözleşme özgürlüğü” kenar başlıklı 26. maddesinde tarafların, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilecekleri ilke olarak benimsenmiş, ancak bu özgürlüğe, her özgürlükte olduğu gibi sınırlandırma getirilmiştir. 6098 sayılı Kanununun “Kesin hükümsüzlük” kenar başlıklı 27. maddesiyle, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu; sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olmasını, diğerlerinin geçerliliğini etkilemeyeceği; ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamının kesin olarak hükümsüz olduğu belirtilmiştir." [3]

Kira sözleşmesi, her iki tarafa borç yükleyen karşılıklı sözleşmelerdendir. Kiracı, kiralananın kullanılması karşılığında kira bedelini ödeme borcu altına girmektedir. Bu durum, kira sözleşmesinin ivazlı kullanma hakkı veren sözleşme olduğu şeklindedir.

Kiraya Verenin Borçları

Kira sözleşmesinde kiracının asli edim yükümü, kira bedelinin ödenmesi; kiraya verenin asli edim yükümü ise, kiralananı kira süresince kiracının kullanımına hazır bulundurmasıdır. [4] Tarafların asli edim yükümlülükleri ile birlikte iradeleri ile öngördükleri yükümlülükler yan edim yükümlülüğüdür. Tarafların iradeleri dışında çoğu zaman kanuni düzenlemeler ile de sözleşmeler için taraflara bir takım yan edim yükümlülükleri yüklenmektedir. Bu durumda taraflar kanunun öngördüğü yükümlülüklere uymak ve yerine getirmek mecburiyetindedir, aksi halde haklarında kanuni müeyyideler uygulanacaktır. [5] Kiraya verenin asli edim yükümlülüklerinin en başında teslim borcu yer almaktadır. Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu hüküm, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı aleyhine değiştirilemez. Her ne kadar hukukumuzda sözleşme özgürlüğü esas olsa da Kanun maddesinin lafzi yorumu ile emredici hüküm niteliğinde olduğu göz önüne alınarak teslim borcu sözleşme yolu ile Kanun’a aykırı bir şekilde hüküm altına alınamayacaktır. 

Teslim borcu

MADDE 301- Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu hüküm, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı aleyhine değiştirilemez; diğer kira sözleşmelerinde ise, kiracı aleyhine genel işlem koşulları yoluyla bu hükme aykırı düzenleme yapılamaz.

6090 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 302 ve 303. Maddelerinde kiraya verenin yan edim yükümlülükleri düzenlenmiş olup düzenlenen bu edim yükümlülüklerinden birisi “Vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcu” diğeri ise “Yan giderlere katılma borcu ”dur. 6098 sayılı kanunun 302. maddesi uyarınca kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklere, aksi kararlaştırılmamış veya kanunda öngörülmemiş ise, kiraya veren katlanır.

Vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcu

MADDE 302- Kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklere, aksi kararlaştırılmamış veya kanunda öngörülmemiş ise, kiraya veren katlanır.

İsviçre Borçlar Kanunu’ndan alınan maddenin içeriğinde “aksi kararlaştırılmamışsa” ibaresi yer almamasına rağmen kanun koyucu maddenin emredici hüküm teşkil etmemesini esas almış ve madde metninden anlaşılacağı üzere sözleşme ile vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcu kiracı üzerine bırakılabilecek şekilde düzenlemiştir. Sözleşmede hüküm bulunmaması halinde TBK hükümlerine gidilecek ve vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcu kiraya veren üzerine bırakılacaktır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 303. Maddesi yan giderlere katlanma borcunu düzenlemektedir. 6098 sayılı Kanunun 303. maddesi uyarınca kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanmakla yükümlüdür. Merkezi sistem yakıt gideri, ortak alan aydınlatma gideri, güvenlik giderleri, apartmanın peyzaj giderleri, apartman görevlisinin ücreti gibi giderler kiralananın kullanımı doğrultusunda ortaya çıkan borçlar olduğu için yan gider olarak değerlendirmek mümkündür.

Yan giderlere katlanma borcu

MADDE 303- Kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanmakla yükümlüdür.

Maddeye göre, kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanmakla yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Böylece, kiraya veren veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderler nedeniyle kiracıya başvurulamayacağı öngörülmüştür. Söz konusu madde Adalet Komisyonu Raporunda şu şekilde değerlendirilmiştir; “Tasarıdaki şekliyle hüküm, “çatı akması, dış-boya” gibi yapı inşaatına (kiralananın önemli onarımına) ait yükümlülükleri, hiçbir şekilde kiracıya yüklememektedir. Çünkü kiralananı kullanıma hazır olarak teslim etmek ve sözleşme boyunca bu durumda bulundurmak, kiralayanın asli borcudur (m.300). Öyleki bu borca aykırılık, Tasarıda özel yaptırıma bağlanmıştır (m.303,304,305). Esasen kiracının borcunu düzenleyen 316 ncı madde de aynı temele dayalıdır.”

Kira sözleşmelerinde temizlik ve bakım masrafları kullanımla ilgili olduğu için yan gider gibi düşünülse de kanun koyucu TBK madde 317’de farklı bir düzenlemeye gitmiştir. Buna göre; Kiracı, kiralananın olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlüdür.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2016/5242 E., 2016/5299 K. sayılı ve 20.09.2016 tarihli kararı;

“Taraflar arasında yenilenerek en son 01.03.2014 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli yazılı kira sözleşmesinin yapıldığında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın şimdiki durumunun 27612 m2 arsa olduğu otomobil teşhiri, satışı, servisi ve otopark olarak kullanılacağı belirtilmiş olup, kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 6.maddesinde “emlak vergisi ve çevre temizlik vergisi kiracıya aittir” düzenlenmesi bulunmaktadır. Uyuşmazlık kira sözleşmesinin 6. maddesinde sözü edilen emlak vergisi ve çevre temizlik vergisinin Türk Borçlar Kanunu’nun 315.maddesinde belirtilen yan giderlerden olup olmadığı buna bağlı olarak temerrüt olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Konut ve çatılı iş yeri kiraları dışındaki genel hükümlere tabi kiralarda Türk Borçlar Kanunu’nun kiraya verenin borçlarını düzenleyen 302.maddesi hükmüne göre kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklere aksi kararlaştırılmamış ve kanunda öngörülmemiş ise kiraya veren katlanır. Anılan kanunun 303.maddesi uyarınca kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan giderlere katlanmakla yükümlüdür. Her iki madde hükmünden kural olarak vergi ve benzeri mükellefiyetler ile kiralananın kullanımıyla ilgili yan giderleri ödeme borcunun kiraya verene yüklendiği bu kuralın aksinin sözleşmeyle kararlaştırılabileceği anlaşılmaktadır. Konut ve çatılı iş yeri kiralarında ise kullanma giderlerini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 341.maddesinde daha somut bir ifade kullanılarak kullanma giderlerinin ısıtma, aydınlatma ve su gibi giderler olduğu belirtilmiştir. Bu açıklamalardan sonra konunun kiracının kira bedelini ve yan gideri ödemede temerrüdünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 315.maddesi hükmüne göre irdelenmesi, bu madde kapsamında hangi yan giderlerin temerrüde esas alınacağının saptanması gerekir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 302 ve 303. maddesinde bahsedilen zorunlu sigorta vergi ve benzeri yükümlülükler ve giderler eşyanın kiralanmasından ve kullanılmasından bağımsız kiralananın kendisinden kaynaklanan giderlerdir. Bu hususu düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 303 ve 341.maddelerindeki ifadelerden yan giderlerin kiralananın kullanımıyla doğrudan ilgili olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 302.maddesinde sözü edilen kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülükler ise kiralananın kullanılmasından değil kiralananın kendisinden kaynaklanan asıl giderlerden olup Türk Borçlar Kanunu’nun 303 ve 315.maddelerinde bahsedilen yan giderlerden kabul edilemez. Bu gibi giderlere dair yükümlülüklerin sözleşme ile kiracıya yükletilmesi onların kira bedelinin bir parçası olduğunun kabulünü gerektirmez. Kira bedelinden sayılmayan bu giderlerin ödenmemesi temerrüte esas alınamaz. Bu sebeple Türk Borçlar Kanunu’nun 315.maddesine dayanılarak tahliye istenemez. Ancak genel hükümlere göre alacak şeklinde kiracıdan tahsili istenebilir. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında temerrüt hukuksal nedenine dayalı tahliye davasının reddi gerekirken kiralananın tahliyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” [6]

Yargıtay kararında açıklandığı üzere her iki madde hükmünden kural olarak vergi ve benzeri mükellefiyetler ile kiralananın kullanımıyla ilgili yan giderleri ödeme borcunun kiraya verene yüklendiği bu kuralın aksinin sözleşmeyle kararlaştırılabileceği anlaşılmaktadır. 315. Maddeden farklı olarak ise 303. Maddede belirtilen yan giderlerin kira bedelinden sayılmayacağıdır. Bunların ödenmemesi nedeniyle kiracının kira parasını ödemekte temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesi gereği fesih hakkı doğmaz; asıl giderlerin ancak genel hükümlere göre talebi mümkündür. [7]

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2017/3731 K. 2017/12158 T. 4.10.2017 [8]

“Türk Borçlar Kanunu’nun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel(istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir. Bundan ayrı, sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususta göz önünde tutulmalıdır. Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödemede geçerlidir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 314 ve 315.maddelerinde, kullanıma bağlı olarak, kira bedeli veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmeyen kiracının temerrüdü düzenlenmiştir.

Sadece kira borcunu değil yan gideri de ödemeyen kiracının temerrüdü sebebiyle kiralayan alacaklı tarafından akdin feshi istenebilir. Takip dayanağı kira sözleşmesinin 2. maddesinde; kiralanan yerin su, elektrik, hava gazı, yakıt masrafları ve kapıcı parasının kiracıya ait olduğu kararlaştırılmış olup kiralanan taşınmazın bulunduğu apartman yönetimince kiralanan taşınmaza ait ortak işletme giderleri avans payının 250,00 TL olduğu açık olarak belirlenmiştir. Yan gider maktu olup kiraya veren tarafından ödenmiştir. Uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.”

Madde metninde her ne kadar yan gideri ödemekle yükümlü kiraya veren olup sözleşmede aksi belirlenebilecek olsa da kiralananı kullanıma hazır olarak teslim etmek ve sözleşme boyunca bu durumda bulundurmak, kiralayanın asli borcu olması sebebiyle (m.300) su borusunun sızması, sokak kapısındaki kilidin işlememesi, kış aylarında pencerelerden içeriye su ve soğuk hava girmesi, evin bodrum katına su basması, sürekli tuvaletin ve rögarın taşması gibi haller kiraya verenin sorumluluğundadır. Bu durumlarda kiracı bundan doğan zararın tazminini kiraya verenden isteyebilir. Kiralananın kullanımından kaynaklanan merkezi ısınma, merkezi sıcak su, güvenlik giderleri, merdiven boşluğunun veya bacanın temizlik giderleri, asansör servis gibi giderleri kiraya verenin yükümlülüğünde olsa da sözleşme ile kiracı üzerine bırakılabilecektir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2009/9043 E., 2009/10720 K., 22.06.2009 T. [9]

Kiracı, taşınmazı kullanmanın karşılığı olarak kira parası ile orantılı ve alelade kullanımla ilgili tamir giderlerinden sorumlu ise de esaslı tamirat giderleri kiralayana aittir.

İş merkezine ait trafo merkezi ile asansör sisteminin yenilenmesi ve binanın tamamen boyanması esaslı tamirat niteliğindedir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2009/10087 E., 2010/429 K., 25.01.2010 T. [10]

“Dava, temerrüt sebebiyle tahliye ve kira alacağının tahsiline ilişkindir. Sözleşmenin özel şartlarında “kiralanan taşınmazın elektrik, su giderleri, çevre-temizlik vergisi ile taşınmazın ortak giderlerini (kapıcı, kalorifer yakıt parası, asansör bakımı-onarım ve temizlik ile yönetici giderlerini) kiracı ödemeyi kabul ve taahhüt eder” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre apartman aidatının kiracı tarafından ödenmesi gerekir. Kiracının ödemesi gereken aidat borcunu kiralayan kendisi ödemek koşuluyla kiracıdan isteyebilir. Kiralayan, aidat borcunu yönetime ödemeden kiracıdan isteyemez. Aidatın ödenmediği davacının da kabulündedir. Bu durumda mahkemece kira paraları toplamının davalıdan tahsiline, aidat bedeline ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekir.”

SONUÇ

Türk Borçlar Kanunu'nun 26.maddesi; bir sözleşmenin içeriğinin kanunda öngörülen sınırlar içinde taraflarca özgürce belirlenebileceği hususuna dikkat çekmiş ancak bu maddenin hemen akabinde kanun koyucu sözleşme içeriğini belirleme serbestisine emredici hükümler çerçevesinde sınırlama getirmiştir. Kiraya verenin teslim borcu emredici nitelikte olup sözleşme ile aksi belirlenemeyecektir. Yan gideri ödeme borcu ise sözleşme ile kiracı üzerine bırakılabilir olsa dahi kiralananı kullanıma hazır olarak teslim etmek ve sözleşme boyunca bu durumda bulundurmak kiralayanın asli borcu olması sebebiyle kiralananın önemli derecede tadilat ve onarımlarından kiraya veren sorumlu olacaktır.

Av. Esra Ayaz


Kaynakça:

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu

2. 2709 sayılı Anayasa

3. Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 28.09.2021 tarih, 2021/725 Esas, 2021/1211 Karar sayılı kararı

4. Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı, İstanbul 2009, s. 32.

5. D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, N. Suiçmez, C. 19, Özel Sayı-2017, s. 1597-1622

6. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2016/5242 E., 2016/5299 K. sayılı ve 20.09.2016 tarihli kararı

7. Aydoğdu, Murat/Kahveci, Nalan: Türk Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, İzmir 2013, s. 430

8. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2017/3731 E., 2017/12158 K. sayılı ve 04.10.2017 tarihli kararı

9. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin, 2009/9043 E., 2009/10720 K. sayılı ve 22.06.2009 tarihli kararı  

10. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin, 2009/10087 E., 2010/429 K. sayılı ve 25.01.2010 tarihli kararı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN