Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

CORONA VİRÜSU PANDEMİSİ SÜRECİNDE ÖZEL OKULLARA ÖDENEN ÜCRETİN İADESİ

CORONA VİRÜSU PANDEMİSİ SÜRECİNDE ÖZEL OKULLARA ÖDENEN ÜCRETİN İADESİ

1. GİRİŞ

Herkesin malumu olduğu üzere tüm dünyayı etkisi altına alan Corona Virüsü pandemisi tüm sektörleri etkilediği gibi hizmet sektörünü de derinden etkiledi. Özellikle eğitim kurumları çalışma şartları ve çalışma metotları açısından tam bir yenilik sergilemek durumunda kaldı ve bu yeni düzene ayak uydurabilmek için birçok farklı yöntem denediler.

Hükümetler de pandemi şartlarına uygun düzenlemeler getirerek eğitimin sekteye uğramaması ve eğitimi iki tarafı olan okullar ile öğrencilerin ayrı ayrı mağdur olmamaları için önlemler almaya çabaladılar.

Eğitim kurumları tarafından özellikle çevrimiçi eğitim metodu örgün eğitime bir alternatif olarak görülerek tüm dünyada yaygınlaştı ve eğitim öğretime yeni bir düzen olarak önümüze getirildi. Pek tabi bu geçiş süreci birçok sorunlara neden olduğu gibi bu sorunlar da birçok hukuki uyuşmazlığı doğurdu.

Günümüzde her ne kadar küresel Corona Virüsü pandemisi etkisini yitirmiş olsa da bu dönemden kalan uyuşmazlıklar halen devam etmekte. Biz de bu makalemiz ile özellikle pandemi dönemi çocukları uzaktan eğitim görmüş olan velilerin o döneme ilişkin ödemiş oldukları ücretlerin iadesinin mümkün olup olmadığı konusunu açıklamaya çalışacağız.

Bu makalede öncelikle özel okullarda eğitim öğretim ücretinin iadesine yönelik hükümlerin bulunduğu özel mevzuatlar ardından genel borçlar hukuku mevzuatı incelenecek ve devamında ise Corona Virüsü pandemisinin ücretin iadesine bir sebep olup olamayacağı değerlendirilecek. Keyifli okumalar dilerim.

2. SÖZLEŞMELERİN NİTELİĞİ

Özel okullar, etüt ve kurs merkezleri ve vakıf üniversiteleri ile öğrenciler veya velilerinin akdettikleri sözleşmelerin türü eğitim sözleşmeleridir. Eğitim sözleşmeleri karşılıklı borç yükleyen ve sürekli bir sözleşme türüdür. Bir tarafın asli edim yükümlülüğü eğitim ve öğretim hizmeti sunmak iken diğer tarafın asli edim yükümlülüğü eğitim ücretinin ödenmesidir. Bu sözleşmelerin hukuki niteliğini inceler isek tüketici sözleşmeleri vasfına haiz oldukları görülecektir. Tüketici, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır.  Buna göre sözleşmenin tarafı olan veli ve öğrenciler tüketici olacaktır.

Bu sözleşmelere göre eğitim kurumları kaliteli, profesyonel, bilimsel ve bireyin gelişimine faydalı eğitimler vermeyi taahhüt ederken karşı taraf olan tüketici ise bir maddi mal varlığı ödemeyi kabul etmektedir.

3. YASAL MEVZUATLAR AÇISINDAN ÜCRET İADESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Millî Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Yönetmeliğinin “Ücretlerin İadesi” başlıklı 56. Maddesi veliler tarafından ödenmiş olan ücretin iadesini konu almaktadır.

Yönetmeliğin 56. Maddesinde ücretlerin iade edilebilmesi için;

·        Okullarda, öğrencinin başka bir okula nakli.

·        Sağlık Raporu alarak öğrenci ve kursiyerin sağlık sebebiyle kurumdan ayrılması,

·        Kurumun kapanması,

·        Dönemin açılamaması,

·        Kurumun eğitim ve öğretim ortamının olumsuz yönde değiştiğinin il eğitim denetmenleri tarafından tespit edilmesi,

·        Kursiyer veya öğrenci velisinin, öğrenci veya kursiyeri kurumda okutamayacak duruma düştüğünün resmî kurumlarca belgelendirilmesi halleri sayılmıştır.

Görüldüğü üzere ‘mücbir sebep’ yönetmelikte bir ücret iadesi nedeni olarak sayılmamıştır. [1] Dolayısı ile mücbir sebep, ifanın güçleşmesi ve ifa imkansızlığı durumlarında uygulanacak hükümler Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve taraflar arasındaki sözleşmede geçen madde hükümleridir.

Yönetmelikte sayılan durumların yaşanması halinde eğitim ve öğretim faaliyetini üstlenen kurumca veli tarafından ödenmiş ücretin bir bölümünün iadesi yapılabilecektir.

Ücret iadeleri ayrılış tarihinden itibaren en geç bir ay içerisinde yapılması gerekecek söz konusu ücret iadesini yapmayan kurumlara ise 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun m.7/1-d gereği beş asgari ücret ceza kesilecektir.

4. MÜCBİR SEBEP, İFA İMKÂNSIZLIĞI VE AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ DEĞERLENDİRMESİ

Koronavirüsün mücbir sebep oluşturup oluşturmadığı hususu önem arz etmektedir. Mevzuatta mücbir sebep tanımı yapılmamış olmasından mütevellit doktrin ve Yargıtay Kararları ile bu boşluğun giderilmeye çalışılmıştır.

Buna göre Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/90 E., 2018/1259 K. 27.6.2018 tarihli kararında;

“Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.”

ifadelerini kullanarak mücbir sebep ifadesini somutlaştırmıştır.

Bu durum her somut vakıa bakımından ayrıca değerlendirmeye tabi tutulması gerekecektir. Pandemi sürecinin sonunda veliler ile öğretim kurumları arasında küresel salgının bir mücbir sebep olup olmadığına ilişkin birçok uyuşmazlık ortaya çıkmış ve tüketici hakem heyetleri bu konuda çeşitli kararlar vermiştir.

Örneğin Küçükçekmece İlçe Tüketici Hakem Heyeti 057820220001325 karar numaralı 28.03.2022 tarihli Karar tutanağında da açıkça belirtildiği üzere "Koronavirüs pandemisinin 2019-2020 yılı için mücbir sebep olduğu değerlendirilse de küresel pandeminin 2020-2021 eğitim öğretim yılı için mücbir sebep teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır. Eğitim öğretim yılının başında sözleşmeyi feshetme imkanına sahip olan tüketicinin tarafların edimini ifa ettikten ve eğitim öğretim yılı sonra erdikten sonra bedel iadesi talebinde bulunmasının TMK 'nın md2 maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı dikkate alınarak talebin reddine karar verilmiştir." İfadeleri kullanılarak pandemi sürecinin bir mücbir sebep hali sayılamayacağı dolayısı ile tüketicilerin bedel iadesine ilişkin taleplerinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir. [2]

Öte yandan salgın nedeniyle akdedilen sözleşme gereğinin yani eğitim ve öğretim faaliyetinin yerine getirilmesi mümkün olmadığı görüşü benimsenir ise, ifa imkansızlığı durumu meydana gelerek ve TBK 136. Maddesinin uygulanması gerekecektir.

·        İfa İmkânsızlığı MADDE 136: “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.”

Pandeminin ifayı imkânsız kılmadığı görüşünde ise mücbir sebepten söz edilemeyecekse de aşırı ifa güçlüğü ihtimali doğabilecektir.

·        “Aşırı ifa güçlüğü MADDE 138- Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”

Bu konudaki Yargıtay kararlarında da uzaktan eğitimin edimin ifasında kısmen veya tamamen imkânsızlık veya aşırı ifa güçlüğü şeklinde değerlendirilemeyeceği ifade olunmaktadır. Örneğin Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/3043E., 2022/5665K. ve 09.6.2022 tarihli kararında;

‘’Mücbir sebebin varlığından söz edilebilmesi için borcun ifasının imkânsız hale gelmesi gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 136 ve 137 ci maddelerinde düzenlenen ifa imkansızlığı hükümleri bu durumda uygulama alanı bulacaktır. İfa imkansızlığı; edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin imkânsız hale gelmesi olarak açıklanabilir. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için söz konusu ise buna objektif imkânsızlık, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da subjektif imkânsızlık denir. İfa imkansızlığı sözleşme yapılmadan önce var ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirmekte ise sözleşme geçersizdir.

Bununla birlikte, borcun ifasının güçleşmesi halinde, mücbir sebebe dayanarak borç sona ermemektedir. Bu durumda Türk Borçlar Kanunu’nun aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen 138. maddesi hükmü uyarınca sözleşmenin uyarlanması yoluna gidilebilecektir.

Eğitim hizmetinin şekil ve kapsamının kamu otoritesi tarafından belirlendiği, davacı tarafından pandemi nedeniyle yüz yüze eğitime verilen arada dava dışı çocuğa Millî Eğitim Bakanlığının almış olduğu karar gereğince belirlenen şartlarda eğitimin uzaktan verildiği sabit olup, eğitim hizmetine ilişkin borcun yerine getirilmesinde kısmen veya tamamen imkansızlık yahut aşırı ifa güçlüğü söz konusu değildir.

Bu durumda, ara verilen döneme ilişkin servis, yemek, barınma ücreti gibi diğer yan ücretlerin davaya konu edilmediği ve uzaktan eğitimin ayıplı hizmet anlamında eksik veya kusurlu ifa edildiği husunda da bir iddia bulunmadığına göre, davacının eğitim hizmetine ilişkin sözleşmeden doğan edimini uzaktan eğitim vermek suretiyle yerine getirdiği anlaşılmaktadır.’’

Yukarıda yer verdiğimiz Yargıtay kararında da görüleceği üzere Yargıtay da bu makalemiz ile paralel bir görüşte olarak uzaktan eğitim verilmesinin ifada bir imkânsızlık veyahut aşırı ifa güçlüğü teşkil etmeyeceğini bu eğitim modelinin Millî Eğitim Bakanlığının almış olduğu karar gereğince yerine getirildiğini belirtmiştir. [3]

Burada yapılması gereken değerlendirme pandemiden ötürü eğitim ve öğretim faaliyetinin uzaktan sürdürülmesinin mümkün olup olmayacağı noktasında olmalıdır. Uzaktan eğitim mümkün değil ise eğitim ve öğretim faaliyetini sürdürmekle yükümlü kurumun ücreti iadesi gündeme gelecektir.

Örneğin Okul öncesi eğitim belli zaman dilimlerinde verilebilen, çocuğun fiziksel ve mental gelişimi için grup faaliyetleri ve kurum için bireysel uygulamalar gerektiren bir eğitim olmasından dolayı okul öncesi eğitimi konu alan sözleşmeler için edimin ifasının imkânsız hale geldiğinden bahsedilebilecektir. Bu sebeple TBK madde 136 uyarınca tam ifa imkansızlığının sonucu doğacak imkânsızlık sebebiyle eğitim ve öğretim faaliyetini sunma edimini üstlenen okul veliden almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olacaktır.

İfa imkansızlığı bazen kısmi olabilecektir. Örneğin eğitim ve öğretim ediminin yanında bulunan yemek ve servis hizmeti verme, kırtasiye malzemesi temin etme, spor salonundan ve benzeri imkanlardan yararlanma gibi borçların ifası uzaktan öğretim sisteminde mümkün olmayacaktır. TBK madde 137 kapsamında değerlendirildiğinde ise borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkansızlaştığından, borçlu yalnızca imkansızlaşan kısmın ifasından kurtulacaktır. Bu durumda her ne kadar eğitim ve öğretim uzaktan çevrimiçi şekilde ilerletiliyor olsa da yan yükümlülüklerin ifasının imkansızlaşması sebebiyle veliler bu gibi hizmetlerin bedelini uzaktan öğretime geçildiği andan itibaren ifa etmeme hakkına sahip olmakla birlikte ifa etmiş bulundukları ihtimalde ise iadelerini isteyebileceklerdir.

5. UZAKTAN EĞİTİMİN VERİLMESİ HALİNDE ÜCRET İADESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bilindiği gibi pandeminin tüm hayatı etkilemesi neticesinde Milli Eğitim Bakanı’nın 30.04.2020 tarihli ve 6703986 sayılı Makam Oluru ile Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle alınan tedbirler doğrultusunda, 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyette bulunan özel anaokulları, ilkokullar, ortaokullar, ortaöğretim okulları ve tüm özel öğretim kurumları, 16 Mart 2020 Pazartesi gününden 30 Nisan Perşembe gününe kadar tatil edilmiş bu kurumların tatil süreleri 31 Mayıs 2020’ye kadar uzatılmıştır.

MEB Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün 08.05.2020 tarihli ve 6847742 sayılı yazısında 16 Mart 2020 ile 31 Mayıs 2020 tarihleri arasında eğitime ara verildiği ve verilen bu ara süresince okullarda uzaktan eğitim uygulanacağı, uzaktan eğitim faaliyetlerinin telafi eğitiminin bir türü ve parçası olduğu, içeriğinin rastgele belirlenen bir içerik olmadığı bu dönemde normal okul müfredatının birebir takip edileceği ve bu süreçte öğrencilere yüz yüze eğitime denk bir eğitim verilmiş olacağı belirtilmiştir.

Uzaktan eğitimde eğitime ara verilmeyip eğitimin metodunun değiştirildiği, çoğu özel okulda eğitimin uzaktan olmasından dolayı verimin artması için eğitim süresinin örgün eğitimden daha uzun süreli olduğu, derslerin kaydedilmesinden dolayı öğrencilerin dersleri tekrar edebildikleri ve MEB tarafından uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimle denk sayıldığı göz önüne alındığında uzaktan eğitimin bir kusurlu veya eksik ifa sayılamayacağı pek açıktır.

Ek olarak makalemizin 4. Başlığı altında yer alan yargıtay kararına da uzaktan eğitimin bir aşırı ifa güçlüğü yahut ifa imkansızlığı yaratmadığı yönünden katılmakta olduğumuzu vurgulayarak burada asıl dikkat edilmesi gerekenin eğitimin uzaktan mı örgün mü olduğundan ziyade verilen eğitimin MEB standartlarına uygun kalitede ve yeterlilikte olup olmadığının değerlendirilmesi olduğunu düşünmekteyiz.

Eğitim ve öğretim faaliyetinin ifasını üstlenmiş kurum tarafından verilen uzaktan eğitim eğer örgün eğitimi aratmıyor ve öğrenciye gerekli bilgi ve görgüyü aşılayabiliyorsa bu durumda kurumda yapılan edimin ifasında salt uzaktan olmasından dolayı bir kusur veya eksik olamayacaktır. Yüz yüze verilen eğitim ve öğretim faaliyetlerine ara verildiği durumlarda eğitimin uzaktan yapılabileceğine ilişkin düzenlemelerin MEB yasal düzenlemelerinde de yer aldığı göz önüne alındığında uzaktan eğitimin salt uzaktan olması sebebiyle kusurlu ve eksik ifa olduğuna ilişkin görüşün tarafımızca savunulması pek mümkün görünmemektedir.

6. SONUÇ

Koronavirüsün küresel bir salgın olmasından dolayı mücbir sebep olarak kabul edildiği ihtimalde dahi sözleşmelerin geçersiz olduğunu veya sözleşmelerde yer alan edimlerin imkânsız hale geldiğini, tarafların edimlerini ifadan kurtulduğunu söylemek yanlış olacaktır.

Eğitim ve öğretim faaliyetini bünyesinde sürdürme edimini üstlenen taraf olan Özel eğitim kurumları uzaktan eğitim yolu ile MEB standartlarına uygun kalitede ve örgün eğitimi karşılayacak şekilde bir eğitim programı düzenleyip uygulamışlar ise bu durumda eksik ve kusurlu ifadan bahsedilemeyecek ve ücretin iadesi istenemeyecektir.

Tabi ki burada kastedilen uzaktan eğitimin uygulanabileceği yaş gruplarına ait çocukların bulunduğu sınıflardır. Yukarıda da açıklandığı üzere okul öncesi eğitimin verildiği yaş gruplarında uzaktan eğitim mümkün olamayacağı ve bu ihtimalde özel eğitim kurumu kendi edimini asgari kalitede dahi ifa edemeyeceği için kurumun veliden alınan ücreti iade etmesi gerekmektedir.

Bunlara ek olarak eğitim ve öğretimin uzaktan olmasından ötürü bir takım yan hizmetleri alamayan veli bunlara ilişkin ödemelerin ise iadesini pek tabi talep edebilecektir. Örneğin yemek, kahvaltı, yatakhane, kitap-kırtasiye, kıyafet, servis gibi yan hizmetler uzaktan eğitimde mümkün olamayacağı için bu hizmetlere ilişkin yapılan ödemelerin veliye iade edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak küresel koronavirüs pandemisi her sektörü etkilediği gibi eğitim sektörünü de çok derinden etkilemiştir. Bu sebeple veliler ile kurumlar arasında hizmetin kalitesine, devamlılığına, bedeline ilişkin birçok sorun çıkmış veya çıkmaktadır. Makalemizde de izah edildiği üzere verilen uzaktan eğitimin kalitesine ve şartlarına göre edimin kurumca ifa edilip edilmediği öncelikli olarak belirlenmeli sonrasında ise sonuca göre bedel iadesi işleminin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmelidir.

Stj. Av. Alperen Çelik

 

Kaynakça:

1. Millî Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Yönetmeliği

2. Küçükçekmece İlçe Tüketici Hakem Heyeti 057820220001325 karar numaralı 28.03.2022 tarihli Karar

3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3043E., 2022/5665K. ve 09.6.2022 tarihli kararı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN