1. GİRİŞ
Anonim şirketlerde oy hakkı, pay sahibi
olmanın en önemli sonuçlarından biri olmakla beraber Türk Ticaret Kanunu'nun
bazı hükümleri, oy hakkının birtakım durumlarda kısıtlanarak askıya
alınabileceğini düzenlemektedir. Bu durumlarda bir yandan pay sahibinin, pay
hakkı sahipliği devam ederken diğer yandan oy hakkını kullanması engellenmiş
olur. Pay sahibinin oy hakkını kullanmasının önüne geçen hallerden biri oydan
yoksunluk hali iken bir diğeri oy hakkının donması durumudur.
2. OYDAN YOKSUNLUK VE OY HAKKININ
DONMASI FARKLARI
Oydan yoksunluk durumu Türk Ticaret
Kanunu'nda yasal olarak düzenlenirken, oy hakkının donması ilgili birtakım
hükümlerin neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira oy hakkının donması,
kanunda açıkça ayrı bir başlık altında düzenlenmemiştir. Bu iki durumda da pay
sahibinin oy hakkının önüne geçilmiş olsa da oydan yoksunluk ve oy hakkının
donması halleri birbirlerinden sonuçları itibariyle farklılık teşkil eder.
Oydan yoksunluk hali, TTK madde 436’da açıkça ifade edilmiştir. İlgili madde,
oydan yoksunluğun iki durumda ortaya çıkabileceğini düzenler: Oydan yoksunluğa
sebep olan ilk durum; pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların
ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye
şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işe, işleme veya
herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin müzakerelerde oy
kullanamamasıdır (TTK m. 436/1). İkinci durum ise, şirketin yönetim kurulu
üyeleri ve yönetimde imza yetkisine sahip kişilerin, ibraya ilişkin müzakerelerde
kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacak olmasıdır (TTK
m436/2). Bu iki durumda da pay hakkı sahibinin paylarından doğan oy hakkı, özel
bir durum dolayısıyla sınırlandırılmaktadır. Oydan yoksun bulunan pay hakkı
sahibi, yoksunluğa neden olan bu iki halden birinin kapsamına girmekteyse bu gündem
maddelerine ilişkin müzakerelere katılma hakkını korurken bu müzakerelerde oy
kullanma hakkını kaybedecektir. Bu durumda dahi -dikkat edilmelidir ki- pay
hakkı sahibine ait paylar, genel kurul toplantı nisabında dikkate alınmaya
devam etmektedir. Söz konusu maddenin doğurduğu en önemli sonuç, pay hakkı
sahibinin bu şekildeki gündem maddelerini içeren müzakerelerde oy
kullanamamasıdır. [1] Görüldüğü üzere oydan yoksunluk durumu, belirli
hallerle sınırlı olmakla birlikte sürekli değil, söz konusu durum sona
erinceye kadar devam eden, geçici bir durumu ifade etmektedir.
Pay sahibinin oy hakkını kullanmasının önüne
geçen bir diğer durum, oy hakkının donması halidir. Oy hakkının donması kanunda
açıkça düzenlenmemekle beraber birtakım maddelerde yer alan durumların neticesi
olarak ortaya çıkmaktadır. Oy hakkının donmasında, oydan yoksunluk halinin
aksine pay sahibinin oy hakkını kullanamaması sürekli, sınırsız ve geneldir. Diğer
bir ifadeyle kanunda öngörülen nedenlerden biriyle oy hakkı donmuş olan pay
sahibinin genel kurulda alınacak hiçbir kararda oy hakkı söz konusu değildir.
Bu durumdaki payların, yine oydan yoksunluk durumunun aksine, genel kurulda
temsili söz konusu olmadığından söz konusu paylar, toplantı yetersayısının
tespitinde de göz önünde bulundurulmaz. Aksi takdirde bu şekilde donmuş bulunan
paylar toplantı yetersayısına esas alınarak esas sermaye tutarından düşülmezse,
genel kurulun toplanması zor duruma düşecektir.[2] Oy hakkının donması
hallerine şunlar örnek verilebilir;
1. Anonim ortaklığın kendi payını
iktisap etmesinde oy hakkının donması (TTK m. 379- 389),
2. Yavru ortaklığın ana ortaklıkta pay
sahibi olması,
3. Pay sahibinin ıskatında oy hakkının
donması,
4. Bildirim, tescil ve ilan
yükümlülüğünde oy hakkının donması (TTK m.198),
5. Pay sahibinin oy hakkının esas sözleşme
ile sınırlandırılması halinde oy hakkının donması,
6. Zorunlu pay alım teklifinde oy
hakkının donması.
3. ANONİM ORTAKLIĞIN KENDİ PAYINI
İKTİSAP ETMESİNDE OY HAKKININ DONMASI
Türk hukuk sistemi, kural olarak anonim
şirketin kendi payını iktisap etmesini kabul etmemektedir. Genel kural bu
olmakla beraber TTK madde 379, anonim şirketlerin söz konusu maddedeki şartları
sağlaması durumunda, kendi paylarını iktisap etmesinin önünü açar.
Şirketlerin istisnai olarak bu şekilde kendi paylarını iktisap etmesi durumu kabul
edilmiş olsa da bu iktisaba birtakım sınırlamalar getirilmiştir. Zira kendi
paylarını iktisap eden anonim şirketin pay sahipliğine bağlı olarak kazandığı
bazı haklar TTK m. 389 uyarınca sınırlandırılmıştır. İlgili düzenlemeye göre,
şirketin iktisap etmiş olduğu kendi payları, yapılacak genel kurulun toplantı
nisabında dikkate alınmayacak ve bu paylara ait oy hakları da donacaktır. Böylece
şirketin kendi paylarını iktisap etmesi durumu, iktisap edilen paylar
bakımından oy hakkının donması nedenlerinden birini teşkil eder.
4. TTK MADDE 493-494'ÜN KAPSAMI VE OY
HAKKININ DONMASI İLE BAĞLANTISI
Türk Ticaret Kanunu'nun 493. maddesi
borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların devrinde; genel kurulun, söz konusu
devri reddetmesinin nedenleri düzenlenmektedir. Maddeye göre; şirket, esas sözleşmede
öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek reddedebileceği gibi, devreden
pay sahibine -paylarını- başvurma anındaki değeriyle kendi veya diğer pay
sahipleri ya da üçüncü̈ kişiler adına almayı önererek onay istemini
reddedebilir (TTK m. 493/1). Şirketin devri reddedebildiği ikinci sebep ise
payların; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya
cebri icra gereği iktisap edilmesi durumunda, şirketin; payları iktisap eden
pay sahibinden, söz konusu payları gerçek değeri ile devralmayı önermesidir
(TTK m.493/4).
Anonim şirkete, devre konu olan pay
senetlerini gerçek değer üzerinden devralma önerisinde bulunması imkanını sağlayan
hüküm, öğretide 'kaçış klozu' olarak da ifade edilir. Zira bu imkân, anonim
şirketin yabancılaşmasının önüne geçer. Tam da bu noktada, şirketin bu şekilde
bir teklifte bulunmasının ve netice itibariyle bu payları iktisap etmesinin, oy
hakkının donması sonucunu doğuran TTK m. 379 ve dolayısıyla TTK m. 389
kapsamında 'şirketin kendi payını iktisap etmesi' olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği
gündeme gelir. Kanun koyucu TTK madde 493’ün gerekçesinde, anonim şirketin pay
senetlerini kendi hesabına alabilmesi için TTK madde 379 ve devamında yer alan hükümlerdeki
şartların varlığının gerekli olmadığı ifade eder. Kanun koyucu bu şekildeki bir
iktisabın, TTK madde 493'ün gerekçesinde, iki şekilde değerlendirilebileceğini
belirtmiştir; bunlardan ilki, şirketin yakın ve ciddi bir kaybın önüne geçmek
amacıyla 379. maddedeki genel kurulun yetkilendirmesine gerek olmadan kendi
paylarını iktisap etmesini amaçlayan TTK madde 381'in kapsamında kabul edilebileceği
yönündedir. İkincisi ise, söz konusu iktisabın, TTK 379’uncu ve devamı
maddelerde öngörülenlere ek bir istisna olarak da kabul edilebileceğidir. Eğer
ikinci durumdaki gibi, 493/1'deki şirketin payı devralma önerisi, TTK 379 ve
devamı maddelerine ek bir istisna olarak kabul edilirse, söz konusu önerinin,
'şirketin kendi payını iktisabı' olarak kabul edilmesi ve bunun da bir neticesi
olarak da oy hakkının donması sonucu ile karşılaşılacağı görülmektedir. Söz
konusu sonucun, şirketin bu payları, pay sahipleri veya üçüncü̈ bir kişi
hesabına almayı önermesi durumu için geçerli olmadığına, yalnızca şirketin bu
payları kendi ad ve hesabına almayı önermesi durumu için söz konusu olduğuna
dikkat edilmesi gerekir.
Şirket paylarının; miras, mirasın
paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği
iktisap edilmesi halleri özel bir devrin reddi sebebi teşkil etmektedir. Bu red
sebebini düzenleyen TTK madde 493’ün dördüncü fıkrasına göre söz konusu
hallerde şirket yalnızca bu payları gerçek değeri ile almayı önerdiği takdirde
onay istemini reddedebilir. Şirketin böyle bir öneride bulunup devri reddetmesi
halinde, öğretide farklı görüşler yer almakla birlikte kanunun gerekçesinde TTK
madde 379 ile TTK madde 493 arasında bir bağlantı kurulmuş olması nedeniyle bu
şekildeki bir iktisabı, şirketin kendi payını iktisap olarak
değerlendirebilmek mümkündür. Dolayısıyla TTK madde 379 ve ona ilişkin
hakları kullanılmasını düzenleyen TTK madde 389 uyarınca, bu şekilde iktisap
edilen paylardan doğan oy haklarının donduğu kabul edilebilir.
Söz konusu düzenlemeyi takiben, TTK madde
494’ün ikinci fıkrası payların; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal
rejimi hükümleri veya cebri icra dolayısıyla iktisap edilmeleri dolayısıyla,
bunlardan doğan mülkiyet ve malvarlığına ilişkin hakların derhal; genel kurula
katılma haklarıyla oy haklarının ise ancak şirketin onayı ile devredileceği
ifade edilmiştir. Esasen burada şirketin pay devrine onay vermediği durumlarda
karşılaşılan iki teoriye değinmek gerekir. Bunlardan biri "bölünme"
teorisi, diğeri ise "birlik" teorisidir. Bölünme teorisine göre,
şirket devir istemine onay vermezse bu devir şirkete karşı hüküm ifade
etmeyecektir ve bunun bir sonucu olarak paydan doğan yönetimsel hakların da -oy
hakkı gibi- devredende kalacağı kabul edilebilir. Birlik teorisine göre ise
şirket devre onay vermediği sürece payın mülkiyeti dahil buna bağlı tüm
hakların devralana geçmeyeceği teorisidir. Bu esasta TTK madde 494’ün ikinci
fıkrasındaki durumun bölünme teorisine göre düzenlendiği görülmektedir. Zira söz
konusu maddedeki hallerde mülkiyet ve malvarlığına ilişkin haklar derhal
devralana geçerken genel kurula katılma hakkı ve oy hakkı gibi yönetsel haklar
ancak şirketin onayı ile devredilebilecektir. Dolayısıyla bu devre konu olan
paylardan doğan oy haklarının intikalinde, bölünmeye izin verilmiştir.[3]
TTK madde 494'ün üçüncü fıkrasında ise
şirketin onaya ilişkin isteminin, istemi aldığı tarihten itibaren en geç üç ay
içince reddetmesi gerektiğini aksi takdirde reddetmemesinin veya reddin haksız
olmasının, onay verildiği anlamına geldiği belirtilmiştir. Bu durumda ilgili
fıkrada belirtilen üç aylık zaman dilimi içinde bu paylara ait oy haklarının ne
olacağı kanunda düzenleme olarak yer almamaktadır. Bu konuya ilişkin olarak TTK
m. 494/2'nin gerekçesinde kanun koyucu şirketin yönetsel işlere ilişkin onay vermediği
sürece söz konusu hakların eski malikte kalacağını ifade etmiştir. Bu
gerekçeye göre, eşler arasındaki mal rejimi ve cebri icraya ilişkin iktisaplar
için bunlardan doğan oy hakları devredende kalacaktır ve bu durumda devreden
hayattaysa, yönetsel haklarını ve buna bağlı olarak oy hakkını kendisi
kullanabilecektir. Zira aynı durum mirastan ve mirasın paylaşımından doğan pay
senetleri için mümkün olamayacaktır. Zira devreden bu durumlarda hayatta değildir.
O halde söz konusu pay senetlerinden doğan oy hakları için şirket üç ay içinde
onay verinceye dek bu oy haklarının kullanılamayacak olması, oy hakkının
donmasıyla örtüşebilir. Nitekim bu iki durumda da oy hakkı kullanılamaz
haldedir.
Hal böyle olmakla beraber TTK madde
494'ün ikinci fıkrasından doğan oy hakkının kullanılamaması durumunun, oy
hakkının donması olarak nitelendirilebilmesi için her iki halde de oy hakkının
kullanılamayacak olması yeterli bir gerekçe değildir. TTK madde 494'ün ikinci
fıkrası oy hakkının donması olarak ifade edilebilmesi için, oy hakkının donması
müessesinin doğurduğu diğer sonuçlarla da söz konusu maddenin uyuşması gerekir.
Bu kapsamda oy hakkının donmasının bir diğer önemli sonucu olan, donmuş
bulunan oylara ilişkin payların genel kurul toplantı ve karar yetersayısında
hesaba alınmaması, TTK madde 494’ün ikinci fıkrası için geçerli değildir.
Nitekim ilgili maddeye göre oy hakkının kullanılamadığı bir durum ortaya
çıkarsa, oy hakkının donması sonucunda meydana gelen, genel kurul toplantı müzakerelerine
bu oylara ait payların toplantı yetersayısından düşüleceği durumu, TTK madde
494’ün ikinci fıkrası için söz konusu olmayacaktır. Çünkü̈ bu maddede
belirtilen oylara ilişkin paylar toplantı nisabının hesabından düşülmemektedir.
Zira TTK madde 497’nin üçüncü fıkrası hükmü̈ borsaya 'kote edilmiş' paylardan doğan
oy haklarına ilişkin olup bu maddeye göre borsaya kote edilmiş nama yazılı
payların devrinin sınırlandırılması durumunda söz konusu paylardan doğan oy
hakları genel kurul toplantı ve karar yetersayısına eklenmez. Dolayısıyla
borsaya 'kote edilmemiş' nama yazılı payların sınırlandırılmasını içeren TTK madde
494’ün ikinci fıkrası hükmünde yer alan paylara ilişkin oy hakları TTK madde
497’nin üçüncü fıkrasındaki bir sonucu meydana getirmeyecek, diğer bir
ifadeyle, bu maddeye ilişkin paylar, genel kurul toplantı yetersayısından düşülmemekte
ve bu paylar da dikkate alınmaktadır. Bir diğer taraftan, oy hakkının donması
durumunda, oy hakkının kullanılamaması tamamen kanunun buna izin vermemesiyle
ilgili bir durumdur. Ancak TTK madde 494’ün ikinci fıkrasındaki miras ve
mirasın paylaşımına ilişkin payların iktisabında oy hakkının kullanılamaması,
miras bırakanın hayatta olmamasıyla ilgili bir durumdur. Nitekim ilgili maddede
yer alan eşler arasındaki mal rejimi ve cebri icra gereği iktisap edilen paylar
bakımından devreden hayattaysa bu paylara bağlı olan oy hakları devreden
tarafından kullanılabilecektir.[4] Açılanan nedenlerle TTK madde 494’ün ikinci
fıkrasındaki oy hakkının kullanılamaması durumu ile oy hakkının donması halinin
bağdaşmadığı açıkça görülmektedir.[5]
5. SONUÇ
Kanun koyucu birtakım hükümlerin
sonucunu, oy hakkının genel sebeplerle ve sürekli olarak kullanılmasını
engelleyen oy hakkının donması kurumuna bağlamıştır. Lakin yukarıda izah etmiş olduğumuz
TTK 493 ve 494. maddelerde oy hakkının kullanılmasını engelleyen birtakım
durumlar ortaya çıkmakla beraber söz konusu hükümler kanun koyucu tarafından
açıkça oy hakkının donması sonucunu doğurduğu belirtilmemiştir.
TTK madde 493'ün birinci ve dördüncü fıkrasında yer alan; şirketin, devri istenen payları kendi ad ve hesabına almayı önererek devri reddetmesi durumu; şirketin kendi payını iktisap etmesi sonucunu doğurur. Şirketin kendi payını iktisap etmesi TTK madde 389 gereğince iktisap edilen payların oy hakkının donmasına sebebiyet vermesi nedeniyle TTK madde 493'ü n birinci ve dördüncü̈ fıkrasındaki düzenleme, oy hakkının donması kapsamında değerlendirilebilir.
TTK madde 494'ün ikinci fıkrasının
lafzından bölünme teorisinin uygulandığı anlaşılmakla beraber söz konusu
fıkrada belirtilen paylara bağlı malvarlığı ve mülkiyet hakkı devralana derhal
geçerken oy hakkı gibi yönetsel haklar ancak şirketin onayı ile devralana
geçmektedir. Şirketin söz konusu onay için TTK madde 494'ün üçüncü fıkrası
uyarınca üç ay süresi vardır. Üç aylık süre; söz konusu paylardan doğan oy
hakları, şirket onay verinceye dek devreden tarafından kullanılacaktır. İlgili hükümde
yer alan miras ve mirasın paylaşılmasından doğan paylara ait oy hakları ise
miras bırakan tarafından kullanılamayacaktır. Bu şekilde oy haklarının
kullanılamayacak olması ilk etapta akla oy hakkının donması müessesini getirse
de oy hakkının donmasının bir diğer şartı olan genel kurul toplantı nisabından
donan payların düşülmesi sonucunu doğurmadığı ve yukarıda açıklanan diğer
sebeplerle, TTK madde 494'ün ikinci fıkrasına konu olan oy haklarının
kullanılmaması, oy hakkının donması olarak değerlendirilemez.
Stj. Av.
Alperen Furkan Balat
Kaynakça:
1.
Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Oy Hakkının Kapsamı ve Etkisi, Dr. Tülay Gökdemir
Tamer, s. 94
2.
Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Oy Hakkının Kapsamı ve Etkisi, Dr. Tülay Gökdemir
Tamer, s.368
3.
Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkının Donması, Faruk Çelikyurt, s.98-99
4.
Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkının Donması, Faruk Çelikyurt, s.100
5.
İmge Şahin, Türk Ticaret Kanunu Hükümleri Çerçevesinde Anonim Ortaklıkta Pay
Sahibinin Oy Hakkının Donması, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Ekonomi ve
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hukuk Ana Bilim Dalı, 2024, s.74-76