1.
Giriş
Eser niteliğindeki fikri ürünler,
doğaları gereği maddi bir varlıktan ziyade soyut ve manevi bir mahiyet taşır
[1]. Bir tını, şiir, dans adımı somut değildir [2]. Eserin fiziksel bir varlık
niteliği taşımaması nedeniyle, mülkiyet hakkına konu olan maddi eşyalar gibi
doğrudan devre konu edilmesi mümkün değildir [3]. Bir fikri ürünün belirli bir
maddi varlık üzerinde vücut bulması, onun eşya niteliğini ortadan kaldırmadığı
gibi; bu durum, fikri ürünü o maddi varlıkla özdeşleştirerek onunla aynı hukuki
statüye sahip kılmaz [4].
Örneğin bir yağlı boya tabloda, fikri
eser; fiziki unsurlar olan tuval veya boya değil, bunların sanatçının estetik
ve zihinsel tasarımıyla anlamlı bir bütüne dönüştürülmesidir. Aynı şekilde, bir
heykel çalışmasında eser, kullanılan malzemenin kendisinden ziyade, bu
malzemeyi şekillendiren ve ona anlam kazandıran fikrî yaratımdır [5].
2. FSEK Kapsamındaki Eserin Aslının
veya Nüshasının Devri
Bir romandaki fikri eser, kağıt,
mürekkep veya romanın kapağı olmayıp yaratıcı düşünce, zihinsel emek ve
sanatçının fikrî faaliyetinin somutlaşmış sonucudur. Fikri ürünler çoğu zaman
kağıt, tuval, taş, bronz gibi bir eşya üzerinde somutlaşmaktadır [6]. Ancak,
fikri ürün somutlaştığı eşyadan bağımsızdır [7]. Bunun ışığında FSEK m.57/1’de “Asıl
veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mülkiyet hakkının devri, aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, fikri hakların devrini ihtiva etmez.” hükmü yer
almaktadır.
FSEK’in temel amacının eser sahibinin
haklarını korumak olduğunu söylemek, kanaatimizce mümkündür. Eser sahibinin
vücuda getirmiş olduğu eserin nüshasının fikri hakların devri anlamına
gelmesiyle birlikte, eser sahibinin haklarının büyük ölçüde kısıtlanması söz
konusu olacaktır. Zira bu durumda, bir yazarın romanını satın alan müşteri,
bahse konu romanı kendisi de çoğaltıp satabilecek ve eser sahibinin menfaatini
zarara uğratarak gelir elde edebilecektir.
Eserin somutlaşmış olduğu asıl veya
nüshasının bir kişiye devredilmesi halinde, aksi kararlaştırılmadıkça; devralan
kişi fikri haklarını devralmayacaktır. Bunun sebebi ise fikrî ürünün hukuku ile
eserin somutlaştığı eşyanın hukukunun birbirinden farklı olmasıdır [8].
FSEK m.52’de mali hakların hangi
şekilde yapılması gerektiği; “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların
yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.”
denilerek hüküm altına alınmıştır. Buna göre yalnızca fikri eserin somutlaştığı
eşyanın başkaca bir kişiye verilmesi, örneğin bir ressamın çizmiş olduğu
tablonun satılması halinde mali hakların devrinden bahsetmek mümkün
olmayacaktır. Zira, FSEK m.52 uyarınca mali haklara dair sözleşme ve
tasarrufların yazılı olması ve mali hakların ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği
düzenlenmiştir. Yine ressamın çizmiş olduğu bir tablonun satılması örneğinde;
tablonun satışı yazılı bir sözleşme ile gerçekleşse dahi, mali hakların ayrı
ayrı devredildiği yazmadıkça mali hakların devri söz konusu olmayacaktır. Bir
müzik eserinin yer aldığı CD’nin mülkiyeti devredilmiş olsa dahi, eserin yayma
hakkı bu devirle birlikte intikal etmez; bu nedenle alıcı, eseri başkalarına
kiralama veya dağıtma yetkisini haiz değildir [9].
Kanaatimizce, FSEK’in 57. maddesi,
FSEK’in 52. maddesi ile bağlantılı olup aynı amaca hizmet etmektedir. FSEK m.
57 de, aynı FSEK m. 52 gibi, eser sahibinin fikri haklarını korumayı
amaçlamaktadır. Eğer bir eserin aslı ya da kopyasının devredilmesiyle birlikte
doğrudan fikri hakların da devredileceği kabul edilseydi, bu durum FSEK m.52’de
öngörülen şekil şartına ciddi bir istisna oluşturur ve uygulamada çeşitli
sorunlara neden olabilirdi.
FSEK m.57/1’de yer alan “aksi
kararlaştırılmış olmadıkça” ifadesinden aksinin kararlaştırılabileceği
sonucuna varmak mümkündür[10]. Yani, bir ressamın çizmiş olduğu bir tablonun
üçüncü bir kişiye devrinin yazılı sözleşmeyle yapılması ve sözleşmede
devredilen mali hakların belirtilmesi mümkündür. Bu kapsamda tablonun, yani
eşyanın devriyle birlikte fikri hakların da devri söz konusu olacaktır. Burada
önem arz eden husus bahse konu yazılı sözleşmenin, FSEK’in 52. maddesine
uygunluk teşkil etmesi gerektiğidir.
Eserin yalnızca aslını veya nüshasını
devralan kişinin söz konusu eseri başkasına devredip devredemeyeceği de
kanaatimizce incelenmelidir. Tekinalp’e göre, eserin somutlaştığı fiziki nesne
üzerindeki mülkiyet hakkını kazanan kişi, esere ilişkin fikrî haklara sahip
olsun ya da olmasın, bu fiziki nüshayı kendisine ya da üçüncü kişilere devretme
yetkisini haizdir [11].
Kanaatimizce de, eserin mülkiyet
hakkını devralan kişi mülkiyet hakkını devretme hakkına sahiptir. Ancak fikri
haklar olmaksızın mülkiyeti devralan kişinin eseri üçüncü bir kişiye fikri
haklarıyla birlikte devretmesi mümkün değildir.
3. Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
a. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin
2011/3312 E., 2012/12064 K. Sayılı 05.07.2012 Tarihli Kararı
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 2011/3312 E., 2012/12064 K. Sayılı 05.07.2012 tarihli
kararına konu dosyada; davacı vekili, asıl dava bakımından, davalılar
tarafından yayımlanan “Karadeniz-Meraklısı için Gezi Rehberi” adlı kitabın 146.
sayfasında yer alan fotoğrafın müvekkiline ait olup 1986 yılında çekildiğini,
bu nedenle müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini belirterek,
söz konusu fotoğrafın müvekkiline ait olduğunun tespitine ve bu ihlal nedeniyle
şimdilik 500,00 YTL maddi ve 5.000,00 YTL manevi tazminatın reeskont faiziyle
birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini
talep etmiştir. Davacı vekili, birleşen dava bakımından, müvekkilinin fotoğraf
sanatçısı olduğunu ve davalılarca hazırlanan “Karadeniz-Meraklısı için Gezi
Rehberi” adlı kitapta yer alan dört fotoğrafın müvekkiline ait olup, bu
fotoğrafların yayınlanması için müvekkilinden izin alınmadığını, bu durumun
müvekkilinin mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek, şimdilik
1.000,00 YTL maddi ve 5.000,00 YTL manevi tazminatın reeskont faiziyle birlikte
davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Dosya
kapsamında bilirkişi heyetince hazırlanan ek raporda, asıl dava davacısı
açısından eser sahibi olmadığı yönünde açık bir kanaate yer verilmediği; ancak
dava konusu fotoğraf slaytlarının bulunamamasının, bu fotoğraflar üzerindeki
hakların FSEK’in 52. maddesinde belirtilen şekil şartlarına aykırı biçimde
fakat davacının rızasıyla devredilmiş olabileceği ihtimalini doğurabileceği
belirtilmiştir.
Bu
konuya ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararında;
“5846
sayılı FSEK 57/1. fıkrasına göre, "asıl veya çoğaltılmış nüshalar
üzerindeki mülkiyet hakkının devri, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, fikri
hakların devrini ihtiva etmez." Dava konusu fotoğrafların dia ve
slaytlarının davacı tarafından dava dışı bir kişiye verilmiş olması da, aksi
kanıtlanamadığı sürece bu eserler üzerindeki eser sahipliğinden kaynaklanan
mali hakların dava dışı kişi ya da başka kişilere devredilmiş olduğu sonucunu
doğurmaz. Öte yandan, bilirkişi heyetince dava konusu fotoğrafların 5846 sayılı
FSEK 4/5. maddesi anlamında güzel sanat eseri olmayıp aynı Kanun'un 2. madesine
göre ilim ve edebiyat eseri niteliğinde oldukları da mütalaa edildiğine göre,
somut uyuşmazlıkta söz konusu 57. maddenin (2). fıkrasının uygulama yeri de
bulunmamaktadır. Bu bakımdan asıl davanın davacısı ...'nın eser sahipliğinin
kanıtlanamadığına ilişkin karar gerekçesi de yerinde değildir.” şeklinde
hüküm tesis etmiştir.
İşbu
Yargıtay kararında, dava konusu fotoğrafların davacı tarafından dava dışı bir
kişiye verilmiş olmasının aksi kanıtlanmadıkça eser sahipliğinden kaynaklanan
mali haklarının dava dışı kişi ya da kişilere devredileceği sonucunu
doğurmayacağı hüküm altına alınmıştır.
b.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1995/5303 E., 1995/7703 K. Sayılı 19.10.1995
Tarihli Kararı
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 19.10.1995 tarihli kararına konu dosyada; davacı vekili;
müvekkilinin eser sahibi K1’in mirasçısı olduğunu belirterek, davalının tanıtım
amacıyla bastırdığı 1992 yılı takviminin Nisan ayı yaprağında, K1’in “X1” adlı
tablosunu izin almadan kullandığını; söz konusu tablonun 1937 yılında K1
tarafından İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ne bağışlandığını, mülkiyetin müzeye
geçmiş olsa da, fikri hakların devredilmediği için eser üzerindeki fikri
hakların K1’de kaldığını ifade etmiş; bu gerekçeyle, eser sahibinin korunmaya
devam eden haklarının ihlali nedeniyle 15 milyon TL maddi ve 50 milyon TL
manevi olmak üzere toplam 65 milyon TL tazminatın olay tarihinden itibaren
reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı
vekili, davaya cevabında eserin mülkiyetinin İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ne
geçtiğini ve sergilenerek kamuya açık hale geldiğini, bu nedenle tablonun
basılmasının eser sahibinin mali ve manevi haklarını ihlal etmeyeceğini,
takvimin ticari amaçla değil ücretsiz olarak dağıtıldığını ve tablonun
bağışlanmış olmasının da yüksek bir maddi değer taşımadığını ileri sürerek
davanın reddini talep etmiştir.
Yerel
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve bilirkişi
raporu doğrultusunda; eser sahibi K1’in eserin mülkiyetini müzeye
bağışladığını, ancak bu bağışın fikri hakları kapsamadığını, bu nedenle FSEK’in
57. maddesi uyarınca fikri hakların eser sahibinde kaldığını belirterek davayı
kısmen kabul etmiştir. Bu doğrultuda, 15.000.000 TL maddi ve 10.000.000 TL
manevi olmak üzere toplam 25.000.000 TL tazminatın, 13.05.1992 tarihinden
itibaren %48 reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, talebin fazlasının
ise reddine karar verilmiştir.
Yerel
Mahkeme’nin işbu kararına karşı davacı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından; delillerin takdirinde bir isabetsizlik
bulunmamasına göre, davacı vekilinin; faizin başlangıç tarihinin haksız fiil
tarihinden başlaması gerektiği, vekalet ücretinin yanlış hesaplandığı, ilan
talebi bakımından da karar verilmesi kapsamı dışında kalan sair temyiz
itirazlarının reddine karar verilmiştir.
İşbu
Yargıtay kararında bir ressamın tablosunu müzeye bağışlaması ve tablonun müzede
sergilenerek aleniyet kazanması ihtimalinde dahi, eserden kaynaklanan fikri
hakların devralana geçmeyeceği yönünde hüküm tesis edilmiştir.
c.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1994/4091 E., 1994/3981 K. Sayılı 07.11.1994
Tarihli Kararı
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 07.11.1994 tarihli konu kararında, “Lokanta” isimli güzel
sanat eseri vasfındaki tablo; eser sahibine satılmıştır. Tablonun satışında
FSEK m.52’ye uygun olacak şekilde, mali hakların devir konusu edileceği açık
bir şekilde yazılmamış olduğundan bankanın mali hakların sahibi olamayacağına,
anılan hakların eser sahibinde kalmaya devam edeceğine, bu nedenle tabloyu
takvime bastırıp dağıtması eyleminin, eser sahibine ait çoğaltma ve yayma
niteliğindeki mali hakların ihlali niteliği bulunduğuna hükmedilmiştir.
İşbu
Yargıtay kararında, “Lokanta” isimli güzel sanat eserinin mülkiyeti davalı
bankaya devredilmiş ancak FSEK m.52’ye uygun şekilde sözleşme yapılmadığından
FSEK m.57/1 uyarınca fikri hakların bankaya devri gerçekleşmemiştir.
d.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2000/7580 E., 2000/9694 K. Sayılı 05.12.2000
Tarihli Kararı
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2000 tarihli kararında, davacılar vekili
müvekkillerinin miras bırakanı olan ünlü ressam K4’e ait bir tablonun, davalı
banka tarafından 1993 yılına ait reklam takviminde izinsiz kullanıldığını ileri
sürerek; FSEK’in 68/1. maddesi uyarınca 900.000.000 TL maddi ve 70/1. maddesi
uyarınca 200.000.000 TL manevi olmak üzere toplam 1.000.000.000 TL tazminatın,
1.1.1993 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini
talep etmiştir.
Davalı
vekili ise, dava konusu resmin mülkiyetinin müvekkiline geçtiğini ve eserin
ticari amaçla kullanılmadığını, kültürel ve sanatsal amaçlı olarak sınırlı
sayıda ve sadece Almanya’da dağıtılmak üzere bastırılan takvimde yer aldığını,
sanatçının mali haklarına ve bu kapsamda yayın hakkının ihlal edilmediğini,
müvekkilinin FSEK 16.maddesi anlamında mülkiyet hakkı sahibi olarak eserden
yararlandığını, manevi tazminat ve faiz talebinin de dayanaksız olduğunu
savunmuştur.
Yerel
Mahkemece, eserin mülkiyetinin devrinin, aksi açıkça kararlaştırılmadıkça fikri
hakların devrini kapsamayacağını, tablonun takvimde basılmasının fikri haklara
tecavüz niteliğinde olduğunu, tablonun 1.1.1993 tarihindeki rayiç değerinin
300.000.000 TL olması nedeniyle bu değerin üç katının maddi tazminat olarak
talep edilebileceğini, ayrıca istenen manevi tazminat miktarının da yerinde
olduğunu ve takvimin reklam amacı taşıması sebebiyle geniş anlamda ticari bir
kullanımın söz konusu olduğunu belirterek davanın tamamen kabulüne karar
verilmiştir.
Davalı
vekili kararı temyiz etmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, davalının temyiz
iddiaları yerinde görülmemiş ve yerel mahkeme kararı onanmıştır.
İşbu
Yargıtay kararında da eser sahibinin eserini satın alan davalı bankanın; FSEK
m.57 uyarınca eserden doğan fikri hakları da devralmayacağından hareketle karar
verilmiştir.
4.
Sonuç
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu kapsamında fikrî hakların korunması, yalnızca eser sahibinin yaratıcı
emeğini güvence altına almakla kalmayıp, bu hakların hangi koşullarda
devredilebileceğine ilişkin çerçeveyi de belirlemektedir. Bu çerçevenin kritik
unsurlarından biri, eserin fiziksel olarak devredilmesi halinde fikrî hakların
durumudur.
Bir eserin maddi nüshasının
mülkiyetinin el değiştirmesi ile birlikte fikrî hakların da devredilip
devredilemeyeceği; FSEK m.57 hükmü ile açık şekilde ortaya konulmuştur. Kanun,
eserin aslı veya çoğaltılmış nüshasının devrinin, aksi kararlaştırılmadıkça,
fikrî hakların devrini içermeyeceğini düzenleyerek, eser sahibinin mali
haklarını koruma altına almıştır.
Bu hüküm, FSEK m.52’de yer alan
yazılılık ve açıklık şartı ile birlikte değerlendirildiğinde, hakların devrine
dair işlemlerde şekil şartına verilen önemin altını çizmektedir.
Av.
Umut Alperen Öztürk
Kaynakça:
1.
Tekinalp,
Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, güncelleştirilmiş 5. bs., İstanbul, Vedat, 2012,
s. 103 a.g.e., s. 5
2. Tekinalp
a.g.e., s. 5
3. Hamdi
Yasaman, Fikir ve Sanat Eserlerinde İyiniyet ve Dürüstlük Kuralı, Fikri
Mülkiyet Hukuku Dergisi, yıl: 2005-2006, sayı:1, s. 27
4. Tekinalp
a.g.e., s. 6
5. Tekinalp
a.g.e., s. 6
6. Tekinalp
a.g.e., s. 6
7. Mustafa
Ateş, Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Hakların Kapsamı ve Sınırlandırılması,
Seçkin Yayınevi, Ankara, 2003, s. 101
8. Tekinalp
a.g.e., s. 6-7
9. Tekinalp
a.g.e. s.233
10. Levent
Yavuz, Türkay Alıca, Fethi Merdivan; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu
Cilt-2, Seçkin Yayınevi, 2013 s. 1752
11. Tekinalp
a.g.e., s. 233
12. Fırat
Öztan, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, 2008, s.580
13. Öztan
a.g.e., s. 580
14. Arslanlı
a.g.e. s. 187
15. Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 2011/3312 E., 2012/12064 K. Sayılı 05.07.2012 Tarihli
Kararı
16. Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 1995/5303 E., 1995/7703 K. Sayılı 19.10.1995 Tarihli
Kararı
17. Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 1994/4091 E., 1994/3981 K. Sayılı 07.11.1994 Tarihli
Kararı
18. Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 2000/7580 E., 2000/9694 K. Sayılı 05.12.2000 Tarihli
Kararı