Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ A.Ş VE LTD ŞİRKETLERİNE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULABİLMESİNİN ŞARTLARI

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ A.Ş VE LTD ŞİRKETLERİNE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULABİLMESİNİN ŞARTLARI

Ticaret Şirketlerinin hangi malvarlığı unsurlarını sermaye olarak koyabileceği Türk Ticaret Kanunun 127. Maddesinde, genel bir biçimde düzenlenmiş olup,  yine aynı madde çerçevesinde Fikri Mülkiyet haklarına özel olarak yer verilmiştir. Fikri Mülkiyet Hakları sermayeye konulabilen unsurlarından olup, bu ibare kanun koyucunun iradesi doğrultusunda geniş olarak anlaşılmalıdır.

"Fikrî mülkiyet hakları" ibaresi, fikir ve sanat eserlerini, bağlantılı hakları, markaları, tasarımları, patentleri, coğrafî işaretleri, tescil edilmemiş haklar ile bilgileri, bitki geliştirilmesini, yani ıslahçı haklarını, yarı iletkenlerin topografyalarını kapsamaktadır.( 6102 sayılı Kanun gerekçesi)

I. Fikri Mülkiyet Haklarının A.Ş ve Ltd Ayni Sermaye Olarak Konulabilme Şartları Genel Olarak,

Şirket Sermayesine Fikri Mülkiyet Hakkı'nın konulabilmesi için;

1- Menfi Şart, Üzerinde her hangi sınırlı ayni hak, haciz veya tedbir bulunmaması gerekmektedir. (TTK 342/1)

2- Müspet Şartı, Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle, fikri mülkiyet hakların kendi özel sicillerine, kaydedildiği takdirde ayni sermaye olarak konulabilecektir. (TTK 128/2)

II. Fikri Mülkiyet Hakkının Ayni Sermaye Olarak Taahhüt Edilmesi Aşamaları:

Yukarıdaki genel şartlar uyarınca, İlgili hakkın ayni sermaye olarak taahhüt edilebilmesi için, öncelikle

1.Bilirkişi marifetiyle ilgili fikri mülkiyet hakkına Mahkemece takdirde bulunulması,

2.Daha sonra varsa bunun özel siciline belirlen bedeli uyarınca kayıt ettirilmesi ve

3. Yine belirlenen bedelin Ortaklar Genel Kurulu kararı ile birlikte Şirket esas sözleşmesiyle düzenlenerek sermaye olarak konulabilmesi için gereken işlemler gerçekleştirilmeli, (Mahkemece belirlenen takdiri değer ve bu hakkın konulabileceğine ilişkin esas sözleşmede düzenleme)

4.En nihayetinde Tescil işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve tamamlanması için, sermaye artırımına ilişkin ticaret odalarının belirttiği diğer evraklar da sağlanarak işlemler tamamlanmalıdır.

A. Bilirkişi Raporu ve Fikri Sınai Hakkın Değerlemesi Aşaması:

Kanun koyucu burada hem yer bakımından hem de değerlemeyi yapabilecek merciliye münhasırlık tanıyarak herhangi bir istisnaya yer vermemiştir.

Kısaca Kanun Koyucunun tanıdığı münhasırlık:

1- Şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi münhasıran yetkili olması.

2-Değerlemenin ancak Bilirkişi Raporuyla yapılabilmesi ve bu raporun hâkiminin onayı ile birlikte kesinlik arz etmesi hususudur.

a. Hakların Değerlemesinde Bilirkişi Raporu ve Önemi

Fikri Mülkiyet Haklarının sermaye olarak konulmasında, ancak bilirkişi marifetiyle bu haklara değer biçilebilecek ve hâkimin onayı ile birlikte artık bu rakam kesinlik arz edecektir. Başka bir değişle, herhangi bir kurum, kuruluş veya kişi ilgili hakkın değerlemesini yapabilmesi mümkün olmayıp, kanun bu hakların sermaye olarak konulmasını oldukça zor ve güç bir duruma getirmiştir.

Durumun hassas oluşu ve özellikle Marka değerleme hesaplama yöntemleri ve biçimindeki esas alınan verilerin çok farklı sonuçlar çıkabilme ihtimali ve mahkemece değerlenen bedelin olduğundan düşük olarak hesaplanması rizikosu bulunduğundan ötürü, bu tarz hakların değerlemesinde Bilirkişinin vazifesini layıkıyla yapabilmesi ve durumun detaylıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Aksi halde muhtemel hak kayıplarının yaşanması gündeme gelebilecektir. Bu nedenle uygulamada, bilirkişilerin TPE'den ve Öğretim üyelerinden belirlenmesi özellikle tavsiye edilmekte ve uygulanmaktadır.

Bu çerçevede, örneğin markasının değerlemesi için mahkemeye başvuran kişinin imkanı varsa, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun 293.maddesi kapsamında Uzman Görüşüne dayanan raporu, mahkemeye ek olarak sunabilme imkanı durumun vahameti açısından yerinde olacaktır. Bilirkişi delilinin yanında özellikle uzman görüşü de önemli bir takdiri delil olmasının yanında hakimi bağlamasa dahi, bu özel durumun değerlendirmesi açısından ayrıca önem taşımaktadır.

 a.1 Bilirkişi Raporunda Bulunması Gereken Hususlar:

TTK kapsamında içeriğine ilişkin olarak da bilgi verilmiştir. (TTK 343)

-En adil veya en uygun yöntem olduğu gösterilecek

-Ayni olarak konulan varlık karşısında karşılığı Türk Lirasını gerekçeli olarak açıklamak zorundadır

 a.2 Bilirkişi Raporuna İtiraz Hakkı:

Bilirkişi raporuna karşı itiraz hakkı olanlar,

-Kurucular

-İşlem Denetçisi

-Menfaat Sahipleri

 İtirazın reddi ve hâkimin onayı neticesinde belirlenen değer kesinlik arz edebilecektir. Zira, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 131. Maddesinin 1. Fıkrasına göre " sermaye olarak konulan aynılara, bilirkişi tarafından biçilecek değerler, ilgililerce kabul edilmiş sayılır." Denmektedir.

 a.3 Doktrinsel Eleştiriler:

 Bilirkişilerden tahsil edilebilirlik konusunda görüş bildirmesinin hatalı olduğu, hâkimin bu raporu onaylamasının hukukta ne anlama geldiği noktasında belirsizliğin olduğu ve Hâkim onayının usul hukukunda bulunmayan bir müessese olması karşısında bu madde eleştirilmektedir.

 a.4 Konuyla İlgili Kanun Maddeleri: TTK 127, 128, 131, 342, 343, 578

 S.197, Kendigelen Türk Ticaret Kanunu, Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tesptiler

 

Stj. Av. Ömer DALKIRAN

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN