Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

GEBELİK DÖNEMİNDE TESPİT EDİLEN HASTALIKLARIN BİLDİRİLMESİNE İLİŞKİN HEKİMİN SORUMLULUĞU

GEBELİK DÖNEMİNDE TESPİT EDİLEN HASTALIKLARIN BİLDİRİLMESİNE İLİŞKİN HEKİMİN SORUMLULUĞU

Hekim ile hasta arasındaki ilişki kural olarak, güven unsurunun son derece önemli bir özellik olduğu vekalet ilişkisidir. İş görme edimi ihtiva eden sözleşmeler içerisinde güven unsurunun en yoğun olduğu ilişki vekalet sözleşmesidir. Güven unsuru açısından ve hekim ile hasta arasındaki tedavi sözleşmesinden kaynaklı olarak aydınlatma yükümlüsü, sözleşmenin tarafı olan hekime aittir.

Hasta, kendi geleceği hakkında karar verme hakkına sahip olarak vücudu üzerinde gerçekleştirilecek her türlü müdahaleye ilişkin olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verme hakkına sahiptir. Hasta, bu kararı kimsenin etki veya baskısı altında kalmadan özgürce vermelidir. Bu bağlamda, hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı tıp etiğinin önemli ilkelerinden olan hasta özerkliğine saygıyı da korumaktadır.

Bilgilendirme ve onam alma süreci, özerklik ve özerkliğe saygı ilkesinin tıp pratiğindeki en önemli yansımasıdır. Hastanın bireysel haklarına saygı gösterilmesini ve onun tıbbi kararda söz sahibi olmasını sağlayan özerkliğe saygı ilkesi, bilgiyi hastayla tam olarak ve dürüstçe paylaşmayı, tıbbi sürecin yönünü belirleme konusunda onunla tam anlamıyla iş birliği içinde olmayı, onun sırlarını ve mahremiyetini korumayı içermektedir. [1] Bilgilendirme gebelerin yaşadıkları süreç ve kendilerine yapılacak müdahaleler konusunda akılcı kararlar almaları ve eylemlerde bulunmaları için gereklidir.

Örnek vermek gerekirse, gebelik döneminde 11-14. Haftalarda yapılan ikili test, 15-20. Haftalarda yapılan üçlü test ve dörtlü testler neticesinde down sendromu teşhisinin konulması mümkündür. Tarama testleri dışında, bebeğin plasentasından ya da içerisinde bulunduğu amniyon sıvısından örnek alınarak yapılacak olan kromozom analizi neticesinde de down sendromu teşhisi henüz hamileliğin 14. Haftasında iken tespit edilebilmektedir. Hekimin yapmış olduğu gebelik takibinde, tarama testleri ile ortaya çıkan yeni risk faktörlerini teme risk faktörleriyle çarpmak suretiyle risk belirlemesi sonrasında ise, bir üst seviye olan ve invaziv olarak adlandırılan kesin tanı tetkiklerine geçmesi gerekmektedir.

SMA (Spinal Musküler Atrofi) hastalığı ise SMN1 adı verilen bir genin 5. kromozomu üzerindeki genetik kusurlardan kaynaklanmaktadır. Gebelik döneminde gen testi yapılarak, Down sendromunda olduğu gibi SMA hastalığının da tespit edilmesi mümkündür.

Hekim yapmış olduğu tarama testleri hakkında anneyi ve babayı bilgilendirmeli, bu testlerin ne için yapıldığı, hangi durumlarda risk faktörünün mevcut olduğu hususunda aileyi aydınlatmalıdır. [2] Zira her tıbbi müdahale hukuksal açıdan ele alındığında kişinin vücut bütünlüğünün ihlali anlamını taşır. Bu kapsamda hekimin hastasını aydınlatma yükümlülüğünün fonksiyonu, hastanın bedensel ve ruhsal bütünlüğü ile ilgili olarak serbestçe karar alma özgürlüğünü temin etmektir. [3]

Hekim, gebenin takibini yaparken tıp bilimince genel olarak bilinen, tanınan ve kabul edilmiş kuralları uygulamalıdır. Yargıtay’ın hekimin müdahalesinin hukuka uygunluğu için tıp biliminin kabul ettiği kurallara uygun davranılması gerektiğini belirttiği kararında; “Bir meslek veya sanat erbabı, meslek veya sanatını icra ederken muhakkak surette bilmesi gereken bir konuyu bilmemesi veya zararın önüne geçmek için bilimin lüzum gösterdiği tedbirleri ihmal etmesi yüzünden zarara sebebiyet verirse sorumlu olur.” denmektedir.

Aydınlatma yükümlülüğü hekimin sorumluluğunun sınırını belirlemektedir. Aydınlatma yükümlülüğü, hekimin hastaya müdahalesinin hukuka aykırılığını ortadan kaldıran, hastanın müdahaleye rızasının bir koşulu niteliğindedir. Hasta aydınlatılma sonrasında, tıbbi tedavinin planlanması ve uygulanması bakımından serbestçe ve durumun gerektirdiği bir karar verebilecek duruma gelebilmelidir.

Aydınlatma yükümlülüğünün hukuki dayanağı öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda düzenlenmektedir. Anayasa’nın 17. maddesinin 1. fıkrasında; “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” denmektedir. Aynı şekilde Türk Medeni Kanunu’nun 23.maddesinde kişisel özgürlüklerden vazgeçilemeyeceği belirtilmiştir. [5]

Aydınlatma hekim açısından bir yükümlülüktür. Gebelik takibi yapan bir hekim açısından aydınlatma; hekimin planlanan tetkiklerin türü, biçimi, aciliyet durumu, yan etkileri ve rizikoları ile bu tetkiklerin sonuçları hakkında gebeyi bilgilendirmesi ve gebenin, yapılan gebelik takibinde serbestçe karar verebilecek duruma getirilmesidir. [6] Aydınlatılma ise, gebenin yapılan testler, bu testlerin sonuçları ve risk faktörleri açısından ve ortaya çıkabilecek olumsuzluklar hakkında yeterli ölçüde ve anlaşılabilir bir dille bilgi edinmesi durumudur. Hekimin aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davranışı, hukuki sorumluluğunun doğmasına neden olmaktadır.

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 31. maddesinde rıza alınırken hastanın aydınlatılması esası belirtilmiştir. Buna göre; “Rıza alınırken hastanın veya kanuni temsilcisinin tıbbi müdahalenin konusu ve sonuçları hakkında bilgilendirilip aydınlatılması esastır.” [7] Bu bağlamda hekimin gebelik sürecinde tespit ettiği olumsuzlukları aileye bildirmek, onları her anlamda aydınlatmak ve alacakları karara yönelik tedavi veya tıbbi müdahale uygulamakla yükümlüdür.  

Şekil açısından aydınlatılmış onam sözlü olabilir, ancak bu durumda da ispat yükü hekime aittir. Uygulamada karşılaşılabilecek sorunların önlenmesi için hekimin aydınlatmasını yazılı olarak ispat edebilmesi ve belgeleyebilmesi hukuki sorumluluğunu etkileyecektir. Hasta, aydınlatmanın sonucunda hekimin hiçbir zararlı sonuçtan dolayı sorumlu olmayacağına ve hekim hakkında dava açılmayacağını kayda almış olsa dahi bu şekildeki bir yazılı taahhüt, hastanın dava açma hakkını ortadan kaldırmayacaktır. [8]

Danıştay’ın çocuğun down sendromlu olabileceğine ve bu riskin kabul edildiğine dair hastadan aydınlatılmış onam alındığını ispat yükünün doktora ait olduğuna ilişin kararında; “Dosya kapsamında aydınlatmaya ilişkin belgeye rastlanmaması ve Adli Tıp Kurumu raporunda yer alan “bu sonuçların gebeyle yeteri şekilde değerlendirilip değerlendirilmediği ve amniosentez yapmama kararının müşterek alınıp alınmadığı hususunun mahkemenin takdirine bırakıldığı” ifadesi göz önüne alındığında davacıların yeterince aydınlatılmamış olmaları nedeniyle gebeliği sonlandırma haklarının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda, bebeğin down sendromlu olarak dünyaya gelmesi ile hekimin uygulamaları arasında uygun illiyet bağı bulunmasa da aydınlatma yükümlülüğünün ihlali ile kendisini gösteren davalı idare uygulamasının bünyesinde barındırdığı eksiklik nedeniyle manevi tazminat ödemesi gerekliliği açıktır.” denmektedir.

Uygulamada genellikle, hekimin aydınlatma ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı neticesinde yasal hakkını kullanamayan ve SMA veya down sendromu gibi gebelik sürecinde tespit edilebilen hastalıklara sahip çocuklar dünyaya getiren ailelerin hekimin hukuki sorumluluğu kapsamında dava açtığına rastlanmaktadır. Hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle down sendromu veya SMA gibi hastalıkların gebelik sürecinde tespit edilebilecekken tespit edilememesi ve gebeliğin sonlandırılması hakkının kullanılamaması sonucunu doğurabilmektedir. Söz konusu iddiayla açılan davalarda hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ancak yazılı delille ispat etmesi mümkün olurken, yazılı delil sunulamayan davalarda hastayı koruyacak nitelikte kararların verildiği Yargıtay ve Danıştay içtihatlarıyla da sabittir.


Stj. Av. Öykü Kaygusuz

 

Kaynakça:

1. Gebelik Sürecinde Tıbbi Aydınlatma, Doktora Tezi, Meryem Türkan Işık

2Down Sendromunun Gebelik Sürecinde Tespit Edilememesine İlişkin Gebelik Takibini Yapan Doktorun Hukuki Sorumluluğunda İspat Sorunu, Dr. Orhan EROĞLU  

3. Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü, Yrd. Doç. Dr. Hasan Seçkin OZANOĞLU

4. Danıştay 15. Dairesi’nin 2013/11061 Esas ve 2014/2456 Karar sayılı kararı

5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Madde 23

6. Hekimin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul Barosu Dergisi, C. LVIII, S. 10-11 İstanbul 1994. s.594

7. Hasta Hakları Yönetmeliği, Madde 31

8. Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü, Ş. Berfin IŞIK YILMAZ

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN