1. Arabuluculuk Kavramı
Dünyada ve ülkemizde, gelişen teknoloji
ile ortaya çıkan öncelik ve ihtiyaçların karşılanmasında, onarıcı adalet
anlayışı da dikkate alınarak farklı bakış açıları ile ekonomik, psikolojik ve
sosyal faydaların esas alındığı, adalete erişimi kolaylaştıran farklı
uyuşmazlık çözüm modelleri arayışını ve akabinde yeni çözüm modellerinin
geliştirilmesi sonucunu doğurmuştur. Bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda,
taraflar tercihen müzakere, Avukatlık Kanunu 35/A kapsamında sulh-uzlaşma
görüşmeleri, arabuluculuk gibi uyuşmazlık çözüm yöntemlerini tercih
edebileceklerdir.
Ülkemizde 2013 yılında yürürlüğe giren 6325
sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda düzenlenen “arabuluculuk”
kavramı, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak
amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu
suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim
sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya
çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan
tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak
yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmıştır. [1]
Arabuluculuk kural olarak tarafların
iradeleri sonucunda başvurulan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Ancak Türk
hukukunda bu durumun birtakım istisnaları vardır. Bu istisnai hallere zorunlu
arabuluculuk denir. İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı
olarak kabul edilmiş ise zorunlu arabuluculuk söz konusudur. Dava şartı
arabuluculuk ülkemizde ilk defa 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3.
Maddesinde düzenlenmiş ve 25 Ekim 2017’de Resmi Gazete ’de yayımlanarak,
01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda
getirilen 3. Madde düzenlemesi ile “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine
dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan
davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
19 Aralık 2018 tarihinde yayımlanan
7155 sayılı Kanun’un 23. Maddesinde “dava şartı arabuluculuk” 6325 sayılı HUAK
18. Maddenin ardından gelmek üzere 18/A maddesi olarak düzenlenmiştir. Dava
şartı olarak arabuluculuğa başvurunun olması halinde; davacı, arabuluculuk
faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya
arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemelidir. Bu
zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık
kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden
reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine
getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın
usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının
anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı
yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
2. Kira İlişkisinden
Doğan Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk
Kira uyuşmazlıklarının son zamanlarda
artmasıyla birlikte sulh hukuk mahkemelerinin iş yükü oldukça artmıştır.
Kiralanan taşınmazların çoğunluğunun konut olması sebebiyle bu konuda
uyuşmazlık sayısının artması artık sosyal bir sorun haline gelmiştir. Barınma
hakkı T.C Anayasası’nda korunan bir haktır. Bu sebeple Adalet Bakanlığı
tarafından kiradan kaynaklanan uyuşmazlıklar için 01.09.2023 tarihinde zorunlu
arabuluculuğun kapsamı genişletilmiştir. Bu kapsamda; Kiralanan taşınmazların
2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç
olmak üzere kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, Taşınır ve
taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar,
23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan
uyuşmazlıklar ve Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar dahil edilmiştir.
3. Kira İlişkisinden Doğan
Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk Kapsamına Giren Davalar
7445
sayılı Kanun’un 37’nci maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
Kanunu’na 01.09.2023 tarihinde eklenen 18/B maddesinin birinci fıkrasının a
bendine göre İcra ve İflas Kanunu uyarınca kiralanan taşınmazların ilamsız
tahliyesi hariç olmak üzere, arabuluculuğa elverişli nitelikte olan tüm kira
uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması zorunlu
hale getirilmektedir. Kira davalarında arabuluculuğun dava şartı olabilmesi
için taşınır ya da taşınmaza ilişkin bir kira sözleşmesi olması kanunda ayrıca
düzenlenmemiştir. Bu nedenle gerek taşınırların kiralanmasına ilişkin
sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda gerekse de taşınmazların
kiralanmasına ilişkin sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda da dava
açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması zorunluluğu öngörülmektedir.
4. Kira İlişkisinden Doğan Uyuşmazlıklarda
Zorunlu Arabuluculuğa Başvurunun İstisnai Halleri
Arabuluculuk Kanunu m. 18/A f. 18’de
“Özel
kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma
zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı
olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır. Buna
ek olarak aynı kanunun 18/B maddesinin birinci fıkrasının a bendine göre
kiralanan taşınmazların ilamsız icrasına ilişkin İcra ve İflas Kanunu hükümleri
zorunlu arabuluculuk düzenlemesinin dışında tutulmuştur. Yani İcra ve İflas
Kanunu’na göre kiralanan taşınmazların ilamsız icrası sürecini başlatmadan önce
arabuluculuğa başvurmak zorunlu değildir.
5. Kira İlişkisinden Doğan
Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk Aşamasının Sürelere Etkisi
Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu m. 18/A f. 15’e göre “Kira davalarında arabuluculuk
düzenlemesinde arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın
düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre
işlemez.” Arabuluculuk bürosuna başvurulmasıyla birlikte süreler kesilmemekle
birlikte durmaktadır. Yani arabuluculuk bürosuna başvurma anına kadar işlemiş
olan süreler varlığını korumakta ancak arabuluculuk bürosuna başvurmayla
birlikte durmakta ve arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihte kaldığı
yerden işlemeye devam etmektedir.
Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu’nun 17’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre,” arabuluculuk
faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk
faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir.” Bu tutanağa
son tutanak olarak adlandırılmaktadır. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
Kanunu’nun 18/A maddesinin ikinci fıkrasında “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda
anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından
onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa
uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre
içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden
reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine
getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın
usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının
anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı
yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
6. Sonuç
Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu’na 01.09.2023 tarihinde eklenen 18/B maddesi ile artık kira
ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığın mahkemece çözülebilmesi için
dava şartı olarak arabuluculuğa başvuru gelmiştir. Tarafların arabuluculuğa
başvurmaksızın dava açmaları halinde, dava şartı eksikliği nedeniyle davaları
usulden reddedilecektir. Arabuluculuğa başvurup da tarafların anlaşamaması
halinde, dava açarken arabuluculuk son tutanağını dava dilekçesine eklemek
zorunludur. Aksi takdirde dava yine dava şartı eksikliği nedeniyle usulden
reddedilir.
Stajyer Av. Umut Alperen Öztürk
Kaynakça:
1-Erdem,
Ümit, “Ticaret Mahkemelerinin Kararlarında Dava Şartı Zorunlu
Arabuluculuk”, Ankara Nisan 2019, 1. Baskı sf.7
2-6325
sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu