I. Giriş
6100 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun ilgili maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, konkordato sürecinde kiracının borcuna ilişkin yürütülecek olan tahliye ve icra işlemleri hususunun ayrıca ve açıkça düzenlenmediği görülmektedir. Geçici ve kesin mühlet dönemlerinde icra takip işlemlerinin yapılamaması ile alacaklıların hak arama yollarının sınırlandırılması, kiraya verenlerin kira alacaklarını nasıl tahsil edebilecekleri sorusunu gündeme getirmektedir. Bu bağlamda, konkordato mühleti verilmiş bir kiracı aleyhine tahliye talepli ilamsız icra takibinin başlatılıp başlatılamayacağı sorusu ayrıca değerlendirilmelidir.
II. Tahliye Talepli Takiplerin Niteliği
İcra hukuku içerisinde kiraya verenin, kira sözleşmesinden doğan alacaklarını tahsil etmek ve taşınmazı tahliye ettirmek amacıyla başvurduğu takip yolları, uygulamada büyük önem arz etmektedir. İcra İflas Kanunu m. 269 ve devamında, kiralanan taşınmazların tahliyesi konulu maddeler düzenlenmiştir.
İcra İflas Kanunu m. 269 ve devamı düzenlemesine göre; adi kiralara veya hasılat kiralarına ilişkin takipler de ödeme emrinin tebliğinin ardından borçlu, yedi gün içinde, itiraz sebeplerini İcra İflas Kanunu 62. madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirecektir. İtiraz takibi durdurur. İtirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını istemeyen alacaklı, bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yolu ile takip yapamaz. Borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklının talebi üzerine icra mahkemesince tahliyeye karar verilir. Tahliye emrindeki müddetin geçmesinin ardından, müddeti içinde itiraz olunmaz veya itiraz kaldırılırsa kiralanan taşınmaz müddetin hitamında zorla tahliye ve kiralayana teslim olunur. İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirmelidir. İtiraz ile icra takibinin durdurulmasının ardından kiralayan İcra Mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Tahliye talebi noterlikçe düzenlenen veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir sözleşmeye dayanıp da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve önemde bir belge gösteremezse itiraz kaldırılır.
III. Konkordato Süreci
Konkordato kurumu, borçlarını vadesinde ödeyemeyen ancak iflâs etme noktasına gelmemiş borçlulara, alacaklılarıyla belirli koşullarda anlaşarak yeniden yapılanma ve faaliyetlerine devam etme olanağı tanıyan özel bir hukuki imkândır. Türk hukukunda konkordato sistemi, 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile köklü biçimde değiştirilmiş olup, özellikle İcra ve İflâs Kanunu’nun 285 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda, konkordatonun başarıya ulaşabilmesi, yalnızca borçlunun teklifinin makul ve uygulanabilir olmasına değil, aynı zamanda bu teklifin mahkemece tasdik edilmesine bağlıdır. Dolayısıyla tasdik aşaması, konkordato sürecinin en kritik ve belirleyici evresidir.
Konkordato müessesesi İcra İflas Kanunu
285/1. maddesinde:
“Borçlarını, vadesi geldiği hâlde
ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir
borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek
veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir.”
şeklinde düzenlenmiştir. Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297. maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.
İcra İflas Kanunu’nun 288/1. maddesi gereği geçici mühlet kararı kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir.
Konumuz bakımından esas önem arz eden
düzenleme İcra İflas Kanunu’nun 294/1. madde düzenlemesidir. Madde:
“Mühlet içinde borçlu aleyhine
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz
ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz
kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak
düşüren müddetler işlemez.”
hükmünü ihtiva etmektedir.
Konkordato tasdiki şartları İcra İflas Kanunu’nun 305. maddesinde düzenlenmiştir. Mahkemece verilen tasdik kararı, borçlu ile konkordatoya katılmamış olan tüm adi alacaklılar açısından bağlayıcıdır. Bu karar ile birlikte konkordato hükümleri, borçlunun tüm konkordato kapsamındaki borçlarına uygulanır ve alacaklılar ancak bu şartlar çerçevesinde alacaklarını talep edebilir. Tasdik edilen konkordato projesi, İcra İflas Kanunu düzenlemesi doğrultusunda mahkemece ilan olunur ve konkordatoya aykırı icra takipleri artık yapılamaz.
Konkordato şartlarının tasdikiyle birlikte alacaklılar, alacaklarını sadece konkordato hükümlerine uygun şekilde tahsil edebilirler.
IV. Konkordato Mühletinin Genel Sonuçları
Yukarıda açıklandığı üzere konkordato mühleti, borçlunun konkordato başvurusu üzerine mahkemece verilen geçici veya daha sonra kesin mühlete dönüşen, borçlunun malvarlığını ve işletmesini koruyan bir süreçtir. Her iki mühlet de borçlunun malvarlığını koruma altına alırken, alacaklıların cebrî icra yollarına başvurmasını engelleyen hukuki sonuçlar doğurur.
Konkordato mühletine bağlanan en önemli koruma mekanizması, kuşkusuz ki takip yasağıdır. Bu yasağın temel yasal dayanağı yukarıda verilen İcra İflas Kanunu m. 294 hükmüdür.
Hüküm gereğinde mühlet süresince borçlu
aleyhine yeni bir takip başlatılamaz. Bu yasak hem ilamlı hem de ilamsız icra
takipleri, rehnin paraya çevrilmesi yolu, kambiyo senetlerine mahsus takipler
için de geçerlidir. Ancak maddenin devamında görüldüğü üzere mühlet sonrasında
doğan veya konkordatoya tabi olmayan borçlar için takip yapılabilir. İcra İflas
Kanunu m. 294/2:
“206 ncı maddenin birinci sırasında
yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.”
hükmünü ihtiva etmektedir.
Mühlet süresi boyunca, borçlu aleyhine daha önce başlatılmış takipler de durur. Durma kararı, mahkeme tarafından ayrıca alınmasına gerek kalmaksızın mühletin verilmesiyle birlikte kendiliğinden hüküm ve sonuç doğurur.
V. Tahliye Talebi ve Konkordato Mühleti
Konkordato geçici veya kesin mühleti
içerisinde yeni icra takibi başlatılamayacağı ve başlatılmış olan icra
takiplerinin duracağı yukarıda detaylıca açıklanmış olmasına karşın konkordato
ilanının ardından mühlet içerisindeki borçlu aleyhine tahliye talepli icra
takibi başlatılıp başlatılamayacağı hususu önem arz etmektedir. Bu konuda konkordato
mühleti verilmesinden sonra doğan kira bedellerinin konkordatoya tâbi olmadığı
ve serbestçe takip ve tahliyeye konu olabileceği yönünde:
“Kira borcunun her ay (örneğin
15.09.2019 tarihinde) doğmasının bir neticesi olarak da konkordato başvuru
tarihi (örneğin 22.09.2019 tarihi) itibariyle doğmuş kira borcu (örnekte bir
aylık) konkordatoya tabi olacaktır. Konkordato başvurusundan sonra doğan kira
borcu ise konkordatoya tabi olmayacaktır. Bunun bir neticesi olarak da
konkordato başvurusundan sonra doğan kira borcu, mühlet içinde icra takibine
konu olabilecektir; zira m. 294, konkordatoya tabi olan alacaklar için takip
yasağını düzenlemektedir. Bu paragrafta ele aldığımız konu bakımından
konkordato talep eden kişi, kiracıdır. Konkordato başvurusundan sonra doğan
kira borcu için (konkordato borçlusu) kiracıya karşı mühlet içinde salt kira
alacağının tahsili için genel haciz yoluyla takip yapılabileceği gibi
konkordato borçlusuna karşı ilamsız tahliye takibi de başlatılabilecektir.”
[1]
ve
“Ancak mühlet tarihi itibariyle konkordato borçlusuna karşı başlatılmış olan tahliye takibinde ödeme emrine itiraz edilmemiş ve süresinde de (on, otuz veya altmış gün) borç ödenmemiş ise mühlet içinde tahliye talep edilebilir. Çünkü takibin tahliyeye ilişkin bölümünün konusu borçlunun malvarlığı ile ilgili değildir.” [2]
Keza borçlar hukuku doktrinde de
kiracının temerrüdü halinde sözleşmeyi fesih hakkı doğuran Türk Borçlar Kanunu
m. 315 hükmünün uygulanmasının konkordato sürecinden etkilenmeyeceği yönünde
görüşler bulunmaktadır:
“Bu nedenlerle konkordatonun veya iflasın kiraya verenin fesih hakkına olumsuz bir etkisi olmayacağını ifade etmek mümkündür” [3]
Konu
hakkında Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2023/473 E. ve 2023/1873 K. sayılı
21.03.2023 tarihli kararı kiralanan taşınmazın ilamsız tahliyesine ilişkin
takiplerin devam edeceği ifadeleriyle şu şekildedir:
“İİK'nın
294/1. fıkrasında; ‘Mühlet içinde borçlu aleyhine 21.07.1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler
de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur,
ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile
kesilebilen zaman aşımı ve hak düşüren müddetler işlemez’ denilmektedir.
Somut
olayda, ... İcra Müdürlüğü’nün 2021/30726 Esas sayılı takip dosyası
ile başlatılan takip tarihinin 03.12.2021 olduğu ve yine borçlu lehine verilen
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 3 (üç) aylık geçici mühlet karar tarihinin
28.09.2021 olduğu, borçlu aleyhine başlatılan şikayet konusu takip tarihinin
verilen mühlet kararından sonra olduğu, takip
konusu kira alacaklarının mühletten önce
doğan kira alacaklarına ilişkin olduğu anlaşılmakla; ... 1. Asliye
Ticaret Mahkemesi’nin 2021/782 Esas 16.11.2021 tarihli heyet ara kararının 1
nolu bendinde mühlet kararından önce doğan kira alacaklarının
düzenlendiği ve aynı bentte İİK'nın 272. maddesine göre
başlatılmış kiralanan taşınmazın ilamsız tahliyesini durdurmayacağı
ya da mühlet içinde takip başlatılmasına engel teşkil etmeyeceğinin
belirtildiği, uyuşmazlık konusu kira alacağının dayanağının İİK'nın
272 maddesine göre başlatılmış tahliye olmadığı, İİK'nın 269
maddesine göre başlatılmış yazılı kira sözleşmesine bağlı
adi kiraya ait haciz yoluyla takip ve tahliye talebi olduğu
anlaşılmış olmakla, 16.11.2021 tarihli heyet ara kararının 1 nolu bendinde devam
edebilecek takiplerin yalnızca İİK'nın 272. maddesine göre başlatılmış kiralanan taşınmazın ilamsız tahliyesine ilişkin
takipler olduğu belirtildiğinden, bu kapsam dışındaki takiplerin
durdurulacağı/takip başlatılamayacağının kabulü gerektiği anlaşılmaktadır.
O
halde, alacaklı yanca ödenmeyen kira alacaklarının tahsili
ve tahliye amacıyla tedbir kararından sonra takip başlatılmış olup
28.09.2021 tarihli ara kararda belirtilen İİK'nın 294/1. fıkrası gereği
mühletten sonra kira alacaklarına ilişkin takip yapılamayacağından,
İlk Derece Mahkemesince; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.”
[4]
Dikkat
edilmelidir ki anılı hükümde alacağın doğumunun konkordato mühletinin
ardından vuku bulmasından söz edilmektedir. Aynı yönde; Yargıtay’ın eski
tarihli pek çok kararında konkordato müddeti içerisinde borçlu hakkında kira
alacağından dolayı tahliye talepli takip yapılabileceği ve kiracıya “konkordato
mühleti” verilmiş olmasının, İcra İflas Kanunu m. 272 ve devamına göre kiracı
hakkında tahliye talepli icra takibi yapılmasını önlenemeyeceği belirtilmiştir.
“Somut
olayımızda, davacı alacaklı tarafından 14/12/2022 tarihinde başlatılan takipte
talep edilen 2019 Aralık-2022 Aralık ayları arası kira bedellerinden
geçici mühletin verildiği 13/02/2020 tarihinden sonra
doğan kira borçları, işletme giderleri içerisinde
olup, konkordatoya tabi değildir. Kaldı ki, davalı borçlu borca
itirazında konkordatodan söz etmeksizin sadece borcu olmadığını
belirttiğinden, takipte istenen kira miktarı da kesinleşmiştir.
Davalı borçlunun, konkordato kararı nedeniyle davalı şirket hakkında
takip başlatılamayacağına ilişkin olarak icra mahkemesinde her zaman şikayet
hakkı söz konusu olup, böyle bir şikayette bulunulduğu iddia ve ispat
edilmemiştir. Davalı borçlunun takibe itirazının kaldırılması duruşmasında,
İİK'nın 62. maddesinin gözetilmesi ve itirazında ileri sürmediği sebepleri
itirazın kaldırılması duruşmasında ileri sürmesi halinde değerlendirilmemesi
gerekmektedir.
Dairemizin
kaldırma kararından sonra, ilk derece mahkemesince kiraların yattığı
F3ndan ödeme kayıtları getirtilmiş, getirtilen kayıtlarda yapılan en son ödeme
tarihinin 09/10/2019 tarihi olduğu, takibe konu aylara ilişkin ödeme
bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak, geçici mühlet tarihinden sonra doğan veya
doğacak kira borçlarının işletme giderleri içerisinde
değerlendirilmesi gerekip, konkordatoya tabi olmadığından, davacı
alacaklı geçici mühlet tarihinden önceki kira borçlarının tahsilini
isteyemez.(Y.12.HD'nin 2023/473 E. 2023/1873 K. sayılı, 21/03/2023 tarihli
içtihadında da açıkça, takip konusu kira alacaklarının mühletten önce
doğan kira alacaklarına ilişkin olduğu belirtilerek kararın
bozulduğu, böylelikle, mühletten sonraki kira alacakları yönünden
takip başlatılmasına bir engel görülmediği anlaşılmıştır.)”
[5]
Aynı
yönde doktrinde konkordato mühletinden önce doğmuş olan kira alacakları için,
konkordato mühleti içinde borçlu aleyhine tahliye talepli icra takibi
yapılabileceği yönünde görüşler bulunmaktadır:
“Konkordato
mühleti içinde yapılamayacak (veya duracak) olan takipler “borçlunun malvarlığı
ile ilgili” takiplerdir… Konkordato mühletinden önce doğmuş (muaccel hale
gelmiş) olan kira alacakları için, konkordato mühleti içinde borçlu aleyhine
İİK. m.272-275 hükümlerine göre ilamsız tahliye takibi yapılabilir
(veya daha önce başlamış olan tahliye takibine devam edilebilir). Çünkü burada
tahliye takibinin konusu, borçluya ait bir “malvarlığı hakkı” değildir, bu
takip borçlunun para alacaklılarına zarar vermez…Buna karşılık konkordato
mühleti içinde borçlu aleyhine İİK. m.269-269d hükümlerine göre ilamsız tahliye
takibi yapılamaz. Çünkü, bu tahliye takibinin bir bölümü (kira alacağı bölümü)
borçlunun malvarlığı ile ilgilidir…Buna karşılık, konkordato mühletinden sonra
doğan (muaccel hale gelen) kira alacakları için borçlu aleyhine İİK. m.269-269d
hükümlerine göre ilamsız tahliye takibi yapılabilir.” [6]
Öte
yandan Yargıtay, iflâsın ertelenmesi müessesesinde ise konkordatoya olan
benzerliğe dikkat çekerek, “yasada öngörülen istisnalar dışında takiplerin
duracağı kabul edilmezse mali durumun düzelmesinin imkansızlaşacağı”
gerekçesiyle tahliye işleminin yapılmaması gerektiğini savunmuştur;
“İİK.nun 179/b maddesi açıkça erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, hükmünü getirmiştir. Zira İİK.nun 179/b maddesi iflasın ertelenmesinden beklenen faydanın gerçekleşmesi şirket veya kooperatif aleyhine başlamış icra ve iflas takiplerinin durmasına bağlıdır. İflasın ertelemesi kurumu alacaklıların çıkarlarını dengeli bir şekilde korumayı amaçladığından konkordato ile benzerlik arz eder. Ancak yasada öngörülen istisnalar dışında takiplerin duracağı kabul edilmezse mali durumun düzelmesi imkansızlaşır. Bu nedenle 6183 Sayılı Kanun uyarınca başlatılmış bulunan takiplerin durması kabul edilerek Devlet açısından dahi bir ayırım yapılmamıştır. Borçlu şirketin iflasının ertelenmesi kararına rağmen taşınmazdan tahliyesinin infazının yapılması halinde borçlunun tahliye işlemi nedeniyle karşılaşacağı maddi ve manevi anlamdaki sıkıntılar İİK.nun 179/b maddesinin amacına ve ruhuna aykırı olacaktır. Davalı borçlu hakkında dava tarihinden önce tedbir yolu ile iflas erteleme kararı verilmiş olması nedeniyle mahkemece iflas erteleme kararı incelenerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, tahliye kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” [7]
VI. Sonuç
Konkordato
mühleti, borçlunun malvarlığını koruma altına alarak alacaklıların cebrî icra
yollarına başvurmasını engelleyen bir hukuki araç olmakla birlikte, kira
ilişkilerinden doğan tahliye talepleri bakımından uygulamada ciddi tartışmalara
yol açmaktadır. Özellikle tahliye talepli takiplerin, konkordato mühleti
nedeniyle takip yasağı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında
öğretide ve yargı içtihatlarında farklı yaklaşımlar mevcuttur. Konkordato
mühletinin ardından muaccel hale gelmiş olan kira alacaklarıyla ilgili tahliye
talepli icra takibi açılabileceği konusunda doktrin ve içtihatlarda birlik
olduğundan bahsedilebilecekse de Yargıtay’ın yasada öngörülen istisnalar
dışında takiplerin duracağı kabul edilmez ise borçlunun mali durumun
düzelmesinin imkansızlaşacağı yaklaşımının da göz ardı edilmemesi gerekir.
Stj. Av. Edanur Yılmaz
Kaynakça:
1. Müjgan Tunç Yücel,
Konkordato Mühletinin Alacaklılar Bakımından Sonuçları, İstanbul 2020, s. 98
2. Kuru,
B. El Kitabı s.1461
3. Murat İnceoğlu, Kira
Hukuku, Cilt I, İstanbul 2014, s. 294-295
4. Yargıtay
12. Hukuk Dairesi’nin 2023/473 E. ve 2023/1873 K. sayılı 21.03.2023 tarihli
kararı
5. İzmir
Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/2924 E. ve 2024/258 K. sayılı
02/02/2024 tarihli kararı
6. Kuru,
B. El Kitabı, s.1461
7. Yargıtay
Kararı – 6. HD., E.2014/13104 K.2014/14162 T.18.12.2014