I. İPOTEK KAVRAMI
İpotek,
var olan veya henüz doğmamış olmakla birlikte doğması kesin ya da muhtemel olan
herhangi bir alacak için taşınmazın tapu kütüğüne işlenmesi yolu ile alacaklıyı
güvence altına alan bir hukuki işlemdir. Başka bir tanımı ise, bir alacağın
güvence altına alınması amacı ile taşınmazın bedelinden alacağın tahsiline
olanak sağlayan hakka ipotek denir.
İpoteğin
sona ermesi farklı nedenler ile mümkün olabilir. İpoteğin sona erme halleri;
ipotek tescilinin terkini, taşınmazın yok olması ve kamulaştırmadır. Ancak
uygulamada bu nedenlerden farklı sebeplerle ile de ipoteğin sonlandırıldığı
görülmektedir. Bunlardan farklı olarak, İcra İflas Kanunu’nun 153. Maddesine
göre borçlu ya da malik ipoteğe konu olan borcu icra dairesine ifa etmek sureti
ile ipoteğin kaldırılmasını sağlayabilir.
II.
İCRA VE İFLAS KANUNU 153. MADDESİ UYGULAMASI
İİK
m. 153’e göre ipoteğin terkini sebeplerini; alacaklının gaip ve yerleşim
yerinin meçhul olması (alacaklıya ulaşılamaması) ve alacaklının borcu almaktan
ve ipoteği çözmekten kaçınması (alacaklının temerrüdü) olmak üzere iki başlık
altında değerlendirmek mümkündür. Makalemizde alacaklının gaip ve yerleşim
yerinin meçhul olması halinde tebligatın nasıl yapılacağı ve ipoteğin tapu
sicilinden nasıl terkin edileceği ele alınmıştır.
İcra
ve İflas Kanunu’nun 153. maddesine göre, ipotekle teminat altına alınan
alacaklarda, alacaklının gaip olması veya yerleşim yerinin meçhul olması veya
borcu almaktan ve ipoteği çözmekten imtina etmesi hallerinde, borçlu İİK’da
öngörülen belirli şekli şartları yerine getirmek suretiyle ipoteğin tapu
sicilinden terkin edilmesini talep edebilir. İİK 153’ün madde metni şu
şekildedir:
“İpotekle
temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaatla
alacaklısının gaip ve yerleşim yerinin meçhul bulunduğunu veya borcu almaktan
ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse icra dairesi on beş gün
içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne
göre tebliğ eder. Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen
makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina
eylediği takdirde borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa icra
mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar
verir. Bu karar tapu dairesine tebliğ edilerek ipotekli taşınmazın sicilline
geçirilir.
Vadesi
gelmeyen borcun ipotek senedi mucibince işlemiş ve işleyecek bütün faizleri ile
birlikte tediyesini deruhde eden borçlu hakkında da yukarıki hüküm cereyan
eder.”
Tapu
kayıtlarının ancak mahkeme kararı ile değiştirebilmesi esasına nazaran ipotekli
gayrimenkullerde alacaklının ortada bulunmaması veya borçlunun teklifi ile
alacağını alarak ipoteği çözmekten imtina etmesi halinde borçlunun müracaatı
üzerine icra dairesi alacaklıya şahsen veya ikametgâhı meçhul ise ilânen
tebligat yaparak daireye gelip alacağını almaya davet olunur. Bunun üzerine alacaklı tebliğden itibaren 15 gün içinde gelmez veya
gelip de imtinaı hakkında makbul bir sebep beyan etmezse borçlu tarafından
borcun icra veznesine yatırılmasına ve ipotek kaydının terkinine tetkik
merciince karar verilir ve bu karar tapu dairesine bildirilir.
1.
Alacaklının Gaip ve Yerleşim Yerinin Meçhul Olması
İİK
madde 153’e göre ipoteğin terkin ettirilebilmesi için öngörülen sebeplerden
biri alacaklının gaip ve yerleşim yerinin meçhul olmasıdır. Alacaklının gaip ve
yerleşim yerinin meçhul olması şartı, maddi hukukta içerdiği anlamdan
farklıdır. Buna göre gaiplik ve yerleşim yerinin meçhul olması şartının mevcut
olması için TMK’da düzenlenen dar ve teknik anlamda gaipliğin veya yerleşim
yerinin bulunmaması şartının gerçekleşmesi aranmamalıdır. Gaiplik TMK’da şu
şekilde ifade edilmiştir: “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun
zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık
varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin
gaipliğine karar verebilir. ...” (TMK m. 32, I). İİK m. 153’de gerçek anlamda
gaiplikten söz edilmekte olsaydı, mirasçılarına tebligat yapılması gerekirdi.
Oysaki İİK madde 153 alacaklıya tebligat yapılmasından bahsetmektedir. En
önemlisi ise ipoteğin terkinine karar verecek olan icra mahkemesinin inceleme
yetkisi sınırlı olup, alacaklının gaipliği hakkında inceleme yapması ve gaiplik
kararı vermesi mümkün değildir.
Alacaklının
yerleşim yerinin meçhul olması şartı bakımından da “yerleşim yeri” kavramı
TMK’da düzenlenen dar ve teknik anlamından farklıdır. Gerçek ve tüzel kişilerin
yerleşim yerlerinin bilinmesi birçok durumda önemli olmasının yanı sıra
tebligat yapılabilmesi bakımından ayrıca önemlidir. İcra ve İflas Kanunu m. 153
bakımından yerleşim yerinin meçhul olması demek kişinin adresinin meçhul olması
anlamına gelmektedir. Zira yerleşim yerinin meçhul olup olmaması alacaklıya
hangi şekilde tebligat yapılacağının belirlenmesi açısından önem arz
etmektedir.
Eğer
alacaklının adresi meçhul ise Tebligat Kanunu’nun 28 ila 31’inci ve Tebligat
Kanunu Hakkında Yönetmelik’in (TKHY) 48 ila 52’nci maddelerine göre ilanen
tebligat yapılmalıdır. Alacaklının adresinin meçhul olup olmadığı ise Tebligat
Kanunu ve TKHY hükümlerine göre belirlenir.
Tebligat
Kanunu’nun 8 ila 27’nci maddelerine göre “kendisine tebligat yapılamayan ve
ikametgâhı, meskeni veya işyeri bulunmayan kişilerin adresi meçhul sayılır
(Teb. K m. 28, II).” Tebligat Kanunu Hakkında Yönetmelik’e göre ise, “Bu
Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru
tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri
adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci
tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın
adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı
takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan
araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres
meçhul sayılır.” (TKHY m. 48, I-II). Adresi meçhul sayılan kişilere
ilanen tebligat yapılır (Teb. K m. 28, I; TKHY m. 48, III).
Yargıtay
bir kararında gaiplik ile ilgili tartışmaya girmeden alacaklıya adresinde
ulaşılamamasını yeterli görmüş ve bozma kararı vermemiştir;
“İİK’nun 153. maddesi
gereğince ipotek veren borçlu, icra dairesine müracaat ederek “alacaklının gaip
olduğundan” bahisle borcunu ödemek istediğini ve ipoteğin kaldırılmasını
istemiştir. Bu talep üzerine alacaklıların gösterilen adreste bulunmaması
sebebi ile tebligat, ilanen yapılmış ise de, icraya gelip yatırılan esas parayı
almadıkları ve herhangi bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmıştır.”
(Y. 12. HD, 10.5.1979,
4022/4253), [1]
Başka
bir Yargıtay kararında da alacaklının adresini terk edip yeni adresini beyan
etmemiş olmasından dolayı bilinmemesi durumunda da İİK’nın 153. Maddesinin
uygulanmasını hukuka uygun kabul etmiştir. (Y. 12. HD, 17.2.1977, 1551/1647), [2]
Önemle
belirtilmelidir ki adresin meçhul olması daha ziyade gerçek kişiler bakımından
söz konusu olabilir. Bu nedenle ilanen tebligat hükümleri tüzel kişilerden
ziyade gerçek kişiler bakımından uygulanır.
İlgili
düzenlemeler ışığında icra dairesi, alacaklıya ihbarı Tebligat Kanunu
hükümlerine göre tebliğ eder. Tebliğin şekli bakımından; alacaklının adresi
meçhul ise ilanen tebligat yapılması yeterlidir. İlanen tebligatta 15 günlük
süre son ilanın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Adresi meçhul
olmamakla birlikte, alacaklı borcu almaktan ve ipoteği çözmekten kaçınmaktaysa,
kural olarak borçlu tarafından beyan edilen adreste (alacaklının bilinen en son
adresinde) Tebligat Kanunu’nun genel hükümlerine göre tebligat yapması gerekir.
Kanuna göre kendisine usulüne uygun ihbar tebliğ edilen alacaklı bildirilen
süre içinde icra dairesine gelmez veya gelmesine rağmen kanunen makbul bir
sebep beyan etmeksizin alacağı almaktan ve ipotek kaydını terkin ettirmekten
kaçınırsa, yatırılan paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının
terkinine karar verilir.
2.
Alacaklının Borcu Alma ve İpoteği Çözmeden Kaçınma Durumu
İİK’nın
153. Maddesinde belirtilen ipoteğin terkini sebeplerinden bir diğeri de
alacaklının borcu almaması ve ipoteği çözmemesi durumudur. İİK’nın 153.
Maddesine uyarınca ipoteğin terkini usulüne başvurulması, ayni hak
değişikliğine sebebiyet vermesi ve sicilden ipoteğin terkin edilmesini
sağlaması nedeniyle, TMK m. 883’e göre alacak sona erince ipotekli taşınmazın
malikinin alacaklıdan ipoteğin terkinini talep etmesine de benzemektedir. Ancak
iki hüküm arasında nitelik, inceleme usulü ve sonuç bakımından ciddi
farklılıklar bulunmaktadır.
III.
İİK M.153 UYARINCA İPOTEĞİN TERKİNİ ŞARTLARI VE USULÜ
Kanun
koyucu İİK m.153’e göre ipoteğin terkinini talep edebilmek için kanunda
öngörülen şartların yerine getirilmiş olması ve kanunda belirlenen usule uygun bir
şekilde başvuru yapılmış olmasını aramaktadır. Kanunda belirtilen bu şartlara
kısaca değinmek gerekirse;
1.
İpotek Alacaklısı Tarafından Daha Önce İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takip
Yapılmamış Olması
İpoteğin
terkininin İİK m.153’e göre yapılabilmesi için ipotek alacaklısının daha önce
borçluya ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmamış olmalıdır. İpotek
alacaklısı tarafından borçluya karşı böyle bir takibe başvurmuş olması
durumunda borçlunun İİK m.153 uyarınca ipoteğin terkinini talep etme hususunda
hukuki yararı bulunmayacaktır. [3]
Borçlunun
ipoteği kaldırabilmesinin tek yolu ipotek alacaklısı tarafından başlatılan
ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte talep edilen alacağın tamamının
ödenmesi gerekmektedir. Borçlunun alacağın tamamını ödemesinden sonra icra
müdürlüğünce ilgili tapu müdürlüğüne yazı yazılarak ipoteğin terkini
sağlanabilecektir. İcra müdürlüğü tarafından ipoteğin terkini ile ilgili
müzekkereyi alan tapu memurlarının yazının gereğini yerine getirip ipoteğin
terkinini yapmaları gerekmektedir. Yazının gereğinin tapu memurlarınca
uygulanmaması durumunda ise şikâyet üzerine ilgili memurlar hakkında İİK m.357
uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılabilir. [4]
2.
İpotek Borçlusunun İpoteğin Terkini Nedenlerinden Biriyle İcra Dairesine
Başvurmuş Olması
Borçlu
tarafından İİK m.153 uyarınca yapılan başvuru icra takibi niteliğinde bir işlem
değildir. Çünkü bu başvuruda ipotek alacaklısına bir ödeme emri veya icra emri
gönderilememektedir. İpotek borçlusu ipotek konusu alacağı doğuran hukuki
ilişkinin taraflarından biri olabileceği gibi, taşınmazı üzerinde ipotek
kurulmasına muvafakat eden ve daha sonradan ipotekli taşınmazın mülkiyetini
elde eden 3. Kişi de olabilecektir. [5]
Yetkili
icra dairesinin tespitinde ise kanaatimizce ipoteğin terkini işlemi taşınmazlar
bakımından ayni hak değişikliğine yol açtığından ipotekli taşınmazın bulunduğu
yerdeki icra dairesine başvurulması gerekmektedir. [6]
3.
İpotek Borçlusunun İpotekle Teminat Altına Alınan Borcu İcra Dairesine
Yatırması
İcra
dairesince ipotek alacaklısına ipoteğin terkini ile ilgili muhtıra
gönderilebilmesi için borçlu tarafından ipotekle teminat altına alınmış olan
borcun tümünün icra dairesinin banka hesabına yatırmış olması gerekmektedir.
4.
İcra Dairesince Alacaklıya İhbarda Bulunması ve Alacaklıya Parayı Alması
İçin Süre Verilmesi
İpotek
borçlusu tarafından ipotekle teminat altına alınmış olan borcun tamamının icra
dairesine yatırılmasından sonra ipotek borçlusunun talebi ile icra dairesince
ipotek alacaklısına ihbarname gönderilmektedir. İpotek alacaklısının vefat
etmiş olması durumunda ihbarname alacaklının mirasçılarına gönderilmelidir.
İhbarnamenin
tebliği için yapılacak tebligatın usulü Tebligat Kanunu’na göre belirlenecektir.
İpotek alacaklısının adresinin meçhul olması durumunda ilanen tebligat
yapılması yeterli olacaktır. İpotek alacaklısının adresinin meçhul olmamasına
rağmen alacaklının borcu almaması veya ipoteği çözmemesi durumunda borçlu
tarafından beyan edilen adreste Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca tebligat
yapılmalıdır.
5.
İpotek Alacaklısının Yasal Sürede İcra Dairesine Gitmemesi veya Gitmesine
Rağmen Makul Bir Mazeret Olmaksızın Alacağı Tahsil ve İpoteği Terkinden
Kaçınması
İpotek
alacaklısının yasal sürede icra dairesine gitmemesi veya gitmesine rağmen makul
bir mazeret olmaksızın alacağı tahsil ve ipoteği terkinden kaçınması durumunda,
borçlu tarafından yatırılan paranın alacaklı adına hıfzına ve ipoteğin
terkinine karar verilir.
Alacaklı
tarafından muhtıradan sonra üç şekilde hareket edilebilecektir; icra dairesine
gelerek alacağı tahsil etmek ancak ipoteğin terkini için tapu müdürlüğüne
başvurmaması, icra dairesine gelmemesi veya gelmesine rağmen hiçbir sebep
belirtmeden alacağı tahsil etmemesi. Üç ihtimalde de ipoteğin terkini için
ipotek borçlusunun icra mahkemesine başvurması gerekmektedir.
6.
İpotek Borçlusunca İcra Mahkemesinden İpoteğin Terkininin Talep Edilmesi
İİK’nın
153. Maddesine göre ipoteğin tapu sicilinden terkin edilebilmesi için ipotekle
teminat altına alınmış borcun icra dairesine depo edilmesinden sonra borçlu
tarafından icra mahkemesine başvuru yapılarak icra mahkemesinden ipoteğin
terkini kararı alınması gerekmektedir.
İcra
mahkemesinin ipoteğin terkini ile ilgili karar verebilmesi için ilk olarak İİK
m.153 uyarınca ipoteğin terkini şartlarının sağlanıp sağlanmadığı
irdelenmelidir. İcra mahkemesi şartların oluşup oluşmadığını re’sen
incelemelidir. İcra mahkemesince yapılacak inceleme sonucunda İİK m.153
uyarınca ipoteğin terkini sebeplerinin oluştuğu ve kanunen öngörülen şekli
şartların gerçekleştiği tespit edilirse, borçlu tarafından icra dairesine depo
edilen paranın ipotek alacaklısı adına saklanmasına ve ipoteğin tapu sicilinden
terkinine, şartların oluşmadığını tespit ederse de terkin talebinin reddine
karar verir.
IV.
UYGULAMADA HARÇ İLE İLGİLİ KARŞILAŞILAN SORUNLAR
İİK
m.153 uyarınca ipoteğin terkinini sağlamak için icra dairesine başvuran
borçludan sadece başvurma harcı alınması gerekmektedir. Bu harç takip sonunda
ipotek alacaklısına yükletilmektedir. Uygulamada ise yerine getirme harcı ve
tahsil harcı da talep edildiği görülmektedir. Ancak ipotek borçlusu tarafından
icra dairesine yapılan başvuru tahsilat sağlamaya yönelik bir başvuru olmadığı
için yerine getirme harcı ve tahsil harcının alınması hukuka aykırılık teşkil
etmektedir.
492
sayılı Harçlar Kanunu'na ekli (1) sayılı tarifenin B/I- 3. Fıkrasında
belirlenen durumlarda ve takip durumu göz önünde bulundurularak belirli
oranlarda tahsil harcı alınmaktadır. İİK m.153 uyarınca ise ipoteğin fekki
talebinin alacaklı tarafından değil de ipotek borçlusu tarafından yapılması
sebebiyle anılan madde kapsamında tahsil harcı alınması mümkün değildir.
“492 Sayılı Kanuna göre;
harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak devletin aldığı paradır. Harç tahsil
edilebilmesi için açık bir yasal düzenleme bulunması zorunludur. 492 sayılı
Harçlar Kanunu'na ekli (1) sayılı tarifenin B/I- 3. fıkrasında belirtilen
hallerde ve takip safhalarına göre tahsil harcı alınır. Ancak bu tahsil
harcının doğabilmesi için takibin o safhasının yerine getirilmesi gerekir.
İİK'nun 153. maddesi uyarınca ipoteğin fekki talebinde alacaklı tarafından
yapılmış bir takip bulunmadığından anılan maddeye dayalı olarak tahsil harcı
alınması mümkün değildir. Öte yandan İİK'nun 153. maddesinde de ipotek
bedelinin depo edilip alacaklıya ödeme yapılması halinde harç alınacağına
ilişkin bir düzenleme bulunmadığından maktu başvurma harcı dışında başka harç
alınamaz. Bu durumda icra müdürlüğünün tahsil harcı kesilmesine ilişkin işlemi
yasaya aykırı olduğundan mahkemece şikâyetin kabulüne karar verilmesi
gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”
[7]
V.
SONUÇ
İİK
153. Maddesi uyarınca ipoteğin terkininin sağlanabilmesi için, ipotek
alacaklısının adresinin tespit edilememesi veya ipotek alacaklısının geçerli
bir neden olmaksızın ipotekle teminat altına alınmış olan alacağını almaktan ve
ipoteği çözmekten imtina etmesi halinde, ipotek borçlusunun belirli şartları
yerine getirmesi ve borcu icra dairesine depo ederek taşınmazda bulunan ipoteği
terkin edebilecektir. İpoteğin terkini İcra Mahkemesi’nce değerlendirilmekte
olup icra mahkemesi çekişmesiz yargı işi kapsamında dosyada yargılama yapılmaktadır.
Yargıtay içtihatları uyarınca da İİK m.153 kapsamında ipoteğin terkini talebini
inceleyen icra mahkemesinin uygulama alanı oldukça sınırlıdır. İcra
mahkemesince ipoteğin terkini talepli yapılan yargılamada alacağın esasına
ilişkin itirazlar incelenememektedir. Alacağın esasına ilişkin itirazın
incelenebileceği merci icra mahkemeleri değil genel mahkemelerdir. İpoteğin
terkinine ilişkin başvurulacak yetkili icra dairesi/mahkemesi kanunda açıkça
belirtilmemesine rağmen kanımızca ipoteğin terkini işlemi, taşınmazın aynına
ilişkin bir işlem olduğundan taşınmazın bulunduğu yerdeki icra
dairesi/mahkemesi kesin yetkili sayılmalıdır.
Av. Cahit Yavuz
Stj. Av. Hivda
Keskin
Kaynakça:
1.
Yargıtay 12. HD, 10.5.1979, 4022/4253
2.
Yargıtay 12. HD, 17.2.1977, 1551/1647
3.
Oskay, M./Koçak, C./Deynekli, A./Doğan, A., İİK Şerhi, Madde 100-176/b, 3.
Cilt, Ankara 2007, s. 3743; Budak, İpoteğin Terkini, s. 51, dn. 25; Kuru, B.,
İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Bası, Ankara 2013, s. 1032
4.
Uyar, Rehnin Paraya Çevrilmesi, s. 484.
5.
Budak İpoteğin Terkini, s. 50, dn. 24; Uyar, T./Uyar A./Uyar, C., İcra ve İflas
Kanunu Şerhi El Kitabı, C. II, Ankara 2012, s. 2085-2086; Uyar, Rehnin Paraya
Çevrilmesi, s. 475.
6.
Y. 12. HD, 10.5.1979, 2014/22986 E., 2014/29810 K.
7.
Budak, İpoteğin Terkini, s. 46.