1. Genel
Olarak Hizmet Sürelerinin Birleştirilmesi
Hizmet sürelerinin bir diğer adıyla
sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi; kendisine yaşlılık aylığı bağlanacak
olan sigortalının bir sosyal güvenlik kurumunda yaşlılık aylığı için yeterli
hizmet süresinin bulunmadığı durumlarda diğer sosyal güvenlik kurumlarındaki
hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanmasına imkân
veren bir müessesedir.
Hizmet sürelerinin birleştirilmesi
açısından hukuk sistemimizde ikili bir ayrım bulunmaktadır. Buna göre 1 Ekim
2008 tarihinden önce sigortalı olanlar için farklı sosyal güvenlik kurumlarında
geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi 2829 sayılı “Sosyal Güvenlik
Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun” a tabi
iken 1 Ekim 2008 tarihinden sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayan kişilerin
farklı sosyal güvenlik kurumlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi
ise 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası” kanununa tabi
olarak gerçekleştirilmektedir.
Her ne kadar 2829 sayılı Kanun, 5510
sayılı Kanun’un 5754 sayılı Kanun ile değişik 106. Maddesi ile 01 Ekim 2008
tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış olsa da işbu ayrımın asıl sebebi 5510
sayılı Kanun’un 53/4. maddesindeki “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan” ibaresinden
kaynaklanmaktadır. Yine aynı kanunun geçici 2. maddesinde 5510 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı veya iştirakçi olup, ilgili Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan, farklı sosyal
güvenlik kurumlarına ya da bu Kanunda belirtilen sigortalılık hallerinden
birden fazlasına tabi olanlara aylık bağlanmasına esas alınacak kanunun bu
Kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit olunacağı ve 5510
sayılı Kanun’un yalnızca geçici maddelerinin uygulama alanı bulacağı açıkça
hüküm altına alınmıştır. İlgili maddeler gereğince sigortalı olarak çalışanlar;
5510 sayılı Kanun’a tabi olarak çalışanlar ve daha önceden çalışmaya başlamış
olanlar olarak ikiye ayrılmıştır. Bu nedenle 2829 sayılı Kanun yürürlükten
kalkmasına rağmen yürürlükten kalktığı 01 Ekim 2008 tarihinden önce sigortalı
olarak çalışmaya başlayanlar için uygulanmaya devam etmektedir. [1]
Bu nedenle uygulamada 5510 sayılı
Kanunun yürürlüğünden önce farklı sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olanlar
hakkında uygulanacak olan Kanun hükmü 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesi, 5510
sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra ilk defa SSK, BAĞ-KUR ve Emekli
Sandığına tabi hizmetleri olanlar hakkında uygulanacak olan kanun hükmü ise
5510 sayılı Kanunun 53’üncü maddesidir. 5510 sayılı Kanun ile 2829 sayılı Kanun
arasındaki temel fark ise; 1 Ekim 2008'den önce herhangi bir sosyal güvenlik
kurumuna tabi olan yani hakkında 2829 sayılı Kanun uygulanacak olan personel hakkında, hizmet birleştirmesi söz konusu
olması halinde, son yedi yıllık hizmet içinde, hizmet süresi fazla olan kuruma
bakılırken 1 Ekim 2008'den sonra ilk kez sigortalı olan 5510 sayılı Kanun’a
tabi birisi için son 7 yıla değil toplamda en fazla sigortalılığın geçtiği
sigortalılık haline bakılmasıdır. Hizmet
sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi
olduğu statü dikkate alınmaktadır.
2829 sayılı Kanunun 4’üncü maddesine
göre sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların
hizmet süreleri aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık
bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilecektir. İlgili Kanun’un 8 inci
maddesinde ise, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere,
son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan
kuramca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde eşit hizmet sürelerinden
sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanıp
ödeneceği ancak malullük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre
yaş haddinden re’sen emekli olma ve bağlı oldukları kurumun kanunla
değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi
olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
5510 sayılı Kanun’un 53. maddesinde ise
söz konusu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı
sayılanlardan sigorta kollarının birden fazlasına tabi olarak çalışmış bulunan
kişilerin yaşlılık aylığı bağlanma taleplerinde, en fazla sigortalılığın
geçtiği sigortalılık halinin; hizmet sürelerinin eşit olması ile malullük ve
ölüm halleri ile yaş haddinden re’sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen
vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık halinin kanunla
değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık halinin esas alınacağı
düzenlenmiştir.
Bu noktada incelenmesi gereken asıl
husus ise bir sosyal güvenlik kurumundaki hizmet süresi yaşlılık aylığı
kazanmasına yeterli olan sigortalıların farklı sosyal güvenlik kurumlarındaki
hizmet sürelerinin birleştirilmesinin kişinin kendi inisiyatifinde mi yoksa
zorunlu mu olduğu hususudur.
2.Hizmet
Sürelerinin Birleştirilmesinde Zorunluluk Değerlendirmesi
Öncelikle belirtmek gerekir ki hizmet
sürelerinin birleştirilmesinin zorunlu olup olmadığı hususunda uygulamada ve öğretide
farklı görüşler mevcuttur. Uygulamada her ne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından birden fazla statüde hizmeti bulunan sigortalılar için hizmet
birleştirmenin zorunlu olarak uygulanması söz konusu olsa da öğretide ve yargı
kararlarında bu hizmet sürelerinin kişinin rızası ve talebi olmaksızın
birleştirilemeyeceği önemle vurgulanmaktadır.
İlgili uyuşmazlık esasında 2829 sayılı Kanunun
gerekçesinde ve maddelerinde hizmet birleştirmesinin kişinin isteğine bağlı
olduğu ve talep edilmemesi halinde hizmetlerin birleştirilemeyeceğini ifade
eden herhangi bir ibare bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Zira 2829 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinde,
hizmet sürelerinin Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında
birleştirileceği ve hizmet süreleri toplamının aylık bağlanmasına yeterli olmaması
halinde, kanun hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça düzenlenmiş olmakla beraber,
bir kurumda geçen hizmet sürelerinin aylık bağlanmasına yeterli olması halinde
diğer kurumlarda geçen hizmet sürelerinin de birleştirileceği yönünde açık bir
hükme yer verilmemiştir.
Bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından hizmet sürelerinin zorunlu olarak birleştirilmesinde dayanılan en
büyük gerekçe kanunda hizmet sürelerinin birleştirilmesinin isteğe bağlı
olduğuna ilişkin açıkça bir hüküm bulunmaması iken yargıda ve öğretide ise
karşıt görüşün temeli olarak; kanunun lafzıyla amacının çeliştiği durumlarda
kanunun özüne göre yorum yapılması gerektiği, Kanunun
amacının tek sosyal güvenlik kurumundaki hizmeti aylık bağlanmasına yeten değil
yetmeyen sigortalı ve hak sahiplerine aylık bağlanmasının sağlanması olduğu ve
bu kapsamda tek sosyal güvenlik kurumunda çalışması aylık bağlanmasına yeten
sigorta sahiplerinin hizmet birleştirmeye zorlanarak fazla prim ödeyen
sigortalının az aylık almasına yol açabilecek bir uygulamanın kanunun özüne
aykırı olduğu gerekçeleri ileri sürülmektedir.
- Bu kapsamdaki yargı kararlarına örnek
vermek gerekirse:
-Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/4864 E., 2021/5424 K. sayılı ilamına göre;
“Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki
2829 sayılı Kanunun amacı; hiçbir Kurumdaki hizmeti tek başına aylık
bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik
Kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını
sağlamak, bu suretle değişik Kurumlardaki hizmetlerin
ziyan olmasını önlemek olup, bazı Sosyal Güvenlik Kurumlarında geçen
hizmet süreleri toplamının tek başına aylık bağlanmasına yeterli olması
halinde; diğer Kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde; sigortalının ya
da hak sahibinin iradesinin de bu yönde olması koşuluyla zorunluluk
bulunmamaktadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, davacıların hizmet birleştirilmesine gerek olmadan 506 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığına hak kazandıkları ve hizmet birleştirmesine zorlanamayacakları ortadadır. Bu nedenle Kurumca doğrudan 506 sayılı Kanuna göre bağlanan aylıkların iptalinin söz konusu olamayacağı, davalı Kurumun 1479 sayılı Kanuna göre bağladığı ve fazladan ödediği ölüm aylıklarının da Kurumca tahsil edilebilir olduğu belirgindir.” [2]
-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/486 E., 2014/89 K. sayılı ilamında ise;
“2829
sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin
Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun’un 8.maddesinde; “Birleştirilmiş hizmet
süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi
içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması
halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi
mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.
Ancak,
malullük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’na göre yaş haddinden
re'sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve
bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet
sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık
bağlanır…” hükmü yer almaktadır.
…
Öte yandan, tek başına bir çalışmanın aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, kişi, tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlamaz, Bu nedenle, davacının 5434 sayılı Kanun’a tabi çalışmaları birleştirilmeden, tek başına 506 sayılı Kanuna tabi çalışmaları üzerinden yaşlılık aylığı talebinde bulunması halinde; 506 sayılı Kanun’un 62 maddesi uyarınca yazılı başvuru ile işten ayrılma koşullarının birlikte gerçekleştiği ve 506 sayılı Kanunun 60.ve geçici 81/B-c maddesi koşullarının var olması halinde, her zaman davacıya 506 sayılı Kanun'a göre yaşlılık aylığı bağlanması mümkün olacaktır.”[3]
- Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
2013/235 E., 2014/9 K. sayılı ilamıyla;
“2829
sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin
Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun’un 1.maddesinde, Kanunun amacı; çeşitli
sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin
birleştirilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması usul ve
esaslarının düzenlenmesi olarak belirtilmektedir.
…
Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde: Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kurularak, üç ayrı sosyal güvenlik kurumu, tek çatı altında birleştirilmiş, mevzuat birliğini sağlamaya yönelik olarak da 5510 sayılı Kanun’un kabul edilmesi dikkate alındığında, sosyal güvenlik sisteminin yapısı itibariyle, çifte sigortalılık üzerinden birden fazla yaşlılık aylığına hak kazanmaya olanak vermediğinin kabulü gerekir. Öte yandan, çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması amacı ile kabul edilen 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanunun, 4.maddesinde aynı tarihlere rastlamayan çalışmaların birleştirilebilmesi için, birleştirilen çalışmaların toplamının aylık bağlanmasına yeterli olması gerekmektedir. Bu nedenle aynı tarihlere rastlamayan çalışmaların her iki çalışmaların birleştirilmesinden, çalışmaların toplamının aylık bağlanmasına yeterli olmaması halinde birleştirilmeleri mümkün olmadığı gibi; tek başına bir çalışmanın aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, kişinin tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlanamayacağı gibi, hizmet birleştirilmesi yapılarak yaşlılık aylığı bağlanan kişilerin, çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylıklarının kesilmesi halinde, çalışmanın sona ermesi üzerine tekrar bağlanacak olan yaşlılık aylığının hesaplanmasında önceki hizmet birleştirmesinin değerlendirilmesini yasaklayan açık bir düzenleme de söz konusu değildir. Aksi düşünce bir kurumda geçen çalışmaların bölünerek iki farklı yaşlılık aylığı bağlanmasında değerlendirilebileceği sonucunu doğuracak olup bu ise 2829 sayılı Kanunun amacına aykırı olduğu gibi, sosyal güvenlik sisteminin genel ilkelerine de aykırı olacaktır.” [4]
İlgili Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere her ne kadar SGK tarafından tek başına bir hizmet kolundaki çalışmanın aylık bağlanmaya yeterli olması halinde hizmet birleştirmesinin isteğe bağlı olduğuna ilişkin kanunda hüküm bulunmaması gerekçesiyle farklı hizmet kollarında çalışan işçinin hizmet süreleri zorunlu olarak birleştirilse de yüksek mahkeme Yargıtay tarafından açıkça tek başına bir çalışmanın aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, kişinin tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlanamayacağı aksi bir uygulamanın kanunun amacına aykırı olacağı ortaya konmuştur.
Yine Kamu Denetim Kurumu bir diğer adıyla ombudsmanlık tarafından da kendisine gelen başvurular neticesinde Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla paralel şekilde görüş bildirilmiştir. Buna ilişkin Kamu Denetçiliği Kurumunun 06/10/2021 tarihli 2021/14321 K. Sayılı Tavsiye Kararına baktığımızda yine hizmet sürelerinin zorunlu olarak birleştirilemeyeceği görüşünün kendini gösterdiği görülecektir;
“Tek
bir statüden aylık bağlanabilmesi durumunda hizmetlerin birleştirilmesinin
zorunlu olduğuna dair mevzuatta açık bir hüküm bulunmadığı ile 2829 sayılı
Kanunun amacının özetle bir kurumdaki sigortalılık süresinin emeklilik için
yeterli olmaması durumunda farklı sosyal güvenlik kurumlarına tâbi olarak geçen
hizmet sürelerinin birleştirilmesi ve kurumlar arasındaki kaymaları önlemek
olduğu göz önüne alındığında, bir statüdeki hizmetlerin tek başına aylık
bağlanmasına yeterli olması halinde, kişinin, tüm sosyal güvenlik kurumlarına
tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlanamayacağı ve hizmet birleştirmesi
yapılmadan yaşlılık aylığının bağlanabileceği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, gerek emekli aylığının hizmet birleştirmesi yapılmadan bağlanması talebine yönelik verilen Kurumumuz Tavsiye Kararlarına gerekse de konuya ilişkin mahkemeler tarafından verilen yerleşik kararlar dikkate alındığında; farklı sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmetleri bulunanlar hakkında, ancak hizmetlerin birleştirilmesi halinde aylık bağlanmasına hak kazanmaları durumunda hizmet birleştirmesinin zorunlu olduğu ve bu uygulamaya göre tabi oldukları sosyal güvenlik kurumunun belirleneceği, tek başına bir çalışmanın aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, kişinin, tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlanamayacağı şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.”[5]
3.
Sosyal Güvenlik Kurumunun Uygulaması ve Görüşü
Yukarıda da açıklandığı üzere Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalının tek hizmet kolundaki çalışması emeklilik aylığı almasına yetse bile hizmet süreleri zorunlu olarak birleştirilmekte ve bu da çok prim ödeyenin az aylık alması gibi hakkaniyete aykırı birtakım sonuçlar doğurabilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nca; 2829 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet sürelerinin aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirileceği; 8 inci maddesinde ise, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kuramca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanıp ödeneceği, ancak, malullük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre yaş haddinden re’sen emekli olma ve bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağının hüküm altına alınmış olması ile Kanunun gerekçesinde ve maddelerinde hizmet birleştirmesinin kişinin isteğine bağlı olduğu ve talep edilmemesi halinde hizmetlerin birleştirilemeyeceğini ifade eden herhangi bir ibare bulunmaması hususları birlikte dikkate alındığında 2829 sayılı Kanun gereği hizmet birleştirme işleminin zorunlu olduğu sonucuna ulaşılacağı ileri sürülmektedir. [6]
SONUÇ
Yukarıda sunulan kararlardan da
anlaşılacağı üzere hukuk öğretisinde ilgili konuda kabul edilen baskın görüş 2829
sayılı Kanunun amacının tek sosyal güvenlik kurumundaki hizmeti aylık
bağlanmasına yeten değil yetmeyen sigortalı ve hak sahiplerine aylık
bağlanmasının sağlanması olduğu, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi
hizmetleri bulunan ilgililerin, ancak bu hizmetlerin birleştirilmesi halinde
aylık bağlanmasına hak kazanmaları durumunda hizmet birleştirmesinin zorunlu
olduğu ve bu uygulamaya göre tabi oldukları sosyal güvenlik kurumunun
belirleneceği, tek başına bir çalışmanın aylık bağlanmasına yeterli olması
halinde, kişinin, tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini
birleştirmeye zorlanamayacağı ve kural olarak şartları oluşuyorsa, 2829 sayılı
Kanuna göre hizmet birleştirmesi yapılmadan yaşlılık aylığı bağlanabileceğidir.
Bu kapsamda hizmet birleştirilmesiyle
değişik Kurumlardaki hizmetlerin ziyan olmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı
ancak bu birleştirmenin zorunlu olarak uygulanması durumunda, fazla prim ödeyen
sigortalının az, az prim ödeyen sigortalının fazla aylık aldığı durumların doğabileceği
ve çalışıp prim ödemenin karşılığının alınmamasının sosyal güvenlik sitemiyle
bağdaşmadığı, dolayısıyla kanunun getiriliş amacına aykırı olduğu ileri
sürülmektedir.
Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’na göre
Kanunun asıl amacı hizmet birleştirme işlemlerini belirli şartlara bağlayarak
bu konuda yaşanan suistimalleri gidermektir, bu kapsamda SGK tarafından kanunun
lafzının oldukça açık olduğu, hizmet birleştirilmesinin kişinin isteğine bağlı
olması amaçlansaydı bunun kanunda açıkça öngörüleceği savunulmaktadır. Bu
bağlamda SGK tarafından, hizmet birleştirmesinin zorunlu olmadığı yönünde
verilen yargı kararları münferiden uygulandığı ve Kurumun genel uygulamasına
emsal teşkil etmediği kabul edilerek; yüksek mahkeme kararları ile Kamu Denetim
Kurumu’nun tavsiye kararları görmezden gelinmekte ve hizmet süreleri kişinin
talebine bakılmaksızın zorunlu olarak birleştirilmeye devam edilmektedir.
Sonuç olarak Yargıtay kararları ile SGK uygulaması farklılık göstermekte ve dolaylı olarak SGK’nın hizmet sürelerinin zorunlu birleştirilmesine yönelik uygulamasının aşılabilmesi için yargı yoluna başvurma zorunluluğu oluşmaktadır.
Stj. Av. Beyza Nur Göksel
Kaynakça:
1. Melikşah
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2015, Cilt 4, Sayı 1, “2829 Sayılı Kanun
ve 5510 Sayılı Kanun Çerçevesinde Sigortalılık Hallerinin Birleştirilmesi” sf.
403
2. Yargıtay
10. Hukuk Dairesi 2020/4864 E., 2021/5424 K. sayılı ilamı
3. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu 2013/486 E., 2014/89 K. sayılı ilamı
4. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu 2013/235 E., 2014/9 K. sayılı ilamı
5.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 06/10/2021 tarihli 2021/14321 K. Tavsiye Kararı
6. Kamu
Denetçiliği Kurumunun 06/10/2021 tarihli 2021/14321 K. Tavsiye Kararı