Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN İNCELEMESİ VE KANUNUN UYGULAMA ALANI

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN İNCELEMESİ VE KANUNUN UYGULAMA ALANI

Kadın hakları tarihin en önemli insan hakları mücadelelerinden biridir. Kadınlar yüzyıllardır toplumsal, siyasi ve ekonomik olarak ayrımcılığa uğramışlardır. Ancak son yıllarda ulusal ve uluslararası alanda kadın hakları için mücadele artmış; kadın haklarını koruyucu, düzenleyici ve önleyici tedbirler barındıran ulusal bazda ve uluslararası olarak sözleşme, kanun ve yönetmelikler düzenlenmiştir. Zira kadınların toplumda diğer bireylerle eşit haklara sahip olmasının, toplumun gelişmesi açısından oldukça önemli bir husus olduğu tartışmasızdır. Son yıllarda kadın hakları konusunda getirilen düzenleme ve değişiklikler bu konuda olumlu yönde gelişme göstermeye başlandığının bir göstergesidir. Ancak getirilen düzenlemeler hala yeterli düzeyde olmayıp kadın hakları mücadelesi hem Türkiye’de hem de tüm dünyada devam etmektedir. Kadınlar hala birçok ülkede ve durumda ayrımcılığa uğramakta, hak ettikleri koşullarda yaşamlarını sürdürememekte, şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu noktada kadın hakları mücadelesinin devamını zorunlu kılmakta; toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana dek kadınlar ile erkeklerin eşit şartlarda eşit haklara sahip olduğu bir toplum düzeni yaratılana dek düzenleyici, koruyucu ve sair önlemlerin alınması gerekmektedir. Kadına karşı şiddetle mücadele açısından oldukça önemli adımlardan birine örnek vermek gerekirse Türkiye’nin de taraf olduğu “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi” ya da CEDAW, 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve taraf devletlere kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırma yükümlülüğü getiren uluslararası düzeyde önemli bir sözleşmedir. Bu konuda Türkiye’de de koruyucu ve önleyici tedbirler alınmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de de mücadele devam etmektedir. Ulusal bazda kadın haklarına yönelik son yıllarda getirilen önemli düzenlemelerden bir tanesi de 08.03.2012 tarihinde TBMM’de kabul edilip 20.03.2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddettin Önlenmesine Dair Kanun”dur. 6284 Sayılı Kanun yürürlüğe girdiği günden beri şiddetin her türlüsüyle mücadele etmeye çalışmakta, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunmasını amaçlamakta bunun için koruyucu ve önleyici tedbirlerle toplumdaki şiddet mağduriyetini en düşük düzeye indirme amacıyla alınacak tedbirleri düzenliyor.

Burada korunmaya çalışılan şiddet türü yalnızca fiziksel şiddet olmayıp kanun şiddetin her türlüsünden bireyleri koruma amacı içerisindedir. Şiddetin türlerinden bahsetmek gerekirse; fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik şiddet gibi pek çok şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Kadına yönelik şiddet ise az önce bahsedilen şiddet türlerinden bir veya birkaçını içerebilmektedir. 6284 Sayılı Kanun’da şiddet; kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış olarak tanımlanmaktadır. Kadına yönelik şiddet ise kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış şeklinde açıklanmıştır. Ayrıca 6284 Sayılı Kanun içerisinde yalnızca şiddetin önlenmesine yönelik tedbirleri barındırmamakta; şiddet mağduru kişilere yönelik psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesini de hedefleyen düzenlemeler bulundurmaktadır.

Ancak her ne kadar kadına yönelik şiddetin her türlüsüyle mücadele hedeflenerek bu konuda düzenlemeler getirilse de somut duruma bakılacak olursa son beş yılda kadına yönelik şiddet olayları devamlı bir şekilde artış göstermekte ve her geçen gün de artarak devam etmektedir. Getirilen düzenlemeler, alınmaya çalışılan önlemler ne yazık ki şu anki mevcut durumda uygulama yönünden yetersiz kalmakta, toplumsal cinsiyet eşitliği bir türlü sağlanamamakta ve şiddet mağduriyeti artış göstermektedir. Bu konuda yalnızca kurallar ve yasalar değil aslında pek çok sivil toplum örgütü de kadına yönelik şiddetin her türlüsü ile mücadele etmekte, olabildiğince toplumsal eşitliği sağlamaya çalışarak şiddet mağduriyetini en düşük seviyeye indirmeye çalışmaktadır. Ancak ne yazık ki getirilen düzenlemelerde öncelikli olarak uygulama aşamasında sıkıntı oluşmaktadır; 6284 Sayılı Kanun’da öngörülmüş olan koruyucu ve önleyici tedbirler uygulanamamakta veyahut eksik ya da yanlış uygulanmaktadır. Bir diğer önemli sorun ise şu anki mevcut düzenlemelerin yeterince caydırıcı nitelikte olmaması sebebiyle kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet konusunda herhangi bir tereddüt dahi oluşmadan insanların şiddet uygulayabileceğini düşünmeleridir. Başka bir sorun ise aslında getirilen düzenlemelerin yanında pek çok insanın bu düzenlemelerden haberdar olmaması nedeniyle haklarını bilmemesi, kendini koruyabilecek önleyici ve koruyucu tedbirlerden haberdar olmamaları nedeniyle kanundaki tedbirlerden yararlanamamalarıdır. Bu noktada kadına yönelik şiddetle mücadelenin etkinliğinin artırılması ve toplumda aslında tüm bireyler açısından huzurlu bir ortam oluşturulabilmesi için öncelikle 6284 Sayılı Kanun’u gereği gibi uygulamaya koymak, uygulama konusundaki eksikleri gidermek gerekmektedir. Daha sonrasında ise caydırıcı olmayan bu düzenlemelerin, bireylerin mağdura karşı şiddetin her türlüsünü uygulamaktan çekinecek düzeyde birtakım yeni tedbirler getirilmesi gerekmektedir. Zira bu düzenlemelerin herhangi bir caydırıcılığı olmadıkça şiddetle mücadele oldukça zorlaşmaktadır.

Üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise 6284 Sayılı Kanun’un yalnızca kadınlara yönelik şiddeti önlemek için tasarlanmış bir kanun olmadığıdır. Kanun kadına yönelik şiddetin her türlüsü ile mücadele ederken aslında sadece kadınlara yönelik şiddet veyahut aile içi şiddetle mücadele etmemektedir. Kanunun adı her ne kadar “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” şeklinde düzenlenmiş olsa da içeriğine, amaç ve hedeflerine bakıldığında sadece kadınları korumamakta, aile içi şiddeti hedef almamakta bunların yanında kanunun lafzı ve amacına uygun şekilde toplumdaki tüm bireyler açısından şiddetle mücadele etmektedir. Kadın, erkek ve çocuk farkı gözetmeksizin tüm şiddet mağdurlarını korumaktadır. Şiddete maruz kalan herkes bu kanun kapsamında düzenlenmiş olan koruma ve önlemlerden koşulları uyduğu takdirde yararlanabilmektedir. 6284 Sayılı Kanun şiddetin her türlüsüne karşı koruma sağlamayı hedeflemekte, şiddet mağdurlarına yardımcı olmak için pek çok hüküm içermektedir. Bu hükümler ise herhangi bir medeni hal veya kan bağı ayırt etmeksizin her kadının şiddete maruz kalabileceğinden ve her erkeğin şiddet uygulayabileceğinden hareketle ‘şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi’ amacıyla cinsiyet, yaş medeni durum fark etmeksizin erkek, kadın, çocuk ve eşcinselleri de koruma altına almaktadır.

6284 Sayılı Kanun’daki düzenlemelere göz atacak olursak; kanunda düzenlenmiş olan tedbirler koruyucu ve önleyici tedbirler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu tedbirlerden uygulamada en sık karşılaştığımız bir örnek olarak uzaklaştırma kararından bahsedebiliriz. Uzaklaştırma kararı 6284 Sayılı Kanun kapsamında verilebilecek olan önleyici tedbir kararlarından biridir. Bu kararın amacı mağdurun olası bir şiddet durumundan korunması şeklindedir. Uzaklaştırma kararı şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali olan kişiler hakkında alınabilecek bir karardır. Bu karar mağdurun şikâyeti üzerine savcılık veya aile mahkemesi hâkimi tarafından verilebilmektedir. Ayrıca polis de acil durumlarda geçici bir uzaklaştırma kararı verebilmektedir. Buna göre uzaklaştırma kararı kanunda ilgili düzenlemede şiddet failinin müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılması veya müşterek konutun derhal korunan mağdur kişiye tahsis edilmesi şeklinde düzenlenmiştir. Ancak burada her ne kadar müşterek bir konuttan bahsedilse de bu durum yalnızca evlilik kurumu içerisindeki müşterek konut olarak yorumlanmamalıdır, aynı konutta yaşayan insanların medeni hal durumuna bakılmaksızın da uzaklaştırma koruma tedbirine hükmedilebilmektedir. Uzaklaştırma kararının toplumda yalnızca evli olan eşler arasında ve kadın eşin erkek eşe karşı alabileceği bir önleyici tedbir olduğuna dair büyük bir yanılgı oluşmaktadır. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere 6284 Sayılı Kanun yalnızca kadına yönelik şiddetle veya aile kurumu içerisinde oluşan şiddetle mücadele etmemekte şiddetin her türlüsü ile mücadele ederek toplumdaki tüm bireylere hizmet etme amacıyla getirilmiş bir kanundur. Yalnızca aile kurumu gibi konuttan uzaklaştırma durumu değil potansiyel mağdur halindeki kişinin şiddetin faili ile aynı konutu paylaşmasına veya cinsiyet, medeni hallerinin evli olup olmadığına bakılmaksızın uzaklaştırma koruma tedbirine koşullar sağlanıyorsa mağdur tarafından başvurulabilmekte ve hâkim tarafından uzaklaştırma kararı verilebilmektedir. Hâkim tarafından, uzaklaştırma kararında şiddet uygulayanın korunan mağdur kişiye, konutuna, okuluna, işyerine ve korunan kişinin bulunabileceği sair yerlere yaklaşmamasına ilişkin karar verilmektedir.

Stj. Av. Büşra Ülger


Kaynakça:

1. 6284 sayılı Kanun

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN