Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

İSTİNAF VE TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURUSUNDAKİ PARASAL (KESİNLİK) SINIRIN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI IŞIĞINDA VE 7550 SAYILI KANUN KAPSAMINDA İNCELENMESİ

İSTİNAF VE TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURUSUNDAKİ PARASAL (KESİNLİK) SINIRIN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI IŞIĞINDA VE 7550 SAYILI KANUN KAPSAMINDA İNCELENMESİ

1. Giriş

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “HMK” 341. maddesinin ikinci fıkrasında, istinaf kanun yoluna başvurma için parasal (kesinlik) sınırı belirlenmiştir. Anılan fıkrada “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü bulunmaktadır. HMK m.362/1-a’da ise Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Buna göre konusu para olan her davanın istinafa ve temyize taşınması mümkün değildir. Yani, davanın istinafa ve temyize taşınabilmesi için, dava konusu miktarın istinaf ve temyiz parasal (kesinlik) sınırı aşması gerekmektedir.

 

Ayrıca HMK’nin “Parasal sınırın artırılması” başlıklı ek madde 1’de ise “200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmü yer almaktadır. Buna göre, istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru bakımından düzenlenen parasal sınırlar her yıl değişmektedir.

 

30.12.2024 tarihli, 32768 (2. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne göre, 2025 yılında davalarda uygulanacak parasal sınırlar için yeniden değerleme oranı %43,93 olarak belirlenmiştir. Buna göre, 2025 yılı için istinaf sınırı 40.000,00-TL iken temyiz sınırı 544.000,00-TL’dir.

 

01.10.2011-02.12.2016 yılları arasında ise istinaf sınırı 1.500,00-TL, temyiz sınırı 25.000,00-TL’dir. 04.06.2025 tarihli 32920 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7550 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”dan önce istinaf ve temyiz sınırları bakımından hüküm anındaki parasal sınırlar uygulanmaktaydı. Yani, 2015 yılında 30.000,00-TL değerindeki bir davanın 2025 yılında karara çıkması halinde; 2015 yılındaki istinaf ve temyiz sınırı yerine hüküm tarihindeki 2025 yılındaki istinaf ve temyiz sınırı uygulanacak ve verilen karar kesin karar niteliğinde olacaktı. Bu örnekte davanın açıldığı esnada taraflar hem istinaf hem de temyiz kanun yoluna başvurabilmekteyken; hükmün 2025 yılında verilmesi ihtimalinde, ilk derece mahkemesi nezdinde kararın kesinleşmesi söz konusu olmaktadır.

 

Bu durumun mahkemeye erişim hakkı, hükmün denetlenmesini talep etme hakkı ve kanuni hâkim ilkeleriyle bağdaşmadığı, ayrıca temyize ilişkin parasal tutar açısından davanın açıldığı tarihin mi yoksa istinaf merciinin karar tarihinin mi esas alınacağı yönünde bir belirsizliğin olması sebepleriyle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi (E.2023/182), İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi (E.2024/165), Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi (E.2024/188) tarafından Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuştur.

 

2. Anayasa Mahkemesi’nin İstinaf ve Temyiz Parasal Sınırına İlişkin 04.12.2024 Tarihli, 2023/182 E., 2024/203 K. Sayılı Kararı [1]

 

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi (E.2023/182), İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi (E.2024/165), Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi (E.2024/188) tarafından; 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle eklenen ek 1. maddenin;

A. (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…341 inci, 362 nci ve … maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır.” bölümünün,

B. (2) numaralı fıkrasının “…341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” bölümünün, Anayasa’nın 2., 10., 13. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuştur.

 

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın 23. paragrafında başvurucuların itirazlarının gerekçesi özetlenmiş olup buna göre;

 

“davanın açıldığı tarih ile uyuşmazlığın mahkemece ve sonrasında istinaf merciince karara bağlandığı süreçte istinaf ve temyiz kesinlik sınırının her yıl yeniden değerleme oranında güncellenerek değişebildiği, bu itibarla davanın açıldığı tarihte temyiz yolu açık olan bir uyuşmazlığın istinaf merciinin karar verdiği tarih itibarıyla temyiz sınırının altında kalabildiği, bu durumun mahkemeye erişim hakkı, hükmün denetlenmesini talep etme hakkı ve kanuni hâkim ilkeleriyle bağdaşmadığı, ayrıca itiraz konusu kurallarda temyize ilişkin parasal tutar açısından davanın açıldığı tarihin mi yoksa istinaf merciinin karar tarihinin mi esas alınacağı yönünde bir belirsizliğin olduğu, bu suretle kuralların hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle de çeliştiği, mahkemeler arasında yargılama süreleri açısından farklılıkların olabileceği gözetildiğinde aynı tarihte açıldığı hâlde diğerine göre daha erken sonuçlanmış olan davalardan biri temyize tabi olurken yargılaması geç sonuçlanan diğer davanın temyiz denetimin dışında kalabileceği, bu durumun ise eşitlik ilkesini ihlal ettiği belirtilerek kuralların Anayasa’nın 2., 10., 13. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.”

 

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın 25. paragrafında, “mahkemelerce verilen hükmün bir başka yargı mercii tarafından denetlenmesini talep etme hakkının Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü kapsamında güvence altına alındığı kabul edilmiştir. (AYM, E.2018/71, K.2018/118, 27/12/2018, §§ 8-10; E.2020/21, K.2020/53, 1/10/2020, § 19; E.2021/34, K.2022/21, 24/2/2022, § 18; E.2022/135, K.2023/30, 16/2/2023, § 17; E.2023/36, K.2023/142, 26/7/2023, § 10)” ifadesi yer almakta olup mahkeme tarafından verilen kararın denetlenmesinin talep edilmesi hakkının, hak arama özgürlüğü kapsamına girdiği ve anayasada güvence altına alındığı belirtilmiştir.

 

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın 38. paragrafında “Temyiz ve istinaf parasal sınırlarının yeniden değerleme oranında güncellenmesinin öngörülmesinin amacı söz konusu parasal sınırların enflasyon nedeniyle günün ekonomik şartlarına göre düşük kalmasının önlenmesi, bu suretle istinaf ve temyiz mercilerinin iş yükünün azaltılması ve yargılamaların daha hızlı bir biçimde sonuçlanmasının sağlanmasıdır. İstinaf ve temyiz mercilerinin iş yükü hafifletilerek davaların makul süre içinde ve daha az masrafla sonuçlanmasının sağlanması amacıyla hükmün denetlenmesini talep etme hakkının sınırlandırılmasının anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmaktadır.” denilerek temyiz ve istinaf parasal sınırlarının güncellenmesinin amacının istinaf ve temyiz mercilerinin iş yükünün azaltılması ve yargılamaların daha hızlı neticelendirilmesi olduğu belirtilmiştir.

 

Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın 42. paragrafında “yeniden değerleme oranının enflasyon oranlarına göre belirlendiği, böylece istinaf ve temyize ilişkin parasal tutarların artırılmasıyla ilgili bu oranın davanın taraflarının ekonomik ve sosyal güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek derecede olduğu gözetildiğinde kuralda hedeflenen meşru amaç ile hükmün denetlenmesini talep hakkına getirilen sınırlama arasında makul dengenin gözetildiği ve kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” denilerek istinaf ve temyize ilişkin parasal tutarların arttırılmasında meşru amaç ile hükmün denetlenmesini talep hakkına getirilen sınırlama arasında makul dengenin gözetildiğine karar verilerek kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın 55. paragrafında, “Kanun yoluna başvuru açısından kural gereğince parasal değer (kesinlik sınırı) güncellenirken, dava konusu mal ya da alacağın değerinin güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamı davanın taraflarına yüklenmektedir. Bu yönüyle kural kapsamında tarafların kanun yoluna başvuramamaları nedeniyle katlanacakları külfet ile yargılamanın en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki kamusal yarar arasındaki dengenin taraflar aleyhine bozulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kişilere aşırı bir külfet yüklediği anlaşılan kuralla hükmün denetlenmesini talep etme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” denilerek 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle eklenen ek 1. maddenin; “...341 inci, 362 nci...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

 

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararda, enflasyondan kaynaklanan külfetin tamamının davanın taraflarına yüklendiği, hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bakımından getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kanaatimizce de davanın taraflarının, davanın ilk açıldığı anda kanun yoluna başvurabilmesinin ardından, bu haklarının enflasyon sebebiyle kısıtlanması; hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bakımından orantısız ve ölçüsüz bir sınırlama getirmektedir. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi tarafından, hukuk mahkemelerince verilen kararlara karşı, istinaf ve temyiz yoluna başvuru bakımından; hüküm tarihindeki parasal sınırın uygulanması gerektiği yönündeki düzenlemeler iptal edilmiştir.

 

3. 04.06.2025 Tarihli 32920 Mükerrer Sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanan 7550 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la Gelen Yeni Düzenleme

 

Yukarıda belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen Karar’ın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Ancak söz konusu düzenlemenin kaldırılmasından sonra ne şekilde istinaf ve temyiz parasal sınırlarının uygulanacağı kararda belirtilmemiştir.

 

04.06.2025 tarihli 32920 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7550 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un [2] 20. maddesi;

 

“MADDE 20- 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktar esas alınır.” şeklindedir.

 

2025 Temmuz itibariyle HMK ek madde 1/2 aynen;

 

“200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktar esas alınır.” şeklindedir.

 

HMK m.341, istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararları, HMK m.362 temyiz kanuna başvurulabilecek kararları, HMK m.369, duruşmalı temyiz talebini düzenlemektedir. Bu doğrultuda istinaf ve temyiz kanun yoluna başvururken parasal (kesinlik) sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktar esas alınmaktadır. Yani, 2025 yılında açılan 45.000,00-TL bedelli bir davada, 2026 yılında hüküm verilmesi durumunda; 2026 yılındaki istinaf sınırının 45.000,00-TL’nin üzerinde olması ihtimalinde dahi taraflar istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir.

 

4. Sonuç

 

Anayasa Mahkemesinin 04.12.2024 Tarihli, 2023/182 E., 2024/203 K. sayılı Kararında da belirtildiği üzere, mahkemelerce verilen hükmün bir başka yargı mercii tarafından denetlenmesini talep etme hakkı Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü kapsamında güvence altına alınmıştır. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi tarafından enflasyondan kaynaklanan külfetin tamamının davanın taraflarına yüklendiği, hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bakımından getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılarak hukuk mahkemelerince verilen kararlara karşı, istinaf ve temyiz yoluna başvuru bakımından; hüküm tarihindeki parasal sınırın uygulanması gerektiği düzenlemeler iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın ardından da 7550 sayılı kanunla birlikte HMK ek madde 1 düzenlenerek istinaf ve temyiz kanun yoluna başvururken parasal (kesinlik) sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktarın esas alınması gerektiği düzenlenmiştir.

 

Av. Umut Alperen Öztürk

 

Kaynakça:

1. Anayasa Mahkemesinin 04.12.2024 Tarihli, 2023/182 E., 2024/203 K. sayılı Kararı

2. 04.06.2025 tarihli 32920 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7550 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN