1.
GİRİŞ
Bilindiği
üzere, anonim şirket esas sözleşmesinin TTK. Madde 339 hükmü gereği, yazılı
şekilde yapılması, bütün kurucuların imzalarının noterce onaylanması veya esas
sözleşmenin ticaret sicili müdürü ya da yardımcısı huzurunda imzalanması
şarttır.
TTK
madde 339/2 Esas Sözleşmeye ilişkin zorunlu unsurları belirlemektedir. Bunlar:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı yer. b) Esaslı
noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu. c)
Şirketin sermayesi ile her payın itibarî değeri, bunların ödenmesinin şekil ve
şartları. d) Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı olacakları; belirli
paylara tanınan imtiyazlar; devir sınırlamaları. e) Paradan başka sermaye
olarak konan haklar ve ayınlar; bunların değerleri; bunlara karşılık verilecek
payların miktarı, bir işletme ve ayın devir alınması söz konusu olduğu
takdirde, bunların bedeli ve şirketin kurulması için kurucular tarafından
şirket hesabına satın alınan malların ve hakların bedelleriyle, şirketin
kurulmasında hizmetleri görülenlere verilmesi gereken ücret, ödenek veya ödülün
tutarı. f) Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere şirket
kârından sağlanacak menfaatler. g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları,
bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili olanlar. h) Genel kurulların
toplantıya nasıl çağrılacakları; oy hakları. ı) Şirket bir süre ile
sınırlandırılmışsa, bu süre. i) Şirkete ait ilanların nasıl yapılacağı. j) Pay
sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye paylarının türleri ve miktarları. k)
Şirketin hesap dönemi, esas sözleşmede yer verilecek unsurlardır.
Buradan
hareketle, esas sözleşmede merkezin bulunacağı yer ifadesinden bahisle, bu yer
yalnızca İl ve İlçe bazında yeri mi, yoksa açık adresi mi zorunlu kılmaktadır?
İşte
bu makalemizin konusu, TTK madde 339/2 de yer alan merkezin bulunduğu yer
kavramını, bu alanda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1.5.2016 Tarihinde Verdiği
E.2015/9937, K. 2016/4885 Sayılı Kararı ışığında değerlendirmek ve
irdelemektir.
2.
TTK’NIN LAFZI VE MERKEZİN BULUNDUĞU YER KAVRAM
Merkezin
bulunduğu yer, esas sözleşmenin lafzına göre il ve ilçe olarak mutlaka
gösterilmelidir. Ancak şirketin merkezi
ne şekilde kaleme alınmalıdır, buna ilişkin kanunda açık bir madde
düzenlenmemiştir. Adres unsuru merkeze
dâhil midir?
Bu
soruya ek olarak, merkezin açık adres olarak kaleme alınıp alınmayacağı
sorununun uzantısı, genel kurul toplantısının yapılacağı yer tayinine ilişkin
düzenlemenin zorunlu olarak esas sözleşmede öngörülüp öngörülmeyeceğini de
beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte, genel kurul toplantısının
yapılacağı yerin esas sözleşmede açıkça belirtilmemesinin genel kurul kararına
bir etkisi olabilecek midir? sorusu da akla gelebilir.
Anonim
şirketin ‘merkez’i kavramının birçok işlevinin örneğin tescil, şube kaydı,
temsil yetkisinin sınırlandırılması, imza şekli, yer bakımından yetkili
mahkemenin tayini, denetim hakkının belirlenmesi, esas sözleşme değişikliği vs.
bakımından önemi vardır. [1]
Öncelikle,
merkezin bulunduğu yer kavramı merkezin bulunduğu ili ve ilçeyi ifade etmekle
birlikte, bu kavram içerisinde açık adres bulunmaz. Ancak önceki TTK döneminde,
yürürlükte bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın İç Ticaret 1995/1 sayılı
“Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluş ve Ana Sözleşme Değişikliği İşlemlerine
İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de şirket merkezinin il ve ilçe olarak esas
sözleşmede gösterilmesinin haricinde açık adresinin de esas sözleşmeye
yazılması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak bu Tebliğ ile getirilen düzenleme
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini
Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği
İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ” [2] ile
kaldırılmıştır. Eski Tebliğ hükümlerinin kaldırılmış olmasına rağmen anonim
şirketlerin resmî web sitelerinde yer verdikleri esas sözleşme metinlerinde bu
Tebliğ’in halen kalıntılarını görmek mümkündür.
Birinci
sorunun cevabı merkez kavramının incelenmesi sırasında verilmiştir130. Ancak
biz burada verilen karar doğrultusunda bir değerlendirme yapmaya çalışacağız.
Esas sözleşmeye yazılan kayıtlar ya olmazsa olmaz ya öngörülmeleri şartıyla yer
alması zorunlu hususlar ya da ihtiyari (zorunlu olmayan) hususlardır131. O
halde esas sözleşmeye yazılacak kayıtların sınırlı sayıda olduğu söylenemez.
Zira bu husus irade özerkliği ilkesinin bir sonucudur. Ancak bu demek değildir
ki; istenilen her kayıt esas sözleşmede öngörülebilir. Bunun sınırını emredici
hükümler ilkesi (TTK m. 340) oluşturacaktır. Bu takdirde şirketin merkezi esas
sözleşmenin olmazsa olmaz unsuru iken (TTK m.339/2-a); adres açısından aynı
yargıda bulunamayız.
Adresin
yazılması, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın İç Ticaret 1995/1 sayılı “Anonim ve
Limited şirketlerin Kuruluş ve Ana Sözleşme Değişikliği İşlemlerine İlişkin
Esaslar Hakkında Tebliğ’de getirilen ihtiyari nitelikteki bir tebliğden
kaynaklanmaktadır.
Yargıtay
11. HD’nin 15.04.2014 tarihinde E.2013/18727, K.2014/7406 sayılı kararında
şirket adresine yer verilmesinin gerekli olmadığına hükmetmiştir.
Bu karara göre; “6102 sayılı TTK’nın 339.maddesinde esas sözleşmede
bulunması gereken hususlar sınırlı sayıda sayılmış olup, aynı maddenin
2.fıkrasının a bendinde şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunması
gerektiği belirtilmiş ise de, şirketin açık adresinin esas sözleşmede bulunması
şart koşulmamıştır. Nitekim mülga 6762 sayılı TTK’nın 279.maddesi de aynı
mahiyettedir.”
İlk
derece mahkemesinin verdiği kararda ise
Yargıtay ilgili dairesinde farklı olarak şu ifadeye yer verilmiştir: “Davacı
şirketin esas sözleşmesinde yapılan değişiklik ile şirket merkezinin Kocaeli
olduğu belirtilmiş olup ayrıca şirket adresi açıkça yazılmamıştır. Türk
Ticaret Kanunu’nun 339/2-a maddesine göre anonim şirketlerde şirket esas
sözleşmesinde şirketin ticaret unvanı ve merkezin bulunacağı yerin yazılı
olması zorunludur.
Bu
madde ile aynı zamanda şirket adresinin de yazılmasının gerektiğinin
anlaşılması gerekir. Özellikle şirketlerin
tüzel kişilikleri bulunduğundan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilecek adrese
tebligat yapılacağı nazara alındığında şirket adresinin de esas sözleşmesinde
gösterilmesi gerekir. Ayrıca şirketin hangi Ticaret Sicili Müdürlüğüne bağlı
olacağının tespiti bakımından da açıkça şirketin merkezi ve açık adresi
belirtilmelidir. Davacı şirketin esas sözleşmesinin yeni metninde şirket açık
adresi belirtilmediğinden Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün kararının doğru olduğu
kanaatine varılmış, bu yöndeki itirazın reddine karar verilmiştir.”
Görüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi Yargıtay’dan farklı olarak, merkezin
bulunduğu yer kavramını geniş yorumlamış ve merkezin bulunduğu yer kavramına
açık adresin belirtilmesi gereğini de eklemiştir. Ancak Yargıtay’ın görüşü ise
ilk derece mahkemesinden farklı olmuştur.
İlk
Derece Mahkemesinin, TTK’nın merkezin bulunduğu yer kavramını geniş
yorumlayarak, bu hususta gerekçesinin Tebligat Kanunu’na dayandırılması,
kanımızca hatalı bir yorum tekniğinden kaynaklanmaktadır. Kanımızca, TTK
hükmünün esas sözleşmeler için zorunlu unsurları belirleyen lafzı ve ruhu,
tebligat kanunu hükmü gerekçe gösterilerek genişletilemez. Halen, anonim şirket
esas sözleşmeleri bakımından merkezin bulunduğu yer kavramının açık adres
olarak gösterilme zorunluluğu olarak algılanmaktadır. Bunun sebebi ticaret
sicili müdürlerinin uzun süreden beri yanlış olan uygulamayı gelenek hale
getirmeleridir.
İlk
derece mahkemesi kararına, yeni dönemde tebligat kanunları açısından da bakacak
ve böyle bir yorumlama tekniği geliştirecek dahi olsak, dönem itibariyle artık
anonim şirketler bakımından adrese tebligat uygulamasından vazgeçilerek,
teknolojik gelişmeler ışığında elektronik yolla tebligat usulüne geçildiğinin
gözetilmesi gerekecektir. Böylelikle de esas sözleşmede adresin yazılmasına
gerek kalmamıştır. Gerçekten de Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 7.maddesine
göre; anonim şirketlere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu hale
getirilmiştir. [3] 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda ise Yönetmelik’te belirtilen
hükmün tekrarına yer verilmiştir. Ayrıca ilgili Kanunun 7. maddesinin a bendi
uyarınca; elektronik tebligatın yapılamaması zorunlu bir sebebe dayandırıldığı
takdirde diğer usullerle tebligatın yapılacağı ifade edilmiştir. Zorunlu
hallerin neler olabileceği sorununa ise burada değinmiyoruz.
Merkezin
yalnızca merkezi bulunduğu yer İl ve İlçe olarak gösterilme zorunluluğuna
ilişkin çıkarım aynı zamanda, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının
Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Temsilcileri Hakkındaki Yönetmeliğin 8.maddesine bakılarak da yapılabilir. Buna
göre “…şirket merkezinin bulunacağı yerde toplantının hangi adreste
yapılacağının esas sözleşmede özel olarak belirtilmediği…” şeklindeki
ifadeden, adresi esas sözleşmede açıkça belirtilme zorunluluğunun bulunmadığı
ikincil düzenleme ile de varılabilecek bir noktadır. Nitekim merkezin bulunduğu
yer ifadesi, açık adresi de içine alıyor gibi düşünülseydi, bu durumda İl ve
İlçe aynı kalmak kaydıyla (sicil bölgesi değişmeden) adres değişikliği, salt
yönetim kurulu kararı ile yapılıyor olmayıp, her bir adres değişikliği tıpkı
merkezin naklinde olduğu gibi genel kurul kararını gerektiriyor olurdu.
İlk
derece mahkemesinin vermiş olduğu karar yeniden değinecek olursak, söz konusu
uyuşmazlık özetle:
“Davacının
28/06/2013 tarihinde yapılan ve Bakanlık Temsilcisinin de katıldığı olağanüstü
genel kurul toplantısında şirket esas sözleşmesinin ve merkez adresinin Gebze
yerine Kocaeli olarak değiştirdiği, ayrıca genel kurul toplantı merkezinin
yönetim kurulunun uygun bulduğu bir yerde toplanacağı şeklinde değişiklik
yaptığı, bu değişikliklerin 6762 sayılı yasanın 371, 6102 sayılı yasanın 409/3
maddelerine uygun olduğu ve TTK m.409’a aykırı olmadığı, düzenlemelerin yasal
nitelikte olduğu, yalnızca adres değişikliğinden şirket merkezinin daha sonra
yapılan yasa değişikliği ile ilçe olan Darıca ilçesinde kalması nedeniyle
şirket merkezinin Darıca-Kocaeli olarak düzeltilmesine ve bu şekilde davacının
davasını kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş.” [4]
şeklinde hüküm kurmuştur.
Anonim
şirket genel kurul toplantıları, esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı
hallerde, merkezin bulunduğu yerde yapılır. (TTK. Madde 409)
Bu
kuralın işlevsiz olduğu iki hal, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının
Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Temsilcileri Hakkındaki Yönetmelik m.8’de düzenlenir. İlki şirket merkezinin
bulunduğu mülki idari birimi sınırları dışındaki başka bir yerde toplantının
yapılmasıdır. İkincisi ise, yurtdışında yapılacak toplantılardır. Bu iki
durumda esas sözleşmede açık bir düzenlemeye yer verilmelidir.
3.
SONUÇ
Buradan
hareketle, Yönetmelik hükümleri ışığında toplantı çağrısında bulunmaya yetkili
olanlar, toplantı yerini yalnızca merkezle aynı il ve ilçe sınırları içerisinde
olması şartıyla belirleyebilir. Bu halde, Yönetim Kurulunun toplantı yeri
belirleme yetkisi, merkezin bulunduğu il ve ilçe sınırlarıyla sınırlıdır. Bunun
dışındaki tüm hallerde, esas sözleşmede, toplantının yapılabileceği yerler İl-İlçe-açık
adres ve/veya Ülke-İl-İlçe-açık adres olarak gösterilmelidir. Aksi durumda,
Kanun ve nispi emredici hükümler sevk eden yönetmeliğin, ilgili hükümleri sevk
ederek korumaya çalıştığı kamu düzenine aykırılık iddiası kaçınılmaz olacaktır.
Merkezin bulunduğu yer kuralına ve esas sözleşmede açıkça gösterilen adres
kuralına riayet edilmeden gerçekleştirilen toplantıların ise TTK m. 445
kapsamında iptal davasına konu edilmesi (bkz. butlanın ikincilliği ilkesi)
mümkün olacaktır.
Av.
İlke Boyacıoğlu
Kaynakça:
1. Karaahmetoğlu, İsmail Özgün. “Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1.5.2016
Tarihinde Verdiği E.2015/9937, K. 2016/4885 Sayılı Kararı Işığında Anonim
Şirketin ‘Merkezi’ Kavramı”. ERÜHFD, C. XII, S. 4, (2017)
2. 15.11.2012 tarih ve 28468 sayılı Resmî Gazete
3. 19.01.2013 tarih ve 28533 sayılı Resmî Gazete.
4. Gebze 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.01.2014 tarihli Esas No:
2013/675; Karar No: 2014/63