Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

EŞLERİN BOŞANMALARI DURUMUNDA SERMAYE ŞİRKETLERİ BAKIMINDAN MAL TASFİYESİ NASIL ELE ALINIR?

EŞLERİN BOŞANMALARI DURUMUNDA SERMAYE ŞİRKETLERİ BAKIMINDAN MAL TASFİYESİ NASIL ELE ALINIR?

1. Genel Olarak

 

Eşlerin boşanmaları durumunda, çiftlerin mal varlıklarının nasıl bölüşüleceği önem arz eden bir konudur. Anlaşmazlık durumunda mahkemeler, mal paylaşımını adil bir şekilde düzenleyebilmek amacıyla çeşitli prensiplere ve kurallara göre hareket eder. Bu durumda sermaye şirketleri bakımından mal tasfiyesinin yapılması da ayrı bir önem taşır.


İlk olarak, çiftlerin mal varlıklarının bölüşümünde, evlilik öncesi ve evlilik sırasında yapılabilen mal rejimi sözleşmeleri önemli bir rol oynar. Bu sözleşmeler, çiftlerin mal varlıklarının hangi şekilde paylaşılacağını belirler. Evlilik öncesi mal rejimi sözleşmesi, çiftlerin evlilik tarihinden önce sahip oldukları mal varlıklarının nasıl bölüşüleceğini düzenlerken, evlilik sırasında yapılan mal rejimi sözleşmesi, evlilik sırasında oluşan mal varlıklarının da paylaşımına yönelik hükümler içerir. Ancak sözleşmelerin içeriği tamamen tarafların iradesi ve isteklerine bağlı olup evlilik öncesi yapılan ve sonrası yapılan sözleşmeler arasında içeriklerine dair bir şart yoktur. Edinilmiş malların boşanmadaki tasfiyesi, bir evlilik birliği içerisinde karı-koca tarafından edinilen mal varlığının boşanma sonrası nasıl bölüşüleceğini ifade eder. Türk Medeni Kanunu'na göre, bu tasfiye mal rejimi kurallarına göre gerçekleştirilir.


Mahkemeler, çiftlerin mal varlıklarının paylaşılmasında, edinilmiş mallar ve kişisel mallar diye bir ayırım yapmaktadır. Edinilmiş mallar Türk Medeni Kanunu (TMK) 219. Maddesinde;

 

“Edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır: Çalışmasının karşılığı olan edinimler, Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, Kişisel mallarının gelirleri, Edinilmiş malların yerine geçen değerler.”

 

şeklinde düzenlenmiştir.

 

Evlilik birliğinin süresi içerisinde edinilen mal varlıklarını dikkate alır. Birçok ülkede, evlilik birliği süresince kazanılmış mülklerin eşit bir şekilde paylaşılması esas alınır. Bu durumda, çiftler ortak olarak sahip oldukları mal varlıkları eşit bir şekilde paylaşılacağı düzenlenmiş olsa bile farklı bir düzenleme çerçevesinde çiftlerin aralarında anlaşmaları mümkündür.

 

Ancak, evlilik birliği süresinde kazanılmış mal varlıklarının paylaşımı kadar, çiftlerin kişisel olarak sahip oldukları mal varlıklarının da paylaşılması önemlidir. Çiftler, evlilik dışında sahip oldukları mal varlıklarını da koruma altına alabilirler. Kişisel mal varlığı, evlilik süresinde çiftlerin ayrılması durumunda, hala sahip oldukları bir mülktür ve bu malın paylaşımı çiftlerin kendi iradesine bağlıdır. Kişisel mallar ise Türk Medeni Kanunu uyarınca 220. Ve 221. Maddelerde düzenlenmiştir. Bu maddelerde kişisel mallar kavramı kanuna ve sözleşmeye göre diye ikiye ayrılmıştır. Kanuna göre kişisel mallar;

 

“Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, Manevî tazminat alacakları, Kişisel mallar yerine geçen değerler.”

 

şeklinde ayrılmıştır.

 

Sözleşmeye göre kişisel mallar ise;

 

“Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler”

 

şeklinde belirlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun bu maddeleri takiben 222. Maddesinde ispat konusu ele alınmış olup aksi ispat edilinceye kadar bir eşin bütün malları edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. [1]

 

2. Sermaye Şirketleri Bakımından Mal Tasfiyesi Nasıl Yapılır?

 

Bu halde eşlerin boşanmaya karar vermesi ve mal rejiminin belirlendiği sırada eğer ki eşler şirkete/şirketlere ait hisselerinin kişisel mal olduğunu evlilik birliği öncesinden kendilerine kaldığını vs. ispat edemeyeceklerse eşlerin edinilmiş mallara dair alacak hakları içinde eşin ortak olduğu şirketler de girecektir.

 

Sermaye şirketleri, ortaklık yapısı gereği, hissedarlarının haklarını koruyan bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, eşlerin boşanması durumunda sermaye şirketinin mal tasfiyesi için bazı belirli kurallar bulunur. Mal tasfiyesindeki ana ilke, sermaye şirketine zarar vermemek ve işletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesini sağlamaktır. Şirket ortakları şirketin kendisine bütün haklarıyla sahip değillerdir, sadece hisselerini ellerinde bulunduran kişilerdir. Bu nedenle paylaşıma tabi olacak olan değer, şirket değil şirketin hisse değeri. Bu halde, şirketin tüm gayrimenkulleri, araçları, know-how’ı, akitleri ile birlikte değer biçilerek şirketin hisse değeri ve eşin hissesine düşen değer bulunarak paylaşıma tabi tutuluyor. Eğer hissedarlar arasından şirketin kapatılması veya devredilmesi konusunda bir anlaşmaya varılmış ise tabii ki bu durum yukarıda bahsedilen hallerden olmayacak olup makalenin devamında incelenecektir.

 

Boşanma davasına taraf olan sermaye şirketi, mahkeme tarafından bir müdür veya yönetici tarafından temsil edilir. Bu kişi, şirketin çıkarlarını korur ve hakkaniyete uygun bir mal tasfiyesi yapılmasını sağlar. Mal tasfiyesi sürecinde şirketin mal varlığı, hissedarların hakları ve işletmenin geleceği göz önünde bulundurulur. Mahkemeler, sermaye şirketlerinin mal tasfiyesi için genellikle şu temel faktörleri göz önünde bulundurur: şirketin finansal durumu, hissedarların hakları, şirketin işleyişi, sermaye yapısı ve gelecekteki kazanç beklentileri. Bu faktörler, sermaye şirketinin mal tasfiyesinin adil bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar.

 

Sermaye şirketinin mal tasfiyesi sırasında, hissedarların hak ve menfaatleri korunur. Hissedarların eşit haklara sahip olması, mal paylaşımının adaletli bir şekilde yapılmasını sağlar. Bu nedenle, hissedarların sermaye şirketi ile olan ilişkisi, mal tasfiyesinde dikkate alınması gereken bir diğer önemli faktördür. Mal tasfiyesi süreci boyunca şirketin işleyişi de gözetilmelidir. Sermaye şirketinin faaliyetlerine zarar verecek bir mal paylaşımı yapılmaması önemlidir. Özellikle, şirketin finansal durumu ve gelecekteki kazanç beklentileri dikkate alınarak, mal tasfiyesi hakkaniyete uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir.

 

Sonuç olarak, eşlerin boşanması durumunda sermaye şirketleri bakımından mal tasfiyesi, adil ve dengeli bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Sermaye şirketlerinin faaliyetlerine zarar vermeden ve hissedarların haklarını koruyarak, mal paylaşımı yapılması önemlidir. Mahkemeler, sermaye şirketinin finansal durumu, hissedarların hakları, işletmenin geleceği ve sermaye yapısı gibi faktörleri göz önünde bulundurarak adil bir mal tasfiyesi sağlamaktadır.

 

3. Şirket Hisseleri Hangi Mal Varlığı Kapsamında Değerlendirilmektedir

 

Eşlerin sahip olduğu şirket hisseleri boşanma halinde mal paylaşımına konu olmaktadır. Kanunda hangi malların ne koşulda paylaştırılabileceği belirtilmiş olup şirket hisseleri de bu paylaşıma dahil olan mallardan biridir. Bu hususa ilişkin dava açılacak olduğunda tarafların boşanma aşamasını yasal olarak başlatmış olması veya bu sürecin tamamlanmış olması beklenmektedir.

 

Eşlerin boşanma davası sırasında, bir tarafın anonim veya limited bir şirketin ortağı veya hissedarı olması durumunda, şirketin hisselerinin paylaşımı gündeme gelebilir. Bir şirketin değeri, boşanmanın gerçekleştiği zamanki durumu, ekonominin genel durumu, sektördeki konumu, büyüklüğü ve büyüme hızı, bilanço değerleri, teknoloji ve tesisat durumu, pazarlama ve rekabet gücü, müşteri portföyü, organizasyon ve yönetim kadrosu, geleceğe ilişkin tahminler, kar dağıtım politikası ve strateji gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir. Ancak şirketlerin tüzel kişilik olması ve ehliyet sahibi olması nedeniyle hisse paylaşımı daha karmaşık bir süreçtir. Örneğin, bir araç satın aldığınızda sadece o araca sahip olur ve işçi çalıştıramazsınız. Ancak aynı değerde bir şirket hissesi satın aldığınızda vergisel yükümlülükleriniz ortaya çıkabilir, temettü alabilir ve diğer birçok sorumluluğa sahip olabilirsiniz.

 

Yukarıda bahsedildiği üzere mal varlığı boşanma kapsamında edinilmiş mallar ve kişisel mallar olarak ikiye ayrılmaktadır. Şirket hisseleri bakımında da bu ayırım değişiklik göstermektedir. Bu bakımdan şirketin kuruluş tarihine ve/veya şirketin ilgili hisselerinin bedelinin ödendiği tarihlere dikkat edilmelidir. Haliyle evlilik öncesinde yapılan işlemler kişinin kişisel malı olarak kabul edilecektir ancak evlilik tarihinden sonra yapılacak olan işlemlerde eşler arasında aksine dair bir sözleşme olmadıkça edinilmiş mal olarak sayılacak olup iki tarafa eşit olarak paylaştırılacaktır.

 

Ancak bu konu öğretide tartışmalı olmakla birlikte baskın görüş şu yöndedir, evlilik öncesi alınmış hisseler, kurulmuş şirketler üzerinde diğer eş hak sahibi olamasa da bunların evlilik birliği dönemi boyunca kazanılan gelirleri edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. [2]

 

“Kişisel mal sayılan şirket hisse senetlerinden elde edilen gelirler; hisse senetleri için ödenen temettü (kar payları) ödemeleri, şirketin aktif varlıkları; eşler arasındaki mal rejimi tasfiyesine konu edilecektir. Ancak sona eren ortaklıklardaki tasfiye payları gelir niteliğinde sayılmayacağı için kişisel mal sayılmakta olup tasfiyeye konu edilmeyecektir.” [3]

 

4.Eşlerin Beraber Kurduğu Şirket Boşanma Halinde Ne Olur?

 

Eşler boşandığında kurulan şirketin durumu, çiftin boşanma anlaşması ile belirlenebilir. Bazen eşler, şirketi devam ettirmek için ortaklık anlaşmaları yapabilir veya şirketin bir eş tarafından devralınmasını sağlayabilirler. Bu durumda, şirket normal şekilde faaliyetlerine devam eder.

 

Ancak bazı durumlarda, eşler şirketin sona erdirilmesine karar verebilirler. Eğer böyle bir karar alınırsa, şirketin varlıkları ve borçları bölüşülebilir. Ortaklık anlaşması veya boşanma anlaşması, şirketin kapatılması ve varlıkların paylaşılması konusunda detayları belirleyecektir.

 

Eğer eşler, şirketin yönetiminde birbirlerine bağımlıysa ve anlaşma sağlanamıyorsa, mahkemeye başvurulabilir. Mahkeme, şirketin geleceğiyle ilgili kararı verebilir veya şirketi tasfiye edebilir. Dolayısıyla, eşlerin boşanması durumunda kurulan şirketin geleceği, eşlerin kararı ve boşanma anlaşması ile belirlenir. Şirketin devam etmesi veya sona erdirilmesi kararı, eşlerin ortaklık anlaşması veya mahkeme kararıyla belirlenir.

 

5. Mal Rejimi Kapsamında Sermaye Artışı Hususu

 

Sermaye artışı, bir hissedar eşin nakit sermaye ödeyerek şirketin sermayesini artırmasını ifade eder. Ancak bu durumda, ödenen sermaye karine gereği hissedar eşin kişisel malına eklenir ve edinilmiş mallardan sayılır. Yani, hissedar eşin nakit sermaye ödemesi, kişisel malını etkiler ve bir denklik sağlamak amacıyla tasfiyede dikkate alınır. Hissedar eş, ödediği sermayenin aslında kendi kişisel malına kaydığını kanıtlayamazsa, sermaye artışı tasfiyede hesaba katılır.

 

Bunun bir sonucu olarak, hissedar eşin nakit olarak ödediği sermaye miktarı, diğer eşin aleyhine hakkaniyete uygun olmayan bir durum yaratabilir. Bu nedenle, ödenen sermaye miktarının güncellenerek tasfiyede dikkate alınması gerekmektedir

 

Örneğin;

 

Hissedar eş 2018 yılında edinilmiş mallarından 86.000 TL ödemek suretiyle sermaye artışı yapmıştır. Tarafların 2022 yılında boşanma davası açtığını farz edersek, tasfiye davasının karar tarihinin ise 2024 yılı olduğunu düşünürsek tasfiyeye 2018 yılındaki ödeme miktarı olan 86.000 TL’nin girmesi diğer eş aleyhine olacaktır. Dolayısıyla bu rakamın güncellenerek tasfiyede dikkate alınması gerekecektir.

 

6. Mal Rejimi Kapsamında Sermaye Artışı Hususu İlişkin Yasal Süreç ve Adımları Nedir?

 

Bu hususa ilişkin dava açılacak olduğunda tarafların boşanma aşamasını yasal olarak başlatmış olması veya bu sürecin tamamlanmış olması beklenmektedir. Bunu takiben şirket hisseleri konulu bir mal tasfiyesi davasının açılabilmesi için boşanmaya taraf eşlerden en az birinin bir şirkette paydaş olması gerekmektedir. Ardından boşanma sonucu şirket hisselerinin paylaşımı konulu, boşanma davasından ayrı olarak ve bağımsız olarak yürütülen “Mal Rejimi Tasfiyesi” davasının açılması gerekir.

 

Mal rejimi tasfiyesi konulu dava kapsamında öncelikle boşanacak tarafların şirketi ve/veya şirket hisselerinin durumu incelemeye alınır. Bu, şirketin ne zaman kurulduğu, hisselerin nasıl edinildiği, şirkete ait finansal kayıtlar, karın önceki dönemlerde ortaklara dağılımı, sermayeye ilişkin hareketler gibi faktörlere bağlıdır. Eğer davaya konu hisseler miras ile edinilmiş ise yukarıda anlatıldığı üzere eşlerin edinilmiş mal kapsamında hak iddia etmeleri için yetmeyecektir.[4]

 

Yukarıda bahsedilen hukuki sürece ilişkin bilgiler tarafların aralarında bu konuda herhangi bir anlaşma yapmamaları halinde uygulanan süreçtir.

 

7. Zamanaşımı Hususu

 

Makale konusu olan boşanma sebebi şirketin veya şirkete ait hisselerin paylaştırılması konulu davanın Türk Medeni Kanunu’nun 170. Maddesinde düzenlendiği üzere 10 yıllık zamanaşımına konudur. Bu halde, boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi başlamaktadır. Zamanaşımına ilişkin sürelere uyulmadığı takdirde dava usulden reddedilecektir.

 

Stj. Av. Tuana Sarıaydın

 


Kaynakça: 

1. Acabey, M.B., “Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesinde Ticari Şirket Paylarının Hukuki Durumu”, İzmir, Türkiye, 25 Mayıs 2019, sf. 509

2. Mal rejimleri ve Tasfiyesi, Uluç Yusuf Sf. 291, Ankara 2014

3. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2007/6042 K. 2007/8727

4. Uluç, Yusuf, “Mal rejimleri ve Tasfiyesi”, Sf. 1589, Ankara 2014

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN