Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASININ BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILABİLMESİ VEYA TALEP EDİLEN BEDELİN ISLAH EDİLEBİLMESİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASININ BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILABİLMESİ VEYA TALEP EDİLEN BEDELİN ISLAH EDİLEBİLMESİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

1. Kira Bedelinin Tespiti Davası

 

Kira sözleşmesinin tarafları, kira ilişkisinin yeni döneminde geçerli olacak kira bedelini sözleşmesinde belirleyebilecekleri gibi bu hususta kira sözleşmesinde bir maddenin bulunmadığı haller de söz konusu olabilmektedir. Kira bedelinin belirlenmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 344. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasına göre; Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bir diğer deyişle taraflar, arasında yeni dönemin kira bedelini belirlerken bir üst sınıra uymak zorundadırlar.

 

Yine aynı maddenin ikinci fıkrasına göre; Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.

 

Üçüncü fıkrasına göre; taraflarca yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları konusunda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir. Yani tarafların aralarındaki kira ilişkisini beş yıl boyunca sürdürmeleri halinde, altıncı yıla ilişkin olarak belirlenecek olması halinde tarafların akdettiği kira sözleşmesinde artış oranının belirlenip belirlenmediği hususu dikkate alınmaz.

 

2. Belirsiz Alacak Davası

 

Belirsiz alacak davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. Maddesinde düzenlenmiş olup davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

 

“Belirsiz Alacak davasının hem maddi hukuka hem de usul hukukuna ilişkin önemli avantajları vardır. Birincisi, yukarıda görüldüğü üzere, davacının yargılama giderleri açısından sahip olduğu avantajdır. Şöyle ki davacı sadece talebinin muhtemelen reddolunacak kısmı üzerinden yatırmak zorunda kalacağı miktara katlanmaktan kurtulmakla kalmamakta, aynı zamanda, talebin gerçek dava esnasında (tahkikat sırasında) belirlenmesine kadar, bu miktar için yatıracağı giderleri de ertelemiş olmaktadır.

İkincisi, davacı için talebin dava sırasında belirlenen miktara göre artırılması konusunda, karşı tarafın rızasına yahut ıslaha gerek bırakmamaktadır.

Belirsiz alacak davası açılabilmesinin birinci koşulu, davanın açıldığı tarihte, dava konusu kılınmak istenen alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesinin alacaklıdan beklenemeyecek olması yahut bunun tamamen imkansız bulunmasıdır.

Belirsiz alacak davasının ikinci koşulu, belirsiz alacak davası açmak isteyen kişinin, talebin dayanağı olan hukuki ilişkiyi dava dilekçesinde göstermesi ve alacağın miktarının neden tam olarak belirlenemediğini ortaya koymasıdır.

Belirsiz alacak davasının üçüncü koşulu, belirsiz alacak davası açmak isteyen kişinin, dava açarken tespit edebildiği asgari miktarı dava dilekçesinde göstermesidir. “[1]

 

3. Islah

 

“İddianın ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. Maddesinin ikinci fıkrasında karşı tarafın açık muvafakati ve ıslahın saklı tutulduğunu belirtmiştir. Burada atıf yapılan ıslah müessesesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. Ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu açık atıf karşısında, iddiasını veyahut savunmasını değiştirmek veya genişletmek isteyen tarafın, eğer karşı tarafın açık muvafakatini elde edemez ise, başvurabileceği tek yol ıslahtır.

 

Taraflardan her biri, ıslaha elverişli bir talebin bulunması durumunda, karşı tarafın muvafakati (esasen bunu elde edemediği için bu yola başvurmaktadır) veya mahkemenin onayına gerek olmaksızın iddia veya savunmasını değiştirip genişletebilir.” [2]

 

4. Kira Bedelinin Tespiti Davasında Islah Yapılması veya Kira Bedelinin Tespiti Davasının Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılabilmesi Mümkün Müdür?

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, E. 2017/2792 K. 2021/267 sayılı 16.3.2021 tarihli ilamıyla birlikte kira tespit davasının hukuki niteliğini aşağıdaki şekilde belirtmiştir:

 

“Bilindiği üzere tespit davaları, genel olarak bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının belirlenmesine ilişkin davalardır. Bu dava ile hukuki ilişki hakkındaki kuşku ve tereddütler giderilir. Tespit davaları hakların istikrarını temin etmekle toplumsal bir yarar sağlar. Tespit davasının amacı da hukuki belirsizliği gidermek, başka bir deyişle hukuki ilişkileri taraflar açısından belirli hale getirmekten ve bu yolla barışı sağlamaktan ibarettir.

Buna göre, kira bedelinin tespiti davalarında verilen kira tespiti kararları, diğer tespit davalarında olduğu gibi bir hukuki ilişkiyi tespit etmez. Amacı sadece kira sözleşmesinin yeni dönemde belli olmayan kira bedeli unsurunu belirli bir hâle getirmekten ibarettir. Gerçekten de taraflar anlaşamamışlarsa, kiranın tespitinde hukuki sonuç ancak hâkimin kararı ile doğar. Gerçi, yeni dönemde kiranın belli olması için mutlaka bir mahkeme kararı alması şart değildir. Çünkü taraflar anlaşırlarsa mahkeme kararına gerek kalmadan hukuki sonuç doğar. Tarafların ancak anlaşamaması hâlinde bu hukuki sonucun doğması için dava açmaları gerekir.

Böylece kira tespiti kararları eda davaları sonunda verilen mahkumiyet kararlarına değil, inşai davalar sonunda verilen kararlara yakın bir nitelik göstermektedirler. Dolayısıyla kira bedelinin tespitine ilişkin olarak açılmış olan davada, tespit davasında olduğu gibi bir hukuki ilişkiye dair karar verilmesi yerine, var olan hukuki ilişkiye ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkması veya var olan bir hukuki durumun değişmesi söz konusu olmaktadır.

Kira bedelinin tespiti davalarının amacı sadece ilgili kira döneminde geçerli olacak kira bedelinin tespitidir. Başka bir deyişle kira bedelinin tespiti davasının sınırlı bir konusu vardır. Kira tespit davası sonucunda hâkim, bir yıllık süre zarfında uygulanacak olan kira bedelini belirler. Böylelikle, kira sözleşmesinde yer alan kira bedeli, hâkim kararı ile değiştirilmiş olur ve kira sözleşmesi mahkeme kararı ile yeniden şekillenmiştir.” [3]

 

Yargıtay’ın görüşüne göre Kira Bedelinin Tespit Davasının dava dilekçesinde yeni döneme ilişkin olarak istenen miktar için açık ve net bir rakam belirtilmesi gerekir.

“Kira tespit davasının kısmi dava, belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığı gibi, açılan davada ıslahta mümkün değildir” [4]

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, E. 2017/2792 K. 2021/267 sayılı 16.3.2021 tarihli ilamıyla kira bedelinin tespit davasında ıslah talebinde bulunup bulunamayacağı konusunda aynen;

 

“Daha önce de belirtildiği gibi kira bedelinin tespiti davaları kendine özgü bir dava olup inşai davalar sonucunda verilen kararlara yakın bir niteliktedir. Bu davalarda sadece ilgili kira döneminde geçerli olacak kira bedelinin tespiti istenir ve kira bedelinin tespiti davasının sınırlı bir konusu vardır. Dava sonucu hakim, ileriye yönelik olarak bir yıllık süre zarfında uygulanacak olan kira bedelini belirler ve kira sözleşmesinde yer alan kira bedeli, hakim kararı ile değiştirilmiş olur. Davanın bu niteliği gereğince kira bedelinin tespitine ilişkin talep bölünemez ve kira bedeli davacı tarafından bir seferde açık ve net olarak istenilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla kira bedelinin tespiti davalarında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamaz ve saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamaz” şeklinde açıklamaya yer vermiştir. [5]

 

“Yargıtay’a göre, kira tespit davalarında davacı, yeni dönemde uygulanmasını istediği kira bedeline ilişkin talebini başlangıçta tam olarak belirtmek zorunda olup tespitine karar verilmesi talep edilen kira miktarının sonradan ıslah edilerek değiştirilmesi mümkün değildir” [6]

 

Yargıtayın kira bedelinin tespit davasına olan yaklaşımına karşı İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2015/918 E., 2016/242 K. sayılı kararı ile direnmiştir. Direnme Kararında ise:

 

“Kira bedelinin tespiti davalarında ıslah yolunun tamamen kapalı olmadığı, TBK’nın kira tespitine ilişkin 344 ve 345. maddelerinde kira bedelinin tespiti davalarında ıslah yolunun kapalı olduğuna ilişkin yasaklayıcı hiçbir hüküm yer almadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) davanın ıslahına ilişkin 176. maddesinde taraflardan her birinin, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, 180. maddesinde de davanın tamamen ıslah edilebileceği hükmünün bulunduğu, HMK’da kira bedelinin tespiti davalarında ıslah yolunun kapalı olduğuna ilişkin yasaklayıcı hiçbir hükmün yer almadığı, kanunlarda açıkça böyle bir yasaklama hükmü bulunmadığına göre kanunda olmayan bir hükme dayanılarak kira bedelinin tespiti davalarında ıslah yolunun kapalı olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.” [7]

 

Türkiye’nin içinde bulunduğu enflasyonist ortamda gelecek yıl için kira bedelini net rakam olarak belirtmek, emlak sektöründe faaliyet gösteren insanların bile kolaylıkla yapabileceği bir işlem değildir. Yargıtay’ın buradaki yaklaşımının hakkaniyete uygun olmadığını belirtmek gerekir.

 

6. Sonuç

 

Kira Bedelinin Tespiti Davasında ıslah yasağına ilişkin olarak; İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2015/918 E., 2016/242 K. sayılı direnme kararında da belirtildiği üzere kira bedelinin tespiti davasında mevzuatta ıslaha ilişkin veya belirsiz alacak davası açılmasına ilişkin açıkça bir engel olmadığını, bu sebeple kira bedelinin tespiti davasında ıslah müessesesine veya belirsiz davası açılmasına ilişkin kanuni bir engel bulunmadığı söylenebilir. Ancak Yargıtay kira bedelinin tespit davasında davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutamayacağını ve saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamayacağı görüşündedir. İşbu sebeple kira bedelinin tespit davası belirsiz alacak davası olarak açılamaz ve ıslah yasağı bulunmaktadır. Türkiye’nin bulunduğu enflasyonist ortamda kira bedelinin tespit davası için gelecek döneme ait talep edilen miktarın net bir şekilde belirlenebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söylemek mümkündür.

 

Stj. Av. Umut Alperen Öztürk

 

Kaynakça:

1- Atalı Murat / Ermenek İbrahim / Erdoğan Ersin, Medeni Usul Hukuku, 4. Bası, Ankara 2021 s.335

2- Atalı Murat / Ermenek İbrahim / Erdoğan Ersin, Medeni Usul Hukuku, 4. Bası, Ankara 2021 s.418

3- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, E. 2017/2792 K. 2021/267 sayılı 16.3.2021 tarihli ilamı

4- Kanık Hikmet, Kira Hukuku Davaları, Ankara 2021, s. 899

5- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, E. 2017/2792 K. 2021/267 sayılı 16.3.2021 tarihli ilamı

6- Yeniocak Umut, Kira Bedelinin Belirlenmesi Kira Tespit ve Kira Uyarlama Davaları, Ankara 2022, s. 105

7- İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2015/918 E., 2016/242 K. sayılı direnme kararı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN