Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

ENGELLİ İŞÇİ ÇALIŞTIRMA ZORUNLULUĞU VE ENGELLİ İŞÇİNİN İŞ AKDİNİ FESİH KOŞULLARI

ENGELLİ İŞÇİ ÇALIŞTIRMA ZORUNLULUĞU VE ENGELLİ İŞÇİNİN İŞ AKDİNİ FESİH KOŞULLARI

1. Engelli Çalıştırma Zorunluluğu ve Koşulları

 

Engelli, doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar veya kaza sonucu oluşan sakatlıklar nedeniyle toplumsal ve yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişi demektir.

 

Engelli bireylerin toplumsal yaşamda yer bulabilmeleri için eğitim, iş ve toplumsal hayata ilişkin yasal düzenlemeler yer almaktadır. Engelli işçi çalıştırılmasına ilişkin yasal düzenlemeler 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesi ile hüküm altına alınmıştır.

 

Engelli ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu başlıklı madde hükmü; “İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç engelli, kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi veya 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve askerlik hizmetini yaparken 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinde sayılan terör olaylarının sebep ve tesiri sonucu malul sayılmayacak şekilde yaralananları meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.” şeklindedir. İlgili düzenlemeye göre işverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde yüzde üç engelli, kamu işyerlerinde ise yüzde 4 engelli çalıştırmakla yükümlüdür. Çalıştırılması zorunlu engelli sayısı belirlenirken işverenin aynı il sınırları içindeki farklı işyerlerinde çalışan işçilerinin toplam rakamı dikkate alınır. İşçi sayısının tespitinde ise belirli ya da belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan tüm işçiler dikkate alınacaktır.

 

2. Engelli İşçiye Eşit Davranma İlkesi

 

Engelli işçi çalıştırılırken benimsenmesi gereken temel ilkeler 4857 sayılı İş Kanunu ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ile hüküm altına alınmıştır. İş Kanunu’nun “Eşit Davranma İlkesi” başlıklı 5. maddesi; “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.” şeklinde olup; işbu hükümden açıkça anlaşıldığı üzere engel durumu nedeniyle hiçbir çalışana ayrımcılık yapılamaz. Ayrıca aynı maddenin “İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesi hükümleri saklıdır.” şeklindeki 6. fıkrası ile de eşit davranma ilkesine aykırılık durumu bir yaptırıma bağlanmıştır.

 

 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ise yine 4857 sayılı İş Kanunu ile benzer hükümlere sahiptir. 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un istihdam ile ilgili 14. maddesinde “İşe başvuru, alım, önerilen çalışma süreleri ve şartları ile istihdamın sürekliliği, kariyer gelişimi, sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları dâhil olmak üzere istihdama ilişkin hiçbir hususta engelliliğe dayalı ayrımcı uygulamalarda bulunulamaz. Çalışan engellilerin aleyhinde sonuç doğuracak şekilde, engelinden dolayı diğer kişilerden farklı muamelede bulunulamaz.” şeklinde olup, iş hayatında engellilere yönelik ayrımcılık yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Tüm bu hükümlerin yanı sıra iş yerinde engellilere yönelik ayrımcı davranışlar beraberinde cezai süreçleri de getirebilir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesi ile engellilere yönelik ayrımcılık suç olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle de engelli çalışanlara yönelik ayrımcı tutum ve davranış sergileyenler, TCK’nın 122. maddesi hükümlerine göre hapis cezası ile cezalandırılabilir.

 

3. Eşit Davranma İlkesinin İstisnaları

 

Eşit davranma ilkesinin istisnası olarak nitelendirilebilecek iki önemli husus bulunmaktadır. Bu istisnalar ise engelli işçinin istihdamını kolaylaştırmak adına düzenlenmiş olup, pozitif ayrımcılık olarak nitelendirilebilecek hususlardır. Bunlardan ilki; iş yeri ve çalışma koşullarının engelli işçiye göre hazırlanmasıdır. Engelli işçi çalıştıran işletmeler, bu kişinin çalışmasını kolaylaştırmak için gerekli olan çalışma ortamını hazırlamakla yükümlüdür. Kişinin uzmanlık alanına uygun ya da bir işte çalıştırılması ve ihtiyaç duyulan tüm araç gereçlerin tedarik edilmesi gerekir. Ayrıca engelli personelin sağlık açısından güvenliği için gerekli tedbirlerin alınması da dikkat edilmesi gereken diğer bir noktadır.

 

Bir diğer husus ise engelli işçinin engeli sebebiyle malulen işten ayrılmak durumunda kalması durumunda maluliyet durumunun ortadan kalkması halinde eski iş yerinde çalışmak için yeniden talepte bulunma hakkına sahip olmasıdır. Bu durumda işveren boş kadro olması halinde talep eden engelli çalışana öncelik vermek zorundadır.

 

4. Engelli İşçinin İş Akdini Fesih Koşulları

 

Eşit davranma ilkesi, iş akdini fesih koşulları bakımından da geçerlidir. Engelli bir işçinin iş akdini fesih bakımından işveren; 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen fesih koşullarına dayanarak engelli işçinin iş akdini feshedebilecektir. Bu bağlamda eşit davranma ilkesinin istisnasını oluşturabilecek tek husus ise; engelli işçilerin performans yetersizliği gerekçesi ile işten çıkarılması konusunda birtakım koşulların aranıyor olmasıdır. Buna göre engelli işçinin performansı değerlendirirken engellilik oranı ele alınmalı ve bu oranda bir performans sergilemesi beklenmelidir. Bu oranın altında bir performans sergilenmesi halinde de bunun somut verilerle kanıtlanması gerekmektedir.

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/34233 E. 2009 14264 K. sayılı ve 25.05.2009 tarihli kararında [1] engelli olarak çalıştırılan işçinin iş akdinin verimsizlik nedeni ile feshinin geçerliliğinin hangi kriterlere göre incelenmesi gerektiğini ortaya koymuştur. 

 

Yargıtay, engelli işçinin verimi nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için engellilik oranında bir performans beklenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yargıtay, beklenen bu performansın altında bir çalışma yapılmışsa, bunun somut verilerle kanıtlanması gerektiğini ve genel ifadelere dayanan fesih gerekçesinin haksız olduğunu söylemiştir.

 

5. Sonuç

 

Engelli bireylerin iş hayatına kazandırılması adına İş Kanunu ve diğer ilgili kanunlar ile çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu doğrultuda temel husus eşit davranma ilkesine uymak olup, işçinin engel durumu nedeniyle çalışma koşulları ve engelli çalışana öncelik verilmesi yönündeki istisnalar, kanunun ve ilgili düzenlemelerin ruhuna uygun olarak işçinin istihdamını kolaylaştırmak maksadıyla belirlenmiştir. Yine aynı neticeye ulaşabileceğimiz bir diğer düzenleme ise; Yargıtay tarafından benimsenen engelli işçinin iş akdinin verimsizlik nedeni ile feshinin geçerliliğine ilişkin kriterlerdir. Tüm bu düzenlemeler ile temel eşit davranma ilkesi ve istisnalarına uygun davranılması gerekmekte, ayrıca genel hukuk kuralları ve engelli çalışanları koruyan mevzuat hükümlerine de uygun davranılmalıdır.  

 

Av. Merve Hilal Menteş

 

Kaynakça:

1. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/34233 E. 2009 14264 K. sayılı ve 25.05.2009 tarihli kararı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN