I-
GİRİŞ
Kentleşme,
göç ve suç olguları, toplumun sosyal ve ekonomik yapısı ile bireylerin tutum ve
davranışlarında değişmelere yol açma etkisine sahip olgulardır. Gelişmekte olan
ülkelerin büyük kentlerinde suçlar ve adli vakalar gün geçtikçe artmakta, can
ve mal güvenliği azalmakta olduğundan bu olgular tartışılır hale gelmiş;
kentleşme ve göçün etkisiyle ortaya çıkan problemlere çözüm üretilmeye
çalışılmıştır.
Bu
kapsamda, özellikle Sanayi Devrimi ile birlikte artan kırdan kente göç ve göçün
etkisiyle ortaya çıkan ‘’suç sorunu’’, gelişmekte olan toplumların çözüm
üretmeye çalıştığı en önemli sorun haline gelmiştir.
Bu
çalışmada, kentleşme, göç ve suç kavramlarına kısaca değinilecek, suçun
kentleşme ve göç ile ilişkisi açıklanacak, nihayetinde göç ile birlikte yaşanan
kentleşmenin suç olgusu üzerindeki etkileri ele alınacaktır.
II-
KENTLEŞME, GÖÇ VE SUÇ KAVRAMLARI
2.1.
Kentleşme Kavramı
Kentleşme
gerçekte belirli bir yerleşim bölgesinde, nüfusun aşırı artışı ve bu nedenle
yeni etkenlerin yaratılması, yeni çözüm koşullarının bulunması demektir.
Günümüzde özellikle gelişmekte olan ülkelerde sosyal değişmenin en açık
göstergelerinden birisi kentleşmedir. [1]
Kentleşme;
ekonomik, sosyal ve teknolojik dönüşümlerin ve bu dönüşümler neticesinde
toplumların yapısında ve bireylerin tutum ve davranışlarında meydana gelen
değişimleri kapsar. Tarıma dayalı üretim tarzının Sanayi Devrimi ile birlikte
hakimiyetini yitirmesi, kentleşme sürecinin yaşanmasını gerekli kılmış; yaşanan
bu süreç neticesinde mesleklerin, iş bölümünün, farklı kültür gruplarının ve
tüm bunların doğal sonucu olarak karmaşık insan ilişkilerinin olduğu yaşam
merkezleri ortaya çıkmıştır.
Kentleşmeyi etkileyen en önemli faktör
ekonomik sebepler olmuştur. Keleş’e göre, ‘’Ekonomik nedenler, insanların
içinde yaşadıkları koşulların katlanılmaz olarak görülmesi ya da rahatsızlık
verici hale gelmesi anlamına gelir. Ekonomik nedenler arasında; toprağın düşük
verimi, düşük ücret, sınırlı iş olanakları, eğitim, sağlık vb. olanaklardan
yoksulluk, kıtlık, sınırlı toplumsal devingenlik, toplumsal çatışma ve terör
sıralanabilir. Bu nedenlerin ortak özelliği bir zorunluluk halinin mevcut
olmasıdır.’’ [2]
Ekonomik sebeplerin yanı sıra,
sosyo-psikolojik sebepler (iş olanakları, sağlık, eğitim, sosyal yaşam vb.),
teknolojik ve siyasal sebepler (ekonomik ve toplumsal kalkınma planları,
iletişim araçları vb.) de kentleşme sürecinin ve göçün hızlanmasına yol
açmıştır.
2.2. Göç Kavramı
Kentleşme
ile bağlantılı olan göç olgusu, temelinde sosyal bir hareket olmasına karşın,
hayatın her yönünü etkileyen bir ‘’yer değiştirme’’ eylemidir. Göç; bireylerin
ya da grupların yerleşme alanlarından çeşitli nedenlerle uzak veya yakın başka
alanlara gerçekleştirdikleri uzun süreli yer değişikliği hareketi olarak
tanımlanabilir.
Göç
olgusu büyük oranda kentleşme ile ilişkilidir. Özellikle gelişmekte olan
ülkelerde göç, kentler ve kent yaşamı üzerinde farklı yaşam alanlarının
oluşmasına ve kentte yeni bir düzenin kurulmasına sebep olmaktadır. Dışarıdan
bakıldığında çok çarpık, denetimsiz, kontrolsüz olarak addedilen ve bir an önce
kontrol altına alınması gerektiği düşünülen göç olgusu, aslında toplumun o
dönemki politik ve ekonomik zorlamalarının bir sonucu olarak ortaya
çıkmaktadır. [3]
2.3. Suç Kavramı
Suç, en
genel anlamda toplumda yürürlükte olan normlardan sapma olarak tanımlanabilir.
Hukuk düzenince açıkça yasaklanan ve ihlali durumunda mutlaka cezai yaptırım
öngörülen her türlü eylem suç olarak nitelendirilirken, toplumsal normların
kabul edilebilirlik sınırını aşan her türlü davranış sapma olarak
nitelendirilir.
III-
KENTLEŞME VE SUÇ
Kalabalık
ve heterojen nüfus yapısı, farklı kimliklerin varlığı, toplumsal denetimin
zayıflığı, ekonomik ve mali kaynakların zenginliği kentleri suç işlemek için
ideal alanlar haline getirmiş ve kentlerin güvenliği sorunu ortaya çıkmış;
gasp, cinsel taciz, cinayet gibi günlük yaşamda etkisi daha kolay hissedilen
suçlardaki artışla birlikte toplumsal tedirginlik artmıştır.
Özellikle
gelişmekte olan ülkelerde kentleşme ve suç arasındaki ilişkinin en önemli
boyutlarından birisi göç olgusudur. Sağlıksız kentleşme süreciyle birlikte
kırsaldan kentlere akın eden kitleler; sosyal, ekonomik ve kültürel olarak kent
yaşamına adapte olamamaktadır. Kentlerin hem nüfus yoğunluğu hem de heterojen
yapısı denetimi daha zor kılmakta ve kırsal alanlardan kentlere göç edenler
için gri alanlar yaratmaktadır. Göç
süreci neticesinde iş bulamayan, kent yaşamının gerektirdiği kurallara adapte
olamayan birey, suçlu alt kültürler ile etkileşim içerisine girebilmektedir.
Kentsel
değişimlerin hızlı yaşandığı, nüfus artışının sağlıksız ve yoğun olduğu
kentlerde insanların daha gergin bir yapıya sahip olduğu görülmüş; bu konuda
yapılan bir çalışmada, benzer kentler arasında nüfusun en hızlı arttığı
yerleşim yerlerinde intihar, boşanma ve suç oranlarının daha yüksek olduğu
görülmüştür. Tüm bu nedenler dolayısıyla kentlerin suç işlemeye daha elverişli
alanlar olduğu söylenebilir. [4]
IV- GÖÇ VE SUÇ
Bir nüfus hareketi olarak
değerlendirilen göçle birlikte özellikle yoğun göç alan büyük şehirlerde oluşan
düzensiz ve sağlıksız kentleşmenin ve nüfus artışının ivme kazandığı süreç; toplumu
insan hayatını etkileyen olumsuz bir süreç olarak gelişmekte ve başta suç ile
suçluluk olmak üzere işsizlik, konut sıkıntısı, yabancılaşma gibi sosyal
problemleri artırmaktadır. [5]
Göçle birlikte bulundukları yerdeki durumlarına
göre daha iyi yaşam koşulları, iş ve eğitim olanakları elde etme beklentisinin
gerçekleşmemesinin; bireylerde hayal kırıklığı, şiddet ve suça dönüştüğü ve
yapılan araştırmaların darp, hırsızlık, gasp ve uyuşturucu pazarlama gibi
suçların bu bölgelerde yaygınlaştığını gösterdiği iddia edilmektedir.
V- SONUÇ
Kentleşme sürecinde göç ve suçluluk
olgusu arasında mutlak ilişkinin olduğu aşikardır. Kentlerin sosyal yapısının
suçluluk üzerindeki ve suçluluğu artırıcı yöndeki etkileri oldukça fazladır. Kentleşme
sürecinde suçluluk oranının artmasında suça etki eden faktörler yanında, göç
faktörü ve beraberinde getirdiği kültür çatışması gibi faktörler yer
almaktadır.
Kentleşme
sürecinde bir sosyal yapıdan diğer bir sosyal yapıya geçiş, suç eğilimindeki
farklılıkları ve aynı zamanda sosyal yapıdaki farklılıkları beraberinde
getirmektedir. Çarpık kentleşme kontrolsüz göçü meydana getirmekte, kontrolsüz
göç de suç eğilimini oluşturmaktadır. Böylelikle dengesi bozulan bir toplumsal
yapı meydana gelmektedir. Toplumsal suçlar, bireysel yasa dışı davranışlar,
kalabalıkta kaybolma, takipten kurtulma, önleyici kolluk hizmetlerinin
etkinliğini hissettirmesinin zayıflaması, karmaşık kent çevresi ile
bütünleşmede başarı kazanamayış, toplumsal beklentilerin gerçekleşmemesinden
doğan düş kırıklıkları; kentin, tüketici ve yabancılaştırıcı etkileri altında
toplumdan kopmanın ve dışlanmanın ifadesi ‘suçluluk’ olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Kentleşme
sürecinde, kentsel gelişmeyi yakından etkileyen göç olgusu ve bu olgunun sosyo-ekonomik
açılardan toplum ve insan üzerine yapmış olduğu olumsuz etkiler arasında yer
alan suç işleme eğiliminin azaltılması ve kentleşmenin düzenli gelişiminin
sağlanabilmesi için toplumun her kesimine görev düşmektedir.
Stj. Av.
Anıl Sağlam
Kaynakça:
1.
YILDIRIM, Aziz, Kentleşme
ve Kentleşme Sürecinde Göçün Suç Olgusu Üzerindeki Etkileri (Ankara: Ankara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2004), s.11
2. KELEŞ, Ruşen, Yerinden
Yönetim ve Siyaset, Cem Yayınevi, 1992, s.22
3. BAHAR, Halil
İbrahim, Sosyoloji, Uşak Yayınları, 2009, s.259
4. DÖNMEZER, Sulhi,
Kriminoloji, Beta Yayınları, 1994, s.62
5.
DİLBER, Suat, Göç Olgusunun Suç ve Suçluluk Oranına Etkisi,
Polis Akademisi Yayınları, 2003, s.149