Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

BORSAYA KOTE EDİLMEMİŞ NAMA YAZILI PAYLARIN DEVRİNİN SINIRLANDIRILMASINI DÜZENLEYEN TTK MADDE 493-494 OY HAKKININ DONMASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEBİLİR Mİ?

BORSAYA KOTE EDİLMEMİŞ NAMA YAZILI PAYLARIN DEVRİNİN SINIRLANDIRILMASINI DÜZENLEYEN TTK MADDE 493-494 OY HAKKININ DONMASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEBİLİR Mİ?

1. GİRİŞ

Anonim şirketlerde oy hakkı, pay sahibi olmanın en önemli sonuçlarından biri olmakla beraber Türk Ticaret Kanunu'nun bazı hükümleri, oy hakkının birtakım durumlarda kısıtlanarak askıya alınabileceğini düzenlemektedir. Bu durumlarda bir yandan pay sahibinin, pay hakkı sahipliği devam ederken diğer yandan oy hakkını kullanması engellenmiş olur. Pay sahibinin oy hakkını kullanmasının önüne geçen hallerden biri oydan yoksunluk hali iken bir diğeri oy hakkının donması durumudur.

2. OYDAN YOKSUNLUK VE OY HAKKININ DONMASI FARKLARI

Oydan yoksunluk durumu Türk Ticaret Kanunu'nda yasal olarak düzenlenirken, oy hakkının donması ilgili birtakım hükümlerin neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira oy hakkının donması, kanunda açıkça ayrı bir başlık altında düzenlenmemiştir. Bu iki durumda da pay sahibinin oy hakkının önüne geçilmiş olsa da oydan yoksunluk ve oy hakkının donması halleri birbirlerinden sonuçları itibariyle farklılık teşkil eder. Oydan yoksunluk hali, TTK madde 436’da açıkça ifade edilmiştir. İlgili madde, oydan yoksunluğun iki durumda ortaya çıkabileceğini düzenler: Oydan yoksunluğa sebep olan ilk durum; pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işe, işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamamasıdır (TTK m. 436/1). İkinci durum ise, şirketin yönetim kurulu üyeleri ve yönetimde imza yetkisine sahip kişilerin, ibraya ilişkin müzakerelerde kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacak olmasıdır (TTK m436/2). Bu iki durumda da pay hakkı sahibinin paylarından doğan oy hakkı, özel bir durum dolayısıyla sınırlandırılmaktadır. Oydan yoksun bulunan pay hakkı sahibi, yoksunluğa neden olan bu iki halden birinin kapsamına girmekteyse bu gündem maddelerine ilişkin müzakerelere katılma hakkını korurken bu müzakerelerde oy kullanma hakkını kaybedecektir. Bu durumda dahi -dikkat edilmelidir ki- pay hakkı sahibine ait paylar, genel kurul toplantı nisabında dikkate alınmaya devam etmektedir. Söz konusu maddenin doğurduğu en önemli sonuç, pay hakkı sahibinin bu şekildeki gündem maddelerini içeren müzakerelerde oy kullanamamasıdır. [1] Görüldüğü üzere oydan yoksunluk durumu, belirli hallerle sınırlı olmakla birlikte sürekli değil, söz konusu durum sona erinceye kadar devam eden, geçici bir durumu ifade etmektedir.

Pay sahibinin oy hakkını kullanmasının önüne geçen bir diğer durum, oy hakkının donması halidir. Oy hakkının donması kanunda açıkça düzenlenmemekle beraber birtakım maddelerde yer alan durumların neticesi olarak ortaya çıkmaktadır. Oy hakkının donmasında, oydan yoksunluk halinin aksine pay sahibinin oy hakkını kullanamaması sürekli, sınırsız ve geneldir. Diğer bir ifadeyle kanunda öngörülen nedenlerden biriyle oy hakkı donmuş olan pay sahibinin genel kurulda alınacak hiçbir kararda oy hakkı söz konusu değildir. Bu durumdaki payların, yine oydan yoksunluk durumunun aksine, genel kurulda temsili söz konusu olmadığından söz konusu paylar, toplantı yetersayısının tespitinde de göz önünde bulundurulmaz. Aksi takdirde bu şekilde donmuş bulunan paylar toplantı yetersayısına esas alınarak esas sermaye tutarından düşülmezse, genel kurulun toplanması zor duruma düşecektir.[2] Oy hakkının donması hallerine şunlar örnek verilebilir;

1. Anonim ortaklığın kendi payını iktisap etmesinde oy hakkının donması (TTK m. 379- 389),

2. Yavru ortaklığın ana ortaklıkta pay sahibi olması,

3. Pay sahibinin ıskatında oy hakkının donması,

4. Bildirim, tescil ve ilan yükümlülüğünde oy hakkının donması (TTK m.198),

5. Pay sahibinin oy hakkının esas sözleşme ile sınırlandırılması halinde oy hakkının donması,

6. Zorunlu pay alım teklifinde oy hakkının donması.

3. ANONİM ORTAKLIĞIN KENDİ PAYINI İKTİSAP ETMESİNDE OY HAKKININ DONMASI

Türk hukuk sistemi, kural olarak anonim şirketin kendi payını iktisap etmesini kabul etmemektedir. Genel kural bu olmakla beraber TTK madde 379, anonim şirketlerin söz konusu maddedeki şartları sağlaması durumunda, kendi paylarını iktisap etmesinin önünü açar. Şirketlerin istisnai olarak bu şekilde kendi paylarını iktisap etmesi durumu kabul edilmiş olsa da bu iktisaba birtakım sınırlamalar getirilmiştir. Zira kendi paylarını iktisap eden anonim şirketin pay sahipliğine bağlı olarak kazandığı bazı haklar TTK m. 389 uyarınca sınırlandırılmıştır. İlgili düzenlemeye göre, şirketin iktisap etmiş olduğu kendi payları, yapılacak genel kurulun toplantı nisabında dikkate alınmayacak ve bu paylara ait oy hakları da donacaktır. Böylece şirketin kendi paylarını iktisap etmesi durumu, iktisap edilen paylar bakımından oy hakkının donması nedenlerinden birini teşkil eder.

4. TTK MADDE 493-494'ÜN KAPSAMI VE OY HAKKININ DONMASI İLE BAĞLANTISI

Türk Ticaret Kanunu'nun 493. maddesi borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların devrinde; genel kurulun, söz konusu devri reddetmesinin nedenleri düzenlenmektedir. Maddeye göre; şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek reddedebileceği gibi, devreden pay sahibine -paylarını- başvurma anındaki değeriyle kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü̈ kişiler adına almayı önererek onay istemini reddedebilir (TTK m. 493/1). Şirketin devri reddedebildiği ikinci sebep ise payların; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmesi durumunda, şirketin; payları iktisap eden pay sahibinden, söz konusu payları gerçek değeri ile devralmayı önermesidir (TTK m.493/4).

Anonim şirkete, devre konu olan pay senetlerini gerçek değer üzerinden devralma önerisinde bulunması imkanını sağlayan hüküm, öğretide 'kaçış klozu' olarak da ifade edilir. Zira bu imkân, anonim şirketin yabancılaşmasının önüne geçer. Tam da bu noktada, şirketin bu şekilde bir teklifte bulunmasının ve netice itibariyle bu payları iktisap etmesinin, oy hakkının donması sonucunu doğuran TTK m. 379 ve dolayısıyla TTK m. 389 kapsamında 'şirketin kendi payını iktisap etmesi' olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği gündeme gelir. Kanun koyucu TTK madde 493’ün gerekçesinde, anonim şirketin pay senetlerini kendi hesabına alabilmesi için TTK madde 379 ve devamında yer alan hükümlerdeki şartların varlığının gerekli olmadığı ifade eder. Kanun koyucu bu şekildeki bir iktisabın, TTK madde 493'ün gerekçesinde, iki şekilde değerlendirilebileceğini belirtmiştir; bunlardan ilki, şirketin yakın ve ciddi bir kaybın önüne geçmek amacıyla 379. maddedeki genel kurulun yetkilendirmesine gerek olmadan kendi paylarını iktisap etmesini amaçlayan TTK madde 381'in kapsamında kabul edilebileceği yönündedir. İkincisi ise, söz konusu iktisabın, TTK 379’uncu ve devamı maddelerde öngörülenlere ek bir istisna olarak da kabul edilebileceğidir. Eğer ikinci durumdaki gibi, 493/1'deki şirketin payı devralma önerisi, TTK 379 ve devamı maddelerine ek bir istisna olarak kabul edilirse, söz konusu önerinin, 'şirketin kendi payını iktisabı' olarak kabul edilmesi ve bunun da bir neticesi olarak da oy hakkının donması sonucu ile karşılaşılacağı görülmektedir. Söz konusu sonucun, şirketin bu payları, pay sahipleri veya üçüncü̈ bir kişi hesabına almayı önermesi durumu için geçerli olmadığına, yalnızca şirketin bu payları kendi ad ve hesabına almayı önermesi durumu için söz konusu olduğuna dikkat edilmesi gerekir.

Şirket paylarının; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmesi halleri özel bir devrin reddi sebebi teşkil etmektedir. Bu red sebebini düzenleyen TTK madde 493’ün dördüncü fıkrasına göre söz konusu hallerde şirket yalnızca bu payları gerçek değeri ile almayı önerdiği takdirde onay istemini reddedebilir. Şirketin böyle bir öneride bulunup devri reddetmesi halinde, öğretide farklı görüşler yer almakla birlikte kanunun gerekçesinde TTK madde 379 ile TTK madde 493 arasında bir bağlantı kurulmuş olması nedeniyle bu şekildeki bir iktisabı, şirketin kendi payını iktisap olarak değerlendirebilmek mümkündür. Dolayısıyla TTK madde 379 ve ona ilişkin hakları kullanılmasını düzenleyen TTK madde 389 uyarınca, bu şekilde iktisap edilen paylardan doğan oy haklarının donduğu kabul edilebilir.

Söz konusu düzenlemeyi takiben, TTK madde 494’ün ikinci fıkrası payların; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra dolayısıyla iktisap edilmeleri dolayısıyla, bunlardan doğan mülkiyet ve malvarlığına ilişkin hakların derhal; genel kurula katılma haklarıyla oy haklarının ise ancak şirketin onayı ile devredileceği ifade edilmiştir. Esasen burada şirketin pay devrine onay vermediği durumlarda karşılaşılan iki teoriye değinmek gerekir. Bunlardan biri "bölünme" teorisi, diğeri ise "birlik" teorisidir. Bölünme teorisine göre, şirket devir istemine onay vermezse bu devir şirkete karşı hüküm ifade etmeyecektir ve bunun bir sonucu olarak paydan doğan yönetimsel hakların da -oy hakkı gibi- devredende kalacağı kabul edilebilir. Birlik teorisine göre ise şirket devre onay vermediği sürece payın mülkiyeti dahil buna bağlı tüm hakların devralana geçmeyeceği teorisidir. Bu esasta TTK madde 494’ün ikinci fıkrasındaki durumun bölünme teorisine göre düzenlendiği görülmektedir. Zira söz konusu maddedeki hallerde mülkiyet ve malvarlığına ilişkin haklar derhal devralana geçerken genel kurula katılma hakkı ve oy hakkı gibi yönetsel haklar ancak şirketin onayı ile devredilebilecektir. Dolayısıyla bu devre konu olan paylardan doğan oy haklarının intikalinde, bölünmeye izin verilmiştir.[3]

TTK madde 494'ün üçüncü fıkrasında ise şirketin onaya ilişkin isteminin, istemi aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içince reddetmesi gerektiğini aksi takdirde reddetmemesinin veya reddin haksız olmasının, onay verildiği anlamına geldiği belirtilmiştir. Bu durumda ilgili fıkrada belirtilen üç aylık zaman dilimi içinde bu paylara ait oy haklarının ne olacağı kanunda düzenleme olarak yer almamaktadır. Bu konuya ilişkin olarak TTK m. 494/2'nin gerekçesinde kanun koyucu şirketin yönetsel işlere ilişkin onay vermediği sürece söz konusu hakların eski malikte kalacağını ifade etmiştir. Bu gerekçeye göre, eşler arasındaki mal rejimi ve cebri icraya ilişkin iktisaplar için bunlardan doğan oy hakları devredende kalacaktır ve bu durumda devreden hayattaysa, yönetsel haklarını ve buna bağlı olarak oy hakkını kendisi kullanabilecektir. Zira aynı durum mirastan ve mirasın paylaşımından doğan pay senetleri için mümkün olamayacaktır. Zira devreden bu durumlarda hayatta değildir. O halde söz konusu pay senetlerinden doğan oy hakları için şirket üç ay içinde onay verinceye dek bu oy haklarının kullanılamayacak olması, oy hakkının donmasıyla örtüşebilir. Nitekim bu iki durumda da oy hakkı kullanılamaz haldedir.

Hal böyle olmakla beraber TTK madde 494'ün ikinci fıkrasından doğan oy hakkının kullanılamaması durumunun, oy hakkının donması olarak nitelendirilebilmesi için her iki halde de oy hakkının kullanılamayacak olması yeterli bir gerekçe değildir. TTK madde 494'ün ikinci fıkrası oy hakkının donması olarak ifade edilebilmesi için, oy hakkının donması müessesinin doğurduğu diğer sonuçlarla da söz konusu maddenin uyuşması gerekir. Bu kapsamda oy hakkının donmasının bir diğer önemli sonucu olan, donmuş bulunan oylara ilişkin payların genel kurul toplantı ve karar yetersayısında hesaba alınmaması, TTK madde 494’ün ikinci fıkrası için geçerli değildir. Nitekim ilgili maddeye göre oy hakkının kullanılamadığı bir durum ortaya çıkarsa, oy hakkının donması sonucunda meydana gelen, genel kurul toplantı müzakerelerine bu oylara ait payların toplantı yetersayısından düşüleceği durumu, TTK madde 494’ün ikinci fıkrası için söz konusu olmayacaktır. Çünkü̈ bu maddede belirtilen oylara ilişkin paylar toplantı nisabının hesabından düşülmemektedir. Zira TTK madde 497’nin üçüncü fıkrası hükmü̈ borsaya 'kote edilmiş' paylardan doğan oy haklarına ilişkin olup bu maddeye göre borsaya kote edilmiş nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması durumunda söz konusu paylardan doğan oy hakları genel kurul toplantı ve karar yetersayısına eklenmez. Dolayısıyla borsaya 'kote edilmemiş' nama yazılı payların sınırlandırılmasını içeren TTK madde 494’ün ikinci fıkrası hükmünde yer alan paylara ilişkin oy hakları TTK madde 497’nin üçüncü fıkrasındaki bir sonucu meydana getirmeyecek, diğer bir ifadeyle, bu maddeye ilişkin paylar, genel kurul toplantı yetersayısından düşülmemekte ve bu paylar da dikkate alınmaktadır. Bir diğer taraftan, oy hakkının donması durumunda, oy hakkının kullanılamaması tamamen kanunun buna izin vermemesiyle ilgili bir durumdur. Ancak TTK madde 494’ün ikinci fıkrasındaki miras ve mirasın paylaşımına ilişkin payların iktisabında oy hakkının kullanılamaması, miras bırakanın hayatta olmamasıyla ilgili bir durumdur. Nitekim ilgili maddede yer alan eşler arasındaki mal rejimi ve cebri icra gereği iktisap edilen paylar bakımından devreden hayattaysa bu paylara bağlı olan oy hakları devreden tarafından kullanılabilecektir.[4] Açılanan nedenlerle TTK madde 494’ün ikinci fıkrasındaki oy hakkının kullanılamaması durumu ile oy hakkının donması halinin bağdaşmadığı açıkça görülmektedir.[5]

5. SONUÇ

Kanun koyucu birtakım hükümlerin sonucunu, oy hakkının genel sebeplerle ve sürekli olarak kullanılmasını engelleyen oy hakkının donması kurumuna bağlamıştır. Lakin yukarıda izah etmiş olduğumuz TTK 493 ve 494. maddelerde oy hakkının kullanılmasını engelleyen birtakım durumlar ortaya çıkmakla beraber söz konusu hükümler kanun koyucu tarafından açıkça oy hakkının donması sonucunu doğurduğu belirtilmemiştir.

TTK madde 493'ün birinci ve dördüncü fıkrasında yer alan; şirketin, devri istenen payları kendi ad ve hesabına almayı önererek devri reddetmesi durumu; şirketin kendi payını iktisap etmesi sonucunu doğurur. Şirketin kendi payını iktisap etmesi TTK madde 389 gereğince iktisap edilen payların oy hakkının donmasına sebebiyet vermesi nedeniyle TTK madde 493'ü n birinci ve dördüncü̈ fıkrasındaki düzenleme, oy hakkının donması kapsamında değerlendirilebilir.

TTK madde 494'ün ikinci fıkrasının lafzından bölünme teorisinin uygulandığı anlaşılmakla beraber söz konusu fıkrada belirtilen paylara bağlı malvarlığı ve mülkiyet hakkı devralana derhal geçerken oy hakkı gibi yönetsel haklar ancak şirketin onayı ile devralana geçmektedir. Şirketin söz konusu onay için TTK madde 494'ün üçüncü fıkrası uyarınca üç ay süresi vardır. Üç aylık süre; söz konusu paylardan doğan oy hakları, şirket onay verinceye dek devreden tarafından kullanılacaktır. İlgili hükümde yer alan miras ve mirasın paylaşılmasından doğan paylara ait oy hakları ise miras bırakan tarafından kullanılamayacaktır. Bu şekilde oy haklarının kullanılamayacak olması ilk etapta akla oy hakkının donması müessesini getirse de oy hakkının donmasının bir diğer şartı olan genel kurul toplantı nisabından donan payların düşülmesi sonucunu doğurmadığı ve yukarıda açıklanan diğer sebeplerle, TTK madde 494'ün ikinci fıkrasına konu olan oy haklarının kullanılmaması, oy hakkının donması olarak değerlendirilemez.

Stj. Av. Alperen Furkan Balat

Kaynakça:

1. Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Oy Hakkının Kapsamı ve Etkisi, Dr. Tülay Gökdemir Tamer, s. 94

2. Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Oy Hakkının Kapsamı ve Etkisi, Dr. Tülay Gökdemir Tamer, s.368

3. Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkının Donması, Faruk Çelikyurt, s.98-99

4. Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkının Donması, Faruk Çelikyurt, s.100

5. İmge Şahin, Türk Ticaret Kanunu Hükümleri Çerçevesinde Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkının Donması, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hukuk Ana Bilim Dalı, 2024, s.74-76

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN