Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

İHTİYATİ TEDBİR, İHTİYATİ HACİZ İLE TEDBİR VE İŞTİRAK NAFAKASI KARARLARINA KARŞI İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURU

İHTİYATİ TEDBİR, İHTİYATİ HACİZ İLE TEDBİR VE İŞTİRAK NAFAKASI KARARLARINA KARŞI İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURU

 İhtiyati Tedbir Kararlarına Karşı İstinaf Kanun Yoluna Başvuru

İhtiyati tedbir karşı kanun yoluna başvuru hakkı HMK ile düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü kararlarına karşı bir itiraz hakkı tanınmıştır. İtiraz üzerine verilen kararlara karşı ise kanun yoluna gitme yani istinafa başvuru hakkı tanınmıştır. Ancak ihtiyati tedbir taleplerinin reddi ve kabulü kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulup başvurulamayacağı ayrıca düzenlenmiş olup ayrı ayrı incelemeyi gerektirmektedir.  Belirtilmelidir ki, kanunun ilgili düzenlemesinde ihtiyati tedbir taleplerinin reddi hâlinde kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş ancak istinaf veya temyiz ayrımı yapılmamıştır. İsabetli olarak bu kararlara karşı başvurulabilecek kanun yolunun, yukarıda açıklandığı üzere, istinaf kanun yolu olduğu kanaatindeyiz. Üstelik HMK’nin 391. maddesinin 3. fıkrasının devamında söz konusu başvurunun öncelikle inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağı hükme bağlanmış olup bu kararlar özelinde temyiz yoluna başvurulamayacağı da açıktır.

İhtiyati tedbir talebinin kabulü halinde başvurulabilecek kanun yolu belirlenirken söz konusu kararın karşı tarafın huzurunda veya yokluğunda verilmesi halleri, neticesinde başvurulabilecek kanun yolu bakımından farklılık arz etmektedir.

HMK md. 394/1 uyarınca; karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilmektedir. Madde hükmü uyarınca bir tarafın ihtiyati tedbir talebi halinde karşı taraf dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbir kararının kabulü kararlarına karşın itiraz yoluna başvurulabilmektir. Bu kararlara karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurmak mümkün olmamaktadır. İstinaf kanun yoluna başvurabilmek için; ihtiyati tedbir kararının karşı tarafın yokluğunda verilmiş olması, bu karara itiraz edilmesi ve itirazın reddedilmesi gerekmektedir. İhtiyati tedbir kararına karşı tanınan itiraz hakkı karşı tarafın huzurda bulunmaması halinde kanunen tanınmış bir haktır.

İhtiyati tedbir talebinin incelendiği yargılamaya davet edilen ve huzurda bulunarak talebe ilişkin beyanı dinlenen tarafın ise karara karşı itiraz hakkı bulunmamaktadır. Tedbir kararı verilirken dinlenen taraf, tüm itirazlarını dinlendiği duruşmada bildirmelidir. Ancak Karşı tarafın huzura bulunmadığı ve dolayısıyla tedbir talebine ilişkin dinlenemediği halde karar karşı itiraz edebilme hakkının tanınmasının amacı adil yargılanma hakkı uyarınca karşı tarafın hukuki dinlenilme hakkını koruyabilmektir. HMK 394 uyarınca itiraza karşı verilen karara karşı ise kanun yoluna başvurmak serbesttir. Kanun yolu kararı kesindir.

 HMK’da karşı tarafın huzurunda verilen ihtiyati tedbir kararının kabulüne ilişkin karara karşı hangi kanun yoluna başvurulabileceği ise kanunda açıklığa kavuşturulmamıştır. Karşı tarafın huzurunda verilen ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz yoluna başvurmak ve dolayısıyla itiraz yolu tanınmadığı için istinaf kanun yoluna başvurmak ise, kanunen (HMK 394. md) imkan dahilinde değildir.  Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir: “6100 sayılı HMK'nun bu düzenlemesi karşısında, aleyhine ihtiyati tedbir istenenlerin ancak yokluklarında verilen tedbir kararına karşı itiraz ve kanun yoluna başvurma hakkı mevcut olup, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı ise itiraz ve temyiz yolu kapalıdır.”

Karşı taraf dinlenilmeden verilen tedbir kararına karşı kendisine itiraz imkanı tanınana kanun yoluna başvuru imkanı tanıyıp, daha önce dinlendiği için itirazlarını o sırada yaptığından daha sonra ayrıca itiraz yolu öngörülmeyen kanun yolu imkanı tanımamanın uygulamada ikilik yarattığı ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçeleri ile doktrinde eleştirilmiştir.

İhtiyati tedbir kararının reddi halinde ise karara karşı itiraz mümkün olmamaktadır. Ancak HMK 391 uyarınca, ihtiyati tedbir talebinin reddi ister karşı tarafından huzurunda isterse yokluğunda karar verilmiş olsun, istinaf incelmesine tabidir. Bu düzenleme HMK ile getirilen yeni bir düzenlemedir. Kanun yoluna başvuru hâlinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar kesindir, bu kararlara karşı bir üst mahkemeye temyiz incelemesi başvurusunda bulunmak mümkün değildir (HMK 362/1-f).

İhtiyati Haciz Kararlarına Karşı İstinaf Kanun Yoluna Başvuru

İhtiyati haciz kararına karşı başvurulabilecek kanun yolu ve itiraz kurumu İcra İflas Kanunu’nun 265. maddesinde düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca; borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararına karşı itiraz hakkına sahiptir. İtiraz yolunun kabil olması sebebi ile itiraz üzerine verilecek karara karşı da istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür. İstinaf kanun yolu neticesinde verilen kararlar kesindir.

 İhtiyati tedbirde olduğu gibi ihtiyati haciz kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde karara itiraz edebileceklerdir.

İhtiyati haciz kararının karşı tarafın huzurunda verilmiş olması halinde ise ihtiyati haciz talebinin incelendiği yargılamaya davet edilen ve huzurda bulunarak talebe ilişkin beyanı dinlenen tarafın ise karara karşı itiraz hakkı bulunmamaktadır. Aynı ihtiyati tedbir kararında olduğu gibi, ihtiyati haciz kararı verilirken dinlenen taraf, tüm itirazlarını dinlendiği duruşmada bildirmelidir.

Tedbir Nafakası ve İştirak Nafakası Kararlarına Karşı İstinaf Kanun Yoluna Başvuru

Tedbir nafakası ile iştirak nafakası kararlarına ilişkin istinaf kanun yoluna başvuru yönünden, ara karar ile hükmedilmesi ile nihai karar ile hükmedilmesi arasında farklılık bulunmaktadır. Öyle ki, ara karar ile hükmedilen tedbir nafakası ile iştirak nafakası kararı 6100 sayılı Kanun’un 101. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararları olarak kabul edilmezler. Bu kararlar yargılamanın neticesinde verilmemekte, yargılamaya devam edilmektedir. Bu sebeple ara karar ile hükmedilen nafaka talepleri ancak nihai yargılama kararı ile birlikte istinaf sebebi olarak ileri sürülerek istinafa taşınabilmektedirler. Doktrinde bu tip ihtiyati tedbir kararlarının Kanun’un 406/2. maddesinde düzenlenmiş olan “Diğer Geçici Korumalar” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşü savunulmaktadır.

Ancak dikkat edilmelidir ki, ihtiyati tedbir talebinin reddi istinafa konu edilebilmektedir, zira söz konusu talep öncelikle ele alınmaktadır ve verilen karar kesindir. Bu sebeple istinaf kabiliyetini haizdir. Eklenmelidir ki, bu kararın davanın açılmasında önce veya sonra verilmiş olması istinaf kabiliyeti bakımından önem taşımamaktadır. Söz konusu hüküm HUMK ile mevzuata katılmış bir hükümdür. Zira ihtiyati tedbir kararın reddi kararlarının istinaf denetlemesi haricinde bırakılması doktrinde, bu durumun kötüye kullanılmasına sebebiyet verebileceği,  söz konusu tedbirin önem arz etmesi sebebiyle denetim dışı kalmasının sakıncalı olacağı ve ayrıca yargılamada çokluk yaratabileceği gerekçeleri ile çokça eleştirilmiş ve HUMK ile söz konusu düzenleme Türk Hukukuna katılmıştır.

Uygulamada, dava açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati tedbir kararının reddi kararı verildiği anda nihai karar olup istinafının talebi halinde karar dosyadan ayrılarak istinaf incelemesine gönderilmektedir. Belirtilmelidir ki, konusu malvarlığı olan ihtiyati tedbir kararlarının reddedilen kısmının genel prensip itibariyle istinaf parasal sınırını aşıyor olması şartı aranmaktadır.

 

Av. Ayça Güntülü Alkan 

 

Kaynakça: 

1. Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes Muhammet, Medeni Usul Hukuku, B. 14, Ankara 2013.

2. Özbay, İ. (2012) 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Neler Getirdi, Ankara.

3. Sarıözen, S. (2015). İhtiyati Tedbir Kararlarına Karşı Başvuru Yolu ve İçtihadı Birleştirme Kararı,  Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16.

4. Albayrak, A. (2016). Avukatlar İçin Sorularla Hukukta İstinaf El Kitabı, Ankara

5. Y.11.HD, 14.01.2013, E: 2012/14392, K: 2013/597, 28.10.2013, E: 2013/14261, K: 2013/18951; 11.HD. 28.10.2013, E. 2013/14261, K. 2013/18951; 11. HD. 07.11.2013, E. 2013/14273, K. 2013/19931; HGK., 20.9.2000, 2000/12-1145 E., 2000/1159 K.; HGK., 27.9.2006, 2006/2-603 E., 2006/592 K.

6. Özbudak, C. (2016). Hukuk ve Ceza Yargılaması İle İdari Yargıda İstinaf. Aydın Barosu Yayınları.

7. Çiftçi, Ö. (2011). Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf. VII Levha Yayınları.

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN