Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

HAKSIZ AZİL HALİNDE VEKALET ÜCRETİ

HAKSIZ AZİL HALİNDE VEKALET ÜCRETİ

Vekalet sözleşmesi, varması gereken tek taraflı bir irade beyanı ile her zaman sona erdirilebilir. Vekalet sözleşmesinin sona ermesi için bir sebep gösterilmesi ve herhangi bir şekil şartına uyulması gerekmemektedir. Sözleşmenin sona erdirildiğine ilişkin irade beyanının karşı tarafa ulaşması ile vekalet sözleşmesi sona erer. Taraflar sözleşmeyi her zaman sona erdirebilmekle beraber sözleşmesinin uygun olmayan zamanda sona erdirilmesi durumunda diğer tarafın zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Karşı tarafın sözleşmenin sona erdirilmesine sebep olduğu durumlarda sözleşmenin uygun olmayan zamanda sona erdirildiğinden bahsedilememektedir. TBK m.512 ile menfi zarar tazmini düzenlenmiş olup zarara uğrayan taraf uğradığı zararı ispat etmesi gerekmektedir [1]. Vekalet sözleşmesinin özel bir türü olan avukatlık sözleşmesinde ise haksız azil Avukatlık Kanunu ile düzenlenmiş olduğundan özellik arz etmektedir.

 

Avukatlık Kanunu m. 174/2 ile avukatlık sözleşmesinin haksız azil ile sona erdirilmesi durumunda avukatın ücretin tamamına hak kazanacağı düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile avukatlık sözleşmesi vekalet sözleşmelerinden ayrılmaktadır. Zira Avukatlık Kanunu m.174/2 ile haksız azil halinde avukatın, sözleşme ifa edilseydi elde edeceği ücretin tamamına hak kazanacağı düzenlenmiştir. Doktrinde farklı görüşler bulunmakla birlikte maddede öngörülen ücretin müspet zarar tazminatı niteliğinde olduğu görüşü bulunmaktadır [2]. Bu çalışma ile avukatlık sözleşmesinin haksız azil ile sona ermesi durumunda avukatın hak kazandığı ücretin kapsamı incelenecektir.

 

Vekalet veren, sebep göstermeksizin vekili azledebilmekle beraber, azlin haklı nedene dayanmadığı durumlarda Avukatlık Sözleşmesine konu işin tamamlanması aranmaksızın işin tamamlanması halinde ödenmesi gereken ücretin tamamını avukata ödemekle yükümlüdür. Hak kazanılan vekalet ücretine akdi vekalet ücreti ve kanuni vekalet ücreti dahildir.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/8327, K. 2016/14877

2-Uyuşmazlık, haksız azil nedeniyle vekalet ücreti isteminden ibaret olup, azlin haksız olduğu mahkemenin de kabulündedir. Haksız azil halinde avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.[3]

 

Kanun ile haksız azlin tanımı yapılmamışsa da avukatın kusuru ya da ihmalinin bulunduğu durumlarda ücretin ödenmeyeceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme doğrultusunda kusur ya da ihmalin bulunmadığı durumların haksız azil oluşturduğu kabul edilmektedir. Azlin haklı nedene dayandığını ispat yükü vekalet veren üzerindedir.

 

“Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi:

Madde 174

Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.

Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.”

 

Kanun maddesi ile avukatın haksız şekilde azledilmesi halinde vekalet ücretinin tamamına hak kazanılacağı düzenlenmiştir. Madde ile “ücretin tamamı” ifadesi kullanılmış olup bu ifadeye akdi vekalet ücreti ve kanuni vekalet ücretinin dahil olduğu kabul edilmelidir. Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/9987, K. 2016/17815

Avukatlık Kanunu'nun, 174. maddesinde, "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.

Bir davada görev yapan avukat, vekil edeninden aralarındaki sözleşmeye göre kararlaştırılan miktarı, şayet ücret kararlaştırılmamış ise Avukatlık Kanunu'nun 164/4 maddesine göre belirlenecek miktarı ücret olarak talep etmek hakkına sahip olduğu gibi, ayrıca yargılama sonunda haklı çıkılan kısım üzerinden hasma yüklenen vekalet ücretini de talep etmek hakkına sahiptir. Vekil eden, avukatına belirlenen bu iki kalem ücreti Ödemekle yükümlüdür. [4]

 

Akdi vekalet ücretinin nispi ücret olarak belirlendiği durumlarda ücretin tespiti uyuşmazlık konusu olabilecektir. Aynı doğrultuda akdi vekalet ücretinin hak kazanılan ücrete dahil olduğunun kabul edilmesi halinde sonuçlanmamış davalarda kanuni vekalet ücretinin tespiti üzerinde durulması gerekmektedir.

 

1. Akdi Vekalet Ücreti

 

Taraflar arasında ücrete ilişkin bir sözleşme mevcut ise haksız azil halinde avukat sözleşme ile belirlenmiş olan ücretin tamamına hak kazanmaktadır. Taraflar arasında bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda vekalet ücreti Avukatlık Kanunu m.164 uyarınca belirlenecektir. Taraflar arasında bir ücret sözleşmesinin bulunduğu durumlarda ücret sözleşmesi uyarınca vekalet ücretinin tespit edilmesi gerekmekte olup sözleşmesin açık olmadığı gerekçesiyle sözleşmenin esas alınması Yargıtay kararıyla kabul edilmemektedir.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/2139, K. 2015/29991

2-Davacılar, haksız azil nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan avukatlık ücretinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğinde bulunmuş; davalı ise, davacı avukatı haklı azlettiğini savunmuştur. Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu ile işin yürütülmesinde Avukatlık Yasası ve meslek kurallarına göre davacıya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı ve davacının haksız olarak azledildiği, ancak sözleşmede yer alan dava sonucunda elde edilecek net alacak kavramı ile mahkemece karar verilecek miktarın mı yoksa kararın infazı neticesinde ele geçecek miktarın mı kastedildiğinin sözleşmeden anlaşılamaması gerekçeleriyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Taraflar arasında düzenlenmiş 15.11.2010 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi'de,.. Mahkemesi'nde görülmekte olan dava sonucunda, elde edeceğim net alacağın %12'sini ... avukatlık ücreti olarak ödeyeceğimi...” şeklinde düzenlemenin kararlaştırılmış olduğu görülmektedir. Bu durumda azlin haksız olduğunun kabul edilmesi halinde davacının talep edebileceği ücretin dosyadaki avukatlık ücret sözleşmesine göre belirlenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle sözleşmenin geçerli olmadığının kabulü ile maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. [5]

 

Ücretin maktu olduğu durumlarda ücretin tespiti özellik arz etmemekte olup Avukat sözleşme ile kararlaştırılmış olan ücretin tamamına hak kazanmaktadır. İşin tamamlanmış olması ya da olmaması sonucu etkilememektedir. Haksız azil ile birlikte sözleşmede kararlaştırılan ücretin tamamı muaccel hale gelmektedir.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E.  2009/6079, K.2010/1726

Dava, haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece azlin haksız olduğu kabul edilerek, davacının ücret alacağına azlin tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Oysaki haksız azil durumunda, avukat işi takip edip sonuçlandırma olanağını kaybettiğinden, vekalet ücreti alacağı, ... henüz sonuçlanmamış olsa dahi, haksız azil beyanının avukata ulaşması ile muaccel hale gelirse de, alacağın muaccel hale gelmesi borçluyu temerrüde düşürmeye yeterli değildir. BK 101/1 maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. Davacı, alacağının tahsili için davadan önce ihtar göndererek davalıyı temerrüde düşürmediğinden, hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, azlin tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi gereğidir. [6]

 

Ücret sözleşmesi ile nispi vekalet ücretinin kararlaştırılmış olduğu durumlarda ücretin tespiti ve muaccel olması üzerinde durulması gerekmektedir. Her halükarda iş tamamlanmış gibi vekalet ücreti hesaplaması yapılacaksa da işin tamamlanmamış olduğu durumlarda dava değerinin ya da üstlenilen işin değerinin tespit edilmesi gerekmektedir. Dava ya da iş sonuçlanmış ve vekalet ücretine esas ücret belirli hale gelmişse bu tutar üzerinden nispi vekalet ücreti azil ile muaccel hale gelecektir. İşin tamamlanmadığı ve davanın sonuçlanmadığı durumlarda işin tamamlanacağı ve davanın kazanılacağı kabulü ile azlin gerçekleştiği zaman tespit edilebilen değer üzerinden akdi vekalet ücreti hesaplaması yapılmaktadır.

 

Yargıtay, avukatın dava sonuçlanmamış olsa dahi avukat azledilmeden önce harçlandırılmış olan dava değeri üzerinden, dava kazanılmış olsa avukatın hak edeceği ücrete hak kazanacağı yönünde karar vermektedir. Bu durum dava değerinin açılış tarihinde belirli olduğu davalar açısından hakkaniyete uygun bir sonuç verse de belirsiz ve kısmi alçak davaları açısından hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecektir. Avukatın belirsiz alacak davasını uzun süre takip ettikten sonra ve ancak belirli hale gelen dava değeri üzerinden harçlandırılmadan önce haksız şekilde azledildiği durumlarda Yargıtay’ın kabul ettiği görüş hakkaniyete aykırı sonuçlar verecektir. Bu gibi durumlarda avukata davanın sonuçlanmasını bekleme hakkı verilerek davanın sonuçlanması ile belirli hale gelen tutar üzerinden vekalet ücretini talep hakkı verilmesi düşünülebilir.

 

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2015/10028 K. 2016/18345 T. 12.10.2016

2-) Dava, haksız azil sebebiyle vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı haksız azledilmiştir. Haksız azledilen avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. Dosya kapsamı incelendiğinde, mahkemenin karara esas aldığı 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacı avukatın talep edebileceği vekalet ücretinin, mahkeme kararında tespit ve tahsiline karar verilen miktarın davalının veraset ilamındaki payı üzerinden AAÜT ne göre hesaplanacak olan nispi vekalet ücreti olduğu düşüncesi ile, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/114E.-2013/309K. sayılı ilamıyla belirlenen 434.520,00TL kamulaştırma bedeli üzerinden, vekalet ücreti hesabı yapıldığı görülmüştür. Halbuki, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/114E sayılı dosyasında, davacının azledildiği tarihte, dosyanın harçlandırılmış dava değeri 10.000TL dir. O halde, mahkemece, vekalet ücreti hesabının harçlandırılmış bedel üzerinden yapılması gerekmekteyken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, davalı lehine bozmayı gerektirir. [7]

 

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2016/20941 K. 2018/3691 T. 29.3.2018

Dosya kapsamı incelendiğinde, mahkemenin karara esas aldığı 12.5.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacı avukatın talep edebileceği vekalet ücretinin, mahkeme kararında tespit ve tahsiline karar verilen miktarın davalıların veraset ilamındaki payı üzerinden AAÜT ne göre hesaplanacak olan nispi vekalet ücreti olduğu düşüncesi ile, ... 6.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/292-2014/255 Sayılı ilamıyla (bozmadan sonra) hükmedilen bedel üzerinden, vekalet ücreti hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa anılan dosyada davacı avukatın azledildiği tarihte, dosyanın harçlandırılmış dava değeri 15.000,00 TL. olup, davacı avukatın azil tarihinden sonra, davalılar adına herhangi bir hukuki yardımda bulunmaya yetkili olmadığı halde, kendisini azleden davalılar lehine ıslah harcını yatırması da sonuca etkili değildir. O halde, mahkemece, vekalet ücreti hesabının, anılan dosyada azil tarihi itibariyle harçlandırılmış olan 15.000,00 TL. olan bedel üzerinden yapılması gerekmekteyken, yanılgılı değerlendirmeyle, azilden sonraki harçlandırılmış değer üzerinden yapılması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. [8]

 

Nispi ücretin belirlendiği durumlarda özellik arz eden bir başka husus dava konusunun yabancı para olduğu durumlardır. Dava konusunun yabancı para olduğu durumda vekalet ücreti hesaplamasına esas alınacak kurun belirlenmesi gerekir. Bu hususta ücret sözleşmesinde düzenleme bulunan durumlarda ücret sözleşmesinde yer alan esaslar doğrultusunda belirleme yapılacaktır. Ücret sözleşmesinin bulunmaması ya da ücret sözleşmesi bulunmakla birlikte bu konuda bir açıklık bulunmaması durumunda Yargıtay’ın kanuni vekalet ücreti hesaplamasında esas aldığı kriterlerin uygulanması mümkündür.  Ancak Yargıtay hukuk daireleri arasında konusu yabancı para olan davalarda vekalet ücretinin hesaplanması hususunda farklılıklar mevcuttur.

 

Dava tarihindeki kurun esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini kabul eden hukuk dairelerinin yanı sıra karar tarihindeki kurun esas alınması gerektiğini kabul eden hukuk Dairleri de mevcuttur. Bu konuda dava tarihinin esas alınması açısından hukuki bir gerekçe bulunmadığı kanaatindeyiz. Yabancı para üzerinden dava açılması ve fiili ödeme günü kuru üzerinden dava konusu alacağın tahsil edilmesi talep edilen durumlarda ödeme fiili ödeme kuru esas alınarak yapılmaktayken karar tarihi ile doğan vekalet ücretinin karar tarihinden önceki bir tarih esas alınarak hesaplanmasının hukuki bir dayanağı bulunmadığı görüşündeyiz.

 

Bu doğrultuda Yargıtay’ın kanuni vekalet ücreti hesaplamasında esas aldığı kriterler doğrultusunda haksız azil halinde vekalet ücretinin belirlendiği ve muaccel hale geldiği tarihteki kur üzerinden hesaplama yapılması gerekmektedir.

 

YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ E. 2022/11971, K. 2023/2900, T. 22.3.2023

4. Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, hükümde tahsiline karar verilen yabancı para alacağının, karar tarihi itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti ... Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığı esas alınarak davacı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu kurala uyulmadan yapılan vekalet ücreti hesabı doğru olmayıp bozmayı gerektirir. [9]

 

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ, E. 2022/5999, K. 2022/7024, T. 2.6.2022

Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2016/26417 Esas, 24971 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, işçilik alacaklarının yabancı para olarak talep edildiği davalarda (harç ve) vekalet ücretinin karar tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanması gerektiğinden; İlk Derece Mahkemesince, bu yön gözetilmeksizin davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin dava tarihindeki döviz kuru üzerinden belirlenmesi hatalı olmuştur.

Bu noktada, her ne kadar davalı lehine takdir edilen vekalet ücreti yönünden Dairemiz karar tarihindeki TCMB Euro efektif satış kuru (16.0447) üzerinden ve 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplama yapılması gerekli görülmüş ise de, istinaf nedenleri çerçevesinde yapılan incelemede, davalı yanca istinaf başvuru dilekçesinde belirlenmesi gereken vekalet ücreti miktarının açıkça belirtilmesi karşısında, taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak talep gibi davalı lehine 20.102,81 TL vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır" gerekçesiyle davalı istinaf başvurusunun kabulüyle davacı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. [10]

 

YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ E. 2023/1779 K. 2023/2270 T. 8.6.2023

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 16.076,20 USD olup, dava değeri, dava tarihindeki döviz kuru üzerinden harçlandırılan değer olduğundan ve 16.076,20 USD'nin dava tarihindeki TCMB efektif satış kuruna göre karşılığı 98.864,03 TL olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi'nin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalmaktadır.

…..

- MUHALEFET ŞERHİ –

İİK'nın 32. maddesi gereğince ilâm icraya konulunca borçlu İİK'nın 36. maddesi gereğince "İcranın Geri Bırakılmasını" isterse "Hükmolunan para" kavramından hareketle alınacak teminata ilişkin miktar belirlenirken yapılacak hesaplamada yabancı para alacağının dava tarihindeki kuru esas alınmamakta, icradan talep tarihindeki hükmolunan yabancı paranın Türk Lirası karşılığı esas alınmaktadır.

Yabancı para alacağına ilişkin ilâm icraya konulduğu takdirde ise Harçlar Kanunu Ek-1 Sayılı Tarifenin B)İcra ve İflas Harçları başlıklı kısmın 1/3. bendinde değeri belli olan icra takiplerinde tahsil harcının değer üzerinden alınacağı belirtildikten sonra a) bendinde icra emrinin tebliği üzerine hacizden evvel (Yüzde 4.35 ), b) bendinde hacizden sonra satıştan önce (Yüzde 9.10), c) bendinde satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil hâlinde (Yüzde 11.8) oranlarında olmak üzere alacağın tahsil zamanı esas alınarak bu tarihlerdeki değere göre harç alınması gerekmektedir.

Nitekim icra işlemlerinin yargısal denetimini yapan icra mahkemelerince verilen kararları denetleyen Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.02.2016 tarih 2015/27228 Esas, 2016/4363 Karar sayılı ilâmında "492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 28/b bendi uyarınca icra tahsil harcı alacağın ödenmesi sırasında, ödeme yapılmayan hâllerde harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenir. Harç alacağı icranın yerine getirilmesiyle doğar. Alacaklılar takipte yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden tahsil talebinde bulunulduğundan tahsil harcına esas matrahın yabancı para alacağının fiili ödeme tarihideki kur karşılığı üzerinden hesaplanması gerekir. Yine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 20. maddesi gereğince avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihteki yürürlükte olan tarife esas alınır. Tarife hükümleri gereğince icra müdürlüğünce vekâlet ücreti matrahının belirlenmesinde de yabancı paranın tahsil tarihindeki kur karşılığının esas alınması gerekmektedir." demek suretiyle uygulamanın ne yönde olduğunu belirterek dairenin yerleşik içtihat ve uygulamalarının da bu şekilde olduğunu ortaya koymuştur.

Yukarıdaki açıklamalarda da yer aldığı üzere yabancı paranın değeri serbest kur rejimi nedeniyle sürekli değiştiğinden yasal sınırların belirlenmesinde ve vekalet ücretinin takdirinde hüküm tarihinin esas alınması yasal düzenlemelerin bir gereği olduğu gibi hükmolunan şeyin gerçek ve güncel değerini yansıtması, taraflara yüklenen hak ve borçların yabancı paranın hüküm tarihinde TL karşılığının olacağı ilam İcra Dairesi aracılığıyla infaza verildiğinde bu değerin esas alınacağı gözetildiğinde somut uyuşmazlıkta olduğu gibi gerek vekalet ücreti gerekse genel olarak parasal sınırların belirlenmesinde kullanılan ölçütlere göre temyiz sınırı ve harç bakımından yabancı paranın karar tarihindeki kur karşılığının esas alınması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. [11]

 

Ücret sözleşmesinin bulunmaması ya da geçerli olmaması durumunda akdi vekalet ücreti Avukatlık Kanunu m. 164 hükmü uyarınca belirlenecektir. Avukatlık Kanunu m.164 uyarınca maktu vekalet ücretinin hesaplanması gereken durumlarda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenen tutarlar esas alınacaktır. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin altında kalmamak üzere dava değerinin %10 ile %20’si arasında bir miktar mahkemece belirlenecektir.

 

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2014/17401 K. 2015/8434 T. 16.3.2015

Mahkemece, azlin haksız olduğu kanaati ile davanın kabulüne, 14.048,00 TL vekalet ücreti alacağının dava tarihinden, 6688,00 TL vekalet ücreti alacağının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar vermiş; hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Davacı, eldeki davası ile haksız azil nedeni ile hakettiği vekalet ücretinin tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece davanın kabulüyle 6688, 00 TL karşı yan vekalet ücreti ile takip miktarının %20 si üzerinden hesap edilen nispi vekalet ücreti 14048, 00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin dördüncü fıkrasında “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete dair hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarının incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi mevcut olmayıp, davalı tarafından davacı avukata Kadıköy 19. Noterliği'nin 03/08/2009 tarihli düzenleme şeklinde vekaletname verildiği dolayısıyla bu tarih itibariyle sözleşme ilişkisi kurulduğuna göre davacı, bu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümleri gereğince akdi vekalet ücreti istemeye hak kazanmıştır. Ancak davanın ve takibin parayla değerlendirilmesi halinde %10 ile %20 arasında oran belirlenirken hangi ölçünün esas alındığının da gerekçeli olması gerekir. Hükme esas alınan Bilirkişi raporunda belirtilen dosyanın gereği gibi takip edilmesi ölçütü kabul edilebilir bir kıstas olmayıp, bu husus zaten vekilin asli görevidir. Bu oran belirlenirken davalının sarf ettiği emek ve mesai ile dava ve takibin ve uyuşmazlığın niteliği göz ardı edilmemelidir. Mahkemece %10 oranın aşılması halinde somut dayanakları gösterilmelidir. Öyleyse mahkemece belirlenen doğrultuda inceleme yapılıp takip sebebiyle davalı avukatın hakettiği ücrete dair oran belirlenerek sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. [12]

 

Akdi vekalet ücretinin sözleşme ile belirlenmesi halinde yapılan açıklamalar Avukatlık Kanunu m.164 uyarınca belirlendiği durumlarda da geçerlidir.

 

2. Kanuni Vekalet Ücreti

 

Yargılama gideri kapsamında yer alan kanuni vekalet ücretinin (karşı taraf vekalet ücreti) Avukatlık Kanunu m.174’te yer alan “ücretin tamamı” ifadesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay, haksız azil halinde avukatın akdi vekalet ücretinin yanı sıra kanuni vekalet ücretine de hak kazanacağını kabul etmektedir. Ancak davanın sonuçlanmadığı durumlarda kanuni vekalet ücretinin hesaplanması ve muacceliyet anının belirlenmesi konusunda sorunlar mevcuttur.

 

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/11715 K. 2013/12413 T. 14.5.2013

2-Avukatlık Kanununun 164/ son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanunu’nun 164/ son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK'nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir.

Somut olayda davacının, davalıya vekaleten takip etmiş olduğu dava karar aşamasında iken, davalı tarafından haksız olarak azledildiği anlaşılmakta olup, davacı haksız azil nedeniyle karşı taraf vekalet ücretinden de mahrum kalmıştır. Bu nedenle davacı avukatın, Avukatlık Kanunu’nun 164/ son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretlerine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının takip etmiş olduğu dava nedeniyle, Avukatlık Kanunu’nun 164/ son maddesine göre hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretine de karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, bu istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. [13]

 

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ, E. 2015/30699, K. 2018/2183, T. 20.2.2018

Bu halde haksız azil sebebiyle davacı avukat ücretin tamamını isteme hakkına sahiptir.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun ücrete dair 163 ve 164. maddeleri, vekil ile müvekkil arasındaki ücrete dair düzenlemeleri getirmiştir. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 5043 Sayılı Yasayla değişik 164/4 maddesinde, “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete dair hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarının incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” Bu oran belirlenirken davalının sarf ettiği emek ve mesai ile dava ve takibin ve uyuşmazlığın niteliği göz ardı edilmemelidir. Ayrıca Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi hükmüne göre, kural olarak karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata aittir. Davacı avukat karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretini de talep edebilir. [14]

 

Henüz dava sonuçlanmamışken avukatın hak kazanacağı kanuni vekalet ücretinin tespiti konusunda sorun oluşabilmektedir. Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda, dava henüz sonuçlanmamış olsa dahi davanın kazanılması halinde kazanılacak vekalet ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerekmekte ve alacağın muaccel hale geldiğinin kabulü için davanın sonuçlanmasının beklenmesi gerekmemekte, haksız azil itibarıyla alacak muaccel hale gelmektedir. Nispi vekalet ücretinin hesaplanması kısmında yapılan açıklama kanuni vekalet ücretinin nispi nitelikte olduğu durumlarda da geçerlidir. Davanın harçlandırılmış olan değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanacaksa da bu durumun bazen avukat açısından hakkaniyet aykırı sonuçlar yaratabileceği açıktır.

 

3. Sonuç

Avukatlık Kanunu m.174 ile haksız azil ile avukatın ücretin tamamına hak kazanacağı düzenlenmiştir. Yargıtay uygulamaları ile de kabul edildiği şekilde “ücretin tamamı” kavramına akdi vekalet ücretinin yanı sıra kanuni vekalet ücretinin de dahildir.  Yargıtay uygulamaları doğrultusunda haksız azil ile iş tamamlanmış olsaydı hak kazanılacak olan akdi vekalet ücreti ve kanuni vekalet ücretine hak kazanıldığı ve alacak kalemlerinin haksız azil ile muaccel hale geldiği kabul edilmelidir. Yabancı para alacaklarının söz konusu olduğu hukuki işlerde vekalet ücretinin hesaplanmasında varsa ücret sözleşmesi esas alınarak hesaplama yapılacaktır. Ücret sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda, Yargıtay’ın karar tarihindeki kur üzerinden vekalet ücretinin hesaplanması gerektiği kararları doğrultusunda, haksız azlin gerçekleştiği zaman yürüklükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden azlin gerçekleştirildiği tarihteki TCMB kuru efektif satış kuru üzerinden akdi vekalet ücretinin hesaplanması gerekmektedir.

 

Av. Tuğbanur Akyıldız

 

Kaynakça:

1. Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Fahrettin Aral, Hasan Ayrancı, Yetkin Yayınları, Eylül 2018.

2. Vekalet Sözleşmesinde Ücret, Türker Yalçından, Yetkin Yayıncılık, Ankara 2007.

3. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/8327, K. 2016/14877

4. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/9987, K. 2016/17815

5. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/2139, K. 2015/29991

6. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E.  2009/6079, K.2010/1726

7. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2015/10028 K. 2016/18345 T. 12.10.2016

8. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2016/20941 K. 2018/3691 T. 29.3.2018

9. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E. 2022/11971, K. 2023/2900, T. 22.3.2023

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/5999, K. 2022/7024, T. 2.6.2022

11. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2023/1779 K. 2023/2270 T. 8.6.2023

12. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2014/17401 K. 2015/8434 T. 16.3.2015

13. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2013/11715 K. 2013/12413 T. 14.5.2013

14. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/30699, K. 2018/2183, T. 20.2.2018 

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN