Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

ASIL BORÇLU HAKKINDA KONKORDATO DAVASI KAPSAMINDA VERİLEN REHİNLİ MALIN SATIŞININ YAPILAMAYACAĞI KARARI, İPOTEK VEREN ÜÇÜNCÜ KİŞİ HAKKINDA DA SONUÇ DOĞURUR

ASIL BORÇLU HAKKINDA KONKORDATO DAVASI KAPSAMINDA VERİLEN REHİNLİ MALIN SATIŞININ YAPILAMAYACAĞI KARARI, İPOTEK VEREN ÜÇÜNCÜ KİŞİ HAKKINDA DA SONUÇ DOĞURUR

İcra ve İflas Kanunu'nun 285-309. maddeleri arasında düzenlenmiş olan konkordato kurumuna ilişkin yasa tasarısı, 28.02.2018 tarihinde TBMM’de kabul edilip 15.03.2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bünyesinde çeşitli sorunlar barındıran iflasın ertelenmesi kurumu bu değişiklikle beraber yürürlükten kaldırılmıştır.

Yasanın gerekçesinde; “iflasın ertelenmesi kurumu, ihdas amacının gerçekleştirilmesi konusunda isteneni verememiştir. İflasın ertelenmesi kurumunda alacaklıların herhangi bir şekilde söz sahibi olamaması, sürecin borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi ve yaşanan yargılama sorunları birlikte değerlendirildiğinde bu kurumun tamamıyla yürürlükten kaldırılması ve yerine alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olarak görülmüştür” ifadeleri yer almakla, konkordatonun iflas erteleme yerine geçtiği anlaşılmaktadır.

Konkordato talep eden borçlu hakkında, İİK m. 286’da belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mahkemeye sunulması halinde geçici mühlet kararı, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde ise bir yıllık kesin mühlet kararı verilmektedir.

Kanunda kesin mühletin alacaklılar ve borçlular hakkında doğurduğu sonuçlar düzenlenmiş, geçici mühletin ise kesin mühletin tüm sonuçlarının doğuracağı hüküm altına alınmıştır. İİK’nın 294. maddesi ve devamında hakkında kesin mühlet kararı verilen borçlunun geçici ve kesin mühlet süresi boyunca haciz tehlikesi altında olmadan faaliyetlerine devam etmesini sağlayacak tedbirler düzenlenmiştir. Yazımız konusu, İİK’nın 295. maddesindeki rehinli alacaklara ait düzenlemenin ipotek veren üçüncü kişi hakkında uygulanması imkânı bulunup bulunmadığıdır.

İİK’nın 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.” düzenlemesini içermektedir. Bu madde ile hakkında mühlet kararı verilen borçlunun rehinle temin edilen alacakları nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabildiği, takibin satış aşamasına kadar devam edebileceği ancak satışın yapılamayacağı düzenlenmiştir.

İpotek, kanunda düzenlenmiş bir rehin türü olarak alacaklının mevcut ya da doğması muhtemel alacağını güvence altına almak amacıyla kurulan ayni bir teminattır. İpotekli taşınmazın sahibinin alacaklı-borçlu dışında başka bir kişi olmasında kanuni bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçlunun mutlaka ipotekli taşınmazın sahibi olması gerekmez. Bir kişi borçlusu olmadığı bir borç için kendi taşınmazını ipotek ettirebilir. Uygulamada bu duruma üçüncü kişi lehine ipotek denilmektedir.

İİK’nın 149. maddesinde; "İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmiş ise ayrıca bunlara birer icra emri gönderir." hükmüne yer verilmiştir. Medeni Kanun’un 887. maddesine göre ise; “İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.” Anılan maddelerin içeriğinden asıl borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişinin zorunlu takip arkadaşı olduğu anlaşılmaktadır.

Yargıtay yerleşik içtihatları, iflas erteleme davası kapsamında verilen rehinli malın satışının yapılamayacağı tedbirinin, zorunlu takip arkadaşlığı kapsamında, ipotek veren üçüncü kişi için de sonuç doğuracağı yönündedir.[1]

Yukarıda belirtildiği gibi konkordato, iflasın ertelenmesi kurumunun yerine geçmekle aralarında farklılıklar olsa da bu iki kurum arasındaki tedbirlere ilişkin hükümler benzerlik göstermektedir. İflas ertelemeye dair yürürlükten kaldırılan İİK m. 179/b-II hükmü, konkordatoya ilişkin İİK m. 295’te de muhafaza edilmiştir.

Konkordato, hukukumuzda uygulama anlamında yeni işlevsellik kazandığı gibi bu konuda henüz yerleşik içtihat oluşmamış olsa da iflas ertelemeye ilişkin yerleşmiş olan içtihatın bu iki kurumun arasındaki benzerlik nedeniyle hakkında konkordato tedbirleri kararı verilmiş olanın lehine ipotek vermiş olan üçüncü kişiler hakkında da uygulanması, ipotekli taşınmazın maliki üçüncü bir kişi olsa dahi bu taşınmazın satışının mühlet içerisinde mümkün olmaması gerekmektedir.

 

Av. Furkan Duru 

 

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.07.2019 tarih ve 12-760 E., 838 K., T.C.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2016/2704 K: 2016/7442

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E:2016/30894 K: 2016/23940

 

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN