Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

ELEKTRONİK TİCARET SİTELERİNDE SUNULAN ÜRÜN VE HİZMETLER KAPSAMINDA SATICININ / HİZMET SAĞLAYICININ TÜKETİCİYİ BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

ELEKTRONİK TİCARET SİTELERİNDE SUNULAN ÜRÜN VE HİZMETLER KAPSAMINDA SATICININ / HİZMET SAĞLAYICININ TÜKETİCİYİ BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

  1. Elektronik Ticaret Nedir?

Elektronik ticaret, mal ve hizmetlerin, üretim, reklam, satış ve dağıtımlarının internet ortamında telekomünikasyon ağları üzerinden yapılmasıdır. OECD, (Organization for Economic Co-operation and Development) elektronik ticareti daha geniş olarak tanımlamakta ve “Açık network (internet vb.) ya da kapalı network (AOL ya da minitel gibi) üzerinden sayısallaştırılmış yazılı metin, ses ve video görüntünün işlenmesi ve iletilmesine dayanan kişileri ve kurumları ilgilendiren tüm ticari işlemler” olarak ifade etmektedir.

Türkiye’de de elektronik ticaret kapsamındaki faaliyetler daha geniş olarak değerlendirilmiştir. ETKK (Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu) elektronik ticareti, bireyler ve kurumların açık ağ ortamında (internet) ya da sınırlı sayıda kullanıcı tarafından ulaşılabilen kapalı ağ ortamlarında (intranet) yazı, ses ve görüntü şeklindeki sayısal bilgilerin işlenmesi, iletilmesi ve saklanması temeline dayanan ve bir değer oluşturmayı amaçlayan ticari işlemlerin tümü olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamda, ticari sonuçlar doğuran ya da ticari faaliyetleri destekleyecek eğitim, kamuoyunu bilgilendirme, tanıtım vb. amaçlar için elektronik ortamda yapılan işlemler de elektronik ticaret kapsamında değerlendirilmektedir.[1]

Elektronik ticaret, (i) şirketler arasında, (ii) şirketler – tüketiciler, (iii) şirketler – kamu idareleri, (iv) tüketiciler – kamu idareleri arasında olmak üzere dört ana grupta gerçekleşebilmektedir.

Ülkemiz internet ile 1993 yılında tanışmış ve internet kullanımının 1995 sonrasında yayılmasıyla birlikte şirketler arası elektronik ticaret modeli (Business to Business E- Commerce)  de hızla yaygınlaşmıştır. Her ne kadar 1994 yılında ABD’de Amazon’un kurulmasıyla tüketiciler ve satıcılar arasında elektronik ticaretin temelleri atılmış olsa da elektronik ticaretin tüketiciler ve satıcı şirketler arasında günümüzdeki gibi günlük hayatın bir parçası olarak gerçekleşmesi çok yenidir. Bu durumun temelinde, satıcı ile arasındaki ilişkide zaten her zaman için kendisini “güçsüz” taraf olarak görmekte olan tüketicinin, kendisine internet ortamında sunulan, beş duyusu ile algılayamadığı mal ve hizmetlerin kalitesine güvenememesi ve “görünmez” satıcı karşısında kendisini daha da güvencesiz hissetmesi gelmektedir.

Bu sebeple tüketicilerin menfaatleri her ne kadar tüketici hukuku ile koruma altına alınmış olsa da elektronik ortamda yapılan işlemlere ilişkin olarak daha detaylı ve güncel bir mevzuat oluşturma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İnternet ortamında yapılan ticari faaliyetlerin süjeleri, ticari işlemlerin boyut ve kapsamları değiştikçe ihtiyaçlar ve regülasyonlar da bu kapsamda şekillenecektir.

  1. Tüketici Hukuku Bakımından Elektronik Ticaret

Türk hukukunda tüketici ve satıcı arasında internet ortamında yapılan satışlar bakımından genel anlamda tüketici ve satıcıların hak ve yükümlülükleri, en başta (i) 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (“TKHK”), (ii) 27.11.2014 tarih ve 29188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği (“Yönetmelik”) ve (iii) 26.08.2015 tarih ve 29457 sayılı Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Bu kapsamda TKHK’un temel düzenleme olması, işlemin hangi ortamda gerçekleştiği fark etmeksizin tüketicinin doğrudan tüketicilik sıfatından doğan tüm menfaatlerinin korunması ve satıcının tüketici hukuku kapsamında düzenlenen yükümlülüklerinin internet ortamında da gereği gibi yerine getirilmesi esasını beraberinde getirmektedir.

Herhangi bir kavram karmaşasına yol açmamak adına bu yazımızda “satıcı” ya da “hizmet sağlayıcı” tanımları,  “iktisadî ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ya da tüzel kişiler” olarak ifade edilen hizmet sağlayıcıların tamamını kapsar şekilde kullanılmaktadır.

  1. Satıcının Tüketiciyi Bilgilendirme Yükümlülüğü

TKHK’da mesafeli satış sözleşmeleri, internet ortamında yapılıp yapılmadığı fark etmeksizin, “satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dâhil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler” olarak ifade edilmiştir.

TKHK’nun “Mesafeli Sözleşmeler” başlıklı 48. Maddesi, mesafeli sözleşmeler hakkındaki temel madde olup maddenin ikinci fıkrasında,

Tüketici, mesafeli sözleşmeyi ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce ayrıntıları yönetmelikte belirlenen hususlarda ve siparişi onaylandığı takdirde ödeme yükümlülüğü altına gireceği konusunda açık ve anlaşılır şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilir. Tüketicinin bilgilendirildiğine ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.” Şeklinde belirtilerek satıcının tüketiciyi aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğü genel hatlarıyla düzenlenmiştir.

Mesafeli satış sözleşmeleri kapsamında satıcının tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğü Yönetmelik’te detaylı olarak düzenlenmiştir.

Yönetmelik’in “Ön Bilgilendirme” başlıklı 5. Maddesi uyarınca, satıcı ya da sağlayıcı, tüketici ile mesafeli sözleşmenin kurulmasından ya da tüketicinin buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmesinden önce, belirli hususlar hakkında mutlaka tüketiciyi bilgilendirmekle yükümlü kılınmıştır.

Bu noktada, satıcının bilgilendirme yükümlülüğünün belirlenmesi açısından madde lafzına dikkat edilmesi önem arz etmektedir. Fıkrada, “mesafeli sözleşmenin kurulmasından ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce” denilmektedir. Bu bakımdan, tüketicinin bir elektronik ticaret sitesi üzerinden bir ürün ya da hizmeti satın alma aşamasında, satıcı şirket ile kendisi arasında kurulmakta olan satış sözleşmesi ile karşılaşması ve sözleşmeyi onaylamasından evvel, birtakım belirli unsurları içeren bir ön bilgilendirme metni ile bilgilendirilmiş olması şartı aranmaktadır. Maddenin devamında belirtilen bilgiler genel olarak aşağıdaki gibidir:

  • Sözleşme konusu mal veya hizmetin temel nitelikleri,
  • Satıcı adı, unvanı, varsa MERSİS numarası, açık adresi, telefon numarası, varsa satıcının adına ya da hesabına hareket edenin kimliği ve adresi,
  • Mal veya hizmetin tüm vergiler dahil toplam fiyatı, önceden hesaplanamıyorsa fiyatının hesaplanma usulü, varsa tüm nakliye, teslim vb. ek masraflar ile bunların önceden hesaplanamaması halinde ek masrafların ödenebileceği bilgisi,
  • Sözleşmenin kurulması aşamasında uzaktan iletişim aracının kullanım bedelinin olağan ücret tarifesi üzerinden hesaplanamadığı durumlarda, tüketicilere yüklenen ilave maliyet,
  • Ödeme, teslimat, ifaya ilişkin bilgiler, varsa bunlara ilişkin taahhütler ve satıcının şikayetlere ilişkin çözüm yöntemleri,
  • Cayma hakkının kullanılma şartları, süresi, usulü ve satıcının iade için öngördüğü taşıyıcıya ilişkin bilgiler ve cayma bildiriminin yapılacağı açık adres, faks numarası veya elektronik posta bilgileri, cayma hakkının kullanılamadığı durumlarda, tüketicinin cayma hakkından faydalanamayacağına ya da hangi koşullarda cayma hakkını kaybedeceğine ilişkin bilgi,
  • Satıcı veya sağlayıcının talebi üzerine, varsa tüketici tarafından ödenmesi veya sağlanması gereken depozitolar ya da diğer mali teminatlar ve bunlara ilişkin şartlar
  • Ürün / hizmetin nasıl korunacağı, kullanılacağı ve varsa bunlara ilişkin teknik bilgiler,
  • Tüketicilerin uyuşmazlık konusundaki başvurularını Tüketici Mahkemesine veya Tüketici Hakem Heyetine yapabileceklerine dair bilgi.

Bu kapsamda bir elektronik ticaret sitesi üzerinden tüketicilere ürün ya da hizmet sağlayacak olan satıcı, tüketicilere özellikle iki ayrı metni sunmakla yükümlü tutulmuştur:

1. Ön bilgilendirme formu,

2. Mesafeli satış sözleşmesi.

Yönetmelik’in 5. maddesinde ayrıca, ön bilgilendirme formunda belirtilen bu bilgilerin, tüketicinin bir sonraki aşamada onaylayacağı mesafeli satış sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu ve taraflar aksini açıkça kararlaştırmadıkça bu bilgilerin değiştirilemeyeceği belirtilmektedir.

Madde metninde değinilen bir diğer önemli husus, “ön bilgilendirmenin yapıldığı zaman” olarak karşımıza çıkmaktadır. Ön bilgilendirme metninin, tüketici ile satıcı arasındaki satış sözleşmesini kuran mesafeli satış sözleşmesinin onaylanmasından evvel sunulması gerekliliğinin altını çizmek gerekir. Ancak uygulamada, pek çok elektronik ticaret sitesinde ön bilgilendirme metni ile mesafeli satış sözleşmesinin bir arada ve siparişin onaylanarak tamamlanmasından önceki son aşamada sunulduğu görülmektedir.

  • Gerekli bilgilendirmenin yapılmamasının müeyyidesi nedir?

Bu sorunun cevabı, satıcının tüketiciyi hangi hususlarda bilgilendirmek zorunda olduğunun tespiti ile ortaya çıkmaktadır.

  1. Ek masraflardan sorumlu olmama:

Tüketici, elektronik ticaret sitesinde kendisine sunulan ürünlerin ekranda gösterilen fiyatlarına onay vererek alışveriş yapmaktadır. Bu kapsamda, pek tabii olarak tüketicinin, kendisine gösterilmeyen hiçbir ek bedeli karşılama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Yönetmelik’in 5. Maddesinde tüketicinin “Mal veya hizmetin tüm vergiler dâhil toplam fiyatı, niteliği itibariyle önceden hesaplanamıyorsa fiyatın hesaplanma usulü, varsa tüm nakliye, teslim ve benzeri ek masraflar ile bunların önceden hesaplanamaması halinde ek masrafların ödenebileceği hususunda bilgilendirilmesi gerektiği, aksi takdirde tüketicinin bunları karşılamakla yükümlü olmadığı”, açıkça belirtilmiştir.

Yalnızca ürün ya da hizmet bedeline eklenen bedeller hakkında değil, aynı zamanda teslimata ilişkin bilgiler bakımından da bu husus geçerlidir. Şöyle bir örnek vermek izah edici olacaktır: Satıcı firma, ürünleri “teslimat ve iade kargo ücreti dâhil” fiyatlarıyla satışa sunmaktadır. Satıcı, X kargo şirketi ile anlaşmalı olduğundan tüm teslimat ve iadeler X firması ile yapılmakta olup tüketicilerden de iade bedeli talep edilmemektedir. Bu durumda satıcının, tüketicinin tüm ürün iadelerinin X firması ile yapılması gerektiği aksi takdirde kendisinden iade kargo bedeli tahsil edileceği hakkında tüketiciyi ön bilgilendirme metninde bilgilendirmesi gerekir. Aksi takdirde, ürün iadesini Y kargo firması ile yapan tüketiciden iade kargo bedeli talep edilmesi mümkün olmayacaktır.

Satıcıların ek masraflara ilişkin olarak kimi zaman tüketicinin sipariş sırasında daha dikkatli olmasını gerektirir nitelikte uygulamaları olabilmektedir. Bunun en yaygın örneği, elektronik sipariş formlarında tüketicinin onayına sunulan ek hizmetlerin tüketicinin sipariş ekranına doğrudan onaylanmış olarak yansıtılmasıyla karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda ilgili ek hizmeti talep etmeyen tüketicinin ayrıca onayını geri alması gerekecektir.

Ancak kanun koyucu, tüketicinin korunmasına ilişkin düzenlemelerin amaca uygunluğunu sağlarken “ortalama tüketiciyi” esas almıştır. Bu kapsamda Yönetmelik’in 19. Maddesi uyarınca satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin açık onayı alınmadan ilave ödeme yükümlülüğü doğuran seçeneklerin kendiliğinden seçili olarak sunulmuş olması sebebiyle tüketicinin yanıltılarak kendi onayı kapsamındaki sipariş bedeli dışında herhangi bir ödemede bulunmuş olması durumunda, bu ödemelerin iadesini derhal yapmak zorunda tutulmuştur. İşbu husus ilgili maddede,

“Sözleşme kurulmadan önce, sözleşme yükümlülüğünden kaynaklanan ve üzerinde anlaşılmış esas bedel dışında herhangi bir ilave bedel talep edilebilmesi için tüketicinin açık onayının ayrıca alınması zorunludur.

Tüketicinin açık onayı alınmadan ilave ödeme yükümlülüğü doğuran seçeneklerin kendiliğinden seçili olarak sunulmuş olmasından dolayı tüketici bir ödemede bulunmuş ise, satıcı veya sağlayıcı bu ödemelerin iadesini derhal yapmak zorundadır.” Şeklinde ifade edilmiştir.

  1. Cayma hakkının kullanımı için 14 günlük süre ile bağlı olmama:

Tüketicinin cayma hakkı, Yönetmelik’in 9. Maddesinde emredici olarak düzenlenmiştir: “Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir.” Burada belirtilen süre tüketicinin yasal cayma süresi olup satıcıların ihtiyari olarak daha uzun bir süre öngörmeleri mümkündür. Tüketicinin cayma hakkını kullanma süresi, hizmet ifasına ilişkin sözleşmelerde sözleşmenin kurulduğu gün; mal teslimine ilişkin sözleşmelerde ise tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin malı teslim aldığı gün başlar. Peki, tüketici cayma hakkından haberdar değilse bu süre ne zaman başlayacaktır?

Bu husus da Yönetmelik’in 10. Maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Satıcı, tüketiciyi,

  1. cayma hakkına sahip olduğu,
  2. bu cayma hakkını nasıl, ne kadar süre içerisinde ve hangi kanaldan nereye iletmek suretiyle kullanabileceği
  3. hangi koşullarda kullanamayacağı

hakkında gerektiği şekilde bilgilendirmezse, tüketici cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir.

Ancak her halükârda bu süre, cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona ermektedir. Ancak cayma hakkı konusunda gerekli bilgilendirmenin bu bir yıllık süre içinde yapılması halinde ise, on dört günlük cayma süresi, bu bilgilendirmenin gereği gibi yapıldığı günden itibaren işlemeye başlayacaktır.

  1. Ön Bilgilendirmenin Yöntemi ve Ön Bilgilendirme Teyidi

Kanun koyucu, elektronik ticaret sitesinde bu bilgilere herhangi bir başka uzantıda ya da görülemeyecek boyutta yer verilerek mevzuatın suiistimal edilmesine müsaade etmemiştir. Yönetmelik’in 6. Maddesinde, tüketicinin “en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir bir şekilde yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile” ön bilgilendirme formu ile bilgilendirileceğini belirtmiştir. Maddenin devamında, ön bilgilendirme formunda bulunması gerekli bilgilerin bir bütün olarak ve tüketicinin sipariş bedelini onaylamasından önce anlaşılır bir şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüştür.

Kanun koyucu, satıcının bu bilgilendirmeleri eksiksiz, usulünce ve tüketicinin sipariş bedeline ilişkin ödeme yükümlülüğünün doğmasından evvel yapılmasını da yeterli görmemiştir. Satıcı, aynı zamanda bu ön bilgilerin tüketici tarafından edinildiğini teyit etmekle de yükümlü kılınmıştır.  Aksi takdirde, sözleşmenin kesin surette kurulmamış sayılacağı belirtilmiştir.

Maddede, bu teyidin kullanılan uzaktan iletişim aracına uygun olarak alınacağı belirtilmiş ancak doğrudan bir şekil şartı belirtilmemekle birlikte, eksik bilgilendirme yapılarak bilgilendirmenin yapıldığına ilişkin telefondan teyit alınması Yargıtay 15. HD.’nin E. 2015/6565 K. 2016/2277 T. 4.4.2016 tarihli kararınca uygun görülmemiştir:

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin, muhtelif mecralarda (radyo, televizyon, internet) reklamını yaptığı ürünler için telefon sipariş hatları üzerinden satış yaptığı, mesafeli sözleşmeler yoluyla yapılan satışların Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince incelemeye alındığı, davacı şirketten telefon sipariş hatları üzerinden yaptığı satışlarda, (…), bu satışlarda Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan (a), (e) ve (ı) bentlerindeki ön bilgi olarak istenilen bilgilerin, tüketiciye fatura ile gönderildiği, faturanın arkasında yer alan uzaktan satış sözleşmesi incelendiğinde cayma hakkının şartları, nasıl kullanılacağı, tüketicinin şikâyet ve itirazları konusunda başvurunun nereye yapılacağı hususunda tamamen eksik bilgi verildiği, tüketicilerin ön bilgileri edindiklerine dair telefonda teyit alındığı anlaşılmıştır.”

Söz konusu “ön bilgilerin tüketici tarafından edinildiğine ilişkin teyit”, Yönetmelik’in 7. Maddesinde düzenlenmiş olup pratikte karşımıza elektronik ticaret sitelerinde, siparişin verilmesinden hemen önce ve siparişin tamamlanması için onaylanması zorunlu olan formlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kimi satıcılar, internet sitelerinde bu ön bilgilendirme formlarını hâlihazırda onaylanmış surette sunmakta olup tüketici ancak dilediği takdirde bilgilendirmeye tıklayarak ön bilgilendirme metnine ulaşabilmektedir ki bu uygulama Yönetmelik hükümlerinin öz ve amacına uygun düşmemektedir. Bilgilendirme formlarının onaylı olarak sunulması, tüketicilerin, kişisel verilerinin işlenmesine ve kendilerine ticari elektronik ileti gönderilmesine dair onaylarının alınması, kullanım koşulları ve gizlilik politikalarının kabul edilmesi sürecinde de sık sık karşılaşılan bir uygulamadır. Sipariş öncesinde formlara ilişkin kutucuklar hâlihazırda içleri dolu olarak sunulmakta, tüketicinin onay vermediği takdirde tıklayıp onayını geri alması gerekmektedir.  Bir diğer uygulama ise mevzuatla bağdaşır nitelikte olup şirketler tarafından daha çok tercih edilen bir teyit etme yöntemidir. Tüm bu bilgilendirme metinleri sipariş öncesinde tüketicinin bilgi ve onayına sunulmakta, tüketici tarafından bu bilgilendirmelerin edinildiğine ilişkin onay verilmeksizin de tüketicinin siparişinin tamamlanamamaktadır. 

Esasen “ön bilgilerin teyidi”, satıcının lehine getirilen bir düzenlemedir. Zira tüketicinin, ön bilgilendirmenin eksiksiz ve usulünce yapılmadığını iddia etmesi durumunda ispat yükü satıcıya bırakılmıştır. Ön bilgilerin tüketiciye verilmediği tespit edilir ise, yapılan satış işlemin iptaline, tüketicinin borçlu olmadığının tespitine ve satılan malların iadesine karar verilebilmektedir. Bu sebeple elektronik ticaret sitelerinde tüketicinin ön bilgileri edindiğine ilişkin onay alınması satıcıyı büyük bir külfetten kurtarmaktadır. 

  1. Hukuki İlişkiyi Kuran Temel Metin olarak Mesafeli Satış Sözleşmesi

Satıcıların elektronik ticaret sitelerinde bulundurmaları gereken diğer metin ise, tüketici ile satıcı arasındaki ilişkiyi kuran temel metin olan mesafeli satış sözleşmesidir. Esasen ön bilgilendirme metninde bulunması gereken tüm hususlar, tüketicilerin mesafeli satış sözleşmesine konu ürün ve / veya hizmeti satın almaları kapsamındaki hak ve yükümlülükleri hakkında, henüz mesafeli satış sözleşmesinin kurulmasından evvel bilgilendirilmiş olmasını amaçlamaktadır.

Mesafeli satış sözleşmesi, tüketicinin ürün ya da hizmeti seçip ödeme aşamasına geldiği esnada, tüketicinin ön bilgilendirme formunu okuyup onaylamasından sonra sunulmalıdır. 

Tüketicinin, talep ettiği ürün ya da hizmetler karşılığında bir ödeme yükümlülüğü altına girmesinden önce onayladığı son metin olarak mesafeli satış sözleşmesi,

  1. sözleşmeye konu ürün ya da hizmetin temel niteliklerini, varsa kullanımına ya da korunmasına ilişkin gerekli teknik bilgileri,
  2. ürün ya da hizmetin Türk lirası olarak satış fiyatını ve tüketicinin sorumlu olduğu her türlü ek bedeli,
  3. tüketici tarafından tercih edilen ödeme yöntemini, ödeme planını ve varsa uygulanan vade farklarını,
  4. teslimat şekli, varsa bedeli, süresi ve varsa anlaşmalı kargo şirketini,
  5. cayma hakkının şartlarını ve nasıl, ne kadar süre içinde ve ne şekilde kullanılacağını, cayma hakkının kullanılamayacağı durumları,
  6. satıcı ya da hizmet sağlayıcının detaylı olarak iletişim bilgilerini,

içermelidir.

Elektronik ticaret sitesinde ilgili siparişin tamamlanmasıyla mesafeli satış sözleşmesi satıcı ve tüketici bakımından borç doğuran sözleşme niteliğini haiz olacaktır.

Mesafeli satış sözleşmesi, her bir satış işlemine ilişkin olarak ayrı ve özel olarak düzenlenmekte ve tüketici tarafından her bir sipariş için ayrıca onaylanmaktadır. Buradaki “her bir sipariş” kavramı ile ürün ya da hizmet adedi değil, tüketici tarafından tek seferde yapılan işlemlerin bütünü ifade edilmektedir. Ancak tek seferde birden fazla ürün ya da hizmet satın alınmasının, satıcının bilgilendirme yükümlülüğü bakımından herhangi bir etkisi bulunmamaktadır, zira sözleşmeye konu her bir ürün ya da hizmete ilişkin olarak yukarıda sayılan tüm bilgiler ayrı ayrı belirtilmek zorundadır. (Örneğin, X ürün bedeli A TL, Y ürün bedeli Z TL ise ve X + Y ürünlerin birlikte alınması durumunda iskonto uygulanmakta ise, bu iskontolu toplam sipariş tutarının, her bir ürünün tek başına satış bedelleri yazılmak suretiyle belirtilmesi gerekecektir.)

Mesafeli satış sözleşmesinde sipariş konusu ürün ve / veya hizmete ilişkin olarak gerekli bilgilere yer verilmediği ya da birden fazla işlem için tüketiciye ayrıca sunulmaksızın tek bir onay alınmak suretiyle sipariş tamamlandığı takdirde, işbu durumun tespiti halinde satış işleminin iptaline, tüketicinin borçlu olmadığının tespitine ve satılan malların tüketiciye iadesine karar verilebilmektedir.

  1. Satıcının Bilgilendirme Metinlerini Saklama Yükümlülüğü

Tüketici mevzuatı kapsamında, ön bilgilendirme metninde bulunması gereken tüm hususlar ile cayma hakkına ilişkin bilgilendirmenin yapıldığına dair ispat yükü satıcı tarafa bırakılmıştır. Ancak Yönetmelik’in 20. Maddesinde, satıcının bilgilendirme metinlerine ilişkin kayıtları saklama süresi üç yıl olarak belirtilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, ilgili satış işlemi kapsamında tüketiciye bilgilendirmenin yapıldığı tarihten itibaren üç yıl geçmekle satıcının bu ispat külfetinin kalktığını söylemek mümkün müdür? Doğrudan bu hususla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemekle birlikte, TKHK’da satıcının ayıplı ifaya ilişkin sorumluluğunun dahi gizli ayıp ve ağır kusur halleri saklı kalmak üzere ürün teslimi veya hizmetin ifasından itibaren iki yıllık süre ile sınırlı tutulduğu göz önünde tutulursa, her ne kadar ispat yükü satıcıda bırakılmışsa da kanun koyucunun satıcıyı bilgilendirme metinlerini sonsuza dek saklamak zorunda bırakmamayı tercih ederek üç yıllık sürenin geçmesiyle birlikte satıcının bilgilendirme yaptığına ilişkin ispat külfetinin de kalkacağı yorumunu yapmak mümkün olabilecektir.

  1. Tüketiciyi Eksiksiz Ve Usulünce Bilgilendirmemenin Müeyyidesi

TKHK’un cezai yaptırımlara ilişkin 77. Maddesi uyarınca, TKHK’nun mesafeli sözleşmelere ilişkin 48. Maddesi kapsamındaki yükümlülüklere aykırılık durumunda, satıcı veya sağlayıcının aykırılık teşkil eden her bir işlem veya sözleşmesi için idari para cezası uygulanmaktadır. İlgili idari para cezası yeniden değerlemeye tabi olup 2019 yılı için 339 Türk Lirasıdır.

 

Stj. Av. Burcu Seven 

 

[1] T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elektronik Ticaret

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN