Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

CULPA IN CONTRAHENDO SORUMLULUĞU

CULPA IN CONTRAHENDO SORUMLULUĞU

CULPA IN CONTRAHENDO SORUMLULUĞU

Giriş

Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun şekilde açıklamalarıyla kurulur. Türk Borçlar Kanunu’nun birinci maddesi olan bu cümleden de anlaşılacağı üzere sözleşmeler aniden kurulabilen işlemler değillerdir. Bir sözleşmenin kurulabilmesi için belirli süreçler gerekmektedir ve bu süreçler içerinde taraflar sözleşmenin kurulması, devamı ve içeriği ile ilgili iletişim halindelerdir. İçinde bulundukları iletişim sürecinde sözleşmenin de doğası gereği taraflar arasında Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde düzenlenmiş olan “Dürüstlük İlkesine” dayanan bir güven ilişkisi bulunmaktadır.

Sözleşmeler yalnızca taraflar arasında anlaşma sağlandığında değil, sözleşme kurulmadan önce yapılan müzakerelerde ve sözleşme sona erdikten sonra dahi hukuki sonuçlar doğurabilmektedir. Taraflar arasında esas sözleşme kurulmadan önce yapılan müzakereler esasında her iki tarafın da karşılıklı yükümlülükleri doğmaktadır.[1] Edim yükümlülüğünden bağımsız nitelikte olan bu yükümlülükler güven sorumluluğunu meydana getirmektedir.

Türk hukukunda sözleşme kurulmasına dair süreçte taraflarının sorumluluklarına dair düzenlenmiş açık bir hüküm bulunmasa da “culpa in contrahendo sorumluluğu” ile Türk doktrinine ve mahkeme kararlarına yansımıştır. Culpa in contrahendo sorumluluğu temelini güven sorumluluğu ve dürüstlük ilkelerine dayanmaktadır.

Niteliği

Culpa in contrahendo sorumluluğunun varlığı için, sözleşmenin kurulup kurulmamasının ya da geçerli olup olmamasının da bir önemi yoktur.[2] Bu sorumluluk, esas itibariyle, karşı tarafta sözleşmenin kurulacağına ilişkin haklı bir beklenti uyandıran ve daha sonra sözleşme görüşmelerini kesen tarafın, bu nedenle karşı taraf nezdinde ortaya çıkan zararları tazmin yükümlülüğünü ifade eder.[3] Culpa in contrahendo da sözleşme kurmak amacıyla hareket ederken hukuki değerlerini birbirlerinin etkisine açan ve bu değerlerinin dürüstlük kuralı gereğince karşı tarafça korunacağına güvenen kişilerin, bu güvenlerinin boşa çıkması sonucu uğradıkları zararların giderilmesi amaçlanmaktadır.[4]

Culpa in contrahendo sorumluluğu ile ilgili doktrinde hukuki bir görüş birliğine varılamamıştır. Bu sorumluluk sözleşme öncesi döneme dayandığından taraflardan birinin diğerine zarar vermesinin ancak haksız fiil hükümleri kapsamında olacağına dair bir görüş olduğu gibi bir diğer görüşe göre ise sözleşme önce dönemi de kapsadığı için sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilmesi yönündedir. Culpa in contrahendo’nun hem akdi hem de akit dışı sorumluluğa ait unsurları olaydan olaya değişen bir ağırlıkla içinde barındırdığını söyleyen bir başka görüş ise culpa in contrahendo sorumluluğun sui-generis bir sorumluluk olduğunu tarafların sözleşme öncesi kendi aralarında kurdukları güven ilişkisinin korunmasına yönelik bir sorumluluk türü olduğunu söylemektedir.[5]

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/1220 E. 2013//239 K. 13.02.2013 T. kararında;

            “Bu yeni belirlenen sorumluluk türlerinden olan sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluğu (culpa in contrahendo) genel bir ifadeyle belirtmek gerekirse, sözleşme görüşmeleri aşamasında taraflardan birinin diğerine veya onun koruması altında bulunan kişilere, aralarında dürüstlük kuralı (MK. m. 2) gereğince ortaya çıkan güven ilişkisinin ihlali sonucu meydana gelen sorumluluktur (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Cilt. III, Ankara 1990, s. 1083; İlhan Ulusan, Culpa in Contrahendo Üstüne, Prof. Dr. Ümit Yaşar Doğanay Anısına Armağan, İstanbul 1982, s. 287). Başka bir ifadeyle, sözleşme görüşmelerinde taraflardan birinin diğerine dürüstlük kuralına aykırı davranma sonucu verdiği zararlarla ilgili sorumluluktur (Süleyman Yalman, age., s.38).

Zira, sözleşme görüşmelerine başlanmasıyla birlikte taraflar arasında temeli dürüstlük kuralına dayanan bir güven ilişkisi meydana gelir ve bu ilişki koruma yükümlerini de içerir. Bundan dolayı sözleşme görüşmelerinde taraflardan her biri veya yardımcıları, diğer tarafa veya onun himayesinde bulunan kişilerin şahıs ve mal varlıklarına zarar vermeyi engellemek için gerekli dikkat ve özeni göstermek ve koruma yükümlerine uymak zorundadırlar. Çünkü, koruma yükümleri, ifa menfaati dışında kalan diğer şahıs ve mal varlığı değerlerine zarar vermemeyi ihtiva eder. Sözleşme öncesi koruma yükümlerinin ihlali, sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluğa sebebiyet verir (Ayfer Kutlu Sungurbey, Yetkisiz Temsil Özellikle Culpa in Contrahendo -Sözleşmenin Görüşülmesinde Kusur- ve Olumsuz Zarar, Haziran 1988, s.103 vd.; Fikret Eren, age., s.1086, 1091).

Diğer taraftan, taraflar arasında bir hukuki ilişki söz konusu olduğunda, bunun ihlalinin haksız fiil olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü haksız fiilde, zarar verici davranışın işlendiği aşamada taraflar arasında daha önce kurulmuş bir hukuki ilişki yoktur. Bu sebeple sözleşme görüşmelerindeki bir yüküm ihlali haksız fiil olarak nitelendirilemez. Sözleşme görüşmeleri ile ortaya çıkan güven ilişkisinin ihlaline kıyasen sözleşme hükümlerinin uygulanması daha uygun olacaktır (Süleyman Yalman, age., s.83).

Sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk, yalnızca sözleşmenin geçerliliğine güvenden doğan zarardan (olumsuz zarardan) sorumluluğu değil, Medeni Yasa, m. 2, I'deki dürüstlük kurallarına dayanan “güven ilkesi”nden kaynaklanan karşı tarafın kişi ve mal varlığına zarar vermemek yolundaki davranış yükümüne aykırılıktan doğan sorumluluğu da kapsar.” [6]

alıntılarını yaparak culpa in contrahendo sorumluluğunun “dürüstlük kuralı” ve “güven ilkesi” temeline dayanan bir sorumluluk olduğunu, sözleşme öncesi dönemde meydana gelen zararların haksız fiil kapsamında değerlendirilemeyeceğini ve sözleşme öncesi dönemde meydana ortaya çıkacak olan sorunlarda sözleşme hükümlerinin kıyasen uygulanmasının daha doğru olacağını hükme bağlamıştır.

Şartları

Culpa in contrahendo sorumluluğunun doğabilmesi için dört temel unsur aranmaktadır.  Bunun için taraflardan birinin kusurlu olması gerekmektedir, hukuki işlem içerisinde yapılan eylemin hukuka aykırı olması, eylemden kaynaklanan bir zarar bulunması ve eylem ile doğan zarar arasında illiyet bağı (nedensellik bağı) bulunması gerekmektedir.

Aynı zamanda culpa in contrahendo sorumluluğunun ortaya çıkması için aranan şartlar arasında; sözleşme öncesi bir hukuki ilişkinin kurulmuş olması ile güven ilişkisi, özen borcu ve dürüst davranma yükümlülüğüne aykırılık da bulunmakta ve bunun sonucunda bir zarar doğması ve doğan zararın kusurlu bir davranıştan kaynaklanması gerekmektedir.

Bunun yanında culpa in contrahendo sorumluluğundan kurtulmak isteyen taraf, dürüstlük kuralının gereği olarak, muhatabının şahsının ve malının zarara uğramasını engelleyici görevleri bulunmaktadır. Yani taraflar birbirlerine karşı;

- Sözleşme görüşmelerinin ciddi olarak yürütülmesine özen göstermekle

- Bilgi vermek ve açıklamakla,

- Karşı tarafın kişi ve malvarlığını zarardan korumakla,

- Dürüstlük kuralından kaynaklanan diğer önlemleri alma ve ona uygun davranışta bulunmakla ve

- Diğer önemli özen yükümlülüklerini göstermekle yükümlüdür.

Bunların hepsi “özen gösterme yükümlülüğü” başlığı altında toplanabilmektedir.[7]

Hüküm ve Sonuçları

Sözleşme görüşmeleri sırasında kusurlu taraf, karşı tarafın uğradığı zararı culpa in contrahendo sorumluluğu uyarınca tazmin etmekle yükümlüdür. Ancak sözleşme görüşmelerini kesmek aynı zamanda sözleşme özgürlüğü ilkesinin taraflara tanımış olduğu bir yetki olduğundan culpa in contrahendo sorumluluğunun sınırları geniş tutulmalıdır.[8]

Türk/İsviçre hukukunda da culpa in contrahendo tazminatı, esasen, kanunda "mukavelenin feshinden mütevellit zarar (BK. / OR m. 26)" veya "akdin sahih olmamasından tahaddüs eden zarar (BK. / OR m. 39)" şeklinde ifadesini bulan menfi zararın karşılanmasına hizmet eder. Fakat BK. / OR m. 26/II, kendi kusuruyla hataya düşerek sözleşmeyi iptal edenin; keza BK. / OR m. 39/II, kusurlu yetkisiz temsilcinin, hakkaniyet gerektiriyorsa hakim tarafından "daha fazla tazminat" ile yükümlü tutulabileceklerini de hükme bağlamıştır. Öyleyse Türk/İsviçre hukukunda her ne kadar culpa in contrahendo tazminatının kapsamı kural olarak menfi zararla ifade edilse de, burada menfi zararı aşan bir tazminat talebinin de önünün açık bulunduğu tespit edilmelidir. Bununla beraber, söz konusu tazminatın müspet zararı aşan bir tutara ulaşıp ulaşamayacağı tartışılabilir. Bizim hukuk sistemimiz bakımından tazmini talep edilebilecek menfi zararın tutarı, müspet zararın tutarından daha düşük olabileceği gibi, ona eşit veya ondan daha fazla olabilir; çünkü menfi zarar ve müspet zarar, dogmatik temelleri birbirinden farklı olan ve zararlı sonuca yol açan ihlâl fiillerinin de farklı kategorilerde değerlendirilmesi icap eden iki ayrı türde zararı ifade eder. Bu noktada gerek culpa in contrahendo tazminatının menfi zararla, gerek menfi zararın müspet zararla sınırlı tutulup tutulmayacağı meselesinin her somut culpa in contrahendo vâkıası bakımından ayrıca değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkar.[9]

İspat ve Zamanaşımı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu aynı sayılı kararında;

“... sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk; zarar göreni ispat külfetinden kurtarma ve zamanaşımı süresinin uzatılmasından yararlanmak için kullanılmış olmasıdır.

Çünkü sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluğun sözleşme veya haksız fiil hükümlerine dayandırılması, zamanaşımı, ispat yükünün dağılımı ve yardımcı kişilerin sorumluluğu açısından önem arz etmektedir. Zira sözleşme sorumluluğunda, kanunda aksine bir hüküm yoksa zamanaşımı süresi 10 yıldır (BK. m.125). Davacı kusuru ispatlamakla yükümlü değildir (BK. m.96) ve yardımcı kişilerden dolayı sorumlulukta, adam çalıştıran kurtuluş delili getirme imkanından mahrumdur (BK. m.100). Haksız fiil sorumluluğunda ise, zamanaşımı süresi 1 yıl (BK. m.60) olup, davacı, davalının kusurlu olduğunu ispatlamak zorundadır (BK. m.42) ve yardımcı kişilerden dolayı sorumlulukta adam çalıştıran kurtuluş delili getirebilme imkanına sahiptir (BK. m.59) (Süleyman Yalman, age., s. 62, 70).

Belirtilen bu durumlarda bir sözleşme kurulmuş veya kurulmamış ya da hükümsüz veya geçerli olmasından bağımsız olarak sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluğun söz konusu olması bugünkü hâkim düşünceye göre artık tartışmasızdır.

….

O halde, sözleşme görüşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlığın; haksız fiil kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

ifadeleriyle sözleşme görüşmelerinden doğan sorumlulukta zamanaşımı süresinin ve ispat yükümlülüğün sözleşme hukuku çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sözleşme hukuk çerçevesinde değerlendirildiğinde ise culpa in contrahendo sorumluluğunda zamanaşımı süresinin kanunda aksine bir hüküm belirtilmeyen hallerde 10 yıl olduğu ve ispat yükümlülüğünün ise davacıda olmadığı anlaşılmaktadır.

Sonuç

Culpa in contrahendo sorumluluğu, her ne kadar Türk hukukunda genel bir hükümle düzenlememiş olsa da doktrinler ve içtihatlar ile hukuk sistemimizde yer almaktadır. Sözleşme görüşmeleri sırasında taraflardan birinin kusurlu davranışı sonucu bir zarar meydana gelmiş ise culpa in contrahendo sorumluluğundan bahsedilebilir ve ortaya çıkan zararın tazminat yoluyla giderilmesi sağlanır. Her ne kadar doktrinde bu sorumluluk ile ilgili farklı görüşler mevcut olsa da içtihatlar doğrultusunda ağırlıklı olan görüşün sözleşme hükümlerinin uygulanması yönünde olduğu söylenebilir.


Av. M. Gül Altunay

 

Kaynakça:

1. Aylin Görener – Culpa In Contrahendo Sorumluluğu

2. Yrd. Doç. Dr. Yasemin Durak – Güven Sorumluluğu ve “Culpa In Contrahendo”

3. Av. Arman Ahmet Öztan - Sözleşme Öncesi Sorumluluk/Culpa in Contrahendo

4. Huriye Reyhan Demircioğlu - Culpa In Contrahendo Sorumluluğu

5. Av. Arman Ahmet Öztan - Sözleşme Öncesi Sorumluluk/Culpa in Contrahendo

6. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu - 2012/1220 E. 2013//239 K. 13.02.2013 T. Kararı

7. Aylin Görener – Culpa In Contrahendo Sorumluluğu

8. Özgür Güvenç - Culpa In Contrahendo Sorumluluğu Bağlamında Sözleşme Görüşmelerinin Kesilmesi

9. Huriye Reyhan Demircioğlu - Culpa In Contrahendo Sorumluluğu

  • 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
  • 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu
  • Arş. Gör. Mustafa Arıkan – Culpa In Contrahendo Sorumluluğu
  • Fikret Eren – Borçlar Hukuku Genel Hükümler
MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN