Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN YEHOVA ŞAHİTLERİ’NİN KİŞİSEL VERİLERİ TOPLAMASI İÇİN AÇIK RIZA ALMASINA DAİR GÜNCEL BİR KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN YEHOVA ŞAHİTLERİ’NİN KİŞİSEL VERİLERİ TOPLAMASI İÇİN AÇIK RIZA ALMASINA DAİR GÜNCEL BİR KARARI

1. TEMEL OLAYLAR

Başvurucu Yehova Şahitleri (Jehovan todistajat), Vantaa, Finlandiya’da yerleşik bir dini topluluktur.

2000 yılında Veri Koruma Ombudsmanı, Yehova Şahitlerinin kapı kapı dolaşarak yaptıkları ziyaretler sırasında kişisel verilerin ancak söz konusu kişilerin rızası ile toplanabileceği yönünde bir görüş bildirmiştir.

Yehova Şahitleri tarafından alınan notları, bir "kişisel veri dosyası" teşkil ettiği iddiasıyla 2011 yılında Ombudsman'a bir şikâyette bulunulmuştur. Yehova Şahitleri, bireysel üyelerin herhangi bir bilgiyi topluluğa verme zorunluluğu olmadığını ve her halükârda bilgilerin kapı önündeki insanlar tarafından özgür iradeleriyle verildiğini savunmuştur. Şikâyet dosyası, Veri Koruma Kurulu'na gitmiş ve Kurul, Yehova Şahitlerinin yasada belirtilen kişisel ve özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine ilişkin genel ön koşulları yerine getirmeden, yani verisi olan kişinin açık rızası olmadan veri toplamasının yasak olduğuna karar vermiştir. Başvurucuya, bu ve benzer faaliyetleri yürütürken toplanan verilerin gerekli şartları karşılaması için altı ay süre vermiştir.

Başvurucu ve iki Yehova Şahidi mahkemeye başvurarak Kurul’un kararına itiraz etmiş, kararın iptal edilmesini ve kapı kapı dolaşarak vaaz verme faaliyeti sırasında toplanan bilgilerin "yalnızca kişisel amaçlar veya benzer olağan ve özel amaçlar" için olduğunun kabul edilmesini talep etmiştir. Helsinki İdare Mahkemesi, başvurucunun temyiz başvurusunu kısmen kabulüne hükmederek kararı iptal etmiştir. Mahkeme, başvurucunun söz konusu veriler bakımından “veri sorumlusu” olmadığına, ancak yine de bu tür verilerin toplanması ve işlenmesi için ilgili kişinin açık rızasının gerekli olduğuna karar vermiştir. Ombudsman 2015 yılında kararı temyiz etmiştir.

2016 yılında Yüksek İdare Mahkemesi, Avrupa Birliği Adalet Divanı'ndan ("ABAD") ön karar almak üzere davayı ertelemiştir. 2018 yılında, ABAD tarafından "Yehova Şahidi olan üyelerin vaazları sırasında toplanan verilerin en azından bir kısmını, potansiyel olarak sınırsız sayıda kişi için erişilebilir hale getirdiklerine" karar verilmiştir.

Bu nedenle, yayma faaliyetleri sırasında veri toplanması, özel veya hane halkı kullanımı için olan veri kategorileri kapsamına girmemektedir.

2018 yılında Yüksek İdare Mahkemesi, Helsinki İdare Mahkemesi tarafından Kurul’un kararının iptal edilmesine ilişkin verilen kararı bozmuştur. Mahkeme, tüm tanıkların yazılı beyanlarını zaten almış olduğu için yargılamanın duruşmanın yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. ABAD’ın kararına atıfta bulunarak, Yehova Şahitleri tarafından veri toplanmasının kişisel kullanım için özel veri olarak görülemeyeceğine karar vermiştir. Kapı kapı dolaşarak vaaz verme, Yehova Şahitleri’nin bireysel dini faaliyetlerinin bir parçası olsa da aslında başvuran topluluk tarafından organize edilen, koordinasyonu yapılan ve teşvik edilen bir faaliyettir. Bu nedenle Yehova'nın Şahitleri topluluğu söz konusu veriler bakımından veri sorumlusudur ve dolayısıyla sorumluluğu bulunmaktadır.

2. BAŞVURUCUNUN İHLÂL İDDİALARI

Başvurucu, 6’ncı madde (adil yargılanma hakkı), 8’inci madde (özel ve aile hayatına saygı hakkı), 9’ıncı madde (düşünce, vicdan ve din özgürlüğü), 10’uncu madde (ifade özgürlüğü) ve 14’üncü madde (ayrımcılık yasağı) ile 12 numaralı Protokolün 1. maddesine (ayrımcılığın genel olarak yasaklanması) dayanarak, özellikle iç hukuktaki yargılamalarda sözlü duruşma yapılmamasından ve yayma faaliyetleri sırasında not almanın açık rıza alınmadan yasaklanmasından şikâyetçi olmuştur.

Başvuru 10 Haziran 2019 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sunulmuştur.

3. MAHKEME'NİN KARARI

Madde 6

Mahkeme, aşağıdaki durumlarda sözlü duruşma yapılmamasının mümkün olabileceğini yinelemiştir: (i.) ihtilaflı olayların bulunmadığı davalarda; (ii.) tamamen hukuki veya basit hukuki noktalar içeren davalarda; (iii.) davaların son derece teknik olduğu ve bu nedenle yazılı olarak ele alınmasının daha iyi olabileceği davalarda.

Mahkeme, başvurucunun Veri Koruma Kurulu önünde sözlü duruşma talep etmediğini kaydetmiştir. Söz konusu delilin ne olduğunu veya neden gerekli olduğunu belirtmeksizin, başvuru tarafından temyiz başvurusu sırasında sözlü olarak delil sunma fırsatı talep edilmiştir. İdare mahkemesi sözlü duruşma yapılmasına gerek görmemiştir. Mahkeme de bu karara katılmaktadır. Yüksek İdare Mahkemesi önündeki yargılamada, başvurucu dilekçeler teatisinin son aşamasında sözlü duruşma talebinde bulunmuştur. Yüksek Mahkeme, tamamı yazılı ifade vermiş olan tanıkların sözlü olarak dinlenmesine gerek görmemiştir.

Mahkeme, bütüncül olarak bakıldığında, başvurucunun, konunun ulusal makamların önünde bulunduğu yedi yıl boyunca kanıtlarını ortaya koyma ve tartışmalar yapma fırsatına sahip olduğunu belirtmektedir.

Mahkeme, söz konusu hukuki meselelerin incelenmesi için sözlü duruşma yapılmasına gerek olmadığına ve bu nedenle Sözleşme'nin 6’ncı maddesinin ihlal edilmediğine kanaat getirmiştir.

Madde 9

Mahkeme, bir inanca sahip olmama veya bir dini uygulamama özgürlüğü de dahil olmak üzere, vicdan, düşünce ve din özgürlüğünün demokratik toplumlar için öneminin altını çizmektedir.

Mahkeme, Yehova Şahitleri’nin verilerini işlediği bireylerin açık rızasını alma zorunluluğunun, başvurucunun 9’uncu maddeye ilişkin haklarına müdahale teşkil ettiğini kabul etmiştir. Bu müdahale, Kişisel Veriler Kanunu'nda belirtildiği ve ABAD ve Finlandiya Yüksek Mahkemesi tarafından açıklandığı gibi açıkça "kanunla öngörülmüştür". Mahkeme, kısıtlamaların Sözleşme’nin 9.2’nci maddesi anlamında "başkalarının hak ve özgürlüklerini" korumak gibi meşru bir amacı olduğu kanaatine varmıştır. Geriye kalan temel soru, bu müdahalenin "demokratik bir toplumda gerekli" olup olmadığıdır.

Yüksek Mahkeme, kısıtlamaların din özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar olmadığını, kişisel verilerinin işlenmesine ilişkin olarak başkalarının haklarını korumak amacıyla getirildiğini belirtmiş ve kişisel veya hane halkı için tanınan muafiyetinin geçerli olmadığını tespit etmiştir. Yüksek Mahkeme tarafından başvurucunun hakları ile verileri alınan bireylerin hakları arasında doğru bir denge kurmuştur.

Mahkeme, ilgili kanunun tüm dini topluluklara uygulandığını ve bu davada Yehova Şahitleri topluluğuna herhangi bir para cezası verilmediğine dikkat çekmektedir. Kişisel ve özel nitelikli kişisel verilerin ifşa edilmesini önlemek için rıza alma şartının gerekli olduğunu ve bu şartın Yehova Şahitleri’nin din özgürlüğünü engellemediğini belirtmektedir.

Tüm bunlar ışığında, Mahkeme, başvurucunun düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Diğer Maddeler

İşbu davada 9’uncu madde lex specialis olarak değerlendirileceğinden, 10’uncu madde kapsamındaki şikayetleri incelemeye gerek görmemiştir.

Mahkeme, Yehova Şahitlerinin özel hayatlarının gizliliğine ilişkin 8’inci madde kapsamındaki şikâyetlerin, başvurucunun Sözleşme’nin 34. maddesi bakımından dayanaktan yoksun olması nedeniyle, 14’üncü madde ve Sözleşme’ye Ek 12 Numaralı Protokol’ün 1’inci maddesi kapsamındaki şikâyetlerin ise şikâyetlerin ulusal makamlar önünde dile getirilmemesi nedeniyle reddedilmesine karar vermiştir.

Hazırlayan ve Çeviren: Av. Erse Kahraman


Kararın basın özetine şu linkten ulaşabilirsiniz: https://hudoc.echr.coe.int/eng-press#{%22itemid%22:[%22003-7642144-10526463%22]}

HABERİ PAYLAŞIN
HABERİ YAZDIRIN