Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

DENİZ HUKUKU UYARINCA AÇIK DENİZDE BAYRAK DEVLETİ YETKİSİ

DENİZ HUKUKU UYARINCA AÇIK DENİZDE BAYRAK DEVLETİ YETKİSİ

Bayrak devleti yetkisi, gemi üzerinde bayrağını taşıma yetkisine sahip devletin yetkisi olmasını ifade etmektedir. Bilindiği üzere, her Türk gemisi Türk Bayrağı çekme hakkını haiz bulunmaktadır. Birden fazla kişiye ait olan gemilerde ise bu durumda bazı şartlar gerekmektedir.

Örneğin; paylı mülkiyet hâlinde payların çoğunluğunun, elbirliğiyle mülkiyet hâlinde maliklerinin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması şartıyla Türk gemisi sayılması şart koşulmuştur.

Yine Türk kanunları uyarınca kurulup, tüzel kişiliğe sahip olan kuruluş, kurum, dernek ve vakıflara ait olan gemilerde, yönetim organını oluşturan kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması, Türk ticaret şirketlerine ait olan gemilerde, şirketi yönetmeye yetkili olanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olmaları ve şirket sözleşmesine göre oy çoğunluğunun Türk ortaklarda bulunması, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ayrıca payların çoğunluğunun nama yazılı ve bir yabancıya devrinin şirket yönetim kurulunun iznine bağlı bulunması şartlarıyla Türk gemisi sayılması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümlerinde hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Türk ticaret siciline tescil edilen donatma iştiraklerinin mülkiyetindeki gemilerde ise, paylarının yarısından fazlasının Türk vatandaşlarına ait ve iştiraki yönetmeye yetkili paydaş donatanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olması gerekmektedir.

Bir geminin Türk Bayrağı çekebilme istisnalarından biri, Türk gemisi olmayan bir gemi, ona Türk Bayrağı çekebilecek kişilere en az bir yıl süreyle kendi adlarına işletilmek üzere bırakılmışsa, malikin rızası alınmış olmak, Türk mevzuatının kaptan ve gemi zabitleri hakkındaki hükümlerine uyulmak ve yabancı kanunda da bunu engelleyen bir hüküm bulunmamak şartıyla, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı geminin Türk Bayrağı çekmesine izin verilebilir.

Milletlerarası deniz hukukundaki geleneksel egemen kural “bayrak devletinin üstünlüğü” ilkesine dayanmaktadır. Ancak, bu durum özellikle hiçbir devletin ülkesine dahil olmayan açık denizde büyük önem taşımaktadır. Nitekim, 1958 tarihli Cenevre Açık Deniz Sözleşmesinin 1. Maddesi açık denizi, bir devletin iç sularına ve karasularına dahil olmayan bütün deniz kısımları olarak tanımlamaktadır. Açık deniz adeta “res communis” statüsünde bulunmaktadır.

Tüm devletler, açık denizde seyrüsefer, avlanma, su altı kablo ve boru döşeme, bilimsel araştırma yapma, suni ada inşa etme gibi özgürlüklere sahip bulunmaktadır. Ancak bu özgürlüklerin kullanımında diğer devletlerin açık denizlerden yararlanma hakkı da ihlal edilmemelidir.

Bayrak devletlerinin münhasır yetkilerine gelinecek olursa, milletlerarası hukukta gemilerle ilgili düzenleme yapma ve uygulama yetkisi öncelikle bayrak devletine aittir. Bu husus açık denizlerde de münhasır niteliktedir.1958 Açık Deniz Sözleşmesinin 6. Maddesi uyarınca, “Gemiler, sadece bir devletin bayrağı altında seyredecekler ve milletlerarası antlaşmalarda ve bu maddede açıkça öngörülen istisnai durumlar hariç, açık denizde münhasıran kendi yargı yetkisine tabi olacaklardır.” denilerek hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 97. Maddesine göreyse, “Açık denizde, kaptanın veya gemi hizmetindeki diğer herhangi bir kişinin ceza veya disiplin sorumluluğunu intaç[1] ettiren bir çatma halinde veya deniz seyrüseferine ilişkin diğer herhangi bir olayda, bu kişiler hakkında ceza veya disiplin kovuşturması, ancak ya geminin bayrağını taşıdığı devletin veya bu kişilerin tabiiyetinde bulundukları devletin adli veya idari makamları nezdinde açılabilir. Disiplin konusunda bir kaptan brövesi veya yeterlilik veya ehliyet belgesi vermiş olan devlet, belge sahibi, bu devletin vatandaşı olmasa dahi, yasal yollara riayet ederek, bu belgelerin geri alınmasına karar verme hususunda münhasır yetkili olacaktır. Bayrak devleti yetkilileri dışında hiçbir makam tarafından soruşturma amacıyla da olsa, gemiye el konulması veya geminin seferden alıkonulması emredilmeyecektir.” denilmektedir. Buna göre, çatma ve seyrüsefer hallerinde mağdurun vatandaşı olduğu devlete hiçbir şekilde yetki tanınmamaktadır.

Durum böyle olmakla birlikte bazı durumlarda bayrak devletinin dışındaki devletlerin de yetki kullanmasına izin verilebilmektedir. Örneğin; korsanlık suçu, köle taşımacılığı, kesintisiz takip, ziyaret hakkı, uyruksuz veya aynı uyrukluğu taşıdığından şüphelenilen gemiler, meşru müdafaa, uyuşturucu madde ticareti, deniz kazalarında müdahale, izinsiz yayın gibi hallerde bayrak devletinin münhasır yetkisi bulunmamaktadır.

Özellikle ziyaret hakkı ve izinsiz yayın incelenirse şöyle ki, ziyaret hakkından kastedilen, geminin bayrağını inceleme ve gemide araştırma yapabilme hakkıdır. Milletlerarası teamül hukukunda her devletin, açık denizde bulunan bir geminin kimliği ve bayrağını tespit etmek amacıyla gemiye yanaşma hakkı bulunmaktadır.

Yine, açık denizdeki bir gemi veya tesisten, genel kamuoyunun etkilenmesi kastıyla milletlerarası kurallara aykırı şekilde yapılan radyo veya televizyon yayınlarının yapılmasını bastırmak için her devletin, izinsiz yayın yapan gemiye müdahalede bulunma hakları mevcuttur.

Kısacası, bayrak devletinin açık denizde münhasıran yetkisi bulunmakla birlikte bu duruma ilişkin bazı hallerde her devletin ilgili gemiye müdahalesi söz konusu olabilmektedir.

 

Stj. Av. Özge Akpınar 

 

Kaynakça:

1. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu

2. Dr. Derya Aydın Okur, Deniz Hukukunda Liman Devleti Yetkisi ve Denetimi, 12 Levha Yayınları, Nisan 2009

 

[1] (bir işi) bitirme, sonuçlandırma.

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN