1. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİ, TANIMI VE
HUKUKİ NİTELİĞİ
Franchise Sözleşmesinin mevzuat ve
uygulamada yapıldığı şekliyle birkaç farklı tanımı bulunmaktadır. Franchise
Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nin 3/b maddesinde franchise
sözleşmesini:
“Franchise verenin, franchise alana
doğrudan veya dolaylı mali katkı karşılığında belirli türden mal veya
hizmetleri pazarlaması amacıyla bir franchise kullanılması hakkını verdiği ve
en azından; 1) Ortak bir marka veya işletme adının kullanılması ve tesislere
ve/veya ulaşım araçlarına yeknesak bir görünüm verilmesi; 2) Franchise veren
tarafından franchise alana know-how aktarılması; 3) Franchise alanın anlaşma süresince
franchise veren tarafından sürekli olarak ticari ve teknik açıdan
desteklenmesi; yükümlülüklerini içeren bir anlaşma”
olarak tanımlamıştır. Öğretide ise:
“İmtiyaz verenin belirli ya da belirsiz
bir süreyle, imtiyaz alana, tescilli bir ticari marka veya hizmet markasını
kullanması için yetki vermesidir.”
yahut
“Genel olarak, bir kimsenin
(franchise veren) diğer bir kimseye (franchise alan), kendi sistemini
kullandırmak suretiyle üretim, işletme veya pazarlama faaliyetlerini yürütme
yetkisini konu edinen ve karşılıklı yükümlülükler içeren sürekli bir ilişki”
şeklinde tanımlanmaktadır. [1]
Franchise sözleşmesi iki tarafa borç
yükleyen, sürekli borç ilişkisi doğuran, ivazlı, sui generis isimsiz ve tipik
bir çerçeve sözleşme niteliğindedir. Franchise sözleşmesi kanunda düzenlenmemiş
olup sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde uygulamada doğmuş ve gelişmiş bir
sözleşme türüdür. İçeriğinde satış, kira, hizmet, vekalet, acentelik, lisans,
bayilik gibi çok çeşitli sözleşmelerin özelliklerini barındırmasına karşın
bunların üzerinde kendine özgü bir sözleşme tipidir.
Tam iki taraflı-sinallagmatik bir
sözleşme olması ise Franchise alanın temelde ücret ödeme borcu, Franchise
verenin ise ticari değerlerini, marka, lisans, patent ve tasarım gibi sınai
mülkiyet haklarını kullandırma borcu altında olmasından kaynaklanmaktadır. Bu
ilişki sözleşme süresi boyunca devamlılık arz etmekte olup hukuki tasnifte
sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşme olarak anılmaktadır.
2. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNDE TARAFLARIN
HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Belirttiğimiz üzere Franchise
sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup tarafların bundan doğan
hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Doktrinde yapılan açıklamalar
doğrultusunda; Franchise verenin:
1. Sözleşme öncesi bilgilendirme,
2. Franchise sistemini (ticari
değerlerini) kullandırma (marka, unvan, know-how),
3. Franchise alanı koruma ve
destekleme,
şeklinde borçları bulunmaktadır.
Franchise alanın ise;
1. Mal ve/veya hizmetin sürümünü bizzat
yapma,
2. Franchise sistemini kullanma,
3. Talimatlara uyma ve denetimlere
katlanma,
4. Ücret ödeme,
5. Sadakat (rekabet etmeme, sır
saklama, bilgi ve hesap verme borcu)
şeklinde borçları bulunmaktadır.
3. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ
“Franchise sözleşmesinin sona ermesinin
taraflar bakımından birtakım sonuçları bulunmaktadır. Bunlar: franchise alan
açısından maddi olmayan malları kullanmama ve iade borcu ile rekabet yasağı
sözleşmesi yapılmış ise rekabet etmeme borcu, franchise veren açısından ise
sözleşme konusu malları geri alma, giriş ücretinin iadesi borcu ve şartları
oluştuğu takdirde denkleştirme talebinin ödenmesi borcudur.” [2]
Sözleşmenin sona ermesi ile birlikte
franchise verene ait tüm lisans, unvan, marka gibi unsurların franchise alanca
kullanımının sonlandırılması gerekmektedir. Sözleşmenin sona ermesi halinde
kullanımına son verilmesi gereken hususlardan biri de know-how olarak
nitelendirilen, franchise sahibinin sahip olduğu teknik bilgi birikimidir.
Bunun sonlandırılmasının takibi her ne kadar uygulamada kolay görünmese de
Franchise verenin kendine has olan ve Franchise alanın bu sözleşmesel ilişkiyi
kurmasına neden olan özgün değerlerin pratikte kullanımının sonlandırılmış
olması gerekmektedir.
“Franchise sözleşmesinin sona ermesine
rağmen, franchise alanın franchise sistemini oluşturan maddi olmayan malları
kullanmaya devam etmesi, hukuki ve cezai sorumluluğunun doğmasına yol açar.
Eğer franchise alanın kullanmaya devam ettiği fikri ve sınai haklar tescilli
ise SMK hükümleri, tescilli değilse TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri
uygulama alanı bulur. Diğer taraftan franchise alan bu borca aykırı davrandığı
takdirde TBK hükümleri uyarınca sorumluluğuna gidilebilmesi de mümkündür.” [3]
Franchise verenin ise sözleşme sona
erdiğinde sözleşme sonrası dürüstlük kuralı çerçevesinde franchise alanın
elindeki malları geri alarak işletme tasfiyesine yardımcı olma ve belli
şartların sağlanması durumunda denkleştirme talebi borcu bulunmaktadır.
4. FRANCHİSE ALANIN DENKLEŞTİRME TALEBİ
VE ŞARTLARI
Denkleştirme tazminatı, uygulamada
portföy tazminatı, müşteri çevresi tazminatı gibi isimlerle de anılmakta olup
Kanunumuzda TTK 122. Maddesi ile birlikte “denkleştirme istemi” olarak
anılmaktadır. Denkleştirme talebi hukukumuza Avrupa Birliği’ne adaylık
sürecinde AB Müktesebatı ile uyumluluk adımları kapsamında getirilmiştir.
Franchise Alan tarafça denkleştirme
talep edilebilmesi için şu şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir:
1. Sözleşmenin denkleştirme talep
edilebilecek şekilde sona ermesi,
2. Franchise verenin kazandırılan
müşterilerden menfaat elde etmeye devam etmesi,
3. Franchise alanın gelir kaybına
uğraması,
4. Denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete
uygun düşmesi,
5. Talebin franchise sözleşmesinin sona
ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi,
6. Franchise alana tekel hakkının
tanınmış olması
halleridir.
Denkleştirme istemini düzenleyen Türk
Ticaret Kanunu 122. Maddesi 1. Fıkrasında istemin şartları düzenlenmiş olup
şöyledir:
“(1) Sözleşme ilişkisinin sona
ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni
müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli
menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona
ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle
yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme
ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları
değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden
uygun bir tazminat isteyebilir.”
Sözleşmenin her türlü feshinde
denkleştirme talebinde bulunulması mümkün olmayıp TTK 122/3 gereğince franchise
alan tarafından fesih haklı nedenle yapılmamış yahut franchise alanın kusuru
sebebiyle franchise veren tarafından fesih yapılmış ise bu durumda hakkaniyet
ve dürüstlük kuralı gereği denkleştirme isteminde bulunulmasına olanak yoktur:
“(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek
bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru
sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente
denkleştirme isteminde bulunamaz.”
TTK m. 122 f. 1’de acentenin, işbu
yazımız bakımından franchise alanın denkleştirme isteminde bulunabilmesi için
öngörülen diğer bir koşul, franchise verenin franchise alanın bulmuş olduğu
yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli
menfaatler elde etmesidir. Buna göre, franchise alanın denkleştirme talebinde
bulunabilmesi için, franchise verene yeni müşteriler kazandırması ve sözleşme
ilişkisinin sona ermesinden sonra da bu yeni müşterilerden franchise verenin
önemli menfaatler elde etmesi gereklidir. Yeni müşteriler kavramı doğalında
süreklilik arz etmekte olup franchise alanın kazandırdığı tek seferlik
müşteriler bu tazminatın doğumu bakımından yeterli olmamaktadır.
Yaratılan imaj sonucunda franchise
verenin bu ilişki nedeniyle tabiri caiz ise yeni bir ticari kapısının aralanmış
olması gerekmektedir. İstemin hukuki amacında franchise verenin elde ettiği
maddi kazançlara karşılık franchise alanın bu kazançtan yoksun kalmasının
hakkaniyet bakımından uygun olmaması ve menfaat dengesinin kurulması niyeti
yattığından franchise verenin kazanç sağlamadığı senaryoda franchise alanın da
menfaat sağlamaması hükmün ruhu gereğidir. Denkleştirme isteminin bir diğer
koşulu olan franchise alanın franchising sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle
bir ücret kaybına uğraması da yine bu menfaat dengesinin korunması amacına
hizmet etmektedir.
“Denkleştirme isteminin hakkaniyet
koşuluna ilişkin olarak ise Franchise alana ödenecek denkleştirme miktarının,
franchise verenin menfaatinden veya franchise alanın sözleşmenin sona ermesi
nedeniyle uğradığı ücret kaybından fazla olmaması gerekir. Bu nedenle,
hakkaniyete uygun olması koşulunun diğer koşulların gerçekleşip
gerçekleşmediğinin tespiti yapılmadan değerlendirilmemesi gerekir.” [4]
Netice itibariyle görülmektedir ki
franchise sözleşmesinde taraflar karşılıklı olarak birtakım hak ve
yükümlülükler çerçevesinde ticari faaliyet yürütmekte olup her iki taraf da bu
ilişkiden yarar sağlamaktadır. Sözleşmenin yasal gerekler çerçevesinde sona
ermesi halinde tarafların menfaat dengesinin korunması amacıyla AB
müktesebatına uyum sürecinde Kanunumuza denkleştirme tazminatı kurumu eklenmiş
olup acente ve benzeri sözleşmelerde bu kurum uygulama alanı bulmuştur.
Temelini menfaat dengesini sağlamak
üzere dürüstlük kuralından alan bu istemin Kanun’da sayılmış bir kısım şartlara
bağlı olması nedeniyle her durum ve koşulda talep edilebilmesi mümkün değildir.
İşbu yazımızda Franchise Sözleşmesi kısaca izah edilerek denkleştirme isteminde
bulunulabilmesi için Kanun’un aramış olduğu şartlar genel itibariyle izah
edilmiştir.
Av. Gamze Nur Şan
Kaynakça:
1.
M. Zahid DOĞANAY, “Franchise Sözleşmesinde Denkleştirme Talebi, Adalet
Yayınları, 2021, Ankara, s.31-32.
2.
M. Zahid DOĞANAY, “Franchise Sözleşmesinde Denkleştirme Talebi, Adalet
Yayınları, 2021, Ankara, s.87.
3.
M. Zahid DOĞANAY, “Franchise Sözleşmesinde Denkleştirme Talebi, Adalet
Yayınları, 2021, Ankara, s. 89.
4.
Bahar ŞİMŞEK, “Franchising Sözleşmesi” İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2015
s. 346.