Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

İŞÇİYE YAPILAN ÇOCUK, ÖLÜM VE EVLİLİK YARDIMLARININ HACZEDİLEBİLİRLİĞİ HUSUSU

İŞÇİYE YAPILAN ÇOCUK, ÖLÜM VE EVLİLİK YARDIMLARININ HACZEDİLEBİLİRLİĞİ HUSUSU

1- GİRİŞ

Günümüzde artan ekonomik dengesizlikler ve paranın değerini kaybetmesi sebebiyle toplumun omuzlarındaki borçlanma miktarı artmaktayken ödeme gücü ise bir o kadar azalmaktadır. Bu sebeple çoğunlukla borçlu vatandaş borcunu karşılayamamakta bunun sonucu olarak da hukuki yollar ile alacağını karşılamak isteyen alacaklılar tarafından kendilerine icra takibi başlatılabilmektedir.

 

Özellikle içinde bulunduğumuz son yıllar içerisindeki ciddi ekonomik çalkantılar sebebiyle alacaklılar borçlarını tahsil edemezken borçlular ise büyüyen borç miktarlarının altında ezilmektedirler. Alacaklarını tahsil edemeyen alacaklılar, ellerindeki yegâne enstrüman olan hukuk yolu ile alacaklarının peşine düşmekte bunun sonucu olarak başlattıkları icra takipleri neticesinde haciz aşamasına gelinmesiyle borçluların mallarının ve haklarının haczedilmesi söz konusu olmaktadır. 

 

Bu makalemizde öncelikle maaş haczini açıklayacak devamında ise ölüm, çocuk, evlilik yardımı gibi yan yardımların haczedilip haczedilemeyeceğini değerlendireceğiz.

 

2- MAAŞ HACZİ

 

Öncelikle maaş haczini tanımlamak gerekirse; İİK madde 83 uyarınca çalışan işçi yahut memurun kesinleşmiş borcundan dolayı çalışmasından karşılığı olarak işverenden aldığı ücret, ikramiye, prim, maaş vb. gibi hak ve alacakların bir kısmının veya tamamının haczedilerek icra dairesine ödenerek alacağın tahsil edildiği alacak tahsil yöntemlerinden biri olarak tanımlayabilmekteyiz.

 

Bir kişi hakkında icra takibi başlatılmasına müteakip kişinin kamu veya özel sektörde çalışmasından bağımsız olarak alacaklının talebi doğrultusunda icra müdürlüğünce işçinin bağlı olarak çalıştığı işverene İİK madde 335 ve devamı hükümlerince maaş haczi müzekkeresi gönderilecektir. Kendisine gönderilen tebligat üzerine işveren, işçinin maaşı üzerinde haciz işlendiği, maaş üzerinde başkaca haciz varsa bu durumu ve işçinin maaş tutarını bildirmek zorundadır. İşverenin yapacakları bunular bitmeyecek ödeme gününde işçinin maaş ve ücretlerinin 1/4 ‘ünü kesecek ve bu tutarı maaş haczi gelen dosyaya ödeyecektir. Bir işverenin bunu yapmaması durumunda kesinti yapmadığı tutar kadar borçtan sorumlu olacaktır.

 

İİK madde 83 maaştan ¼ oranından daha az bir kesinti yapılamayacağını, İş Kanunun 35. Maddesi ise işçilerin aylık ücretlerinin 1/4’ünden fazlasının haczedilemeyeceğini emretmektedir. Her iki kanun maddesini birlikte ele aldığımızda görülecektir ki işçi aleyhine yapılan bir takipte maaş haczi durumunda işçinin maaş ve ücretlerinin ancak ¼’ü haczedilebilecektir.

 

3- ÜCRET/MAAŞ DIŞINDAKİ GELİRLERİN HACZEDİLEBİLİRLİKLERİ

 

a) ¼ Haczedilebilir Ücret Ekleri

 

İşverenler tarafından işçiye ödenen aylık sabit ücret dışında bir de ücret ekleri vardır. Bunlar para yahut parasal karşılığı olan şeylerdir. Örnek verecek olursak; ikramiye, prim, kardan pay, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, sosyal yardımlar, komisyon ücreti şeklinde sayılabilecektir. Bu ücret ekleri de ücret kabul edileceğinden ¼ oranında haczedilebileceklerdir.

 

b) Bütün Olarak Haczedilebilecekler

 

Öte yandan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat ise ücret niteliğinde sayılamayacakları için ¼ sınırlamasına takılmayacak dolayısıyla bütün oranında haczedilebileceklerdir. Ayrıca bu ödemelerle işçinin iş akdi son bulacağı için bu ödemelerin tamamının haczedilebilmesi hayatın olağan akışına da uygun olacaktır.

 

c) Haczedilemeyecekler

 

İİK madde 82/11 incelendiğinde iş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle işçiye yapılan ödeme ve tazminatlar haczedilemeyecektir. Aynı şekilde geçici iş göremezlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği ve iş kazası nedeniyle açılacak tazminat davaları sonucu alınan tazminat bedelleri haczedilemeyecektir.

 

4- ÖLÜM, EVLİLİK, ÇOCUK YARDIMI AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

 

İş Kanunu 32. maddesinde “Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen bir tutardır.” şeklinde tanımlanmıştır. Ücret kavramı çalışma sonucu elde edilen tüm gelirleri ifade etmektedir. Burada kazanca verilen isim den ziyade önemli olan ücretin niteliği yani yapılan bir işin karşılığı olmasıdır.

 

Her ne kadar 4857 Sayılı İş Kanunu’nda söz konusu yardımların haczi açısından spesifik bir değerlendirme yapılmamış ise de 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun'un 4. maddesinde fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği hükmolunmuştur. İş Kanunu’nda bir hüküm olmaması ve özel sektörde çalışan işçilerin 6772 Sayılı Kanun’a bağlı olmamasından mütevellit uygulamada ve doktrinde bir takım görüş ayrılıkları doğmaktadır.

 

Burada asıl problem hangi kalemlerin ‘’ücret’’ başlığı altına girip girmediğidir. Çünkü bu sorunun yanıtına göre söz konusu kalemlerin haczedilip haczedilemeyecekleri yahut hangi oranda haczedilebilecekleri değişiklik gösterecektir.

 

Makalemizin konusu olan ölüm, evlilik ve çocuk yardımı yahut primlerinin ücret başlığına dahil olup olmadığı ve dolayısı ile haczedilip edilemeyecekleri noktasında bir görüş birliği mevcut değildir. Bu konuda farklı farklı kararlar mevcuttur.

 

a) Ölüm, Evlilik, Çocuk Yardımı Ücret Sayılacaktır Diyen Görüş

 

Bu görüşe; göre maaş ve ücret haczinde, hacze konu olan ücrete borçlunun eline geçen yan ödemeler de dahil sayılmaktadır. Dolayısı ile maaşa nasıl ¼ oranında haciz konulmakta ise bu yan ödemelere de yine aynı oranda haciz konulması gerektiği savunulmaktadır. Yargıtay da bir kararında şu şekilde bir tespitte bulunmuştur "...Bankanın cevabî yazısında, sırf maaş yönünden bilgi verilmiş bulunmaktadır. Adı geçen bankadan maaş bordro örneği celbedilerek, borçlunun eline geçen (yan tediyelerle beraber) miktara göre, şikâyet konusu ek alınıp, sonuçlandırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazdı şekilde karar verilmesi isabetsizdir." (Yargıtay 12.HD. 13.2.1989, 5754/1798)

Bu görüşe göre her ne kadar 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun'un 4. maddesinde fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği belirtilmiş ise de özel sektörde veya bu kanun kapsamına girmeyen işyerlerinde çalışmakta olan işçilerin bu kanun hükümlerinden yaralanamayacakları dolayısı ile fazla çalışma ücreti ile prim ve ikramiyenin ücret olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple de bu kalemlerin dörtte birinin haczinin mümkün olduğu değerlendirilmektedir.

 

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bir kararında da “Somut olayda icra müdürlüğünce, borçlunun işyerinden almakta olduğu maaşının 1/4’ü; maaş dışındaki prim, nema, ikramiye ve teminatların 1/4’ü dışındaki haciz ile ilave tediyelerin tamamı üzerine haciz konulduğu, borçlunun şikayetinde bu kalemlerin 1/4’ü oranında haciz konulmasını kabul ederek, 1/4’ü dışındaki haciz ile ilave tediyelerin tamamı üzerine konulan haczin kaldırılması isteminde bulunduğu görülmektedir.

 

Bu durumda borçlunun maaşı üzerine konulan haciz dışındaki söz konusu alacak kalemleri yönünden 1/4’ü aşan kısmın haczine ilişkin şikâyetin kabulü gerekirken, şikâyetin tümden reddi isabetsizdir.” (12 Hukuk, 2015/18836 E.) şeklinde tespitte bulunulmuştur. Görüleceği üzere borçlunun maaşı üzerine konulan haciz dışındaki prim, nema, ikramiye ve teminatlar gibi diğer alacak kalemlerinin de ¼’ü üzerine haciz konabileceği ifade olunmuştur.

 

Yargıtay gerçekten de bazı kararlarında ölüm, evlilik ve çocuk yardımı gibi yan yardımların da ücrete dahil olduğunu bu sebeple söz konusu gelirlerin ¼’üne haciz getirilebileceğine karar vermiştir.

 

b) Ölüm, Evlilik, Çocuk Yardımına Haciz Konamayacaktır Diyen Görüş

 

Her ne kadar yukarıdaki görüşü Yargıtay kararlarına dayandırmış olsak da Yargıtayın kararlarında da bir görüş birliği olmadığı aşağıda da açıklanacağı üzere pek açık ortadadır.

 

Özellikle 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanun’la 6212 Sayılı Kanun’un 2’nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun 4’üncü maddesinde yer alan hüküm nedeniyle, ilave tediye ödemesinin haczedilemeyeceği yönünde kararlar da vardır. Örneğin Yargıtay 12. Hukuk Dairesi bir kararında;

 

 ‘’… 4857 Sayılı Kanun’un 35. maddesine göre; işçinin almakta olduğu ücretin 1/4’ünden fazlası haczedilemez. İkramiye, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde ise; “Fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği” belirtilmiştir…” (12 Hukuk, 2015/5474 K.) ifadelerini kullanarak fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primlerinin haczedilemeyeceğine kanaat getirmiştir.

 

Yine bir diğer Yargıtay kararında 12. Hukuk Dairesi;

 

 ‘’4857 sayılı İş Kanunu'nun 35. maddesine göre; işçinin almakta olduğu aylık ücretinin ancak 1/4'ü haczedilebilir. Yine 4857 sayılı Yasa'nın 32. maddesi uyarınca; ikramiye, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 sayılı Kanun'un 4. maddesinde ise; "fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin" haczedilemeyeceği belirlenmiştir. Bu durumda, ikramiyenin en fazla 1/4'ünün haczi mümkün ise de, yukarıda belirtilen 4. maddedeki fazla mesai, evlilik yardımı, çocuk zamları, ayni yardımlar, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti gibi ödemelerin haczi mümkün değildir.’’ (Yargıtay 12. HD., E. 2016/8863 K. 2017/383 T. 16.1.2017)

 

ifadelerini kullanarak evlilik yardımı ve çocuk zamları için haczedilemez olduklarına hükmetmiştir.

 

5- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Netice olarak özetlemek gerekirse bir işçi hakkında kesinleşmiş bir icra takibi var ve bu takip neticesinde maaş haczi gündeme gelmiş ise bu durumda söz konusu işçinin maaşının ¼’ü oranında bir kesinti yapılarak bu kesinti söz konusu icra dosyasına yatırılacaktır.

 

Maaş dışında diğer yan gelirler hakkında ise haciz yapılıp yapılamayacağı gelirin niteliği ve geliri uhdesinde toplayan işçinin hangi kanuna bağlı olduğuna göre değişiklik gösterecektir.

Öncelikle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat kalemleri ücret sayılmayacakları için ¼ kuralına takılmayacak ve tamamı haczedilebilecektir. Bu kalemler açısından herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.

 

Öte yandan iş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle işçiye yapılan ödeme ve tazminatlar, geçici iş göremezlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği ve iş kazası nedeniyle açılacak tazminat davaları sonucu alınan tazminat bedelleri ise haczedilemez kalemlerdendir.

 

İşbu makalenin asıl konusu olan ölüm, evlilik ve çocuk yardımları açısından ise yukarıda da izah ettiğimiz üzere doktrin ve Yargıtay kararlarında tam bir tutarlılık sağlanamamaktadır. Bunun en büyük sebebi ise işçinin tabii olduğu kanuna göre bu gelirlerin haczedilip haczedilemeyeceği sorusunun yanıtı net veya muğlak olmasıdır.

 

6772 Sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanun’la 6212 Sayılı Kanun’un 2’nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun’un 4. Maddesinde apaçık şekilde;

 

’Aylık istihkakların hesabında fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyeler nazarı itibara alınmaz. Bu tediyelerden çeşitli işçi sigortalarının icap ettirdiği primler kesilmez ve bu paralar borç için haczedilemez’’

 

ifadeleri kullanılarak 6772 Sayılı Kanun’a tabii işçilerin evlilik, çocuk zamları ve primlerinin borç için haczedilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.

 

Ancak 4857 Sayılı Kanun’da ise bu konuda bir hüküm getirilmemesi sebebiyle bir boşluk bulunmaktadır. Dolayısı ile 4857 Sayılı İş Kanunu’na tabii olan işçilerin söz konusu gelirlerinin haczedilip haczedilemeyecekleri Yargıtay içtihatlarına göre belirlenmektedir.

 

Hal böyleyken yukarıda da ifade olunduğu üzere Yargıtay’ın da bu konuda net bir içtihadı henüz oluşmamış yukarıda belirmiş olduğumuz üzere ¼ haczedileceği veya tamamının haczedilebileceği görüşlerini destekler farklı kararları bulunmaktadır.

 

Tüm bu sebeplerle Yargıtay kararlarında da bir fikir birliği görülmemektedir. Bu durumda biz hukukçuların tavır alırken dayanağının pek tabii öğreti olması gerektiği açıktır.

 

Kendi fikrimi sizlere izah etmem gerekirse; söz konusu yardımların ücret niteliğini haiz olduğu görüşüdür.

 

Ücret nedir sorusunun cevabı bizlere 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 32. Maddesinde verilmektedir. Maddeye göre genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Dolayısı ile ücreti işçinin çalışması karşılığında kendisine para ile bu çalışmasının değerinin yansıtılması olarak da tanımlayabilmekteyiz. Bu tanıma göre temel ücret işçinin bir iş yerinde işe başlarken işveren ile anlaştığı ve genellikle aylık olarak ödenen meblağ olacaktır.

 

Nasıl ki işçinin verimli çalışması, hayatını idame ettirebilmesi için işveren tarafından işçiye bir maddi değer verilmesi gerekiyor ve bu maddi değeri de temel ücret olarak adlandırdıysak aynı şekilde yine işçinin yaptığı işteki şevkinin artması için bir takım yan ödemelerin de işverenler tarafından yapıldığını görmekteyiz. Bunlar prim, ikramiye, komisyon, kardan pay alma şeklinde sıralanabilecektir. Bunlar yukarıda açıkladığımız üzere ücrete girecek ve ¼ oranında hacze uğrayabileceklerdir.

 

Söz konusu gelirlerin işçinin şevkini artırmak dolaylı olarak işverenin yararını sağlamak amaçlı olduğu düşünüldüğünde çocuk yardımı, evlilik yardımı ve ölüm yardımının da işçinin, iş dışındaki hayatın zorluklarından çalışma temposunun etkilenmesinin önüne geçebilmek ve işine odaklanmasını sağlayabilmek amaçlı olduğu yani dolaylı olarak yine işverenin yararını sağlamak amaçlı ödendiği şeklinde bir yorum getirilebilecektir.

 

Bu yorum neticesinde de yapılan yardımların işçinin en yüksek verimde çalışmasının bir karşılığı olduğu sonucuna varılarak çocuk, evlilik ve ölüm yardımlarının de geniş anlamda ücret başlığının altına gireceği dolayısı ile aynen maaş gibi ¼ oranında haczedilebilecekleri düşünülebilecektir.

 

Diğer bir bakış açısından ise; işbu yardımların kıdem veya ihbar tazminatları gibi bütün olarak haczedilebilecek olma ihtimalinde borçlu işçi, iş kazası ve meslek hastalığı gibi haczedilemeyecek olma ihtimalinde ise alacaklı açısından olumsuz bir durum oluşacaktır. Dolayısı ile söz konusu kanun boşluğunun en hakkaniyetli şekilde doldurulmasının bu yardımların ¼ oranında haczedilmesinden geçtiğini düşünmekteyim. 

 

Sonuç olarak kanaatimce çocuk yardımı, evlilik yardımı ve ölüm yardımı gibi yardımlar geniş anlamda ücret başlığı altına girmekte dolayısı ile işbu yardımların maaş haczindeki gibi ¼ oranında kesintiye uğratılarak icra dosyasına ödenmesi gerekmektedir.

 

Stj. Av. Alperen Çelik

 

 

Kaynakça:

1. İcra ve İflas Kanunu, Resmî Gazete : Tarih : 19/6/1932 Sayı : 2128

2. 4857 Sayılı İş Kanunu, 25134 Sayılı 10.06.2022 tarihli

3. 6772 Sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 4. 6212 Sayılı Kanun

5. Yargıtay 12.HD. 5754/1798 E. ve 13.2.1989 tarihli karar

6. Yargıtay 12 HD.  2015/18836 E. sayılı kararı

7. Yargıtay 12 Hukuk, 2015/5474 K.

8. Yargıtay 12. HD., E. 2016/8863 K. 2017/383 T. 16.1.2017 tarihli karar

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN