Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

ÇEVRE TEMİZLİK VERGİSİNDEN AYRI OLARAK KATI ATIK BERTARAF ÜCRETİNİN TAHSİLİ ÇİFTE VERGİLENDİRME TEŞKİL EDER Mİ?

ÇEVRE TEMİZLİK VERGİSİNDEN AYRI OLARAK KATI ATIK BERTARAF ÜCRETİNİN TAHSİLİ ÇİFTE VERGİLENDİRME TEŞKİL EDER Mİ?

Katı Atık Bertaraf Ücreti Nedir?

Katı atık bertaraf ücreti, atıkların toplanması, taşınması, işlenmesi veya bertaraf edilmesi gibi hizmetlerin maliyetlerini karşılamak amacıyla ödenen bir ücrettir. Bu ücret, atık toplama araçlarının işletilmesi, atıkların taşınması, atık tesislerindeki işleme süreçleri, geri dönüşüm tesislerine yönlendirme veya atık depolama tesislerindeki bertaraf işlemlerini kapsamaktadır. Katı atık bertaraf ücreti, genellikle atığın hacmi veya ağırlığına dayalı olarak hesaplanmaktadır. Örneğin, belirli bir hacim veya ağırlık birimi başına sabit bir ücret ödenebilir veya atığın türüne ve işleme yöntemine bağlı olarak değişen birim fiyatlar uygulanabilmektedir.

Türkiye'de katı atık bertaraf ücretleri, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 2872 sayılı Çevre Kanunu çerçevesinde düzenlenir ve ilgili kanunlar gereğince yerel yönetimler tarafından belirlenir. Bu ücretler, belediyelerin katı atık toplama, taşıma, işleme ve bertaraf hizmetlerinin finansmanını sağlamak amacıyla uygulanır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyelerin Yetkileri ve İmtiyazları” başlıklı 15. Maddesinin g bendinde “Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak.” denilmek suretiyle katı atıkların bertaraf edilmesine ilişkin hizmetlerin belediyeler tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.

Katı atık bertaraf ücretinin yerel yönetimler tarafından belirleneceği hususu ise 2872 Sayılı Çevre Kanunu madde 11’de “Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yükümlüdürler. Bu hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacaklar, sorumlu yönetimlerin yapacağı yatırım, işletme, bakım, onarım ve ıslah harcamalarına katılmakla yükümlüdür. Bu hizmetten yararlananlardan, belediye meclisince belirlenecek tarifeye göre katı atık toplama, taşıma ve bertaraf ücreti alınır. Bu fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, katı atıkla ilgili hizmetler dışında kullanılamaz.” şeklinde ortaya konmuştur.

İlgili maddede görüldüğü üzere evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek görevleri büyükşehir belediyeleri ve belediyelere yüklenmiştir. Yine bu hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacak olanlara, sorumlu yönetimlerin yapacağı yatırım, işletme, bakım, onarım ve ıslah harcamalarına katılmakla yükümlülüğü getirilmiş ve bu hizmetten yararlananlardan, belediye meclisince belirlenecek tarifeye göre katı atık toplama, taşıma ve bertaraf ücreti alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda katı atık bertaraf ücretleri belediye meclisleri tarafından, belediyelerin idari sınırları içindeki yerleşim birimleri veya belli bir alan için belirlenmekte ve genellikle belirli bir süre içinde toplanan atığın miktarı veya ağırlığına dayalı olarak hesaplanmaktadır. Ücretlerin belirlenmesinde atık yönetimi altyapısı, toplama ve bertaraf maliyetleri, geri dönüşüm oranları, nüfus yoğunluğu gibi faktörler dikkate alınmakta olup bu nedenle katı atık bertaraf ücretlerinin miktarı, Türkiye'nin farklı illerinde ve belediyelerinde değişim gösterebilmektedir.

Çevre Temizlik Vergisi Çerçevesinde Katı Atık Bertaraf Ücretinin Değerlendirilmesi

Çevre temizlik vergisi, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Mükerrer 44'üncü maddesinde düzenlenmekte olup Türkiye'de yerel yönetimler tarafından belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinin finansmanını sağlamak amacıyla toplanan bir vergi türüdür.  İlgili maddeye göre Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, iş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binalar çevre temizlik vergisine tabidir.

Çevre temizlik vergisi, belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve geliştirilmesi için önemli bir gelir kaynağıdır. Bu hizmetler arasında atık toplama, atıkların taşınması, geri dönüşüm, temizlik, çevre düzenlemesi Çevresel Hijyen ve Temizlik Faaliyetleri ve benzeri faaliyetler bulunmaktadır. Bu kapsamda Çevre Temizlik Vergisi, temizlik hizmetlerinden yararlananlarca bütün çevre temizlik hizmetlerine karşılık olarak ödenen bir vergi olup ilgili vergi hiç şüphesiz ki katı atıkların bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri de kapsamaktadır.

Her ne kadar Çevre Kanunu ile belediyelere katı atıkların bertaraf edilmesine ilişkin ayrı bir yükümlülük yüklenip bu kapsamda bedel tahsis etme yetkisi verilmişse de Çevre temizlik hizmetleri, Gelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan 30 seri No’lu Belediye Gelirleri Genel Tebliği’nde (R.G. 10.01.2004 / 25342) “…mükerrer 44. madde kapsamındaki konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binalarda yeme, içme, kullanma, büro ve benzeri faaliyetler sonucu veya park ve piknik alanları gibi yerlerde oluşan ve çevrenin kirlenmesine neden olan her türlü çevresel atıkların, çevre ve insan sağlığına olumsuz etkilerinin önlenmesi için düzenli bir şekilde toplanması, taşınması, geri kazanılması, düzenli depolanması ve bertarafı suretiyle çevreye ve insan sağlığına zararsız hale getirilmesi ve bu suretle ekonomiye katkı sağlama işlemlerinin tümünün veya birkaçının…” [1] şeklinde ifadelerle her türlü çevresel atığın bertaraf edilmesinin Çevre Temizlik Vergisinin kapsamına gireceği açıkça ortaya konmuştur.

Dikkat edilecek olursa bu açıklamada, Çevre Kanunu kapsamında belediyelere yüklenen katı atıkların bertaraf edilmesi ve atık suların uzaklaştırılması açık bir şekilde çevre temizlik hizmetleri içerisinde sayılmış ve bu hizmetlerin şüphesiz “Çevre Temizlik Vergisi”nin konusu içerisinde yer aldığına değinilmiştir.

Dolayısıyla görülmektedir ki aynı çevre temizlik hizmeti sebebiyle hem Çevre Temizlik Vergisi hem de 2872 sayılı Kanun çerçevesinde katı atık bertaraf ücreti tahsil edilmesi gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Nitekim Belediye Gelirleri Kanununda belirtilen Çevre Temizlik Vergisi ile Çevre Kanununun 11. maddesinde belediyelere yüklenen sorumluluk sonucunda tahsiline yetkili oldukları katı atık bedelinin nitelikleri aynıdır. Başka bir ifadeyle, katı atık bertaraf hizmetleri için birden çok mali yükümlülük öngörülmektedir.

Çevre Temizlik Vergisinin haricinde belediyeler tarafından katı atık bertaraf hizmetlerine karşılık ayrıca bir ücret belirlenebileceği hususu Danıştay 14. Dairesi 2018/5387 E. 2018/7208 K. sayılı ilamında da;

" Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlem ile Karabük İlinde bulunan marketler için, metrekare başına 2,00 TL çöp toplama ve nakil ücreti belirlenmesi üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; anılan Yönetmelik ve Kılavuzda belirlenen usul ve esaslara göre toplam sistem maliyetlerinin tarifelere yansıtılacağı, tam maliyet ve kirleten öder esaslarının kullanılarak belediye tarafından belirlenecek sabit veya değişken tarife esas alınarak evsel katı atık ücretinin belirlenebileceği, anılan Yönetmelik ve Kılavuzdaki usul ve esaslara göre evsel katı atık ücret tarifesinin belirleneceği, tarifeler belirlenirken yatırım, bakım, onarım, toplama, taşıma, geri kazanım ve bertaraf gibi işletme kalemlerinin dikkate alınacağı anlaşılmaktadır. Öte yandan, katı atık idaresince bu hizmetlerden yalnızca bir kısmının yerine getirilmesi halinde, yalnızca verilen hizmetlere ilişkin maliyetlerin tarifeye yansıtılabileceği açıktır. Başka bir ifadeyle, idare tarafından yukarıda sayılan evsel katı atıkla ilgili hizmetlerden bir kısmının sunulması halinde, sunulan hizmetlerle sınırlı olarak evsel katı atık ücretinin talep edilmesi mümkündür."

şeklinde açıkça ortaya konmuştur. Görüleceği üzere ilgili kararda, katı atık bertaraf ücretinin tahsilinde herhangi bir  hukuka aykırılık bulunmadığı hüküm alına alınmıştır.

Bu itibarla aynı hizmete ilişkin hem Çevre Temizlik Vergisinin hem de katı atık bertaraf ücretinin tahsil edilmesine ilişkin uygulamanın çifte vergilendirme teşkil edip etmediği hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere çifte vergilendirme, aynı vergi veya benzer bir vergi türünün aynı mükellef veya aynı varlık üzerinde birden fazla kez uygulanması olup adaletsiz sonuçların önlenmesi açısından çifte vergilendirme yasağı söz konusudur.

Bu kapsamda öncelikle belirtmek gerekir ki aynı hizmete ilişkin hem Çevre Temizlik Vergisinin hem de katı atık bertaraf ücretinin tahsil edilmesi suretiyle çifte vergilendirmenin önüne geçilmek için katı atık ve su yönetmeliğiyle toplam maliyet sistemi getirilmiştir. Bu husus Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce yayımlanan Evsel Katı Atık Tarifelerinin Belirlenmesine Yönelik Kılavuzda aynen “Tam maliyet belirlenmesinde mükerrer hesaplama olmaması için; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Mükerrer 44'üncü maddesi hükmü gereğince alınan çevre temizlik vergisi toplam sistem maliyetinden çıkartılmalıdır. Verilen aynı hizmet için birden fazla bedel alınamaz” şeklinde belirtilmektedir. Yani çifte vergilendirmenin önlenmesi açısından belediye meclisleri tarafından katı atık bertaraf ücreti belirlenirken, katı atık bertarafı için yapılan toplam harcamalardan ödenen çevre temizlik vergisinin mahsup edileceği öngörülmüştür.

Öte yandan söz konusu katı atık bertaraf ücretinin nasıl tahsil edileceği hususunun da incelenmesi gerekmektedir. Uygulamada belediyelerin, katı atık bertaraf hizmetlerine karşılık bu hizmetlerden yararlananları katı atık bertaraf ücreti ödemeye ilişkin sözleşme yapmaya davet ettiği görülmektedir. Danıştay 14. Dairesinin buna ilişkin 2015/7439 E. 2018/2967 K. sayılı ilamında;

“Yönetmeliğin "abonelik" başlıklı 10. maddesinde ise; "Atıksu altyapı yönetimlerinin hizmet vermekle yükümlü olduğu tüm gerçek ve tüzel kişilerin abone olması zorunludur", kuralına, "hizmet sözleşmesi" başlıklı 12. maddesinde de "her bir abone için toplam sistem maliyeti o aboneye verilen veya verilecek hizmete göre hesaplanır. Atıksu altyapı yönetimleri ve/veya evsel katı atık idareleri hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacak her abone karşılıklı sözleşme yapmakla yükümlüdürler." düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; atıksu altyapı tesisleri ile evsel katı atık bertaraf tesislerinin kurulması, bakımı, onarımı, işletilmesi, kapatılması ve izlenmesi, bu tesislerle ilgili olarak verilen tüm hizmetleri karşılayabilecek tam maliyet esaslı tarifelerin belirlenmesi konusunda anılan hizmetleri sağlayacak idarelere takdir yetkisi verildiği, hizmeti alan gerçek ve tüzel kişilerin ise bu hizmetlere karşılık olarak abone olmak zorunda olduğu; ayrıca, atıksu altyapı yönetimleri ve/veya evsel katı atık idarelerinin hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacak her abone ile karşılıklı sözleşme yapmakla yükümlü olacakları sonucuna varılmaktadır”

şeklinde ifadelerle hizmeti alan gerçek ve tüzel kişilerin aldıkları bu hizmete karşılık olarak abone olması gerektiği ve her abonenin de katı atık hizmetlerinin görülmesine ilişkin karşılıklı sözleşme yapma yükümlülüğünün bulunduğu ortaya konmuştur.

Bununla birlikte katı atık bertaraf ücretinin belediye meclisleri tarafından belirlenmesinin verginin yasallığı ilkesi açısından da değerlendirilmesinde fayda vardır. Verginin yasallığı ilkesi bizzat Anayasamızda düzenlenmiş olup “Vergi ödevi” başlıklı Anayasa m.73’e göre; “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla koyulur, değiştirilir veya kaldırılır.” İlgili madde kapsamında değerlendirildiğinde katı atık bertaraf ücretinin vergi benzeri mali yükümlülük sınıfında olduğu bariz olup verginin yasallığı ilkesi gereğince kanunla getirilmesi gerekmektedir, ancak ilgili ücreti belirleme yetkisi belediye meclislerine verilmiş olup işbu husus Anayasa ile bizzat güvence altına alınan verginin yasallığı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

Bu noktada ayrıca belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesi tarafından daha önceden 2464 sayılı Kanunun (BGK) 96. madde (b) bendinin belediye meclislerine tanıdığı tarifeleri belirleme yetkisi iptal edilmiştir. İptal edilen maddeye bir benzeri olarak, katı atık ve atık su tarifelerinin belediye meclislerince belirleneceği hükmünün var olması sebebiyle de belediye meclislerinin ücret belirleme yetkisi tartışma konusudur. Bu kapsamda Vergi benzeri mali yükümlülüklerin yasa ile konulup, değiştirilip veya kaldırılacağına yönelik anayasal güvencenin ilan ve reklam vergisindeki iptal nedenini oluşturduğu gibi, katı atık bertaraf ücretinin belediye meclislerince belirlenmesinde de iptal nedeni teşkil edebileceğinin kabulü gerekmektedir. Uygulamada ise ilgili hüküm hala yürürlükte olup bu nedenle katı atık bertaraf ücreti belediye meclislerince belirlenmeye devam etmektedir.

SONUÇ

Sonuç itibariyle özetlemek gerekirse; katı atık bertaraf hizmetlerine ilişkin kanunlarımızda, her türlü çevresel atığın bertaraf edilmesi amacıyla 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Mükerrer 44'üncü maddesiyle getirilen Çevre Temizlik Vergisine ek olarak Çevre Kanunu ile belediyelere katı atıkların bertaraf edilmesine ilişkin ayrı bir yükümlülük getirilmiş ve bu yükümlülük kapsamında belediyelere ayrıca bir katı atık bertaraf ücreti tahsil etme yetkisi tanınmıştır.

Her ne kadar aynı çevre temizlik hizmeti sonucunda Çevre Temizlik Vergisi ve katı atık bertaraf ücreti olmak üzere farklı mali yükümlülüklerin getirilmesi çifte vergilendirme gibi dursa da benimsenen toplam maliyet sistemi ile katı atık bertaraf ücreti belirlenirken, katı atık bertarafı için yapılan toplam harcamalardan ödenen çevre temizlik vergisinin mahsup edilmesi gerektiği öngörülmüş ve bu şekilde çifte vergilendirmenin önüne geçilmiştir. Bu kapsamda toplam maliyet sistemi gereğince aynı hizmet için hem Çevre Temizlik Vergisinin hem katı atık bertaraf ücretinin öngörülmesinin herhangi bir hukuka aykırılığı bulunmamaktadır, zira toplam maliyetten ödenen çevre temizlik vergisinin indirilmesi söz konusudur.

Bununla birlikte katı atık bertaraf ücretinin belirlenmesine ilişkin yetkinin belediye meclislerine verilmesi açıkça verginin yasallığı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Belediye meclislerine bu yetki kanun ile verilmiş olsa dahi Anayasamızda açıkça vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla yetkilendirilen kişi tarafından değil, bizzat kanunla getirileceği öngörülmüş olup ilgili hüküm  lafzi ve amaçsal yorumlandığında kanunla yetkilendirilen kişilerin vergi ve benzeri mali yükümlülük getiremeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla belediye meclisleri tarafından katı atık bertaraf ücretinin belirlenip tahsil edilmesi verginin yasallığı ilkesi gereğince hukuki zeminde sakınca içermektedir.

Stj. Av. Beyza Nur Göksel

 

Kaynakça:

1. 30 seri No’lu Belediye Gelirleri Genel Tebliği (R.G. 10.01.2004 / 25342)

2. Danıştay 14. Dairesi 2018/5387 E. 2018/7208 K. sayılı ilamı

3. Danıştay 14. Dairesinin buna ilişkin 2015/7439 E. 2018/2967 K. sayılı ilamı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN