Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

DEPREMDEN ETKİLENEN KİŞİLERİN MEVCUT BULUNAN VE YENİ AÇILACAK OLAN İCRA TAKİPLERİ BAKIMINDAN SORUMLULUĞU NEDİR?

DEPREMDEN ETKİLENEN KİŞİLERİN MEVCUT BULUNAN VE YENİ AÇILACAK OLAN İCRA TAKİPLERİ BAKIMINDAN SORUMLULUĞU NEDİR?

Türkiye 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa olmak üzere yaklaşık 10 ilimizi ağır şekilde etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler ile gözünü açtı. Her iki depremin de şiddetinin yüksek olması, yapılardaki yetersizlikler ve sair sebeplerle depremin etkisi altına aldığı şehirlerin hemen hemen hepsinde yurttaşlarımız ağır hasar aldı. 6 Şubat’ın ardından ilerleyen her gün vefat sayısı ve hasarlı, yıkılmış bina sayısı da artarak devam etti. Öncelikle depremin ardından pek çok binanın yıkılmasıyla birlikte depremden etkilenmiş olan pek çok ilimizde icra takiplerinin devamının sağlanabileceği, işlemlerin takip edileceği bir adliye dahi kalmadığını görmekteyiz. Bunun dışında depremin etkisinde kalan icra takip işlemlerini gerçekleştiren vatandaşlarımız ve haklarında takip gerçekleştirilecek vatandaşlarımızın birçoğunun ise şu an girebilecekleri bir evi bile yok. Hal böyle iken bu bölgelerde yargılamaların ve takiplerin devamı beklenemeyecektir.

Kahramanmaraş merkezli depremin etkisinin bu kadar büyük bir alana yayılmış olması ve binlerce vatandaşımızı etkilemesiyle birlikte hukuki olarak da sorunlar yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı depremden etkilenen şehirler neredeyse yerle bir olurken yargılama iş ve işlemlerinin yapıldığı adliyeler de pek çok şehirde yıkılmış oldu ve uygulamada nasıl hareket edileceğine dair soru işaretleri oluştu. Bu sorunlardan biri de depremden etkilenen vatandaşlarımızın icra hukuku bakımından sorumluluklarının devam edip etmeyeceği, bu kişilere karşı başlatılmış olan takiplerin akıbetinin ne olacağı ve yeni bir icra takibi başlatılmak istenildiğinde bunun nasıl ve ne zaman yapılacağı konusudur.

Bu süreçte depremin etkili olduğu on bir il için depremden etkilenen vatandaşlara yönelik olarak, devlete bağlı birçok kurumdan yeni düzenlemeler yapılmaya ve açıklanmaya başladı. İş Bankası takip hukuku bakımından ilk adımı atarak depremde hayatını kaybeden kişilerin tüm bireysel kredi, ek hesap ve kredi kartı borçlarını sildi. Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu’nun 559. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca mirasçılar mirasbırakanın ölümü halinde ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmaz üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından da kişisel olarak sorumlu olurlar. Bu durumda borçların silinmesiyle birlikte zaten depremden olumsuz etkilenerek yakınlarını kaybeden mirasçıların bir de hayatını kaybeden yakınlarının borçları ile baş etmeye çalışmaması için alınmış bir karar olduğunu görmekteyiz. Akabinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da bir dizi yeni kararlar aldığını açıklayarak depremin ardından afet bölgeleri için yapılan çalışmalar kapsamında depremden etkilenen illerdeki vatandaşlardan işveren ve emeklilerin hak ve alacakları üzerindeki haciz işlemlerinin kaldırılması yönünde karar verdi ve bununla birlikte emekli maaş hacizlerinin de 31 Ağustos 2023'e kadar ertelenmesi kararlaştırıldı. Bu kapsamda bölgedeki toplam 251 bin 830 e-mevduat haczi sistemden kaldırılmış oldu.

Cumhurbaşkanlığı tarafından depremlerle ilgili olarak, T.C. Anayasası’nın 119. maddesi ile 2935 sayılı OHAL Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanlığı’nın 08.02.2023 tarih ve 6785 sayılı kararı ile; depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde, 08.02.2023 Çarşamba günü saat 01.00’den itibaren işleyecek olan 3 ay süreyle olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Alınan olağanüstü hâl kararı, 10.02.2023 tarih ve 32100 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 09.02.2023 tarih ve 1354 sayılı TBMM kararı ile onaylanmıştır. Belirtilen 10 ilde OHAL kararı alınmasıyla birlikte uygulamada karşılaşılabilecek sorunlara yönelik pek çok düzenleme de beraberinde getirilmiştir. Bu düzenlemelerden yargılamaya yönelik olarak hak kayıplarının önlenmesi amacıyla 120 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 11.2.2023 tarihli ve 32101 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Getirilen düzenlemede depremin yaşandığı gün olan 06.03.2023 tarihi dahil olmak üzere bu tarihten başlayarak üç ay süreyle 6 Nisan 2023 Tarihine kadar İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hakim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemlerin aynı tarih aralığında durdurulması kararlaştırıldı. Bu itibarla; icra iflas takipleri, ihtiyati haciz kararları, taraf ve takip işlemlerine ilişkin diğer başvurular ile itiraz ve taleplerin alınmayacağı, üçüncü kişiler tarafından yapılan talep, itiraz ve bildirim gibi her türlü başvurunun kabul edilmeyeceği ve değerlendirmeye alınmayacağı, durma süresi öncesinde açılmış bulunan takipler de dâhil olmak üzere durma süresince ödeme ve icra emri gönderilmeyeceği, durma süresi öncesinde gelen ihtiyati haciz kararları ile taraf ve takip işlemlerine ilişkin diğer başvuruların infaz edilmeyeceği nafaka alacakları hariç tüm icra ve iflas takipleri durduğundan bu konuda takiplerin durdurulmasına ilişkin ayrıca durma kararı alınmasına gerek olmayacağı, nafaka alacaklarına ilişkin takiplerin devam edeceği, reddiyat ve tahsilat işlemlerinin yapılmasının gerekeceği, nafakaya ilişkin ilamların durma süresi içerisinde takip konusu yapılabileceği ancak aynı ilamla nafakadan ayrı olarak hükmedilen alacakların ilamın bölünememesi nedeniyle takibe konulması durumunda işlemlere sadece nafaka alacakları yönünden devam edileceği, icra dairelerine yapılan ödemeler kabul edilerek; dosya kapsamına göre sıra cetveli yapılmasını gerektirmeyen, icra dosyasından başkaca muamele yapılmasına gerek kalmadığı açıkça anlaşılan ve borçlu ya da üçüncü kişilerin haklarının ihlâl edilmeyeceğinin anlaşıldığı durumlarda, paraların alacaklılarına ödenebileceği, dosya borcunun ödenmesi veya alacaklı ya da vekilinin talep etmesi hâlinde haciz ve yakalama şerhlerinin kaldırılabileceği, dosya borcunun ödenmesi veya alacaklı ya da vekilinin talep etmesi hâlinde dosya kapama işlemlerinin yapılabileceği, dosyanın taraflarından birinin diğer taraf lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebileceği, konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçlarının durma süresince devam edeceği, icra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan elektronik veya fiziki artırma günlerinin durma süresi içerisinde kalması hâlinde, bu husus karar altına alınarak varsa yatırılan teminatın iade edileceği, durma süresinin bitiminden itibaren İcra ve İflâs Kanunu’nun 53’üncü, 128/a ve 134’üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümlerinin değerlendirilmesi suretiyle yeni bir talep aranmaksızın satış günü verileceği, istinabe yolu ile yapılan satışlarda, durma süresinin bitiminden itibaren esas icra dairesine satışın yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş sorularak satış günü verilmesinin uygun olacağı, esas icra dairesince de ivedi bir şekilde talep aranmaksızın cevap verilmesinin gerekeceği, durma süresi nedeniyle satış işlemleri gerçekleşmeyen mal ve haklar yönünden durma süresinden sonra yapılacak ilanların UYAP'a entegre Elektronik Satış Portalında yapılmasının gerekeceği, durma süresinden sonra yapılacak satışlar hakkında 7343 sayılı Kanunla İcra ve İflâs Kanunu'nda değiştirilen ve ihdas edilen hükümlerin uygulanmasının gerekeceği, icra ve iflas takipleri ile takip hukukuna ilişkin sürelerin durma süresi bitimine kadar işlemeyeceği, durma süresince alınacak kararların 120 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de belirtilmek suretiyle gerekçeli olarak yazılması hususunda gereken hassasiyetin gösterilmesinin gerekeceği yönünde düzenlemeler getirilmiştir.

Durdurulan bu süreler ise durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Ancak bahsedilen işlemler bakımından bazı süreler 6 Nisan 2023 tarihine kadar durdurulmuş iken bazı durumlardaki süreler ise yalnızca bir ay süreyle durdurulmuş olup 6 Mart 2023 tarihinde son bulmuştur. Süre ayrımı ise şu şekildedir;

 

1. Açılmış olan icra takipleri OHAL kapsamında sayılan on ilden birinde başlatılmış ve yürütülmeye devam ediyor ise bu takiplerin duracağı,

2. Davanın veya takibin taraflarının yerleşim yerinin deprem tarihinde gerçek ya da tüzel kişi olarak, bu on ilde kayıtlı ise davanın/takibin duracağı,

3. Dava/takibin taraflarının vekilinin sayılmış olan bu on ilden birinde baroya kayıtlı ise sürelerin yine duracağı,

4. Dava/takibin taraflarının yerleşim yeri bahsedilen bu 10 ilden birinde olmasa bile veyahut davayı takip eden vekilinin kaydı 10 ildeki bir baroda olmasa bile taraflardan birinin veya vekilinin depremin yaşandığı gün bahsedilen illerden birinde bulunmuş ve depremi yaşamış olması durumunda da dava/takibin duracağı,

düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan bu dört halde durdurulacak süre zarfı 6 Şubat 2023 ile 6 Nisan 2023 tarihleri arasını kapsamaktadır. Bir de 6 Şubat 2023 tarihinden 6 Mart 2023 tarihine kadar bir aylık süre ile durdurulan bazı iş ve işlemler var. Bunlar ise;

1. Dava/takibin tarafları ya da tarafların vekilleri veyahut vekillerinin avukatlık bürolarında çalışan kişilerden herhangi birinin sayılan on ilde kan veya kayın hısımının bulunması halinde,

2. Veya birinci maddede açıklanan kişilerin bahsedilen bölgelerde kan veya kayın hısımları bulunmasa bile OHAL kapsamındaki illerden birine yardım yapmak amacıyla, felakete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafi edilmesi ya da ihtiyaçların karşılanması amacıyla bu illere gitmeleri halinde ikamet ve sair şartlar aranmaksızın süreler yine duracaktır.

Yukarıdaki iki halde ise süreler 6 Şubat 2023 tarihinden 6 Mart 2023 tarihine kadar bir aylığına durdurulmuştur. Bu konunda yapılan düzenlemelerde görmekteyiz ki deprem bölgesiyle kısıtlı değil geniş bir alana etki eden bir sürelerin durdurulmasından yararlanma durumu mevcuttur.


Ancak bu sürelerin durdurulması hali dosya kapsamında hiçbir iş veya işlemin yapılmaması gerektiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Her ne kadar süreler durdurulmuş da olsa takibin tarafları isteklerine bağlı olarak işlemlerine devam edebileceklerdir. Ancak artık bu durumda süreler kendi lehine durdurulduğu halde takibe devam eden, işlemlerini yapmaya devam eden tarafın, bu dosya ile sınırlı olarak durdurulan süreleri artık işlemeye başlar ve tekrar sürelerin durması durumundan yararlanamaz. Kişi tüm bu sürelerin durdurulmuş olması haline rağmen rızaen dosya kapsamında bir ödemede bulunmuş ise işlem geçerli sayılır ve ödemenin OHAL kapsamında yayınlanan kararnameler dayanak gösterilerek geri talep edilemez. Diğer yandan bu durdurulan süreler bakımından koruma kapsamında olan bir kişi, OHAL kapsamında sürelerin durdurulduğu on ilin dışındaki bir ilde yaşayan, OHAL kapsamında sürelerin durmasından faydalanmayan bir kişi hakkında takip başlatması halinde ise yine sadece bu takip için kişinin sürelerin durması hakkı kullanılamaz hale gelir ve bu dosya ile sınırlı olarak süreler işlemeye devam eder.

Değinilmesi gereken bir diğer konu ise mevcutta bulunmayan yani yeni başlatılacak olan icra takip işlemlerinin yapılıp yapılamayacağıdır. Yukarıda sayılan hallerin var olması halinde tıpkı takip süreleri durduğu gibi bu kişiler hakkında da belirtilen sürelerin sonuna kadar 6 Mart 2023 veya 6 Nisan 2023 günlerini takip eden ilk iş gününe dek yeni bir icra takibi de başlatılamayacaktır.

Yine bu durumda da yalnızca depremin yaşandığı gün OHAL kapsamına alınan 10 ilden birinde ikametinin bulunuyor olması değil Türkiye geneli koruyucu bir düzenleme olarak getirilmiştir. Kararname kapsamı 10 kentimizi esas alsa da 10 ili aşmaktadır. Kararname depremin yaşandığı 10 ilde yerleşik olan, bu illerde resmi yerleşim yeri olarak ikamet eden tüm vatandaşlarımızı açıkça kapsamaktadır. Bunun yanında, bu illerimizde yerleşik olmasa bile 06 Şubat günü bu illerimizde bulunan vatandaşlarımız da kararname kapsamında korunmaktadır. Örneğin; yerleşim yeri Ankara olsa bile, 06 Şubat deprem günü deprem yaşanan 10 ilimizden herhangi birinde olan vatandaşlarımız da depremden etkilenmiş, zarar görmüştür. Bu vatandaşlarımız da kararname kapsamındaki hukuki korumadan faydalanmaktadırlar. Bu kapsamda 10 Mart 2023 günü 332128 sayılı Resmî Gazete’de “OHAL kapsamında deprem sebebiyle yerleşim yerini değiştiren kişilerin haklarının korunmasına dair cumhurbaşkanlığı kararnamesi” isimli 133 numaralı bir kararname yayınlandı. Bu kararnameye göre deprem sebebiyle yerleşim yerini, belirtilen 10 dilin dışında bir yere taşıyan kişilerin de deprem dolayısıyla kanunlar, diğer mevzuat ve idari tasarruflar uyarınca tanınan haklar kayba uğramayacak, belirtilen sürelerde korunmaya devam edecektir. Yine örneğin 6 Şubat 2023 günü depremden etkilenen ve OHAL kapsamındaki on ilden birinde ikametinin kayıtlı bulunduğu ancak sonrasında ikametini belirtilen 10 ilden başka bir ile taşımış olan bir kişi hakkında bir takip açılmak isteniyorsa bu kişilere de sürelerin sonuna kadar yeni bir takip başlatılamayacaktır.

Stj. Av. Büşra ÜLGER


Kaynakça:

1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu

2. 08.02.2023 Tarihli Resmî Gazete

3. 10.02.2023 Tarihli Resmî Gazete

4. 11.02.2023 Tarihli Resmî Gazete

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN